Toplumun bu kesiminde yer alan insanların hayatları da ister istemez milyonlarca kişinin merak duygusunu tetikliyor.Özellikle de aşklar, ihanetler, evlilikler ve boşanmalar... Bu tür ailelerin içine doğanlar bir yana sonradan bu gruba dahil olanlar daha büyük merak konusu.Haydi kısaca söyleyelim... En çok ilgi uyandıranlar bu monarşi ailelerine dahil prenslerin evlendiği sıradan genç kızlar.Örnekler de bu konuyla ilgilenenlerin hemen aklına gelir zaten. Prens William'ın karısı Kate Middleton... Kardeşi Harry'nin karısı Meghan Markle... Biraz daha sayalım... İspanya kralı Felipe'nin karısı Letizia. Monako Prensi Albert'in karısı Charlene... Tabii ki son dönemde gündemin ilk sıralarında yer alan Prens Frederik'in karısı Prenses Mary.Özellikle de bu son iki isim, hükümdarıyla evlendikleri ülkelerde bile dünyaya gelmiş değiller.Bütün bu isimlerin ortak özelliği de eşleri gibi soylu birer aileden değil halktan gelmeleri. Belki kendileri bile çocukken büyüdüklerinde bu türden bir evlilik yapacaklarını düşünmemişlerdir.ORTAK NOKTALARI ÇOKAma hayatın onlara sunduğu sürpriz sonucu ülkelerinin geleceği olarak görülen bu prenslerle evlendiler sonuç olarak.Bu saydığımız isimler arasında en çok ortak noktası olanlar da İngiltere'nin gelecekteki kralı Prens William'ın karısı Kate Middleton ile Danirmarka'nın gelecekteki kralı Prens Frederik'in karısı Mary Donaldson.Dünyada milyonlarca kişinin "masal prensesi" ya da "moda ikonu" olarak gördüğü ve takip ettiği Galler Prensesi Kate ile Prenses Mary'nin en önemli ortak noktası ikisinin de halktan ailelerden gelmesi.ONLAR ARTIK 'İHANET KARDEŞİ'Her ne kadar Kate, üniversitede tanıştığı William'ın kim olduğunu biliyor olsa da Avustralyalı Mary, Sidney Olimpiyatları sırasında karşılaştığı Frederik'in, Danimarka'nın gelecekteki kralı olduğundan habersizdi.Ama Kate ile Mary arasındaki tek ortak nokta bu değil. Bütün dünya onları iki kız kardeş gibi birbirine benzetiyor.Hem fiziksel görünüş olarak hem de giyim kuşam açısından birbirlerine benzetiliyor 41 yaşındaki Kate ile 51 yaşındaki Mary.Kaderin bir cilvesiyle bu iki prenses başka bir açıdan daha "eşitlendiler." Birçok kişinin "stil kardeşi" dediği Kate ile Mary artık dünyanın dört bir yanındaki hayranları tarafından "ihanet" kardeşi olarak da anılıyor.Bunun nedeni de ikisinin de kocasının yasak aşk söylentileriyle gündeme gelmesi.İDDİALAR BİTMEK BİLMİYOR2011 yılında Prens William ile masallara yaraşır bir düğünde evlenen Kate Middleton'ın aldatıldığı iddiaları uzun zamandır basına yansıyordu. Üstelik de bir aile dostlarının eşiyle.2004 yılında evlenen Prenses Mary ise o zamandan bu yana eşi Frederik ve dört çocuğuyla bu tür iddialardan uzak bir hayat sürüyordu. Fakat son bir haftadır o da kocasının kendisini aldattığı iddiasıyla manşetlere çıktı.İşte bu durum üzerine fiziksel görünüş ve giyim tarzı olarak birbirine benzetilen Kate ile Mary bir ortak noktada daha buluşmuş oldu. Her ne kadar iki taraf için de bu iddialar yalanlansa da Kate'in de Mary'nin de yuvasının üzerinde kara bulutlar dolaşmasına neden olduğu kesin.KOMŞU EVLERDE YAŞIYORLARDIKate'in aldatıldığı iddiası zaman zaman köşeye çekilip zaman zaman alevleniyor. Prens William'ın gizli ilişki yaşadığı ileri sürülen kişi aile dostları David Cholmondeley'in karısı, eski model Rose Hanbury.İleri sürülenlere göre bir soylu olan David ile karısı Rose, Anmer Hall'da Kate ile William'ın yaşadığı konuta komşuydu. İki aile yakın bir şekilde görüşüyordu. William ile Rose arasındaki yakınlaşma da bu sayede ortaya çıktı zaten.Tam bu söylentiler durulmuştu ki başka bir gelişme oldu. Annesinin yerine tahta çıkan Kral Charles, Rose Hanbury'nin kocasına, kendisine çok yakın çalışacağı bir pozisyon verdi. Bu durum söylentilerin tekrar ortaya çıkmasına neden oldu.Bu durum öyle bir hale geldi ki Kate'in katıldığı etkinliklerde biraz olsun suratını asması, yüzünün renginin biraz soluk olması bile hep bu Rose Hanbury adının ortaya atılmasına neden oldu.TAM DA MİSAFİR AĞIRLARKENBir süredir bu konudan ses çıkmıyordu ki bu kez Prenses Mary, benzer bir söylentiyle gündemin ilk sırasına yerleşti. Üstelik tam da İspanya Kralı Felipe ile Kraliçe Letizia'nın Danimarka'ya resmi bir ziyarette bulunduğu dönemde. Hem de Felipe ile Letizia'nın memleketinden.İspanya'da dergi kapaklarına bile çıkan bu iddiaya göre Prens Frederik, İspanya'da yaşayan Meksikalı sosyelit Genoveva Casanova ile gizli bir buluşma yaşadı.İkili, Madrid'in ortasındaki kalabalık bir parkta yan yara yürümekten bile çekinmediler. Zaten Lecturas dergisine kapak olan fotoğrafları da o parktan çıkarken çekilmişti.Daha da ilginci Genoveva Casanova ile Prens Frederik sadece bir kere buluşmamıştı bir iddiaya göre. Birkaç kez bir araya gelmişlerdi. Frederik, her seferinde ve Genoveva'nın evinde kalmıştı.Elbette bu söylenti de Genoveva Casanova tarafından yalanlandı. Hatta eski evliliğinden iki çocuk sahibi olan sosyelit, yalanlama açıklamasını yaptıktan sonra cep telefonunu da kapatıp sessizliğe gömüldü.Prens Frederik'in karısını aldattığı iddiaları tam da çift, İspanya Kralı Felipe ve Kraliçe Letizia'yı ağırlarken ortaya atıldı. Mary, programa uydu uymasına da kimi zaman eşiyle göz göze gelmemeye çalıştı.Mary'nin kocası Frederik'in İspanya'da yaşayan Meksikalı sosyetik Genoveva Casanova ile kaçamak yaptığı ileri sürülüyor.EN TATSIZ ORTAK NOKTADurum böyle... Bu iddialarla birlikte Kate ile Mary de giyim kuşam dışında tatsız bir konuda da ortak bir noktada buluşmuş oldu.Şimdi herkes onların nasıl bir tavır sergileyeceğini merak ediyor. William tarafından aldatıldığı iddiaları yıllardır ortada dolaşan Kate, herhangi bir adım atmadı.Hayatını eskisi gibi sürdürüyor. Hatta bir buçuk ay önce kocası William ile Rose Hanbury ve kocasıyla da buluştu.GÖZ GÖZE BİLE GELMEK İSTEMEDİMary ise İspanya'dan gelen ziyaretçilerini ağırladı. Ama o anlarda yüzündeki zoraki gülümsemesi ve kocasıyla göz göze gelmemeye çalışması dikkatlerden kaçmadı.Birçok kişiye göre Kate de Mary de kocalarından boşanmayacak. Çünkü bu durumda kaybedecekleri çok şey var.Öncelikle yaşadıkları hayat değişecek. Çünkü her ikisi de gelecekte ülkelerinin kraliçesi olacak. Bu da öyle kolayca bir kenara atılacak bir fırsat değil.Bu arada aynı durum yıllar önce William'ın annesi Prenses Diana'nın başına gelmişti. Kocası Charles, yıllarca onu şu anda evli olduğu Camilla ile aldattı.Bu arada Diana da bazı gönül ilişkileri yaşadı. Sonuç olarak çift boşandı. Ama hem İngiliz hem de Danimarka kraliyet ailelerinin böyle bir skandala katlanabilmesi şu anda mümkün değil. Zaten her iki iddia da yalanlanmış durumda.GERÇEĞİ KİMSE BİLMEYECEK: William ile Frederik gerçekten eşlerini aldattı mı aldatmadı mı bunu kendilerinden ve tabii Kate ile Mary'den iyi kimse bilemez. Ama görünüşe göre her ikisi de zaman zaman bu tür iddialarla gündeme gelecek.
