'Büyük günde'gelin Rajwa'nın kıyafetleri özellikle de resepsiyonda giydiği 'üzerine krema konulmuş pasta' olarak tanımlanan beyaz gece elbisesi çok eleştirilse de tören gerçekten de "binbir gece masalları"ndan çıkmış gibi gerçekleşti. Geride da yankısı kaldı.Genç Prens Hüseyin, sonradan yaptığı Instagram paylaşımında. mutluluklarını paylaşan herkese teşekkür etti ve o mesajında karısı Rajwa'dan da "Tanrı beni Rajwa ile kutsadı. O benim hayatımın ışığı" diye söz etti. Ne kadar romantik değil mi?HERKES 'DENİZ GÖZLÜ' KRALİÇE'Yİ ARADIPeki ya yıllar yıllar önce Ürdün Sarayı'nda bir başka kralın "hayatının ışığı" olduğunu,orada bir süreliğine de olsa mutlu mesut yaşadıklarını biliyor musunuz?Üstelik söz konusu Kraliçe'nin güzelliğinin dillere destan olduğunu, ama kocasının ölümünden ve oğlunun da veliahtlıktan azledilmesinden sonra hayatının başka bir yöne gittiğini. Prens ile Rajwa'nın düğününde, damadın adını aldığı dedesi,eski Kral Hüseyin'in, son nefesini yanında verdiği o güzel kraliçeyi bütün gözlerin aradığını ama bulamadığını.Elbette 28 yaşındaki Prens Hüseyin'in çiçeği burnunda karısı Rajwa onun hayatının ışığı. Ama gelin biz bir zamanlar bir başka Hüseyin'in ışığı olan o eski kraliçeden söz edelim. Özellikle belli bir kuşağın,güzelliğini,trajik biçimde hayata eda eden Monaco Prensesi Grace ile kıyasladığı o eski kraliçeyi bir hatırlayalım.KENDİSİ YOKTU AMA 'RÜZGARI' ORADAYDIBugün Ürdün tahtında oturan Kraliçe Rania, dünyanın gözleri önünde bir isim. Dört çocuk dünyaya getirmesine rağmen bozulmayan fiziği, bazı zamanlarda kızlarından bile daha güzel ve iddialı görünmesi, ama en çok da dünyanın en güzel giyinen kadınlarından biri olarak kabul edilmesinin bunda etkisi çok büyük.Belli ki baskın bir kişiliği de olan Kral2. Abdullah'ın karısı Rania, o saraya gelin gittiğinde damadın babası Kral Hüseyin tahtta oturuyordu. O sırada da Kraliçe Nur ile evliydi, yani Abdullah'ın üvey annesiyle.Kral Hüseyin'in ölümünden sonra tahta Abdullah geçince Kraliçe Nur da Amman sarayındanayrıldı, dünya sahnesinde daha geri planaçekildi. Tam olarak değilse bile eskisinden daha az toplum içine çıkmaya başladı. Özetle,"deniz gözlü kraliçe" şimdi eskisinden daha farklı bir hayat sürdürüyor.Ürdün Veliaht Prensi Hüseyin'in düğününde birçok kişinin "belki o da davet edilmiştir" diye beklediği Kraliçe Nur ortalıkta görünmedi. Ama rüzgarı yani iki güzel torunu oradaydı...BAMBAŞKA BİR COĞRAFYADA DÜNYAYA GELDİBütün dünyanın 'deniz gözlü' Kraliçe Nur olarak bildiği eski Ürdün kraliçesi, takvimler 1951 yılını gösterirken Amerika'da dünyaya geldi. Yeni kıtada doğmuş olsa da aslında kökenleri Lübnan ve Suriye'ye uzanıyordu.Babası, bir hükümet yetkilisi, hava yolu yöneticisi ve test pilotu olan genç kadının evlenmeden önceki adı Lisa Necib Halaby idi. Kral Hüseyin ile evlendikten sonra hem dinin hem de ismini değiştirdi. Babası Necib Halaby, ABD eski başkanlarından John F. Kennedy tarafından Federal Havacılık Dairesi'ne atanmış ondan sonra da Harry Truman döneminde savunma bakan yardımcısı olarak görev yapmıştı.Evlilik öncesi adıyla Lisa Halaby, New York ve California'da eğitimine başladı. Son olarak da Massachusetts'te bulunan bir özel yatılı okuldan mezun oldu. Ardından Princeton Üniersitesi'ne gitti. Lisa Halaby o dönemde üniversitede kurulan ilk kadın buz hokeyi takımının da oyuncularından biriydi.Babası, bir hükümet yetkilisi, hava yolu yöneticisi ve test pilotu olan genç kadının evlenmeden önceki adı Lisa Necib Halaby idi. Kral Hüseyin ile evlendikten sonra hem dinin hem de ismini değiştirdi. Babası Necib Halaby, ABD eski başkanlarından