Tabii ki kazançlarının büyük bir kısmını kendileri ve aileleri için harcarlar. Rahat hayatlarını sürdürüp her tür imkanı ellerinin altında tutarlar. Ama diğer yandan ünlülerin kazandıkları bu büyük paraları sadece kendi zevkleri ve yakın çevreleri için kullandıklarını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz demektir. Çünkü bazıları milyon dolarlık servetleriyle, ihtiyaç içindeki insanları da sevindiriyor. KÜÇÜK KIZIN HAYALLERİ GERÇEK OLSUN DİYEİşte bunun son örneklerinden birini de ünlü İngiliz oyuncu Kate Winslet sergiledi. Nadir rastlanan bir göz hastalığı yüzünden görme yeteneğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan 11 yaşındaki kızın hayallerini gerçekleştirmesine destek oldu. Gelin öyküye bir bakalım. İngiltere'nin Nottingham kentinde yaşayan 11 yaşındaki Lily-Rae Merchant-O’Hanlon adlı küçük kız Stargardt hastalığı denilen ve nadir rastlanan bir göz kusuru teşhisi aldı. Hastalığının bir sonucu olarak zaman içinde görme yetisini kaybedeceği de doktorlar tarafından hem Lily'ye hem de ailesine açıklandı. Oysa küçük kızın gözlerini kaybetmeden önce görmek istedikleri vardı. Maddi durumları yeterli olmadığı için de annesi Emma, kızını mutlu etmek adına bir yardım kampanyası başlattı. 5 BİN STERLİN DESTEK VERDİİşte Lily Rae'nin annesinin internet üzerinden başlattığı bu yardım kampanyasından Kate Winslett da haberdar oldu. Küçük kızın hayallerini gerçekleştirmesi için de 5 bin sterlin katkıda bulundu. Winslet'in kampanyasına destek olduğunu öğrenen Lily Rae "Annem de ben de çok şaşırdık. Gözyaşlarına boğulduk" diye anlattı durumu. Anne ile kızın Kate Winslet'ın bu kampanyaya desteğini nasıl öğrendiğine gelirsek... Oscar ödüllü oyuncu Go Fund Me adlı sitede açılan sayfaya "Lily Rae'ye büyülü bir macera diliyorum. Umarım değerli anılar biriktirebilir" notunu yazıp Kate Winslet ve ailesi diye imzasını da attı. Lily Rae'nin 45 yaşındaki annesi Emma; Winslet'in kızına yönelik kişisel bir mesaj yazmasının çok özel bir durum olduğunu söyledi. Onun da kampanyaya destek olmasından dolayı büyük bir mutluluk duyduklarını belirten anne Emma "Bütün bağışlar için minnettar olduklarını" sözlerine ekledi. NADİR GÖRÜLEN KALITSAL BİR HASTALIKLily Rae'yi, görme yeteneğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya getiren Stargardt hastalığı 10 binde bir kişide görülüyor. Gözün orta kısmında bulanık görmeye yol açan bu hastalık, kalıtsal olarak aile içindeki kişilere geçiyor. Doktorlar küçük Lily'ye kötü haberi verdi ve görme yeteneğinin giderek kötüleştiğini söyledi. Lily de bu yüzden gözleri görmeyen kişilerin kullandığı Braille alfabesini öğrenmeye başladı. Bu duruma rağmen doktorlar Lily'nin çevresel görüşü koruyabileceğini umuyor. Lily Rae'ye bu hastalık teşhisi henüz 5 yaşındayken konuldu. O sırada gözlerinde bir sorun olduğu fark edildi ve yapılan doktor muayenesinin ardından küçük kızın hastalığı teşhis edildi. Önceleri küçük kıza sadece gözlük kullanması önerilse de sonradan durumun daha ciddi olduğu ortaya çıktı. Küçük Lily, renkleri ayırt etme konusunda sorun yaşamadığını söylese de derin görüşü olmadığını ve üç metreden daha uzakta olan hiçbir şeyi göremediğini sözlerine ekledi. SEREBRAL PARSİ HASTASI KIZA DA YARDIM ELİNİ UZATMIŞTIAslına bakılırsa bu Kate Winslet'in destek olduğu ilk yardım kampanyası değil. Ünlü oyuncu bundan iki yıl önce de serebral palsi hastası olan küçük kızının bakımı konusunda zorlanan İskoç bir anneye destek olmuştu. Yeterli maddi imkanları olmadığı için bir sosyal konutta yaşayan Carolynne Hunter ve Freya, Clackmannanshire Konseyi tarafından, ısınma ve elektrik faturalarının yıllık 6 bin 500 sterlinden 17 bin sterline çıkabileceği konusunda uyarıldı. Bu noktadan sonra anne Carolynne, internet üzerinden bir yardım kampanyası başlattı.Carolynne Hunter ile kızı Freya'nın hikayesi BBC İskoçya tarafından haberleştirildi. Haberi izleyen Kate Winslet da anne ile kızın durumundan etkilenerek, ailenin GoFundMe sayfasına 17 bin sterlin bağışta bulundu.BİR YARDIM VAKFININ YÖNETİCİSİ: Kocası Edward Abel Smith ve üç çocuğuyla ile birlikte Sussex yakınlarında bir köyde yaşayan Kate Winslet'ın 50 milyon dolarlık bir serveti olduğunu hatırlatalım. Winslet'ın, yardıma muhtaç ailelere destek olan Family Haven adlı bir vakfın yöneticisi olduğunu da ekleyelim.