HEP ABLASININ BİR ADIM GERİSİNDE DURACAKAma ona küçücük yaşında başka bir şey daha öğretti ailesi. Ailenin ikinci yani küçük çocuğuydu ve onun geleceği ablasının geleceğinden farklı olacaktı.Ne yaparsa yapsın, çok büyük ve beklenmedik bir gelişme olmadığı sürece hep "iki numara" ya da "yedek" olacaktı.Tıpkı İngiliz kraliyet ailesinde Prens Harry'nin, ağabeyi ve tahtın veliahtı Prens William'ın gerisinde kalmak zorunda olması gibi.Bu iki "düşman kardeşi" örnek verdik çünkü tıpkı onlar gibi iki kız kardeşten söz edeceğiz şimdi. Ülkeleri farklı, koşulları farklı ama sonuç olarak William ve Harry ile ortak bir paydada buluşuyor bu iki kız kardeş.Biri yani büyüğü, ülkesinin gelecekteki kraliçesi olacak. Diğeri ise böyle bir şansa sahip değil. O hep ablasının bir adım gerisinde duracak.ŞİMDİLİK HER YERDE YAN YANABüyük olasılıkla anladınız... İspanyol kraliyet ailesinin yani Kral Felipe ile Kraliçe Letizia'nın kızları Leonor ve Sofia'dan söz ettik.Çiftin büyük kızı Leonor, geçtiğimiz ayın son günü 18 yaşına girdi. Bu yeni yaşı da elbette aile arasında özel bir partiyle kutlandı.Ama ondan önce halkın karşısına çıktı. Hayatında açılan bu yeni sayfa için parlamentoda resmi bir kutlama da yapıldı.Madrid'deki parlamento binasında yapılan o kutlamada beyazlar içindeki Leonor, babası Kral Felipe'ye bağlılığını bildirdi. Sonra da ülkesinin yasalarına uyacağına söz verdi.Babasının boynuna taktığı o tarihi kolye ile de Leonor; resmen ülkenin gelecekteki kraliçesi ilan edildi. Yani zaten bilinen şey resmiyete dökülmüş oldu.GÜNÜN YILDIZI OLDU... KARDEŞİ SESSİZCE OLANLARI İZLEDİO günün yıldızı elbette Leonor'du. Ondan daha uzun boylu olduğu için geçmişte daha çok dikkat çeken kardeşi Sofia ise rolünün gerektirdiği gibi geri planda durdu.Leonor'un doğum günü için normal bir durum bu aslında. Zaten yıllardır veliaht olduğu için Leonor'un öne çıkarılması, Sofia'nın geri planda kalması gibi.Ama yine de dünyanın gözü önünde William ile Harry örneği olduğu için herkes bu iki kız kardeşin durumunu, özellikle de gelecekteki ilişkilerini daha şimdiden merak ediyor.Acaba Sofia, tıpkı Harry gibi kendini "yedek" hissedip, hep ikinci planda kaldığı için ileride sorun çıkaracak mıydı?Belli etmese de içten içe zamanı geldiğinde kraliçe olacak ablasını kıskanıyor muydu? İşte bu konuyu uzmanlar da masaya yatırdı.LEONOR GİDEREK YILDIZLAŞIYORElbette iki kardeş arasında bazı farklar var ve devamında da olacak. Zaten kraliyet ailesinden gelmeyen milyonlarca kardeş için de geçerli bir durum bu. Yine de bu kadar göz önünde insanlar söz konusu olduğunda milyonlarca kişinin ilgisini üzerinde topluyor.Örneğin Leonor, konumu gereği askeri akademide eğitim gördü. Bu durum da onun hem ülkedeki hem de dünyadaki popülerliğini artırdı. Üstüne bir de 18'inci doğum günü gelince Leonor gerçekten dünya çapında bir yıldıza dönüştü.Aynı durum küçük kardeş Sofia için geçerli olmayacak. Elbette onun da doğum günü kutlanacak. Ama bu kadar büyük bir törenle değil.Tabii ki o da okuyacak ama ablası gibi askeri eğitim görmesi gerekmiyor. Aslında bu onun hayat tercihlerinde daha özgür davranacağı anlamına da geliyor.KÜÇÜKLÜKLERİNDEN BERİ DEVAM EDEN KIYASLAMAAslında bu kıyaslama kardeşlerin küçüklüğünden bu yana devam ediyor. İki kardeş küçükken daha uzun boylu olan Leonor'du. Sofia ondan daha kısaydı.Ama daha sonra bu konuda ibre Sofia'dan yana döndü. Bir anda boyu uzadı ve neredeyse babasına yetişti.Bu durum da Leonor üzerinde bir baskı yarattı. Genç kız, ailece gittikleri etkinliklerde daha yüksek topuklu ayakkabı giymeye böylece kardeşiyle arasındaki boy farkını kapatmaya çalıştı. Tabii bu durum Sofia'nın daha uzun boylu olduğu gerçeğini değiştirmiyor.DOĞUM GÜNLERİ BİLE KIYASLANDI: Kardeşlerin dünyaya geldiği gün bile kıyaslama konusu.... Leonor 31 Ekim 2005'te yağmurlu bir günde dünyaya geldi. Kardeşi doğduğunda ise takvimler 29 Nisan 2007yi gösteriyordu ve güneş pırıl pırıl parlıyordu.AİLEDEKİ KATI KURALLAR İKİSİ İÇİN DE GEÇERLİAralarında böyle farklar olsa da Leonor ve Sofia'ya aileleri tarafından eğitim konusunda fırsat eşitliği tanındı. Askeri akademi bölümüne kadar iki kız da aynı eğitimden geçti.Ayrıca anneleri Letizia'nın iki kızı üzerindeki baskısı da benzer durumda. Giyim kuşam, vücut görünümlerini konuma gibi konularda kızlarını katı bir disiplin altına almış durumda.Ayrıca daha küçük yaşlarda elektronik aletleri kullanmaları da katı kurallarla sınırlandırıldı. Haftada sadece bir gün TV izleyebildiler.Bunun yanı sıra canları istediği gibi şeker çikolata da yiyemiyorlar. Üstelik her gün belirli saatler içinde kitap okumak zorundalar.Özetle gelecekleri her ne kadar farklı olsa da Leonor ve Sofia ailelerinin koyduğu bazı katı kurallara eşit şekilde uymak zorunda.GELECEĞİN KRALİÇESİNE DAHA GÖSTERİŞLİ İSİM: Bu arada konuşulanlara göre kızların isim seçimi de gelecekteki rollerine göre yapıldı. Leonor, belli ki geleceğin kraliçesi için üzerinde düşünülerek seçilen bir isim. Sofia ise Kral Felipe'nin annesi eski kaliçe Sofia'ya saygı niteliğinde.FİZİKSEL GÖRÜNÜMLERİ FARKLITabii gelecekte kraliçe olacak taraf Leonor olduğu için birlikte de olsalar halkın karşısına çıktıklarında ya da tüm dünyada kardeşinden daha çok ilgi uyandırıyor.Öte yandan kardeşi Sofia da yaş alıp boyu uzadıkça ve güzelleştikçe dikkati üzerinde toplamaya başladı.Hatta Sofia'nın kendi hayran kitlesi bile var. Onların görüşüne göre Leonor öne çıkarılsa da Sofia, sessiz ve derinden gidiyor üstelik ablasından daha güzel ve dikkat çekici.Yaşları ilerledikçe muhtemelen bu konudaki kıyaslamalar da giderek yükselecek.FELİPE KISKANÇLIĞA FIRSAT VERMEMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPIYORBu arada Kral Felipe, kızları arasında bu türden kıskançlıklar yaşanmaması için elinden geleni yapıyor.Bunun bir örneğini de büyük kızıyla yani veliahtı olan Leonor'la yapılan resmi bir fotoğraf çekimi sırasında sergiledi. Önce Leonor ile poz verdi Felipe. Ki kendisinden sonra tahta geçecek olan kızıyla birlikte bu pozu vermek zorundaydı.Küçük kızı Sofia'nın kıskanmaması ve kendini kötü hissetmemesi için onunla da özel bir fotograf çekimi yaptırdı.