2012 yılını rekorlarla tamamlayan Borsa İstanbul’da yılın ilk 2 ayında ciddi denebilecek kâr satışları yaşanabilir. Gelecek kâr realizasyonuyla İMKB’de 4 dolar seviyelerine kadar geri çekilme olabilir. Merkez Bankası’nın odak noktası olacağını düşündüğüm dolar yıl boyunca 1.7450-1.8650 TL bandında hareket edeceğini tahmin ediyorum. Gösterge bono faizleri yılın ilk çeyreğinde ‘yüksek’ seyredecek. İlk aşamada yüzde 6.40 ardından da yüzde 7.10 seviyelerinin görülme ihtimali yüksek.
Her yıla bir isim vermeyi gelenek haline getirdim. Geçtiğimiz yıla reel ekonomide ve Avrupa bankacılık sektöründen başlayıp, bize de sirayet edecek “bilançolardaki muhtemel daralmadan” yola çıkarak; “İndireç yılı” adını vermiştim. Avrupa için olduğu kadar bizim için de isabetli oldu. Hem AB bankacılık sistemi ve oradan sağlanan fonlarda bir daralma oldu, hem de Merkez Bankası’nın izlediği stratejilerle “kontrollü” bir daralma yaşandı. “İndireç”in bizdeki büyümede doğrudan etkileri görüldü.
Bu yıla da; kimyada kullanılan turnosol kağıdından yola çıkarak; “Turnosol Yılı” adını verdim.
Wikipedia’dan... “Turnusol kağıdı kimya da kullanılan ayıraçlardan bir tanesi. Çözeltilerdeki asit ve bazları ayırt etmekte kullanılır. Turnusol, asitle temas ettiğinde kırmızı, bazla temas ettiğinde mavi renk verir.”
Bu yıl “Turnosol” kağıdına sıkça baktığımız yani ayraçları yakından izleyeceğimiz bir yıl olacak. Bu ayraçlar neler?
İlki “Reel sektör-finansal piyasalar turnosolu”: Belki de en önemlisi. 2008’deki krizle birlikte başlayan dönemde merkez bankaları “ön aldılar” (pre-emtive) ve piyasalara likidite vererek sorunu “ötelediler”. 2012 yılı bu politikaların “zirve” yaptığı bir yıl oldu. Verilen likidite finansal piyasaları coştururken, reel sektöre istenen katkıyı sağlayamadı. Merkez bankalarının çabaları finansal piyasalardan sonra reel sektörü de hareketlendirebilecek mi? Ancak bu etkiyi reel sektörde bu yıl da göremezsek , merkez bankalarına olan güven azalacaktır.
“Finansal piyasalar-Merkez bankaları turnosolu”: Merkez bankaları (Fed, ECB ve Abe’den sonra iyiden iyiye agresifleşecek BoJ) verdikleri destekleri bu yıl da çekmeyecekler. Ancak bu desteklerin “marjinal” etkileri her seferinde azalıyor. Finansal piyasalar yeni bir “destek” olmadan yollarına devam edebilecekler mi? Yoksa finansal piyasaların “şantajı” yine merkez bankalarını esir mi alacak? Eğer bu “şantaj” devam edecek olur ise, krizi çözme yetkisini merkez bankalarına devretmiş olan siyasi iradelere olan güven de sarsılacak!
“Kamu borcu turnosolu”: 2013; ister merkez bankaları, isterse kriz mağduru ülke veya birliklerin (AB) olsun; artan kamu borçları, teorik olarak “risksiz” olarak algılanan; devlet kağıtlarına olan güvenin sınanacağı bir yıl olacak. Tüm dünyada 2012 yılının “genel faiz seviyesinin” en düşük seviyelerin görüldüğü bir yıl olarak hatırlanacağını düşünüyorum. Özellikle gelişmiş ülkelerde artan “kamu borcu/GSMH oranının” risk algılamasındaki olası bozulma nedeniyle daha çok sorgulanacak. Borcunu kontrol edebilen ile edemeyenlerin bu “ayraç” ile daha net ortaya konacağı bir yıl bekliyor bizleri.
Bu yıl gerek finasal, gerekse de siyasi kararlar; bu ayraçlara bakılarak alınacak. İster bireysel yatırım kararlarında, isterse de ülkelerin politika tercihlerinde bu “turnosol kağıtları” yön gösterici olacak.
