Bu yıla damgasını vuracak gösterge: Varil Petrol Farkı
.
Bu yıl piyasaların yakından izlemesi gereken endikatörlerin başında Brent petrolü ile ABD hampetrolü arasındaki farkı gösteren veri geliyor. Benim beklentim bu farkın 2013 yılında 15 doların da altına gerilemesi yönünde. Farkın gerilemesi bize şu mesajı verecek: ABD’deki tüketici talebi artıyor, yani işler düzeliyor. Bizim için ‘iyi haber’ olan petrolde arz fazlalığının oluşmaya başlaması da yine bu farkın azalmasına neden olacak
Piyasalar yeni yıla oldukça hareketli başladı. Yatırımcılar bu yıl da karar alırken birçok göstergeyi dikkate alacak. Ancak bana göre bu göstergeler arasında öyle bir tanesi var ki bu yıla damgasına vuracağını düşünüyorum.
Lafı dolaştırmadan söyleyeyim yılın endikatörünü: “Varil Petrol Farkı” (VPF)
O da ne diyeceksiniz...
Aslında basit: Brent petrolü ile ABD hampetrol fiyatını gösteren WTI (West Texas Intermediate) arasındaki varil bazındaki fiyat farkı. İlk olarak 2009 yılının ilk çeyreğinde “geçici”, 2011 yılı başından bu yana da kalıcı olarak Brent petrolünün varil fiyatı WTI’ı geçti! Daha önceleri WTI ortalama 4 dolar kadar Brent petrolünden daha pahalıydı. Ancak kriz sonrasında bu fark Brent lehine 27 dolara kadar yükseldi! (Bizim için kötü haber, hiç de gerekmiyordu!)
Kriz sırasında ve sonrasında bu farkı yaratan üç temel değişiklik oldu:
1- ABD’de krizle birlikte tüketici güveni ve dolayısıyla tüketim azaldı! ABD’nin petrol depolama merkezi Cushing’de (Oklahoma) stoklar her yıl “son 5 yılın (petrol stoklarındaki genel kabul gören kıyaslama süresi ) en yüksek seviyesine” çıktı! ABD, Meksika, Kanada ve Alaska’daki petrol üretimlerini ABD pazarına taşıyan boru hatları ABD’nin “merkezine” yönelik yapılmış, kıyılara uzanan boru hatları olmadığından ihracat yapılamıyor. Bu durum da Brent-WTI arasındaki arbitraj imkânını ortadan kaldırdığından; aradaki farkın değil kapanmasına, tam tersine artmasına tanık olduk.
Tabii ki bunun bir sebebi de Brent ile petrol alan Çin dahil gelişmekte olan ülkelerin taleplerinin; büyüyen ekonomileri nedeniyle; artmaya devam ediyor olmasıydı. Gelişmekte olan ülkelerin talebi artarken, ABD’de talep düştüğünden VPF yükseldikçe yükseldi...
2- İran-İsrail arasındaki gerginlik de Brent bazında fiyatlanan (buna Dubai ve Singapur fiyatlamaları da dahil aslında) petrol fiyatlarının WTI’a göre yüksek kalmasında sebep oldu. Her ne kadar ABD’deki başkanlık seçimi yüzünden İran’a uygulanan yaptırımlar nedeniyle azalan İran petrol arzını Suudi Arabistan fazlasıyla karşılasa da yine de bu “gerilimin” sürüyor olması Brent petrolünün; dolayısıyla da VPF’nin; gerilemesinin önünde engel teşkil etti.