İLERİDE HAYAT ÇİZGİLERİ TAMAMEN AYRILACAKYine İspanyol basınına göre 18 yaşındaki Leonor ile 16 yaşındaki Sofia, ikiz değiller. Ama ikizler arasında rastlanan telepatik bir bağa sahipler. Biri üzgün olduğunda diğeri de bunu hissediyor. Biri sevinçliolduğunda diğeri de kendini iyi hissediyor.Kız kardeşler aynı ailede doğup büyüseler de gelecekte bir noktada kesin olarak hayat çizgileri ayrılacak.Leonor kraliçe olacak. O noktadan sonra Sofia'nın bugünkü gibi aileyi temsil etme zorunluluğu kalmayacak. Kendine istediği gibi bir hayat kurup meslek seçebilecek.WILLIAM İLE HARRY GİBİ OLMALARI DÜŞÜK OLASILIKHerkes Leonor ile Sofia'nın ileride William ile Harry gibi olup olmayacağını merak ediyor etmesine de... Yine de anne babalar düşünüldüğünde bu pek de yüksek bir olasılık gibi değil.Felipe ile Letizia, kızlarının arasında bu türden olumsuzluklar yaşanmaması için ellerinden geleni yapıyor.Zaten birçok kişiye göre de böylesine sevgi dolu bir baba ve kızlarına hem sevgisini veren hem de katı bir disiplin altında tutmaya çalışan Letizia gibi bir anne sayesinde Leonor ile Sofia'nın gelecekte William ve Harry gibi bütün dünyanın gözleri önünde kapışması çok da mümkün görünmüyor.Çünkü kız kardeşler Leonor ve Sofia, William ile Harry gibi dağılmış ve sevgisiz bir ailede büyümüyorlar.Öyle ya da böyle Leonor ve Sofia gelecek yıllarda da dünya kamuoyunun ilgisini üzerlerinde toplayacak gibi görünüyor.eonor'un 18'inci doğum günü için düzenlenen törende iki kardeş arasındaki boy farkını kapatmak için topuklu ayakkabılar kullanıldı. Leonor, annesi Letizia'dan bile daha yüksek topuklu ayakkabı giydi.Babası Felipe'nin 1.97'lik boyuna yetişen Sofia ise her zaman olduğu gibi topuksuz ayakkabı giydi.Leonor (solda) Avrupa'daki bütün prenseslerin okuduğu İskoçya'daki Atlantik Koleji'nde eğitim gördü. Ondan sonra kardeşi Sofia da aynı okula gönderildi. Bu şekilde kardeşler arasında eğitim eşitliği sağlandı.
ZORLU BİR ÇOCUKLUK GEÇİRDİİşte çocukluk yıllarında babasıyla yaşadığı zorlu deneyimler sinema dünyasının ünlülerinden birinin geleceği konusunda da belirleyici olmuş.Söylediğine göre babası öylesine ağzı bozuk, öylesine kıskanç bir adammış ki kariyerinin ilk döneminde uğradığı başarısızlıklar bile onun canını çok fazla yakmamış. Kendi ifadesiyle "Büyük acılara hiç de yabancı değilmiş".Bu "büyük acılara yabancı olmama" durumu belli ki onun hayatını değiştiren ünlü filmin unutulmaz repliğine de yansımış."Acı yok Rocky, acı yok" dediğimizde kimden söz ettiğimizi anlayacaksınız zaten. Evet... Sylvester Stallone.'UMUT İŞİNDEYİM... MUTSUZ SONLARI HİÇ SEVMEM'Geçen yıl karısı Jennifer Flavin ile ayrılması ve sonra tekrar bir araya gelmesiyle gündemin ilk sıralarına yerleşen 77 yaşındaki Stallone'nin hayatı da bir dijital platform için belgesel haline getirildi.Ünlü yıldız o kapsamda da geçmiş hayatına dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bunlardan biri de anne ve babasıyla ilişkileri.Sylvester Stallone, o belgesel kapsamında hayata bakışına dair çok çarpıcı bir cümle söyledi: " Ben umut işindeyim... Mutsuz sonlardan nefret ederim." DOĞRU DÜRÜST ANNE- BABA SEVGİSİ GÖRMEDİ1946 yılında New York'ta dünyaya gelen Stallone, sorunlu bir çocukluk geçirdi. Hem annesi Jackie hem de babası Frank ile arası çok da iyi değildi.Stallone'nin anlattığına göre annesi Jackie, çocuk dünyaya getirme ve onlarla ilgilenme konusunda da bilindik annelere pek benzemiyordu. Dokuz aylık hamileyken bile otobüslere binerdi. Sonra da doğuma giderdi.Bu arada Stallone, kendisiyle özdeşleşen çarpık gülümsemesinin ve düzgün olmayan konuşmasının nedeninin de annesinin hamileliği sırasındaki bu dikkatsizliği olduğunu söyledi.BABASINI 'GADDAR' DİYE TANIMLADIUsta oyuncu, babası Frank Stallone Sr'ı tek kelimeyle "gaddar" diyerek tanımladı. Özellikle de ağabeyiyle sürekli kavga ettiklerini sözlerine ekledi.Stallone, babasının kendilerine fiziksel şiddet uyguladığını anlattı. Sonra da ekledi: " Ciddi acılara yabancı değilim."Stallone annesi Jackie hakkında da pek iyi sözler sarf etmedi: "Annemiz de oldukça kötüydü. Hiç kırılmayan uzun tırnakları vardı."Sylvester Stallone, anneleri ve babaları onları yanlarında istemediğinden şu anda 74 yaşında olan kardeşi Frank ilesık sık bakım evlerinde kaldıklarını itiraf etti.Söylediğine göre bu durum onu sinema kariyerinde bile etkiledi. Özellikle de kariyerinin ilk dönemlerinde izleyicinin onayını almaya gereksinim duymasının nedeninin anne ve babasının ihmalinden kaynaklandığını savundu.Ama anne ve baba sevgisi olmadan büyümesi, ihmal edilen bir çocuk olması onun Hollywood'da çıkış yapmak için mücadele ederken de güçlü kalmasını sağladı anlattığına göre.BABASI ONUN POLO OYNAMADAKİ BAŞARISINI ÇEKEMEDİ Annesi ve babası boşandıktan sonra Stallone babasıyla birlikte yaşamaya başladı. Erkek kardeşi ise annesinin yanında kaldı.Babasıyla yaşadığı sırada Stallone, polo oynamaya başladı. 13 yaşına gelinceye kadar da ülke çapında adını duyurdu. Ama bu dönemde babası Frank Sr. onu kıskanmaya başladı. Oğlunun polodaki başarısından pek hoşlanmadı.Hatta Stallone'nin anlattığına göre bir maç sırasında babası Frank, önce tribünlerden oğluna bağırmaya başladı. Sonra kendini tutamayıp sahaya indi. Bağırarak oğlunun oynama tarzını eleştirdi. Herkesin içinde onu "Ata fazla hızlı vuruyorsun' diye azarladı.Hatta bununla da yetinmedi ve Stallone'nin boğazına yapışıp onu sahaya fırlattı. Atı aldı ve sahanın dışına gitti.Stallone sonrasını da şöyle anlattı: " Orada yatıyordum ve bir daha hayatım boyunca bir at görmek istemiyordum."KISKANÇLIĞINI BİR TÜRLÜ YENEMEDİ: Belki hayatı boyunca değil ama çok uzun süre bir daha polo oynamadı Stallone. Fakat 40 yaşına geldiğinde bir gün polo oynarken babasını da çağırdı. Ama babası o zaman da oğluna duyduğu kıskançlığı saklayamadı. Stallone'nin sırtına vurup onu attan düşürdü. Ondan sonra da Stallone bir daha asla polo oynamadı.OĞLUYLA REKABET EDİYORDUStallone, Hollywood'da şöhreti bulmaya çalışırken bir yandan da senaryo yazmaya başladı. Bir keresinde "Atlar" adında bir senaryo yazdı. Western tarzındaki bu senaryoda babası da şerif rolünü üstlendi. Erkek kardeşi Frank da senaryoya dahildi.Stallone o deneyimlerini şöyle anlattı belgeselde: " Babamın canlandırdığı karakterin bizi öldürdüğü bir bölüm vardı. Babam orada biraz fazla keyif aldı."İşte o durumda Stallone'nin erkek kardeşi Frank babaları hakkında "kıskanç" ifadesini kullandı.Sadece Frank ve Sylvester Stallone kardeşler değil aileyi tanıyanlar da baba Frank Sr'ın iki oğluna tuhaf davrandığını ifade etti.En çarpıcı örneği de Stallone'nin Rocky filmiyle başarı kazanmasından sonra geldi. Bu durumu da yönetmen John Herzfeld anlattı.Baba Stallone'nin boks konulu bir senaryoyla kendisine geldiğini söyledi yönetmen. Sonra da şu değerlendirmeyi yaptı: "Frank Sr, hala oğlu Sylvester ile yarışıyordu."Tabii ki Sylvester Stallone de bu duruma karşı çıktı. Boks konusu filmin kendi yaratımı olduğunu savundu.Baba Frank Stallone Sr ile kendi kariyerinin oğlu Sylvester'ın gölgesinde kaldığını ve bu başarının aileye zarar vereceğini savundu.