İşte 2023 yılına damgasını vuran bu olaylardan biri de ünlü oyuncu ve yönetmen Kevin Costner ile Christine Baumgartner'ın boşanması. Başlarda çok büyük bir toz- duman vardı bu boşanma sırasında. Olayın ilk döneminde daha resmen yollarını ayırmamış olan Costner ile Baumgartner, en çok da maddi konularda anlaşmazlık halindeydi. Birlikte yaşadıkları malikanenin mutfağındaki eşyalar bile aralarında gerilim konusu oldu. NE BOŞANMAYDI AMA!Sonra sıra çocuk nafakasına geldi. Büyük bir mücadelenin ardından Baumgartner, istediğinin yarısından daha az bir miktarı kabullenmek zorunda kaldı. Milyonlarca meraklı, kelimenin tam anlamıyla gözlerini dikmiş yüksek bütçeli bir film gibi görünen bu davayı izliyordu. Son olarak Costner ile Baumgartner'ın eş nafakası çekişmesinin nasıl sonuçlanacağı beklenirken eski çift aniden boşandı. Onca çekişmeli boşanma davası aniden tarihe karıştı. Sonradan söylenenlere göre bu işten Costner daha kazançlı çıktı. Eski eşi Christine Baumgartner'ın ise davayı açtığına bile pişman olduğu iddiaları ortada dolaşmaya başladı. Sonuç olarak 69 yaşındaki Kevin Costner ile 49 yaşındaki Christine Baumgartner'ın 2004 yılında başlayan ve üç çocuk sahibi oldukları evlilik bitti. ARTIK EVLİ DEĞİLLER... SIRA BİR SONRAKİ AŞAMADAAma eski eşler gündemden düştü sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bunun ardından diğer aşamaya geçildi. Bu aşamada da merak konusu Costner ile eski eşi Baumgartner'ın hayatlarına nasıl devam ettiği ama en çok da kalplerinin kapılarını kimlere açtığı. Costner cephesinden bakıldığında ünlü yıldızın bir süredir şarkıcı Jewel ile bir romantik ilişkiye başladığı konuşuluyor. Eski eşi Christine Baumgartner'ın adı ise bu ayın başından bu yana Josh Connor ile anılıyor. İşte bu ortaya çıktığında Baumgartner'ın yeni sevgilisi olduğu ileri sürülen eski komşusunun adı büyük harflerle yazılmaya başlandı. Hafızası daha iyi olanlar ise bu ismi ilk olarak ne zaman duyduklarını zaten hiç unutmamışlardı. Josh Connor'ın adı daha Kevin Costner ile Christine Baumgartner'ın boşanma davası sırasında da anılmıştı. 'KARIMIN İHANET ETTİĞİNDEN ŞÜPHELENİYORUM'O dönemde Kevin Costner, "Christine'in beni aldattığından şüpheleniyorum" demişti bir duruşmada. Bu kişinin de komşusu ve uzun süreli arkadaşı Josh Connor olduğunu ima etmişti. 49 yaşındaki finansçı Connor, Costner ile Baumgartner'ın yaşadığı malikaneden komşularıydı. Kendisi de bir süre önce evliliğini bitirmişti. Costner'ın aldatıldığına dair kuşkularını ifade etmesinden sonra bütün gözler bu komşuya çevrildi. Sonradan ortaya çıktığına göre Connor ile Baumgartner'ın arası gayet iyiydi. Hatta ikili yanlarında başka arkadaşları da olduğu halde iki kez Hawai tatiline gitti. Orada birlikte görüntülenmeleri de aralarında romantik bir ilişki olduğu iddialarını iyice alevlendirdi. Hatta Baumgartner, duruşmalardan birinde kocasını aldatıp aldatmadığı sorusuna olumsuz yanıt verdi. Ancak Connor'dan 20 bin dolar borç para aldığını da gizlemedi. Bu paranın bir kısmını annesine gönderdiğini artanı da artık ihtiyacı olmadığı için Josh Connor'a geri verdiğini belirtti. Bu arada duruşmalar sırasında karısı tarafından aldatıldığından kuşkulandığını söyleyen Costner "Ben ise ona hep sadık kaldım" dedi.ŞİMDİ O KOMŞUYLA AŞK YAŞIYORBu ayın başlarında Kevin Costner'ın eski eşi Christine Baumgartner'ın Josh Connor ile romantik bir ilişkiye başladığı haberlerinin basına yansıması bütün bu gelişmeleri bir kez daha akıllara getirdi. US Weekly'ye konuşan Costner'a yakın bir kaynak, yıldızın Baumgartner kendisiyle evliyken Connor ile ilişki yaşadığı konusunda şüphelerini her zaman koruduğunu söyledi. Bu kaynağa bakılırsa zaten Josh Connor, bir çift oldukları dönemde Costner ile Baumgartner arasındaki "kara kediydi." Basına konuşan kaynaklara göre Josh Connor, şu anda Christine Baumgartner'ın sığındığı bir liman. Kendisi de boşanmış olduğu için henüz ayrılığın şokunu atlamamış olan üç çocuk annesi Christine'e destek oluyor. Bu arada Baumgartner'a yakın kaynaklar da daha önce Connor ile aralarında romantik bir ilişki olmadığını ama son zamanlarda iyice yakınlaştıklarını ve artık arkadaşlıktan öte bir duruma geldiklerini ileri sürüyorlar. Bütün bunlar da kafalarda "Acaba Costner aldatıldığını biliyor muydu? Yoksa Baumgartner, evlilik dışı ilişkisi olduğu için mi boşanma davası açtı? sorularını akıllara getiriyor.