Hepimize mutlu, sağlıklı, şanslı ve başarılı bir yıl dileklerimle...
‘Dolar’ın yılı olacak
GELELİM “nokta” tahminlere... Önce yine küre...
-Euro/dolar paritesi: İlk çeyrekte 1.3350-1.35 bandını test edilse de yılın kalan kısmında; önce 1.2650, ardından da 3. çeyrekten itibaren 1.24’ün altı test edilebilir. Bu yıl “dolar yılı” olmaya aday!
-Bu yılın sürprizi dolar/yen paritesi: Japon Başbakan Şinzo Abe yönetiminin “gazıyla” önce 94.20 seviyeleri (yen ile ev kredi olanlara müjde!) test edilebilir. “Carry trade” beklentisi artacaktır. Sonrasında yeniden 84 seviyelerinin altı görülebilir.
-ABD’de “finasal uçurum” yaşanmayacak! Ancak ABD borsalarında yılın ilk çeyreğinde borç tavanı tartışmaları sırasında düşüş yaşanacak. Dow Jones’ta 11.950 seviyesi test edilebilir. (İşler sarpa sararsa 10.900 ihtimal dahilinde) Yine ABD ekonomisi bu yıl eskiye oranla pozitif bir seyir izleyecek. ABD’de konut fiyatları 2012’de dibi gördü, görece olarak toparlanacak ve Dow Jones Endeksi yeni rekor kıramasa da yılın ortasından itibaren 14.200 seviyesini test edebilir.
-ABD 10 yıllık devlet tahvili getirileri yüzde 2.70’e yükselebilir, tüm dünyada “bedava paranın sonu mu geliyor?” tartışmaları başlayabilir.
-İran-İsrail gerginliği bir savaşa yol açmayacak olur ise petrol fiyatlarında düşüş olacak! Brent petrolünde yıl içinde 90 doların altı test edilebilir, ortalamanın 100 dolara yaklaşma ihtimali hiç de az değil! (Savaş çıkacak olur ise 145 dolar işten bile değil!)
-AB’deki “kriz” sürecek, Fransa yeni “kriz merkezi” olacak, Yunanistan’da “3. yeniden yapılanma” gündeme gelecek. Bu yıl sonunda değilse bile 2014’ün başlarında hayata geçecek.
-Bu yıl da “euro dağılacak mı?” tartışmaları devam edecek ancak euro bu yıl da dağılmayacak.
-Altın önce 1.450 doların altını test edecek, sonrasında 1.280-1.340 bandına mı yoksa 1.750-1.875 bandına mı çıkacak karar verilecek. Bu yıl yeni rekor ihtimali bence düşük!
Yeni bir not artışı arzu edilen etkiyi yaratmayacak
Gelelim “yerel” tahminlere:
-T.C. Merkez Bankası “çoklu hedefleme ” yönetimiyle ekonomideki “en önemli aktör” olacak. Bir kısmı “zımni” olan “çoklu hedeflerin” hepsini bir arada tutturmakta zorlanacak!
-MB dövize daha az “doğrudan müdahale” ederken, her alanda “dolaylı müdahalesi” hissedilecek. “MB izleyicileri” (TCMB watchers) öne çıkacak!
-İsrail-İran savaşı çıkmazsa İran en büyük ihracat pazarımız olacak! Altın ihracatı azalarak sürse de...
-Kredi notumuz artma olasılığı yüksek ancak not artışı “arzu edilen etkiyi” yarat(a)mayacak!
-2012’de küresel piyasalardan “ayrışmamız”, 2013’te “uyuşmaya” (miskinlik anlamında değil, uyum anlamında) daha yatkın hale gelecek.
-Özel sektör tahvilleri öne çıkacak, şirketlerin borçlanma alternatifleri ve yöntemleri çeşitlenecek.
-Bireysel Emeklilik Sitemi (BES) “devlet katkısından” sonra öne çıkacak. Yılın en yüksek getiri sağlayan “tasarruf/yatırım aracı” olacak.
-BES yatırım fonlarındaki yüzde 30’un farklı şirketler tarafından yönetilme zorunluluğu portföy/fon yönetim şirketi sektörünü daha çok konuşulur hale getirecek.