İşte şimdi bir kez daha İngiliz kraliyet ailesi gündemin ilk sıralarında. Bunun da iki tane nedeni var. Biri Kral Charles'ın, önümüzdeki 14 Kasım'da 75 yaşına girecek olması.Tabii ki küçük oğlu Harry ile karısı Meghan'ın, tüm aileyi bir araya getirecek olan kutlamaya katılmaması da uzun zamandır konuşuluyor. Yani Charles, bu sene yeni yaşını daha sakin bir şekilde kutlamak istese de olup bitenler buna olanak vermiyor.Bir de başka bir ayrıntı daha var İngiliz kraliyet ailesinin gündemin ilk sıralarında yer almasına neden olan.Bu da tarihin dönemeçlerini öngördüğü ileri sürülen Nostradamus'un kehanetleriyle ilgili yapılan bir yorum. Eğer bu kehanetler doğruysa Kral Charles'ın tahtta geçireceği sayılı günleri var.Diğer yandan da ondan sonra ilk sıradaki veliahtı olan William da kraliyet tacını ancak rüyasında görecek. Gelin bütün bu iddialara bir bakalım.'ONLAR GELSEYDİ KUTLAMA, CENAZEYE DÖNÜŞÜRDÜ'Önce Charles'ın doğum günüyle başlayalım. Kral, yeni yaşını karısı Camilla ile birlikte yaşadığı Clarence House'da kutlayacak. Aile üyeleri de orada hazır bulunacak. Tabii ki Prens Harry ile karısı Meghan Markle ve çocukları Archie ile Lilibet dışında.Bir süredir bu konuda farklı iddialar ortalıkta dolaşıyordu. Bütün bunlar da küçük oğlu Harry'nin Charles'ın doğum günü üzerinde kara bir bulut olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi zaten.Harry'nin ileri sürdüğüne göre kendisine ve ailesine bu kutlamalar için davetiye gönderilmedi. Fakat Buckingham kaynaklarına bakılırsa Harry ve ailesi davet aldı ancak kutlamaya katılmayacaklarını bildirdi.Bütün bunların üstüne Harry ile Meghan'ın Charles'ın doğum gününe katılmaması ile ilgili çok sert bir yorum da kraliyet yorumcusu Richard Eden'dan geldi.Eden sözünü sakınmadı ve düpedüz "Harry ile Meghan'ın kutlamada yer almamasına şaşmamak gerek. Çünkü onların bulunduğu kutlama, cenazeye dönüşür" diye yorum yaptı.CHARLES ÇOK KIZGIN... AMA KAPILARI TAMAMEN KAPATMIYORCharles ve küçük oğlu Harry ile ilgili başka bir iddia daha var son günlerde. Buna göre Charles, küçük oğluna gerçekten çok kızgın. Ona karşı olan öfkesi bir türlü dinmek bilmiyor.Bunun en önemli nedeni de Harry'nin, karısı Meghan ile birlikte yaptıklarının Kraliçe 2. Elizabeth'in hayatının son yıllarını kabusa çevirmesi, yani onu çok üzmesi.Diğer yandan Charles, her ne kadar küçük oğluna büyük bir öfke duysa da yine de ona bütün kapıları tamamen kapatmıyor... "Baba yüreği" deyip geçelim bu noktayı.Charles'ın yakın arkadaşlarının İngiliz basısına sızdırdığı haberlere göre Charles, son 12 ayda yaşadıklarında öylesine bunaldı ve bezdi ki yaklaşan doğum gününü bile eskisi gibi gösterişli şekilde kutlamaktan yana değil.Yine iddialara göre zaten Prens Harry ve eşi Meghan Markle'ın yokluğu da bu kutlamalar üzerinde kara bir bulut gibi dolaşacak."WILLIAM TAHTI GÖREMEYECEK" İDDİASI BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTIŞimdi de İngiliz kraliyet ailesiyle ilgili bir başka ve daha fazla merak uyandıran bir ayrıntıya geçelim. Bu arada İngiliz basını İngiliz kraliyet ailesiyle ilgili bir kehanet de gündeme bomba gibi düştü.Bu kehanetler tabii ki hemen anladığınız gibi Nostradamus'a ait. 1555 tarihli Propheties adlı eserinde dünyanın yaşadığı ve tarihin değişmesine neden olan birçok olayı öngören Nostradamus'un İngiliz kraliyet ailesine dair kehanetleri Kral'ın doğum gününde yine tartışma konusu.Kraliyet uzmanları Nostradamus'un önümüzdeki yıl için kehanetlerini yorumladı ve Kral Charles için endişelenmeye bile başladı çoktan.'TAHTA ÇIKMAYI HİÇ BEKLEMEYEN ADAM'Çünkü Nostradamus kehanetlerinde Kral'ın sürgüne gitmesinden ve yerine kendisi bile tahta çıkmayı hiç beklemeyen bir adamın kral olmasından söz ediyor.Tabii ki bu kehanetler yoruma açık ve daha önce meydana gelmiş bazı olayları da işaret ediyor olabilir. Ama bu durum, konunun ciddiye alınmasını da engellemiyor.2017 yılında hayata veda eden Mario Reading kaleme aldığı kitabında Nostradamus'un dörder dizelik kehanetlerini tarinlerle ilişkilendirerek yorumladı. Bu çalışmaya göre Nosstradamus, Kraliçe 2. Elizabeth'in 2022 yılında, 96 yaş civarında öleceğini öngörüyordu. Onun bu öngörüsü gerçekleşti.Bu bakış açısıyla Nostradamus'un kehanetleri okunup yorumlandığında da İngiltere Kralı'nı pek iyi bir geleceğin beklemediği söylenebilir.'HALK, ADALARIN KRALINI TAHTTAN İNDİRECEK'Bir bakalım Nostradamus'un bu dörtlüğüne."Çünkü onun boşanmasını onaylamadılarDaha sonra değersiz olduğunu düşündükleri bir adamHalk, adaların kralını tahttan indirecek.Kral olmayı hiç beklemeyen bir adam yerini alacak."Bu arada Reading'in yorumuna göre Kral Charles'ın hem kendisine ve eşi Camilla'ya yönelik ısrarlı saldırılardan bıkarak tahttan çekileceği de öne sürülebilir.Yine bir başka ayrıntı Charles'ın Camilla ile ilişkisi yüzünden ilk eşi Galler Prensesi Diana'dan boşanması da halkın büyük çoğunluğu tarafından onaylanmamıştı.Hatta Camilla, çok uzun süre halkın gözünde "Dünyanın en nefret edilen insanı" ve "Yuva yıkan kadın" olarak anılmıştı.BU KONU UZUN SÜREDİR KONUŞULUYORBu kehanetler de zaten yıllardır konuşulan bir konuyu tekrar gündeme getirdi. Yıllardır konuşulan bir görüşe göre William asla tahta çıkamayacak.Bu görüşü savunanlar ne olacağını söylemese de Harry'nin ABD'den gelip tahta geçeceğini savunuyor. Onlara göre Nostradamus'un kehanetindeki "kral olmayı hiç beklemeyen adam" cümlesi de Harry'i işaret ediyor.Fakat bu görüşe karşı çıkanlara göre Harry'nin taht sıralamasından tamamen çıkarılmadığı düşünüldüğünde söz konusu kişi bambaşka biri de olabilir.Bu ahatırlatalım ki Kraliçe Elizabeth'in de bugün oğlu Charles'ın da tahta çıkması onların ilk sıradaki beklentileri dahilinde değildi.Eğer Elizabeth'in amcası Kral Edward, Wallis Simpson aşkı uğruna tahtını bırakmasaydı Elizabeth'in babası 6. George da büyük olasılıkla kral olamayacaktı. Durum böyle olunca da bugün birer magazin figürü gibi bütün dünyanın izlediği İngiliz kraliyet ailrada esini bambaşka kişiler temsil edecekti.
