Oyuna gerek yok. Hepimiz birbirimizin elini görüyoruz
"Görüntüsüne aldanma kimsenin. Bütün vahşi kediler sevimli görünür. Elini uzattığında anlarsın, kolunu bir daha asla geri alamayacağını. Ve daha da kötüsü canını dişlerinin arasında bıraktığını" -Bitli Pileyboy
Niyetinden şüphe etmek diye bir ülke var.
İnsanın elide değil çünkü.
Böyle bir dünyada herkes birbirinin niyetinden şüphe etmeli bir yere kadar.
Şüpheyi silmek zaman, iyi niyet, kilometre meselesi.
Şüpheyi yaratmak an meselesi.
Bütün büyük bilgeler insanların niyetine karşı tetikte olun derler.
Günün sonunda tehlikenin nereden geleceği belli olmaz.
Bir diğer büyük bilge olan babuşkom da beni böyle büyütmüştür zaten.
"Herkesin bir gizli ajandası vardır. Dikkat et" der.
Yine de hayata ve insanlara bu güvensizlikle yaklaşmayı doğru bulmuyorum.
Mesafeli durmayı doğru buluyorum.
Zaman tanımayı doğru buluyorum.
Yaşayıp görmeyi doğru buluyorum.
Herkesin en az bir şansa ihtiyacı olduğuna inanıyorum.
Bazen iki.
Belki üç.
İlkinde acemiliktir dersin.
İkincisinde korktu dersin.
Üçüncüsünde hazırlıklı gelmeyenin zaten aklından şüphe et.
Salaktır der geçersin.
Hiç kimseye aynı hatayı tekrarlasın diye birden fazla şans verilmez.
Ve bunu zeka seviyesi en düşük olan insan bile anlar.
Anlamıyor gibiyse anlamadığı için değil, anlamak işine gelmediği içindir.
İnsanlar işlerine geldiği gibi davranır.
Doğru şekilde değil.
Söz konusu ilişkiler olduğunda da hal böyle.
Erkekler kadınların niyetinden şüpheli
Kadınlar bütün erkeklerin onları gondiklemek istediğinden.
İş bu olunca, araya koşullar koyuluyor, bekleme süreleri giriyor, bin bir numara dönüyor.
Ay taktikten içimiz şişiyor.
Her zaman derim, gerçek bir ilişki istiyorsanız, karşınızdakini yeterince tanımadan iç çamaşırlarınızı yanında çıkarmayın diye.
Hala aynı görüşteyim.
Herkesin cool'luğu donunu çıkarana kadar.
Ama şöyle bir dünya yok sevgili gönül dostlarım,
Sevişmeyelim, sarılıp uyuyalım.
Bunu diyen kimse numaracıdır.
Taktik yapıyordur.
Yemeyin.
İnsan insanı birlikte uyuyarak tanımaz.
Zaten insan yeterince tanımadığı birinin yanında uyumaz.
Biriyle flört ediyorsunuz, haftanın beş günü görüşüyorsunuz, sonra da sarılıp uyuyorsunuz.
Ve birbirinizi tanımaya çalışıyorsunuz?
Bir saniye durup düşünelim...
Karşınızdakine kendinizi "iyi" biri olarak kakalamaya çalışıyor olabilir misiniz?
Asıl niyetinizi gizliyor olabilir misiniz?
Ayrıca birinden gerçekten hoşlanıyorsanız, yan yana uyuyup nasıl duruyorsunuz, o da ayrı bir mesele.
Hoşlanmıyorsunuz demek ki...
Aranızda bir çekim yok.
Mantık ilişkisi yürütmeye çalışıyorsunuz.
Ya da cinsel bir probleminiz var...
Aklıma başka neden gelmiyor doğrusu.
Hayatta zeki erkek/kadın istediğini söyleyen insanlara çok gülerim ben.
Nabacaksın zeki insanla, havuz problemi mi çözeceksin diye...
İkinci sıraya da bunu ekliyorum.
"Sevişmiyoruz, sarılıp uyuyoruz, birbirimizi tanıyoruz."
Vay babayı!
Akıldan uzak her şey 21. yüzyıl koşullarında gerçek oluyor ya hayretler içindeyim.
Biz lisedeyken bile yoktu böyle bir dünya.
Biz büyüdük ve bi aceyib artık dünya.
Babaannem gizli ajandası olanlardan kork der.
Gerçi babaannem her şeyden korkar ve yatağının altında bir baltayla uyur 30 senedir.
Burada konumuz babuşkom değil.
Burada konumuz strateji yaptığını zannederken karşısındakinin kalbini kıran hanım hanımcık kızlarımız.
Ya da kendini hanım hanımcık satmaya çalışan kızlarımız.
Evet kız kardeşlerim sizlere söylüyorum.
Bu yazı komple sizlereydi.
Buraya kadar anlamayanlarınız için bundan sonrasını aydınlatayım.
Oğlanları yalan dolanla yemeyin.
Size o sabrı iki gece gösteren adam zaten insandır.
Ve size bir şey hissediyordur ki dayanmıştır.
Bir şey hissediyorsanız sınırları zorlamanın manası yok.
Hissetmiyorsanız da çıkarlarınız için duyguda sahtecilik yapmayın.
Bir şey ya vardır, ya yoktur.
Bir yere kadar yerler de bir yerden sonra yemezler çünkü.
En kötü ihtimalle o çocukların yanında yöresinde benim gibi biri bulunur.
Dayanamaz dürter uyarır.
Çocuğun gözü henüz kör olmamışsa ayılır,
Planınız yarıda kalır.
Benden söylemesi.
Hayırlı hafta sonları.