3- Belki de en önemli gelişme konvansiyonel petrol çıkarma yönteminde yaşanan “radikal” değişiklik. Aslında bu “teknolojik devrim” doğalgaz çıkarılmasında yaşandı. “Kayaç Gazı” teknolojisinden bahsediyorum. Kaya katmanları arasında su ve beton “enjekte edilerek” gazın ve benzer şekilde petrolün çıkarılabilmesine olanak tanıyan bu teknolojinin son 5 yılda hızla gelişmesi ABD’de doğalgaz fiyatlarını dibe indirirken, aynı zamanda petrol üretim maliyetlerini de aşağı çekti. ABD 2020 yılında enerjide “kendi kendine yeten ülke” olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bu üç temel değişiklik VPF’nin 20 doların üzerinde kalmasına, yüksek seyrini korumasına yardımcı oldu. Ancak bu durumun önümüzdeki yıldan itibaren değişme olasılığı bence artıyor. Bu varsayımım ardında yine üç önemli dayanak var:
1- “Kayaç (kaya) Gazı teknolojisi”nin de yardımıyla ABD’nin hampetrol üretimi günlük 6.5 milyon varile yükselmiş durumda. Evet, diyebilirsiniz ki bu durum VPF’nin daha da artmasına sebep olur. Sorarım size bu artış aynı zamanda ABD’nin ithal ettiği petrol miktarını da azaltmayacak mı? Peki daha önceleri ABD’ye mal satanlar, satamadıkları petrolü nereye, ya da hangi fiyattan satacaklar?
2- Irak’ın petrol üretimi hızla artıyor. Savaş sırasında günlük 1 milyon varilin altına düşen Irak’ın petrol üretimi 2012’de 3 milyon varile çıktı ve 2020’de 6 milyon varile çıkması planlanıyor. Bu arada Libya’yı da unutmayalım. 2.4 milyon varilden 600 bin varile düşen Libya üretimi, ülke düzenini oturttuğunda yeniden bu seviyeye yükselecek ve hatta yeni yabancı yatırımlarla bu seviyenin de üzerine çıkacak!
3- Obama seçim sürecinin “gizli kahramanı” ve son OPEC toplantısında fiyatlar düşmesin diye üretimini günlük 2 milyon varil kısan Suudi Arabistan’ın “atıl kapasitesi”...
Tüm bunları bir araya getirdiğimizde 2013 yılında genel petrol fiyatlarındaki “talep baskısı”, “arz fazlalığına” dönebilir. (Bu arada 2008 Temmuz’unda Brent’i 145 dolarlara dolara çıkartan “Zirve Petrol” masalını da bu aralar hiç duymaz olduk!) Bu arada 2013 yılında petrol fiyatlarının; aşağıdaki istisna dışında; MB’nin 107 dolar yıl ortalamasının altında seyretmesini bekliyorum!
Bu gelişmeler sonrasında VPF’nin düşmesi gerekiyor:
Benim beklentim bu farkın 2013’te 15 doların da altına gerilemesi.
Bu farkın gerilemesi 2 şeyi ifade edecek:
1- ABD’deki tüketici talebi artıyor; işler düzeliyor!
2- Petrolde arz fazlalığı oluşmaya başladı (bizim için iyi haber!)
Bu iki gelişmenin bu yıl içinde yakından takip edilmesi gerekiyor. VPF yani “yılın endikatörünün” bu konuda öncü olacağını tahmin ediyorum.
“Yılın endikatörünün” iyileşmeyi gösteriyor olmasının çok temel bir varsayımı daha var: İran-İsrail arasında savaş ya da savaş benzeri bir sıcak çatışma çıkmaması gerekiyor! Savaş çıkmasa bile “mermi atılmasa da havada barut kokusunun” olması bile tüm bu varsayımları bir anda çöpe atabilir.
Bu durumda bile VPF yine “yılın endikatörü” olarak çok işe yarayacak!
İşin bir başka boyutu daha var. Diyelim ki İran-ABD (P5+1) arasında görüşmeler başladı ve Ortadoğu’da bir sıcak çatışma ihtmali azaldı. Beraberinde Suriye meselesi “çözüldü ya da çözüme yaklaşıldı”. Bu gelişmelerle birlikte İran’a uygulanan yaptırımlar da azaldı! Sizce bu durumda petrol arzı en azından 1.5-2 milyon varil daha artar mı?
Bence artar. Bu durumda VPF ne olur?
Bence düşer...
Dedim ya “iki petrol fiyatı arasındaki fark (VPF)” bu sene çok işe yarayacak çoook...