İngiliz kraliyet ailesinin, modern zamanlardaki "soylu olmayan" gelinleri arasında en popülerlerinden biri haline geldi kısa sürede. Halk tarafından da öyle çok sevildi ve benimsendi ki eşinin annesi Prenses Diana ile kıyaslanır hale geldi.Zaten Kraliçe'nin ölümünden sonra da Diana'dan sonra hiç kimsenin kullanmadığı Galler Prensesi unvanıyla anılmaya başlandı.Hepsinin de ötesinde günün birinde kocası Prens William kral olduğunda kendisi de kraliçe olacak.Böyle bakıldığında Kate Middleton, dünyanın en şanslı insanı gibi görünebilir. Yakışıklı ve gelecekte tahta çıkacak bir eş, üç tane birbirinden güzel çocuk... Kendisine her zaman ve her koşulda sahip çıkan, kol kanat geren sevgi dolu bir aile.'Modern çağların masal prensesi' Kate bu aralar ailesinin yaşadığı zor durum nedeniyle endişeli.Elbette Kate'in de üzüldüğü sıkıldığı bazı gelişmeler oldu. Bunlardan biri de kayınbiraderi Prens Harry ve Meghan Markle'dan kaynaklanan gerilim.Son üç yılda bu nedenle yaşananlar Kate'i de üzdü. Hatta bu üzüntüsünü zaman zaman dışa vurduğu da oldu.Ama her ne olursa olsun ailesinin, yani annesi Carole ile babası Michael'ın desteğini hep arkasında hissetti Kate.Ama şimdi kendi ailesinde yaşanan tatsız bir gelişme, Kate Middleton'ın da canını sıktı. Çünkü annesi Carole ile babası Michael şu sıralar zor günler geçiriyor.Middleton'ın annesi Carole ve babası Michael'ın kurduğu şirket geçen yaz iflas etti.Bunun nedeni de 1987'de kurdukları ve bugün sahip oldukları maddi varlığın kaynağı olan Party Pieces adlı şirket. İşte o şirket kısa bir süre önce iflas etti ve Carole ile Michael Middleton da bir sürü borç içinde kalakaldı. Ama bu kadarla da sınırlı değil. Son gelişme daha da üzücü. Middleton çiftinin kurduğu Party Pieces adlı şirkete tedarik sağlayan kişiler, Carole ve Michael'dan alacaklarını talip etmek için beklenmedik bir yola başvurdu.Middleton çiftinin borçlarını ödemediğini ileri süren tedarikçiler, yaşadıkları köyün dört bir yanına çift aleyhine iddialar içeren posterler astı.Bu kişiler Middleton çiftinin yaşadığı Bucklebury adlı köyün dört bir yanına Carole ve Michael Middleton aleyhine posterler astı.Bazı kaynaklar, Middleton çiftinin bunları hak etmediğini ileri sürdü.Çifti kötüleyen bu posterlerden bazılarını Prenses Kate'in erkek kardeşi James gördü ve söktü. Bu arada hatırlatalım James ve hamile karısı Alizee de anne ve babasına yakın bir bölgede yaşıyor.Carole ve Michael Middleton'a yakın kaynaklar, bu yapılanın onlara haksızlık olduğunu savundu. Bu kaynaklar " İşleri yoluna koymak için ellerinden geleni yapıyorlar. Onlara karşı böyle bir tavır alınmasını hak etmiyorlar" dedi.Middleton çiftinin kurduğu ve partiler için malzeme pazarladığı Party Pieces adlı şirket geçen yaz 2.6 milyon Euro'luk bir borçla kapandı. Bu da çiftten paralarını alamayan tedarikçileri kızdırdı.Party Pieces adlı şirket 2,6 milyon Euro borçla iflas etti. Parlak dönemlerinde Middleton ailesine yedi yatak odalı bir malikane satın alacak kadar para kazandırmıştı.Carole ve Michael Middletoni bu işi 1987 yılında, evlerinin mutfak masasında kurdu. Çift bu şirket aracılığıyla çocukların doğum günü kutlamaları için süslemeler satıyordu.1990'lı yıllarda işi internet üzerinden satışa çevirdi Middleton çifti. Kurdukları site aracılığıyla çeşitli parti süslemeleri satmaya başladılar.Önceleri iyi kazanç getirdi bu şirket. Hatta üç çocukları Kate, James ve Pippa'nın yıllık okul masrafları da bu işten gelen gelirle karşılandı.Middleton çifti bu işten o kadar iyi bir kazanç elde etti ki yedi yatak odalı bir malikaneyi 5 milyon sterline satın aldılar.Middleton ailesi, geçen yaz iflas eden şirketten kazandığı parayla üç çocuğu Kate, Pippa ve James'i iyi okullarda okutabildi.Covid salgını sırasında Middleton ailesinin işleri de bozuldu.Middleton çifti çareyi, bu alanda adını duyuran İskoç iş insanı James Sinclair'e satmakta buldu. Fakat satış haberlerinin duyulmasından iki hafta sonra Party Pieces iflasını açıkladı.Öte yandan tedarikçiler iflastan önce kendi borçlarının ödenmediğini ileri sürüyor. Middleton çiftini borçlarını ödemeye çağıran tedarikçiler sonunda onlar aleyhinde propaganda yapan posterleri, yaşadıkları köyün dört bir yanına astı.Öte yandan resmi raporlara göre bu alacaklılara borçlarının ödenmesi de düşük bir ihtimal olarak görülüyor.