-Yılın ikinci yarısında ama daha çok son çeyreğinde 2014’teki “Yerel Seçimler” ve “Başkanlık (!) seçimleri” piyasalardaki “oynaklığı” arttıracak.
-Vadeli Işlem Opsiyon Piyasası (VIOP) finansal piyasalarımızda önemli bir yer tutmaya başlayacak!
Bölgede yaşanacak gelişmeler önemli
Bu yıla damgasını vuracak ve de küresel ekonomiyi yakından ilgilendirecek birkaç gelişme var ki bunların ne yönde gelişeceği hem küreyi, hem de bölgemizi yakından ilgilendiriyor:
-Suriye’deki iç savaşın ne yöne evrileceği: Kısa sürmesi beklenirken iki yıla yaklaşan Suriye iç savaşında Esad’ın kontrolü ele geçirmesiyle, dağını muhalif güçlerin Esad’ı devirmesi çok farklı sonuçlar doğuracak. Esad’ın kontrolü kaybetmesine rağmen Suriye’de kalması ile bir başka ülkeye “iltica” etmesi bile sonuçları etkileyebilecek.
-İsrail-İran arasındaki gerginliğin ne yönde evrileceği tüm dünyayı ilgilendiriyor: İki ülke arasında gibi görünmekle birlikte; hem bölgeyi, hem de küreyi ilgilendiren bu sorunun bir “sıcak çatışmaya” dönüşmesi tüm dünyayı “gerecektir”. Özellikle Kerry’nin yeni ABD dışişleri bakanı olarak atanması, İsrail’de Lieberman’ın istifası ve İsrail’deki erken seçim ve de İran / P5+1 görüşmelerinin ne gibi sonuçlar vereceğini kestirmek hayli güç.
-İsrail, İtalya ve Almanya’daki seçimler hem bölgenin hem de AB’nin kaderini etkileyecek: Ocak ayında İsrail ve Şubat ayında İtalya’daki “erken seçimler” ile Ekim ayında Almanya’da yapılacak federal bölge seçimlerinin sonuçları önemli. İsrail’de “ılımlı” bir iktidar ile “şahin” bir iktidar çok farklı sonuçlara imza atabilecek. Ha keza İtalya’da yapılacak seçimler AB’nin kaderi ve işletim mekanizmaları konusunda yepyeni sorunları da beraberinde getirebilecek. Hatta İtalya seçimlerinin sonuçları Alman seçimlerine bile yansıyabilecek! Merkel’in iktidarı kaybetmesi ise AB için çok ciddi sonuçlar doğurabilecek!
-Çin: Ülkedeki büyüme oranının ne olacağı, yeni seçilen “başbakanın” ne gibi politikalar izleyeceği henüz netleşmiş değil. İktidarı devraldığında “genişlemeci politikalar” izlemesi beklenen Xi Jinping’in henüz bir plan ortaya koymamış olması piyasaları az da olsa hayal kırıklığına uğratmış durumda.
Yukarıdaki gelişmelere (aslında her biri ayrı bir “turnosol”) dair varsayımları/tahminlere göre 2013’te neler olabileceğine bir göz atalım.
-Suriye: Esad iktidarı kaybedecek, iç savaş sürecek ancak bir bölgesel bir Sünni-Şii çatışmasına dönüşmeyecek. Dönüşürse sadece bu yılı değil, önümüzdeki yılları da tehdit edebilecek bir girdaba girebiliriz.
-İsrail-İran gerilimi: Sıcak bir çatışmaya dönüşmeyecek, İran-P5+1 arasında görüşmeler başlayacak.
-Seçimler: İsrail’de “şahinler” iktidara gel(e)meyecekler, İtalya’da Berlusconi gelse bile AB’ye “aykırı” işler yapmayacaklar. Merkel iktidarını koruyacak.
-Çin’de büyüme tahmin edildiği gibi yüzde 7’nin üzerinde ol(a)mayacak.