İDDİALARIN ARDI ARKASI GELMİYORYine bu açıklamaya göre Kate, bir gün önce ameliyat olmuştu. Şimdi de iyileşme sürecine girmişti. Ayrıca açıklamada verilen bilgiye göre Kate'in ameliyatı kanser şüphesiyle ilgili değildi.Bütün bunlar hayranlarının içini rahatlatmak yerine onları daha da telaşlandırdı. Kate'i birbirinden çarpıcı iddialar dalgasının ortasında bıraktı. En çok kuşku uyandıran da hastanede kalış ve evde dinlenme süresinin alışılandan çok uzun olmasıydı.Zaten ilk şok atlatıldıktan sonra bu durumla ilgili birçok iddia ortada dolaşmaya başladı. Benzer operasyonlar geçirenler, Kate için açıklanan hastanede kalış sürecinin çok uzun olduğunu ileri sürdü. Hatta Kate'in ciddi bir sağlık sorunu olduğunu ve bunun da halktan gizlendiğini savunanlar da oldu.İDDİALARIN ARDI ARKASI GELMİYORYine bu açıklamaya göre Kate, bir gün önce ameliyat olmuştu. Şimdi de iyileşme sürecine girmişti. Ayrıca açıklamada verilen bilgiye göre Kate'in ameliyatı kanser şüphesiyle ilgili değildi.Bütün bunlar hayranlarının içini rahatlatmak yerine onları daha da telaşlandırdı. Kate'i birbirinden çarpıcı iddialar dalgasının ortasında bıraktı. En çok kuşku uyandıran da hastanede kalış ve evde dinlenme süresinin alışılandan çok uzun olmasıydı.Zaten ilk şok atlatıldıktan sonra bu durumla ilgili birçok iddia ortada dolaşmaya başladı. Benzer operasyonlar geçirenler, Kate için açıklanan hastanede kalış sürecinin çok uzun olduğunu ileri sürdü. Hatta Kate'in ciddi bir sağlık sorunu olduğunu ve bunun da halktan gizlendiğini savunanlar da oldu.'ASLINDA AMELİYAT OLMADI, RUHSAL OLARAK ÇÖKTÜ'Şimdi aynı durum Galler Prensesi Kate için geçerli. Kate'in kansere yakalandığından tutun da akıl sağlığıyla ilgili sorunlara kadar birçok söylenti dolaşıp duruyor ortalıkta.Bunlara bir göz atalım şimdi...Öncelikle belirtelim ki Kate'in gerçekten ameliyat geçirmediğine inanmayan hatırı sayılır yoğunlukta bir kitle var. Bunların inanışına göre Galler Prensesi'nin fiziksel bir hastalığı yok.Düzenli sağlık kontrollerinden geçen. beslenmesine dikkat eden, sporu hayatından eksik etmeyen Kate büyük ihtimalle ruhsal bir çöküntü yaşıyor bunlara göre.Bu gruptakiler geçtiğimiz yaz aylarında Marca adlı internet sitesinin Galler çifti ile birlikte çalıştığını belirttiği bir kaynağa dayandırdığı haberin gerçek olduğuna inanıyor.O dönemde siteye konuşan bu saray çalışanının ileri sürdüğüne göre Kate, eşi Prens William'ın hem sözlü hem de duygusal tacizine maruz kalıyor.Bugün gelinen duruma yani Galler Prensesi'nin ortada görünmemesi ve daha uzun bir süre de kapalı kapılar ardında kalacak olmasına yol açan asıl neden bu onun iddiasına göre.'ONUN BİLE KIRILMA NOKTASI VAR'Adının gizli kalmasını isteyen bu çalışan, durum hakkında birinci elden bilgi sahibi iddiaya göre. Ona göre kocasından gördüğü sözlü ve duygusal taciz Kate'in ruh sağlığını olumsuz etkiledi.42 yaşındaki üç çocuk annesi Kate, bir yandan kraliyet görevlerinin sürekli baskısı ve diğer yandan da evliliğini sürdürme konusundaki zorluklarla başa çıkamaz oldu.Siteye konuşan saray çalışanı, Kate'in özellikle son zamanlarda büyük zorluklar yaşadığını ileri sürdü. Onun söylediğine göre William'ın kendisine kötü davranmasına dayanamaz duruma geldi. Saray kaynağı "Kate aslında güçlü bir insan ama onun bile bir kırılma noktası var" dedi.28 ARALIK'TAN BU YANA HASTANEDE OLDUĞU İLERİ SÜRÜLDÜBu arada söylentilere göre Kate Middleton, ailesiyle birlikte Sandringham'da Noel ayinine katıldıktan sonra bir daha halkın karşısına çıkmadı. Birçok kişiye göre de ameliyat geçirdiği açıklanmadan çok daha önce Kate tedavi altına alınmıştı.Hatta bazı söylentilere göre Galler Prensesi, 28 Aralık'tan bu yana hastanede. Prenses'in ruhsal sorunlar yaşadığını ileri sürenler onun bu yüzden tedavi gördüğüne inanıyor.Fakat diğer yandan Kate'in tedavi gördüğü London Clinic'te ruh sağlığı konusunda bir birim olmadığı sadece fiziksel hastalıkların tedavi edildiği de biliniyor.HAMİLELİKTEN SİNDİRİM SİSTEMİ SORUNLARINA TÜRLÜ TÜRLÜ İDDİA VARBu arada Kate'in ameliyatı ile ilgili başka iddialar da dolaşıyor ortada. Bunlardan birine göre Galler Prensesi dördüncü bebeğine hamileydi.Fakat üç hamileliğinde de sorun yaşayan Kate bu kez daha büyük ve kötü bir sürprizle karşılaştı. Bebeğini aldırmak zorunda kaldı. Bu arada ruhsal olarak da kötü bir duruma geldiği için uzun bir tedavi sürecine girdi.Bir başka iddia da Kate'in aşırı zayıflığından kaynaklanıyor. Üç kez hamile kalmasına rağmen hala çok zayıf diye nitelendirilecek bir fiziksel görünüme sahip Kate.Bunun da sindirim sisteminde bazı sorunlara yol açtığı ileri sürülüyor. Mide ya da bağırsaklarında ani gelişen bir sorun nedeniyle "planlı" olarak açıklansa da belki kendisinin bile beklemediği bir şekilde bıçak altına yattığı söylentileri de ortalıkta dolaşıyor.İKİNCİ AÇIKLAMANIN DİKKAT DAĞITMAK İÇİN YAPILDIĞI ÖNE SÜRÜLDÜKate'in ameliyatına dair açıklamanın üzerinden 90 dakika geçtikten sonra bu kez de Kral Charles'ın sağlığıyla ilgili bir duyuru geldi. Bu da İngiliz halkı için ikinci şok oldu.O açıklamaya göre Charles da prostat nedeniyle önümüzdeki hafta bıçak altına yatacaktı. Hatta bu yüzden katılacağı bütün programlar ertelendi ya da iptal edildi.Bu iki açıklamanın arka arkaya gelmesi de spekülasyonları iyice alevlendirdi. Birçok kişi Kate'in ciddi bir sağlık sorunu olduğunu ve bunu geri plana itmek için dikkatin Kral Charles üzerine çekildiğini savundu.Bazıları da Kate hakkındaki iddiaların azalması için Charles'ın aslında açıklama yapmadan gerçekleştirebileceği bir tedaviyi böyle ilan ettiğini ileri sürdü. RESMİ AÇIKLAMA KİMSEYİ TATMİN ETMEDİÖyle ya da böyle hayranları Kate'i karşılarında görene kadar ya da Buckingham Sarayı, Prenses'in tam olarak hangi organından ameliyat olduğunu açıklayana kadar bu söylentiler devam edecek.Bir başka deyişle Kate'in "planlı" denilen ameliyatının üzerindeki kalın gizem perdesi de daha uzun süre yerinde kalacak.