İşte şimdi o ünlü yıldız, belki de hayatının en iddialı rolü için kamera karşısına geçti. Bu yeni projesinde de sanat tarihinin bir dönemine damgasını vuran, La Divina (ilahe) adıyla anılan, sesiyle hafızalara kazınan aynı zamanda bugünkü magazin figürlerini aratmayan özel hayatıyla da ölünceye kadar gündemin ilk sıralarında yer alan bir başka yıldızı canlandırıyor.Özetlemek gerekirse, uzun sinema kariyerinin belki de en iddialı rolünü üstleniyor.ROL ARKADAŞLARINDAN BİRİ HALUK BİLGİNERUzun uzun anlattığımız bu yıldız Angelina Jolie'nin ta kendisi! 48 yaşındaki Jolie, belki de kariyerinin en çarpıcı ve iddialı rollerinden biri için kamera karşısına geçti.Son dönemde eski eşi Brad Pitt ile yaşadığı sürtüşmelerle gündemde olan Jolie, opera sahnelerinin La Divina'sı Maria Callas'ı canlandırıyor bu yeni projesinde. Bu arada... Bu projenin Türk sineması açısından da ayrı bir önemi var. Çünkü Jolie'nin rol arkadaşlarından biri de usta oyuncu Haluk Bilginer.Angelina Jolie, geçtiğimiz günlerde Paris'te, Maria adlı filmin çekimleri sırasında görüntülendi. Kalın camlı gözlükleri ve 1970'li yılları yansıtan giysileriyle ilk anda tanınmayacak kadar değişen Jolie, 20'inci yüzyılın müzik ikonlarından biri olan Maria Callas'a olan benzerliğiyle dikkat çekti.Bu arada Haluk Bilginer'in de önemli rollerinden birini üstlendiği filmle ilgili kısa bir bilgi verelim. Filmin yönetmeni, bu tür biyografik çalışmalarıyla tanınan Pablo Larrain.Şilili yönetmen Larrain, bugüne kadar kendi ülkesinin en ünlü şairlerinden Pablo Neruda'nın hayatını, Neruda adlı filmle sinema perdesine taşımıştı.Bunun yanı sıra suikaste kurban giden ABD eski başkanlarından John F. Kennedy'nin eşi Jackie Kennedy'yi konu alan Jackie ve Prenses Diana'nın hayatından kesitler sunan Spencer da Pablo Larrain'in imzasını attığı filmlerden.Opera sahnelerinin Divina'sı 20'nci yüzyılın ikonik vokallerinden biri olan Maria Callas'ın hayatını konu alan Maria adlı filmin senaryosu Steven Knight'ın kaleminden çıktı. Haluk Bilginer'in, Maria Callas'ın büyük aşkı Yunanlı armatör Aristotle Onassis'i canlandırdığı filmin çekimleri Paris'in yanı sıra Budapeşte, Milano ve Yunanistan'ın çeşitli kentlerinde yapılacak.ROLÜ İÇİN UZUN BİR HAZIRLIK SÜRECİ YAŞADIAngelina Jolie'nin uzun ve yoğun bir hazırlık sürecinin ardından ünlü opera sanatçısını canlandıracağı film, Maria Callas'ın Paris'te geçirdiği yalnızlıkla dolu yıllarını konu alıyor. Filmin oyuncu kadrosunda Jolie ve Bilginer'in yanı sıra sinemanın ünlü yıldızlarından Valeria Golino da yer alıyor.Hayatı filme konu olan Maria Callas'a gelirsek... Çok çalışma, ışıltılı başarılar, büyük aşklar, derinden yaralayan ihanetler ve büyük bir evlat acısı Maria Callas'ın sadece 54 yıl süren yaşamına sığdırdıkları.Sesiyle tarihe geçen ünlü sanatçı, sahnede sanki bu dünyada hiçbir sorunu yokmuş gibi ışıldıyordu. Ama özel hayatında acının her türlüsünü yaşadı. Hatta bazı iddialara göre evliliğini bile yıkma pahasına gönül kapılarını açtığı büyük aşkı onu sürekli taciz etti. Sonra da bir başka kadın uğruna terk edip gitti.İLK KEZ 15 YAŞINDA SAHNEYE ÇIKTICallas 2 Aralık 1923'te Yunan göçmeni bir ailenin kızı olarak New York'ta dünyaya geldi. Asıl adı Anna Maria Cecilia Kalogeropoulos olan ünlü yıldızın ailesi soyadlarını Callas olarak değiştirdi. 9 yaşında piyona derslerine başlayan Callas, 1937'de ebeveyni boşanınca annesi ve ablasıyla birlikte Yunanistan'a geri döndü.Maria Callas sahneye ilk olarak 15 yaşında Cavalleria Rusticana operasında çıktı. O sırada Atina'da devlet konservatuarları 16 yaşından küçükleri almıyor olsa da yeteneği sayesinde Callas okula kabul edildi.O dönemde İspanyol soprano Elvira de Hidalgo'nun öğrencisi olan Maria Callas, okulun üçüncü yılında ilk ödülünü aldı. Callas'ın kariyerinde yükselişi hızlı oldu.İkinci Dünya Savaşı bitince Callas da ani bir kararla babasını aramak için ABD'ye döndü. Sonra onun için İtalya'da Metropolitan Operası dönemi başladı. Callas, birçok ünlü eserde başrol üstlenerek opera dünyasında zirveye yükseldi. Bu başarısı La Divina unvanını almasını sağladı.AŞKI ONA MUTLULUK GETİRMEDİCallas her ne kadar kariyerinde çok başarılı olsa da özel hayatı iniş ve çıkışlarla doluydu. İlk evliliğini 1949 ile 1959 arasında menajerliğini de üstlenen ve kendisinden yaşça büyük olan Giovanni Battista Menehgini ile yaptı.1957 yılında o dönemin en gözde zenginlerinden biri olan Aristotle Onassis ile tanışması bu evliliğin sonunu getirdi.Onassis ile tanıştıktan iki yıl sonra onun uğruna kocasını bıraktı. Hatta aşkı için sahneye bile veda etti. Ancak Onassis ile birlikteliği ona mutluluk getirmedi. Onassis onu terk ederek Jackie Kennedy ile evlendi.KÜLLERİ EGE DENİZİNE SAVRULDU:1962 yılında tekrar sahneye dönen Callas, her ne kadar kendisini başka bir kadın için terk etse de Onassis'in aşkını bir türlü kalbinden söküp atamadı. Hatta onun 1975'teki ölümü Callas için son derece sarsıcı oldu. Maria Callas, 18 Eylül 1977'de henüz 54 yaşındayken bir kalp krizi sonucu hayata veda etti. Naaşı yakıldıktan sonra külleri Ege denizine savruldu. Sembolik mezarı ise Paris'teki Pere Lachaie Mezarlığı'nda bulunuyor.SANATÇI OLARAK BİR YILRDIZ, AMA KADIN OLARAK BİR KURBANBu arada Maria Callas'ın hayatı sayısız biyografi kitabına da konu oldu. Bunlar arasında en çok tartışılanlardan biri de iki yıl önce yayınlanan Lyndsey Spence'in kaleme aldığı Cast A Diva: The Hidden Life of Maria Callas adlı kitap oldu.Bu biyografide ileri sürüldüğüne göre Maria Callas, müzik dünyasına bakıldığında pırıltısıyla göz kamaştıran bir yıldız, sadece bir kadın olarak bakıldığında ise bir kurbandı.Lyndsey Spence, California Stanford Üniversitesi'ndeki bir arşivde bulunan mektuplar aracılığıyla Callas'ın hayatına başka bir açıdan ışık tuttu. Bu mektuplara göre Maria Callas eski eşi Giovanni Battista Meneghini ile yaptığı yazışmalarda kişiliğinin gizli bir yönünü gözler önüne seriyor.Sahnede çizdiği baskın karakterin tam tersine Meneghini'ye karşı son derece itaatkar ve alçakgönüllü bir portre sergiliyor Callas. Yazar Spence'e göre Callas'ı bu itaatkar tavırları da onun kendi ailesi de dahil eski eşi Meneghini ve Onassis tarafından istismar edilmeye açık bir hale getirdi.BÜYÜK AŞKI BİLE ONU TACİZ ETTİYazar Spence'e göre özellikle de 1966 tarihli bazı mektuplar, Maria Callas'ın büyük aşkı Onassis'in ona nasıl davrandığı konusunda