Ödeşmek âdettendir
İntikam deyince akla ilk gelen ilişkilerdeki o pis duygu değil mi? İlişkilerden arda kalan... Geride kalanın, acılarının bedelini ödetmek istemesi...
Borçlu belli!
Ama ben intikama inanmam.
Zorlarsam, ille de intikam istiyorsam yani canım çok ama çok yandıysa, hedefim “o“ değildir. Çünkü bilirim ki, ne yaparsam yapayım, onun canını artık acıtamam. Benimki gibi ve benimki kadar acımaz. Ödeşemem.
Bu yüzden hep en iyi intikamın şu olduğuna inanırım: “Onsuz da mutlu olmak.”
Hatta, “Onsuz da mutsuz olmak” yani “onsuz“ olduğun zaman, bu iş bitmiştir.
Zaten intikamın anlamsızlığı da o zaman ortaya çıkar:
Gelse, önünde diz çöküp ağlasa, belki bir zamanlar senin çektiğin acıdan daha fazlasını çekse bile senin için artık bir anlamı olmaz. Sevinmezsin, için rahatlamaz. Bırak anlamlı bir “Yaaa...” çekmeyi, üzülmezsin bile...
Belki biraz hüzünlenirsin, “Keşke bütün bunlar yaşanmasaydı” diye...
İntikam intikamlıktan çıkmıştır.
Zaten çıkmadan gelse, kanarsın; borcu bir kalemde silersin.
Yavru intikam!..
Ama aşk intikamından başka türlü intikamlar da vardır. Aslında biz buna intikam değil de, ödeşmek desek daha iyi olur.
Daha küçük ve eğlenceli olanı...
İntikam yavrusu...
Hani bir lafın, bir tavrın altında kalırsın ya... O anda gerekli cevabı verememişsindir. Günlerce, aylarca en güzel cevabı ararsın. Bulsan da, “Artık yapacak bir şey yok!” diye düşünürsün.
Ama yanılıyorsun.
Burada...
“İntikam almayı sevmem ama ödeşmek âdettendir” sözünü devreye sokabilirsin. Yani ödeşebilirsin...
Aslına bakarsan, o anda cevap verememiş olman daha bile iyidir. Çünkü o anda ne dersen de, ne yaparsan yap, etkisi olmaz. Zira sırf bir karşılık olsun diye söylediğin veya yaptığın için inandırıcılığı, dolayısıyla etkisi kalmaz.
İşte bu durumda ödeşmek için biraz bekleyebilirsin.
Yemeği soğutabilirsin...
Ki soğutmak şarttır.
Üfleye üfleye!..
Böyle durumlarda unutmamanız gereken en önemli nokta şudur:
Kısasa kısas olmaz.
Sen başka taraftan vuracaksın.
İğneyi üfleye üfleye batıracaksın... Ki acıdığını eve gidince anlasın!
Ben de kötü müyüm neyim? Laflara bak! Ama küçük şeyler bunlar...
Mesela dananın biri, herkesin içinde sana bir kabalık yaptı... Mesela kadının biri, seni küçük düşürdü... Onu her gördüğünde, “Nasılsın? Aa.. Hasta mısın, gözlerinin altı çökmüş. Kendine iyi bak lütfen” diyeceksin. Ama bunu her gördüğünde ve başka başka versiyonlarıyla uygulayacaksın...
Veya tutkusundan yakalayacaksın. İşi mi mesela...
“Ya bir şeyler duydum, işle ilgili, doğru mu?” falan diyeceksin....
Böyle küçük şeyler yani...
Yoksa intikamı hiç sevmem ama ödeşmek...
Âdettendir!