Zaten bu koşullarda, evlendiğiniz zengin kişinin yaşı da çok önemli olmaz. İlk düşünülen ayrıntı gelecekte uzanan hayattır. Elbette o hayatın size sunacağı sınırsız olanaklar.. Parayla satın alınabilecek her şey! Peki gerçekten öyle mi?Kendisi henüz 20'li yaşlarının başındayken kelimenin tam anlamıyla dedesi yaşında biriyle evlenen ve dudak uçuklatacak kadar lüks bir hayata kavuşan genç bir kadına göre hiç öyle değil.Sizden 60 yaş kadar büyük ve çok zengin biriyle evlenmenin bir bedeli var. Üstelik bu bedeli ödemek sanıldığı kadar da kolay değil.80 YAŞINDA BİRİYLE EVLENMEK BİR FANTEZİ DEĞİL, BEDELİ VARBunu ileri süren de biz değiliz zaten. Bunu, hayatının çok büyük bir bölümünü, göz kamaştıran ve herkesin kapısından içeri giremediği malikanesinde, etrafı genç ve güzel kızlarla çevrili olarak geçiren Hugh Hefner'in, kendisinden 60 yaş genç dul eşi Crystal Hefter söylüyor.Bir başka deyişle deneyimlerini bu şekilde özetliyor bu genç kadın: "80 yaşında biriyle evlenmek bir fantezi değil, bunun bir bedeli var."Şu anda 37 yaşında olan Crystal Hefner, 2017 yılında 91 yaşındayken ölen Hugh Hefner ile yaşadıklarını Only Say Good Things: Surviving Playboy and Finding Myself (Sadece İyi Şeyleri Anlat: Playboy'da Hayatta Kalmak ve Kendimi Bulmak) adlı anı kitabında satırlara döktü.Kitabın, önümüzdeki 23 Ocak'ta piyasaya çıkmasından önce de dışarıdan pırıltılı bir görünüme sahip olan eski hayatının üzerindeki kalın gizem perdesini kaldırdı.'ONA HİÇBİR ZAMAN AŞIK OLMADIM'Hala kendisiyle evliyken ölen Hugh Hefner'in soyadını taşıyan Crystal Hefner, People dergisine verdiği röportajda kocasını sevdiğini ama ona hiçbir zaman aşık olmadığını itiraf etti.Bunu söyledikten sonra da ünlü Playboy malikanesine yolunun nasıl düştüğünü anlattı. 2008 yılında henüz 21 yaşındayken Hefner'ın daveti üzerine ünlü Playboy Malikanesi'nin kapısından içeri girdi Crystal. Birkaç ay sonra da Hefner ile romantik bir ilişki yaşamaya başladı.O sırada neler düşündüğünü şöyle anlattı Crystal Hefner: " Ben o zamanlar Hugh'un gözünde zirvede olduğumu sanıyordum. . Eğer onun istediği her şeyi yaparsam onun gözdesi olacağıma inanıyordum. Gerçekten de öyle oldu. Ama o süreçte kendi benliğimi kaybettim."Malikaneye girip de Hefner ile ilişki yaşamaya başladıktan iki yıl sonra yani 2010'da Playboy patronu ona evlenme teklif etti.DÜĞÜNE BEŞ GÜN KALA NİŞANI BOZDUSöylediğine göre evlilik konusunda çelişkili düşünceleri vardı Crystal Hefner'ın. Yine de teklifi kabul etti. Ama 2011 yılının haziran ayında üstelik düğüne beş gün kala nişanı bozdu.O dönemde Playboy malikanesinden kaçan Crystal eski sevgilisi Jordan McGraw'a döndü. Ama sonra tekrar Hefner'in yanında buldu kendini.Hugh Hefner ile Crystal Hefner, 2012 yılının son günü yani 31 Aralık'ta evlendiler. Böylece Crystal Hugn Hefner'in üçüncü karısı oldu.Ama anlattığına göre onun için güllük gülistanlık bir hayat başlamadı. Sonrası hakkında şöyle konuştu Crystal Hefner: " Büyük bir güç dengesizliğiyle karşı karşıya olduğumu fark ettim. Başarı ve fantezilerle dolu bir dünya gibi görünüyordu. Ama 80 yaşında biriyle evlenen herkesin ödemesi gereken bir bedel vardı. Bu hayattaki her şeyin bir bedeli vardı."AYNI ÇATI ALTINDA BAŞKA KIZLAR DA VARDITabii o gösterişli malikanede sadece Hugh Hefner ile Crystal Hefner yaşamıyordu. Hefner'in diğer kız arkadaşları da aynı çatının altındaydı.Ayrıca hepsinin uyması gereken kurallar da vardı. Söz gelimi kızların koyu renk oje sürmeleri yasaktı. Tırnaklarını doğal renklerle boyamaları gerekiyordu.Ayrıca saçları da sarı olmak durumundaydı. Crystal Hefner bu konuda natırladığı bir ayrıntıyı da anlattı.Hefner, Crystal'ın doğal koyu renk saçlarının diplerden görünmeye başlayacağı zamanı bile not ediyordu.Saç derisinin zarar görmesine ve renk açma işleminin yan etkilerine rağmen Hefner'in gözüne güzel görünmek için saçlarını hep sarıya boyatıyordu Crystal.'BENİMLE İLGİLİ SADECE GÜZEL ŞEYLERİ ANLAT'Crystal Hefner neden bu kitabı yazmaya karar verdiğini de anlattı. 