önemli bir gösterge. Callas'ın yakın arkadaşlarından birinin günlüğünde de bu konuda bazı satırlar yer alıyor.Yazara göre de tüm bunlar bugün "cinsel taciz" olarak adlandırılan davranışlar. Kitapta bu konuya örnek olarak da Maria Callas'ın sekreterine yazdığı mektupta yer alan "Onassis'in beni arayarak tekrar işkence etmeye başlamasını istemezdim" satırları.Kitapta anlatılanlara göre Aristotle Onassis, ilişkileri sırasında Callas'a hem duygusal hem de fiziksel olarak işkence etti. Çarpıcı iddialardan biri de Onassis'in Callas'ı bazı uyuşturuculara alıştırdığı.Maria Callas'ın uyuşturuculara olan bu düşkünlüğü, Onassis'in de onu cinsel açıdan istediği gibi taciz etmesine yol açıyordu.Spence'in kitapta ileri sürdüğüne göre eğer Maria Callas'ın bilinci tam olarak yerinde olsaydı bütün bunlara izin vermezdi.BÜYÜK AŞKI ZAYIF KADINLARI SEVDİĞİ İÇİN KİLO VERMEYE ÇALIŞTIAncak sahip olduğu doğal çekicilik Maria Callas'ı da cezbediyordu. Onassis, zayıf kadınları seviyordu ve hayatı boyunca kilo sorunu yaşayan Maria Callas da onu memnun etmek için çok hızlı bir diyet uygulayarak zayıf kalma hedefine ulaşmaya çalışıyordu.Maria Callas, uğruna bunca zahmete girdiği Aristotle Onassis tarafından sarsıcı bir biçimde terk edildi. Onassis, Callas ile evlenmeye yanaşmadı. Onun yerine bir suikasta kurban giden eski ABD Başkanı John F. Kennedy'nin dul eşi Jackie ile evlendi. Bu Maria Callas için kelimenin tam anlamıyla bir yıkım oldu.Maria Callas, belki de gösteri dünyasının kilo nedeniyle kendini baskı altında hisseden ilk mensuplarından biri olduğunu söylesek yanılmış olmayız.Hayatı boyunca kilosunu korumakta zorlanan ve bu yüzden ağır eleştiriler alan Maria Callas, bu sorundan kurtulmak için dudak uçuklatan bir yöntem de uygulamıştı.ZAYIFLAMAK İÇİN TENYA YUMURTASI YUTTUCallas, zayıflamak için tenya yumurtası yuttu. Bunu da Doktor Gustav Hassler'in İsviçre'nin Cenevre kentindeki kliniği aracılığıyla yaptı. Doktor, Callas'a iÇinde 20 tane tenya yumurtası olan bir kavanoz verdi ve bunları bağırsaklarında üç ay tutması gerektiğini söyledi.Maria Callas da bu tenyaları en sevdiği alkollü içki eşliğinde yuttu. Bütün gece mide bulantıları içinde kıvrandı. İçindeki bu canavara da Coco adını taktı. Sonuçta 30 kilo verdi.Ama bunun Maria Callas'a iyilik getirmediğini de ekleyelim. Bu tenya yumurtasını yuttuktan 10 yıl sonra Maria, sahnelerden çekildi.Zaten sesini de kaybetmişti. Bazıları bunu menopoz dönemine bağlasa da bazıları da Coco'nun yol açtığı aşırı zayıflık nedeniyle uğradığı güç kaybına bağladı.Yeri gelmişken bütün bunların İtalyan gazeteci Alfonso Signorini'nin Maria Callas'ın yaşamı üzerine kurulu olan Çok Gururlu, Çok Kırılgan adlı kitapta yer alan iddialar olduğunu hatırlatalım.BEBEĞİ SADECE İKİ SAAT YAŞADI: Maria Callas çok ünlü bir yıldız olduğu için hayatını da kamera karşısında yaşadı desek yeridir. Fakat Callas'ın komşularından biri olan ünlü oyuncu Nicholas Cage'in iddiasına göre Callas'ın büyük aşkı Onassis'ten bir oğlu olduğunu pek az kimse biliyordu. Sezaryenle dünyaya gelen bu erkek çocuk sadece iki saat yaşadıktan sonra ölmüştü. İddialara göre de Milano'da toprağa verilmişti. Callas'ın bu ölümle çok sarsıldığı ve 1977 yılında kendisi de hayata veda edene kadar oğlunun mezarını sık sık ziyaret ettiği konuşuluyor.
Böyle bakıldığında İngiltere "kraliçesiz" kalmayacak gibi görünüyor. Bu, bir noktaya kadar da doğru. Çünkü kral olarak tahta geçen kişinin karısı da kraliçe olarak anılacak. Ama dikkat edilirse bu kraliçelerin hiçbiri Elizabeth gibi "gerçek" değil. Yani bu unvanı aileden gelen kan bağıyla değil evlilik yoluyla ediniyorlar. Kraliçe 2. Elizabeth ise tahtı babasından devralmıştı.Bu yüzden de tahtı babasında devralan Danimarka Kraliçesi 2. Margrethe, Elizabeth'in ölümünden sonra "tek gerçek kraliçe" olarak anılır oldu.Biz şimdi dönelim İngiltere'ye. Biraz önce de söylediğimiz gibi Charles ve ondan sonraki veliahtlarına bakıldığında İngiltere üç kuşak boyunca hükümdar kraliçe göremeyecek. Ama kraliyet uzmanlarına bakılırsa bu durumun farkında ve monarşinin geleceğinde kadınların rolünün önemini de biliyor. İşte bu yüzden de ailesine sonradan katılmış da olsalar kıdemli aile üyelerinin eşlerinin yanı kadınların ön plana çıkması için bilerek ve isteyerek zemin hazırlıyor.İngiliz kraliyet ailesin mercek altına alan uzmanlara göre Charles tahta çıktıktan sonra çekilen aile portresinde yanına aldığı kişilerle de bu durumun altını çizdi.O fotoğrafta hemen yanında karısı Camilla vardı elbette. Başlarda ailenin hiç istemediği hatta hala birçok kişi tarafından Charles'ın ilk eşi Diana'nın mutsuzluğunun ve erken ölümünün sebebi olarak görülen Camilla için durum eskisinden farklı. Artık o bir kraliçe ve gördüğü sempati de eskisine oranla arttı. Üstelik kral olduğu ilk dönemlerde yaşanan "kalem krizi" gibi anlar hatırlanırsa kocasının her tür sıkıntısını sessizce çeken bir eş.Camilla'nın bir başka özelliği de ön plana çıkıp kocasını gölgede bırakmaması. Sessiz ve sakin bir şekilde konumunu kabullenip destekleyici eş rolünü oynaması. Belki de bu yüzden halktan gördüğü sempati az da olsa arttı.Diğer yanında ise kız kardeşi Prenses Anne ve kocası. Charles'ın tek kız kardeşi Anne, ailedeki en güçlü figürlerden biri olarak biliniyor. Sadece ilerleyen yaşına rağmen çok iyi koruduğu fiziğiyle değil, her koşulda dik duruşuyla, tam da annesinin kızı olduğunu gözler önüne seriyor.Ailenin karşılaştığı sorunları çözme konusunda Anne'in güçlü kişiliğinin etkisi büyük. Mark Phillips ile yaptığı iki çocuklu ilk evliliği yıkılsa da Anne, ikinci kocası Timothy Laurence ile sağlam bir beraberliği var.Anne konusunda biraz daha duralım. Kraliçe'nin tek kızı Anne'in yerini bırakacağı kişi de şimdiden belli. Birçok kişiye göre Kate ile William'ın kızı Charlotte, gelecekte onun rolünü üstlenecek. Ağabeyi George kral olduğunda onun en büyük destekçisi ve hatta akıl hocası olacak birçoklarına göre.Aslında Charlotte'un toplum karşısında sergilediği tavırlar da bu durumu daha şimdiden benimsediğini gösteriyor. Baskın kişilikli olduğu dikkat çeken Charlotte, dedesinin taç giyme töreninde yerinde duramayan kardeşi Louis'ye gayet başarılı bir şekilde hakim oldu. Yine bu tür resmi etkinliklerde ağabeyi George'u ne yapması gerektiği konusunda uyardığı görüntüler de hafızalardan silinmedi.O fotoğrafta Charles'ın eşi