Çin hariç piyasaların gönlünden geçen varsayımlarda bulunuyorum. Bu varsayımların aksine bir gelişme olması volatiliteyi artıracaktır, birisi hariç! O da İsrail-İran arasında bir çatışmanın (veya sıcak bir çatışma olmasa bile gerilimin o raddeye kadar tırmanması) çıkması durumunda “küre allak bullak olacaktır”! Bu gerilimin “küreye ilk maliyeti” petrol fiyatlarında ortaya çıkacaktır. Temmuz 2008’de 147 dolara çıkan Brent petrolünün yeniden bu seviyelere çıkması an meselesi olurken, çok daha üzerine çıkması bile söz konusu. Bunun önündeki belki de tek engel zar zor toparlanmaya çalışan küresel ekonominin böylesi bir “şoku” kaldıramayacak olması. Bu da aslında dolaylı olarak İran’a yarayacak. Tabii ki o günlere kadar “Arap Baharı” İran’a da sirayet etmemişse...!
Merkez bankalarına ‘şantaj’ sürecek
Tüm bu varsayımlar altında gelelim önümüzdeki yılın tahminlerine... İkiye ayırmakta fayda var... Önce küresel tahminler:
-Reel ekonomik veriler öne çıkacak, finansal piyasalar reel ekonomiyi “takip edecek”.
-Çin’in büyümesi yüzde 6.5’u geç(e)meyecek. (Bu oran da “küreyi kurtarmaya” yetmeyecek!)
-Japonya’nın “parasal genişlemesi” bir kez daha başarısızlığa uğrayacak! Yüzde 230’un üzerindeki borçluluk oranı çok ciddi bir şekilde sorgulanmaya başlayacak. AB’den sonra Japonya bu yıl kürenin “günah keçisi” olacak! Tüm borçlu ülkelere yayılan bir “salgını” başlatan ülke olabilir.
-Merkez bankalarına şantaj devam edecek! Piyasaların “şantaj” başarısı sürecek, ancak bu reel ekonomileri kurtarma konusunda işe yaramayacak.
-Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz indirimine gidecek. ECB nezdinde tutulan mevduata “negatif faiz” verecek. (Yani ECB’de para tutandan para alınacak!)
-ABD devlet tahvili faizleri yükselecek. ABD 10 yıllık devlet tahvili getirileri önce 2.40’ı ardından da 2.70’i test edecek.
-Gelişmiş ülkelerde Kamu borçlanmasına (devlet tahvillerine) olan güven “sarsılacak”!
-AB’de İtalya ve İspanya’dan çok Fransa konuşulacak, Yunanistan’da 3.kez bir “yeniden yapılandırma” hayata geçecek.
-Euro dağılmayacak, “Kuzey euro/Güney euro ” tartışması sürecek.
-Herşeye rağmen Mısır , Ortadoğu’da öne çıkan aktör olacak!
Dikkat! İMKB’de ilk 2 ay içinde ciddi kâr satışı gelebilir
SIRADA bize dair olan tahminler var...
-Dolar/TL kuru Merkez Bankası’nın “odak noktası” olacak. Yılın ikinci çeyreğinde TL “değerlenirken”, 3. çeyrekten itibaren değer kaybedecek. Yılın düşüğü 1.7450, yükseği 1.8650 olabilir. Üst bandın; yılın hangi zamanında olursa olsun; aşılması gerilimi arttıracak.
-“Sepet bazında” 2.02-2.12 bandı korunacak. Aşırılıklarda MB “görev başında” olacak.
-Borsa İstanbul’da (artık İMKB demeyeceğiz) ilk 2 ayda ciddi denebilecek bir “kâr realizasyonu” yaşanacak (4 dolar seviyesine inilebilir), sonrasında gelecek toparlanma sonrasında 5.1 dolar seviyesi test edilecek. Ancak bu seviyenin aşılması zor!
-Gösterge bono faizleri yılın ilk çeyreğinde “yüksek” seyredecek. İlk aşamada yüzde 6.40 ardından da yüzde 7.10 seviyelerinin görülme ihtimali yüksek. Sonrasında MB’nin “politika faizine” (her ne seviyedeyse) yakınsayacak!
-Büyüme yüzde 4’e yakın olacak. Enflasyon yine yüzde 6.5’e yakınsarken; MB “yüzde 5 enflasyon hedefini” (petrol fiyatlarındaki düşüşe ve kurdaki “istikrara” rağmen) yine tutturamayacak!