2017 yılında 91 yaşında ölmeden önce Hefner ona "Ben öldükten sonra benimle ilgili sadece güzel şeyleri anlat" diye vasiyette bulundu.Crystal gerisini şöyle anlattı: " Beş yıl sözümü tuttum. Ama sonra terapiye gidip iyileşme sürecine girince oradaki zamanım hakkında dürüst olmam gerektiğine karar verdim. Bu kitap, zehirli bir çevrede yaşayıp sonra da iyileşme hakkında.KUŞLAR BİLE SUSUZLUKTAN ÖLÜYORDUCrystal Hefner, dışarıdan bakıldığında göz alıcı görünen Playboy malikanesinin içinin pek de öyle olmadığını da anlattı.Onun söylediğine göre mülk pek iyi temizlenmiyordu, dört bir yanını küf sarmıştı. Ayrıca bir süre sonra da insana köhne ve iğrenç bir yer hissi veriyordu.Crystal kitabında malikanede yaşayan bazı kuşların bile susuzluktan öldüğünü yazdı. Bu durum, ona göre o malikanede yaşayan kadınları da tanımlayan bir benzetmeydi.Crystal Hefner gördüğü onca terapiye rağmen hala kendini bir zamanlar orada yaşamış olan herkes için ağlıyor gibi hissettiğini söyledi. "Malikanedeki hayvanlar bile öylesine üzgün görünüyorduk ki... Her şey bir yanılsamadan ibaretti. Doğruyu söylemek gerekirse orada mutlu olup olmadığımı bile bilmiyorum."Hugh Hefner öldüğü sırada onunla evli olan Crystal Hefner ya da eski soyadıyla Crystal Harris, ünlü zenginle yaşadığı yılları kitabında satırlara döktü.
Endamı bir yana yüz hatları sanki çok usta bir ressamın elinden çıkmış gibi görünüyordu. İpek gibi cildi, kusursuz burnu, dudakları, pırıl pırıl dişleri...Hele bir de gülümsediğinde bu güzelliğinin üzerinde yıldızlar uçuşuyordu sanki. Gerçekten de o dönemde eşine çok rastlanmayan bir güzelliği vardı bu gencecik yıldızın.Bu fırtına öyle büyük ve etkiliydi ki, bu genç oyuncu bir anda güzel kadının simgesine dönüştü. Onun bu şöhretinden sonra mavi ya da yeşil gözlü, koyu renk saçlı genç kızlar ve kadınlar hep "onun gibi güzel" ya da "ona benzer" olarak nitelendirildi.Tabii ki aradan yıllar geçti ve o genç yıldız da olduğu gibi kalmadı. O da yaş aldı, onun da yüzünde kırışıklıklar belirmeye başladı. Saçları beyazladı, hatta yeni açıkladığına göre şöhretinin bir kısmını borçlu olduğu kaşlarına bile aklar düştü.SÖYLEDİĞİNE GÖRE KİRPİKLERİNİN UCUNA KADAR YAŞLANDIBüyük olasılıkla fiziksel özelliklerini tarif ettiğimizde hangi ünlü yıldızdan söz ettiğimizi hemen anladınız... Çocuk yaşından beri kamera karşısında olan Brooke Shields bu anlattığımız ünlü kişi.Başta, yıllar sonra bile bazı tartışmaların merkezinde olan Pretty Baby (Güzel Bebek) olmak üzere Endless Love, Blue Lagoon gibi güzelliğini vurgulayan filmleriyle tanındı Shields.Ama dünyaya gelen herkesin kaderinden o da kaçamadı. Shields, bugün 58 yaşında. Chris Henchy ile yaptığı ikinci evliliğinden iki genç kız annesi bir yetişkin.Özetle hayatının bir bölümü sıradan insanlardan farksız. O da her annenin endişelerini taşıyor, o da zaman zaman eşiyle ev içi tartışmalar yaşıyor. Ve tabii o da yaşlanıyor.Zaten Brooke Shields bunu saklamıyor. Ya da geçip giden yılları durdurmak için öyle uç noktalarda bir girişimde bulunmuyor.KAŞLARINA AK DÜŞTÜ... BOYADI AMA SONUÇ FELAKET OLDUShields, geçtiğimiz günlerde de şöhretinin önemli bir kısmını borçlu olduğu, gençlik yıllarında hiç almadığı koyu renk kalın kaşlarıyla ilgili çarpıcı bir açıklama yaptı.People dergisine konuşan Brooke Shields, 50'li yaşlarına geldiğinde kalın kaşlarının seyrekleşmeye başladığını, hatta kaşlarına bile aklar düştüğünü anlattı.Güzel oyuncu bir keresinde kaşlarındaki beyaz telleri boyamayı denediğini ama sonucun felaket olduğunu da itiraf etti.O anlar hakkında şöyle konuştu Shields " Bir keresinde kaşlarımdaki beyaz telleri boyamaya çalıştım. Ama bu çok büyük bir hataydı. Çok koyu renk oldular. Çılgın bir görünüme sahip oldum."Tabii ki yaş almanın getirdiği bazı değişiklikleri kabullense de yine de görünüşüne dikkat etmenin her tür yöntemine açık olduğunu da gizlemedi Shields.KİRPİKLERİ BİLE GEÇEN YILLARDAN NASİBİNİ ALDIBir zamanlar güzel gözlerini çerçeveleyen kirpikleri bile geçen yıllardan nasibini almış söylediğine göre Brooke Shields'in. Onlar bile artık eskisi gibi değil, seyrekleşmeye başlamış.Bu konuyu da şöyle anlattı güzel oyuncu: "Hayatım boyunca kirpiklerimi dolgun göstermek için herhangi bir malzeme kullanmadım. Ama şimdi buna ihtiyacım var."