Camilla'nın yanında duran kişiler ise oğlu William ve tabii ki karısı Catherine. Başlarda "mavi kanlı" bir soydan gelmediği için aile tarafından çok hoş karşılanmayan Kate, William ile evlendikten sonra ise aslında tam da bu iş için dünyaya geldiğini gözler önüne serdi.Bir anda sadece İngiltere'de değil dünyanın dört yanında kendine büyük bir hayran kitlesi edinen Kate Middleton, sık sık ailenin diğer kıdemli üyelerini gölgede bırakmak pahasına öne çıkıyor. Ya da çıkarılıyor desek daha doğru. Çünkü Diana'nin zamanında onun gölgesinde kalmaktan hoşlanmayan hatta buna hırslanan Charles'ın desteği Kate'in arkasında. Birçok kişiye göre gelecekteki kralın karısı, bir sonraki kralın da annesi olarak monarşinin geleceğinin önemli bir parçasını omuzlarında taşıyor Kate.Söz konusu fotoğrafa geri dönersek... Orada Kate'in hemen yanında yer alanlardan biri de ailenin bir diğer gelini Sophie Rhys Jones ya da yen unvanıyla Edinburgh Düşesi Sophie. Charles'ın en küçük kardeşi Edward'ın karısı olan Sophie, birçok uzmana göre ailenin gizli silahlarından biri.O da Kate gibi soylu bir aileden gelmiyor. Hatta aileye katıldığı ilk dönemlerde bir skandalın kahramanı bile oldu. Ama o zamandan bu yana köprülerin altından çok sular aktı. Sophie de sağlığında Kraliçe'nin en sevdiği gelini konumuna geldi. Hatta hatırlanırsa Elizabeth'in ölümü döneminde Sophie'nin büyük acısı yüz çizgilerine bile yansımıştı.Charles, Sophie'nin ailenin geleceğindeki önemini iyice kavramış olacak ki kardeşi Edward'a ailesi için çok önemli olan bir unvanı verdi: Edinburgh Dükü...Charles'ın, babası Prens Philip'in evlendikten sonra aldığı ve ölene kadar taşıdığı bu unvanı kime vereceği büyük merak konusuydu. Bu konuda çeşitli spekülasyonlar da yapılıyordu. Sonunda Charles, ailenin en sessiz ve derinden üyesi Edward'a bu unvanı verdi. O Edinburgh Dükü olunca karısı Sophie de Edinburgn Düşesi oldu.Bunun öyle sıradan bir unvan olduğu da sanılmasın. Aslında altında bir mesaj da gizli. Edinburgh Düşei unvanı hayattayken Kraliçe'nin taşıdığı unvanlardan biriydi. Onun ölümünden sonra en gözde gelinine bu unvanı geçirmek de Charles'ın ailesiyle ilgili verdiği mesajlardan biri olsa gerek.Sophie özellikle bu unvanı aldıktan sonra eskisinden çok daha fazla göz önüne çıkmaya başladı. Bununla paralel olarak da halktan gördüğü ilgi ve sempati de arttı.Birçok kraliyet uzmanına göre karısı Camilla, kardeşi Anne, gelini Kate Middleton ve kardeşinin karısı Sophie, Kral Charles'ın sağ kolu olan güçlü kadınlar. Hatta bazı uzmanların onlara verdiği ismi de söyleyerek konuyu kapatalım.Birçok kraliyet uzmanına göre Camilla, Kate ve Sophie, Charlie'nin Melekleri.... Tabii bu esprili yakıştırmanın bir döneme damgasını vuran aynı adlı diziden esinlendiğini de hatırlatalım.
Yoksulluğun en karanlığında yaşayanlar... Yiyecek bulamadığı için aç yatanlar. Hayalindeki hayatı kuruncaya kadar akla hayale gelmeyecek işlerde çalışmak zorunda kalanlar. Ünlülerin çoğu da bu konuda açık davranır ve geçmişlerine dair samimi açıklamalarda bulunur.İşte bunlardan biri de ünlü şarkıcı Shania Twain. Daha önce ilk gençlik yıllarında üvey babasının tacizine uğradığını itiraf ederek konuşulan Twain bu kez de çocukluğuna dair bilinmeyenleri anlattı.8 YAŞINDA BARLARDA ŞARKI SÖYLEMEYE BAŞLADIShania Twain, ünlü oyuncu Drew Barrymore'un sohbet programına konuk oldu. Orada da ailesi hakkında açıklamalar yaptı.Müziği çocuk yaşlarından beri sevdiğini anlatan Shania Twain, henüz 8 yaşındayken gece kulüplerinde ve barlarda şarkı söyleyip ailesine katkıda bulunmak zorunda kaldığını itiraf etti.Şarkıcı, etrafındaki pek çok sarhoş yetişkinin o yaştaki biri için hiç de doğal olmayan tavırlarıyla karşılaştığını anlattı.Twain, o dönemde aklından geçenleri de şöyle ifade etti...Söylediğine göre müziğe olan tutkusu, o yaşta bulunduğu ortama dayanmasını kolaylaştırıyordu: " Yaptığım işi seviyordum. Yani müziği seviyordum. İçimde bu tutku vardı. Sonra da şöyle düşündüm ' Madem müziğe bir tutkum var. O zaman bu da bu işi yapmanın bir yolu" sözleriyle anlattı o dönemi.'ÇOCUKLAR, YETİŞKİNLERİN TUTSAĞIDIR'Shania Twain, henüz bir çocukken barlarda şarkı söyleyerek kazandığı para ile ailesine destek oluyordu. Yani dört kardeşi, annesi ve üvey babasına...Ünlü şarkıcı o döneme dair değerlendirmesini şu sözlerle yaptı: "Çocuklar, etraflarındaki yetişkin çevrenin tutsaklarıdır. Ve ben de böyle hissediyordum."Programın sunucusu Drew Barrymore da 14 yaşındayken kendi dairesine taşındığını hatırlattı. Kendisini bu durumda bırakan ailesine kızmamayı ve hayal kırıklığına uğramamayı öğrendiğini de anlattı.Bunun üzerine Shania Twain de bütün bunların yani bir çocuğu bu kadar yüke maruz bırakmanın haksızlık olduğunu savundu. "Bu doğru değil. Çocukların üstüne bu kadar yüklenmemek gerek" diye konuştu ünlü şarkıcı.10 YAŞINDAYKEN KARDEŞLERİNE BAKIYORDUShania Twain, 10 yaşındayken kendisinden küçük 4 kardeşine kendisinin baktığını da söyledi. O yaşta kötü bir ebeveyn olduğunu ve yaptıkları için kendini suçlamadığını sözlerine ekledi.Bakın ünlü şarkıcı o dönemi nasıl anlattı: "10 yaşındayken berbat bir ebeveyndim. 10 yaşında tabii ki öyle olmak zorundaydım. Çocukları banyo küvetine koyar sonra da onların giysilerini ellerinizle yıkarsınız. Sabaha kadar kurumalarını sağlarsınız. O çocukları nasıl besler sabah nasıl okul otobüsüne bindirirsiniz. Elbette bunu çok iyi yapamadım. Berbat bir ebeveyndim."22 YAŞINDAYKEN ANNESİ ÖLÜNCE KARDEŞLERİNİN SORUMLULUĞUNU ÜSTLENDİShania Twain, sadece kendisi de bir çocukken kardeşlerine annelik yaptığı için değil sonrasında gelişen trajik bir olay nedeniyle de onları kendi çocuğu gibi görüyor.Çünkü ünlü şarkıcının annesiyle üvey babası bir trafik kazasında öldükten sonra onların sorumluluğunu da kendisi üstlenmek zorunda kalmıştı. O sırada Shania Twain sadece 22 yaşındaydı.ÜVEY BABASI YILLARCA TACİZ ETTİTwain daha önce de 10 yaşından başlayarak üvey babasının tacizine maruz kaldığını anlamıştı.İngiliz The Guardian gazetesine konuşan Twain, ayrıntılara girmese de başına gelenleri itiraf etti. Bunun etkisinde kaldığı için de gençlik yıllarında bedenini gizleyen kıyafetler tercih ettiğini anlatmıştı ünlü şarkıcı. Bu şekilde kendini tacizlerden koruyacağını düşündüğünü sözlerine eklemişti.Fakat 58 yaşındaki şarkıcı, geçen yıl hissettiği bu psikolojik baskıdan kurtulup cüretkar pozlar vermişti.