İlerleyen yaşıyla birlikte dış görünüşünü korumak için farklı adımlar atmak zorunda kaldığını anlatan Brooke Shields, bu durumu da "sinir bozucu" olarak nitelendirdi.Ama bütün bunlara rağmen söylediğine göre onun tercihi basit bir güzellik rutiniyle yetinmek.HERKES BENİM YÜZÜME BAKTI, BEN AYNAYA BAKAMADIMAslında 20 yıl boyunca güzelliğin simgesi olarak nitelendirilen "Brooke Shields gibi güzel" deyiminin bile ortaya çıkmasına yol açan güzel oyuncu çok uzun süre kendi güzelliğinin farkına varmamış.Geçen yıl Bazaar dergisine bir röportaj veren Shields, çok uzun süre ayna karşısına geçip kendi yüzüne bakamadığını itiraf etti. Bunun nedenini de "Çünkü herkes yüzüme odaklanıyordu" diye anlattı.Ama söylediğine göre anne olmaya adım attığı ilk dönemde yani hamileyken ne kadar güzel olduğunu fark etti.Shields o röportajda bir kadının güzel görünmesiyle ilgili ortaya atılan bazı ideallerin ne kadar zararlı olabileceğine de değindi. Bu durumun özellikle genç nesilde kendine güven sorunu yaşattığının altını çizdi.İki genç kızının fiziksel güzellikle ilgili bu baskılardan etkilenmemesi için elinden geleni yaptığını da sözlerine ekledi Brooke Shields.Kızlarına bu konuda verdiği öğüdü de şöyle ifade etti: " Onlara sürekli olarak herkesin güzelliğinin kendine özgü olduğunu söylüyorum. Kendilerini oldukları gibi sevmelerini öğütlüyorum.""NE KADAR GÜZEL OLDUĞUMU SÖYLEDİLER... BENİM YÜREĞİM YANDI'Brooke Shields, henüz 1 yaşındayken bir reklam filminde oynayarak kariyerine başladı. Daha bebekken eşine az rastlanır bir güzelliğe sahipti.Zaten kariyeri de bunun üzerinde şekillendi. Onu spot ışıklarının altına yönlendiren de geçmişte kendisi de oyuncu olmak isteyin bunu başaramayan hayalini kızında gerçekleştiren annesi Teri oldu.Shields, gençlik yıllarında hep güzelliğini ön plana çıkaran filmlerde oynadı. O zamanlar belki farkında değildi ama yıllar ilerledikçe o yılları daha farklı değerlendirmeye başladı.Kariyerinde yükselirken kendisine yönelen bakış açısını da eleştirmeye başladı. Çünkü geçen yıl bir röportajda söylediğine göre sadece güzel bir kadın olarak nitelendirmek onu aslında içten içe üzdü.Bunu da şöyle özetledi Shields " Hayatım boyunca bana ne kadar güzel bir yüzüm olduğu, bir seks sembolü olduğum söylendi. Bu da benim yüreğimi yaktı."
Alman asıllı oyuncu Christian Oliver geçen perşembe günü bindiği uçağın teknik bir arıza sonucu okyanusa çakılması nedeniyle son nefesini verdi.Uçakta, Oliver ile birlikte kızları, 12 yaşındaki Annik ile 10 yaşındaki Madita da bulunuyordu. Kazadan kurtulan olmadı.Bir teknik arıza nedeniyle meydana geldiği belirtilen kazada uçağın pilotu Robert Sachs da kazanın kurbanları arasında.Gerçek adı Christian Klepser olan Alman asıllı 51 yaşındaki oyuncuyla iki kızı Bequia adlı adadan St. Lucia'ya doğru seyahat ediyordu.Belirtildiğine göre tek motorlu uçakta bazı teknik sorunlar yaşandı. Uçağın pilotu Sachs, kontrol kulesiyle temasa geçen Bequia'ya geri dönmek istediğini bildirdi. Fakat bunu başaramadan uçak burun üstü okyanusa çakıldıUçağın düştüğünü gören çevredeki dalgıçlar ve balıkçılar kazadan kurtulan olabileceğini düşünerek bölgeye ulaştı. Ancak pilot da dahil uçaktaki herkesin olay yerinde öldüğü açıklandı.Kazanın kesin nedeniyle ilgili soruşturma başladığı belirtildi. Kazada hayatını kaybeden Christopher Oliver ile iki küçük kızı ve pilotun cansız bedenleri Kingston Morgu'na kaldırıldı. Orada yapılan otopsi sonucu kurbanların hayata nasıl veda ettiği belirlenecek.Oyuncu Christian Oliver, ölümünden iki gün önce yeni yıl tatili için gittikleri Bequia'da çektiği bir fotoğrafı, Instagram sayfasında takipçileriyle paylaşmıştı.Almanya'da Celle'de dünyaya gelen Chpristian Klepser, Frankfurt'da büyüdü. 21 yaşında Los Angeles'a taşınan oyuncu orada model ve oyuncu olarak kariyer yapmaya başladı.Gerçek soyadı Klepser yerine Oliver'ı kullanan oluncu Speed Racer, The Good German, Valkyrie gibi yapımlarda rol almıştı. Oliver'ın kamera karşısına geçtiği son film ise Indiana Jones and the Dial of Destiny oldu.Christian Oliver'ın sosyal medyadaki son paylaşımı... Oyuncu, ailesiyle birlikte gittiği Karayip adasını "cennette bir yer" olarak tanımladı ve herkesin yeni yılını kutladı.
Modern çağlara rağmen varlıklarını sürdüren kraliyet ailelerinin bir başka özelliği daha var. Üyelerinden bazıları tıpkı birer magazin figürü gibi algılanıyor.Onlarla ilgili bütün ayrıntılar yani giyimleri kuşamları, aşkları, ayrılıkları, en çok da skandalları gazete manşetlerinden düşmüyor.Şimdi kraliyet ailesi denildiğinde aklınıza ilk olarak İngiliz kraliyet ailesi geliyor kuşkusuz. Belki onlardan sonra son zamanlarda skandallarıyla gündemden düşmeyen İspanyol, Danimarka ve İsveç'in taçlı aileleri.Ama Avrupa'nın bir başka ülkesinde de öyle bir aile var ki dünyanın dört yanında hem geniş bir hayran kitlesine sahipler hem de bir o kadar eleştiri alıyorlar.YERİNDE DURAMAYAN 'DIŞARLIKLI' KRALİÇEHollanda kraliyet ailesi bu sözünü ettiğimiz aile. Özellikle de ülkenin Arjantinli kraliçesi Maxima'nın gittiği her yerde ilgi uyandıran kişiliği, renkli giyimi, hatta gerektiğinde sempati toplamak için sokaklarda dans bile etmesi bu işin meraklılarının ilgisini çekiyor.Aslında Hollandalı bile olmayan Maxima, sayesinde taç giydiği kocasından bile daha popüler... Üstelik sadece Hollanda'da değil tüm dünyada durum böyle.Elbette bir de bu ailenin geleceğini temsil eden genç kuşaklar var. Yani ülke tahtının gelecekteki varisleri. İşte Hollanda kraliyet ailesinin geleceği denildiğinde de "bir numara" Prenses Catharina Amalia.Her ne kadar İspanyol dengi Leonor kadar ön plana çıkmıyor olsa da Amalia da özellikle son zamanlarda hatırı sayılır miktarda bir ilgiyi üzerinde topluyor. Çünkü o da günün birinde ülkesinin tahtına oturacak "veliaht prensesler" kuşağından.Tıpkı İspanya'daki Leonor, Belçika'daki Elisabeth, İsveç'teki Victoria ve onun kızı Estelle gibi. Zamanı geldiğinde tahtı babasından devralacak olan Amalia da sık sık dünya basınında kendine yer buluyor.ÜNLÜLERİN KADERİNDEN O DA KAÇAMADIBunun en öncelikli nedeni ne yazık ki böyle göz önünde insanları kıskacına almış olan fiziksel görünüm.7 Aralık'ta 20 yaşına giren prenses yani tam adıyla Catharina-Amalia Beatrix Carmen Victoria, nedense bazılarına göre klasik prenses tanımına uymuyor.Uzun boylu olan genç kız diğer kardeşlerine göre biraz daha kilolu. İşte bu durum da onu dünyanın dört bir yanından yöneltilen eleştiri oklarının hedefi haline getiriyor.Ama öte yandan Amalia, daha şimdiden dünyanın en gözde bekar genç kızları arasında yer alıyor.Gelecekte babası Kral Willem Alexander'ın yerine ülkesinin tahtına geçecek olan Amalia, Avrupa'nın soylu ailelerinin de ilgi odağında. Yani birçok kişiye göre geleceği parlak ideal bir elin adayı.DÜNYAYA GELİŞİ 101 PARE TOP ATIŞIYLA İLAN EDİLDİ2003 yılında dünyaya gelişi yüz bir top atışıyla kutlanan Amalia, küçücük yaşlarından itibaren gelecekteki konumuna uygun bir şekilde yetiştirildi. Son olarak da Amsterdam Üniversitesi'nde politika, hukuk ve psikoloji eğitimine başladı geçen yılın ekim ayında.Ama bu kadar çok dikkat çeken bir kişi olduğu için de onun yüksek öğrenimi hem ülkenin geneli hem ailesi için bir sorun oldu.Ülkedeki suç örgütleri tarafından tehdit edilen ve güvenliği tehlikeye giren Prenses Amalia, bu yüzden uzun süre kaldığı öğrenci evinden dışarı adım bile atamadı uzun süre. Sonra da etrafındaki güvenlik çemberi genişletildi.KENDİSİNE TAHSİS EDİLEN ÖDENEĞİ GERİ VERDİBu nedenle bir süre manşetleri işgal eden Amalia, ondan bir yıl önce de başka bir konuyla gündemin ilk sıralarına yerleşmişti.O dönemde ülkesinin başbakanı Mark Rutte'ye bir mektup yazarak kendisine verilecek olan 111 bin euroluk ödemeden feragat ettiğini açıkladı gen prenses.Bu paranın Prenses'e hem maaş hem de personel giderleri için verileceğini hatırlatalım. Fakat Amalia bundan vazgeçerek halktan ailesine yönelen "fazla masraf oluyorlar" eleştirilerini de azaltmış oldu.Amalia o dönemde yaptığı açıklamada kraliyet görevlerini tam olarak üstleninceye kadar devletten herhangi bir ödenek almayacağını belirtti.SINIRLARI AŞAN BİR AŞKTAN DÜNYAYA GELEN İLK ÇOCUKBu arada Prenses Amalia, dönemine damga vuran ülkeler arası bir aşkın da ilk meyvesi.Dünya sahnesinin en renkli simalarından biri olan annesi Maxima 1971 yılında Arjantin'de dünyaya geldi.Ülkeyi 1976 le 1983 yılları arasında yöneten General Jorge Rafael Videla hükümetinin yani darbe hükümetinin tarım bakanı olan Jorge Zorreguieta'nın kızıydı Maxima, yani Amalia'nın anne tarafından dedesi.Maxima eğitimini ülkesinde çift dilli okullarda tamamladıktan sonra Avrupa ve ABD'de çalışmaya başladı.İşte o sırada da hayatını değiştiren yani ona kraliçelik yolunu açan tanışma gerçekleşti. Bir arkadaşının davetiyle gittiği İspanya'nın Sevilla kentinde o sırada henüz veliaht prens olan Willem Alexander ile tanıştı.ŞAKA YAPTIĞINI SANDIWillem, ilk anda kim olduğunu ona söylemedi. Maxima gerçeği sonradan öğrendi. Hatta ilk anda ona inanmadı ve şaka yaptığını sandı.Aslına bakılırsa Maxima'yı Hollanda'ya çağıran arkadaşı "Seni bir prens ile tanıştıracağım" demişti. Görünüşe göre o arkadaşı sözünü tuttu.Arkadaşlıkları aşka dönüştü ve sonunda 2002de evlendiler. Maxima'nın babasının darbeci hükümetin bakanı olması nedeniyle düğüne katılmasına izin verilmemesi o dönemde çok konuşulmuştu. Maxima'nın düğününde boynu bükük kalsa da çift evlendi.
Ya da bütün bir ömür boyu kaybettiği sevdiğinin yasını tutanların. Sırf bu yüzden bir daha kimseleri sevemeyenlerin yeryüzünde olmadığını düşünürsünüz belki de.Ama dünya üzerinde böyle aşıklar var. Bazıları kaybettiği eşinin ardından yeniden hayata tutunup başkasını seviyor ama yine de ölümün elinden aldığı büyük aşkını hala kalbinin en özel yerinde taşıyor.Bazıları da özellikle belli bir yaşı geçmişse ve kaybettiği aşkıyla çok da uzun yılları birlikte kat etmişse bir daha kalbinin kapılarını kimselere açmak istemiyor.NE ONU UNUTTU NE DE BAŞKASINA KALBİNİ AÇTIİşte ünlü oyuncu Richard E. Grant de bunlardan biri. Şu anda 66 yaşında olan Grant, 35 yıllık karısı Joan Washington'ı 2021 yılında akciğer kanseri nedeniyle kaybetti.Aradan geçen iki yıla rağmen de ne onu unutabildi ne de yerine başkasını koyabildi. Üstelik bunu yapamayacağını da itiraf etti.Richard E. Grant, The Telegraph'a verdiği röportajda eşi Joan'ın ardından hayatının nasıl şekillendiğini anlattı.Söylediğine göre Grant, ölen karısı Joan'a her gün mektup yazıyor. Bu şekilde de onunla bağlantısını bir sürdürdüğüne inanıyor.Richard E. Grant, yeniden birisiyle tanışmak ve flört etmek istemediğini çünkü kimsenin kaybettiği karısının yanına bile yaklaşamayacağını da sözlerine ekledi.'SANKİ ONUNLA KONUŞUYORMUŞ GİBİ HİSSEDİYORUM'Usta oyuncu "Joan'a her gece olup bitenler hakkında bir mektup yazıyorum. Böylece onunla sanki fiziki olarak bir konuşma yaptığımı hissediyorum" dedi.Oyuncu bu yaptığını ölüm acısına ve eşinin yokluğuna katlanma konusunda faydalı bulduğunu da sözlerine ekledi.Richard E. Grant'in söylediğine göre karısının ölümünden sonra arkadaşları yeni insanlarla tanışması için ona randevular ayarladı. Fakat o kimseyle tanışmak istemedi.Karısının kendisini gerçekten gördüğünü, gerçekten anladığını ve başka hiç kimsenin bu konuda onun yanına bile yaklaşamayacağını anlattı usta oyuncu.Grant, artık aşkı yeniden bulabileceğini hayal etmenin bile çok zor olduğunu sözlerine ekledi.Oyuncunun söylediğine göre Joan'ın yokluğunun en zor yanı özel günlerde ortaya çıkıyor.YOKLUĞU EN ÇOK ÖZEL GÜNLERDE ZORLUYORYaklaşan Noel ve yeni yıl için Joan ile birlikte yarattıkları alışkanlıKnları sürdürmeye çalışıyor söylediğine göre Grant. Bu konuda en büyük yardımcısı da kızı Olivia.Oyuncu, bu yıl da Olivia dünyaya geldikten sonra yıllarca yaptıkları gibi bir çam ağacı alıp onu süsleyeceklerini anlattı.Richard Grant'ın söylediğine göre Joan'ın ölümünden sonra bu ağacın süslemeleri arasına onun fotoğraflarını asıyorlar. Bu şekilde de onun orada olduğunu hissetmeye çalışıyorlar.Richard Grant geçen yıl da evliliklerinin 37'inci yıl dönümünde karısını anmıştı. Yaptığı Twitter paylaşımında karısı Joan ile birlikte çekilen fotoğraflarına yer vermişti ünlü oyuncu.O paylaşıma şu duygu dolu sözler eşlik etmişti: "Bugün 37'inci evlilik yıl dönümü. Hayatımın olağanüstü aşkıyla geçirdiğim on yıllar için müteşekkirim."1986 YILINDA EVLENDİLERRichard E. Grant ile Joan Washington 1986 yılında evlendiler. Bu evlilikten önce Tiffany adında bir kızları dünyaya geldi. Fakat erken doğan Tiffany, hayata tutunamadı. Sonradan Olivia adını verdikleri başka bir kız çocukları oldu.Grant'ın eşi Joan Washington da bir oyuncuydu.Kısaca hatırlamak gerekirse gerçek adıyla Richard Grant Esterhuysen, 1957 yılında Swaziland'da dünyaya geldi. İlk filmi Withnail ile 1987 yılında oyunculuğa başladı. Ardından Can You Ever Forgive Me? ile dikkat çekti. Ardından da Warlock, Henry ve June, Bram Stoker'dan Drakula, Masumiyet Çağı, Gosford Park gibi yapımlarda oynadı.Star Wars: The Rise of Skywalker ve Taht Oyunları da onun rol aldığı yapımlardan bazıları. Grant, aynı zamanda sunucu ve seslendirme sanatçısı olarak da biliniyor.