John F. Kennedy tarafından Federal Havacılık Dairesi'ne atanmış ondan sonra da Harry Truman döneminde savunma bakan yardımcısı olarak görev yapmıştı.Evlilik öncesi adıyla Lisa Halaby, New York ve California'da eğitimine başladı. Son olarak da Massachusetts'te bulunan bir özel yatılı okuldan mezun oldu. Ardından Princeton Üniersitesi'ne gitti. Lisa Halaby o dönemde üniversitede kurulan ilk kadın buz hokeyi takımının da oyuncularından biriydi.AMERİKALI LISA, 'HÜSEYİN'İN IŞIĞI' OLDUMimarlık eğitimi alan Lisa Hallaby'nın hayatını değiştiren an ise Ürdün Havayolları için tasarım yaptığı sırada gerçekleşti. Onu gören Kral Hüseyin, kelimenin tam anlamıyla "kalbinden vuruldu."Çift 1978yılında gösterişli bir törenle evlendi. O düğünden sonra Lisa Halaby, dinini değiştirdi ve İslamiyete geçti. Adını da Nur olarak değşitirdi. Artık onu herkes Hun El Hüseyin ismiyle tanıyordu. Yani 'Hüseyin'in ışığı'!Nur ile Hüseyin'in düğün töreni tıpkı bugün torun Hüseyin ile Rajwa'nın düğününde olduğu gibi dünya basınında çok geniş yer buldu. Ama bunun nedeni sadece düğünün gösterişi değildi.Hırıstiyan bir gelenekten gelen yabancı bir gelinin halk tarafından kabul görmesi pek mümkün görünmüyordu bazı yrumlara göre. Ama öyle olmadı. Çünkü Nur'un büyükbabası Suriyeli'ydi. Genç kadın da bu topraklara hiç yabancı hissetmiyordu kendini.1978 yılında dillere destan bir törenle evlenen Nur ile Hüseyin'in iki kız iki erkek dört tane torunu oldu.KOCASI ÖLÜNCE HAYATI BİR KEZ DAHA DEĞİŞTİKraliçe Nur, sadece güzelliğiyle değil yaptıklarıyla da övgü topladı. Ürdün'de kadın haklarının güçlendirilmesi konusundaetkin olarak çalıştı. Eğitim, hayır işleri ve şehir planlama gibi konularda faaliyet gösterdi.Kraliçe Nur ile Kral Hüeyin 1978'den 1999'a kadar evli kaldılar. Kral yakalandığı hastalığa yenilince de Nur için bu kez yine farklı bir haya başlamış oldu. Tabii Nur, örneklerine tarihte de rastlandığı gibi bazı "saray entrikalarını da" tecrübe etti.Nur ile Kral Hüseyin'in büyük oğlu Hamza, 1999'dan 2004'e kadar veliaht prens olarak bilindi. OĞLUNU VELİAHT OLARAK YETİŞTİRDİ AMA...Kral Hüseyin'in 1999'daki ölümünden sonra eski eşi Prenses Muna'dan dünyaya gelen en büyük oğlu Abdullah Kral oldu. Nur ile evliliğinden doğan en büyük oğlu Hamza da veliaht ilan edildi.Fakat takvimler 2004 yılını gösterirken Hamza'nın veliaht unvanı elinden alındı. 2009 yılında Kral Abdullah, 1 Haziran'da evlenen en büyük oğlu Hüseyin'i "veliaht" ilan etti.Bir başka deyişle söylersek kocası Kral Hüseyin'in 1999'daki ölümünden sonra Kraliçe Nur, Amman sarayına veda ederken, Abdullah'ın annesi yani Kral'ın eski eşi Muna "kral annesi olarak tekrar eski yuvasınadöndü.SİYASİ KARIŞIKLIKLARIN ORTASINDA KALDIKraliçe Nur'un şimdi ne yaptığına gelirsek... Elbette hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Ürdün ile bağlarını tam olarak koparmadı.Vaktinin bir bölümünü Amman'da bir bölümünü de Washington'da geçiriyor. Çeşitli uluslararası etkinliklerde görev almayı sürdürüyor.Bu arada Kraliçe Nurun Hüseyin ile evliliğinden dünyayla gelen büyük oğlu Prens Hamza, 2021 yılında Kral Abdullah'a karşı bir darbe girişimi nedeniyle ev hapsine alındı.2021 yılının nisan ayında eski veliaht Hamza, ve kendisine destek olan 20 kişi, Kral 2. Abdullah'a karşı komplo kurmakla suçlanmış ancak bu iddiaları reddetmişlerdi.Bu arada Kraliçe Nur'un küçük kızı Rayiah da dünya sahnesinde adından söz ettiren bir isim,. Genç kadın, ünlü yazar Roald Dahl'ın torunu Ned Donovan ile 2020 yılında hayatını birleştirdi.
Durum böyle olunca TV ve sinema dünyası da boş durmuyor tabii. Kelimenin tam anlamıyla "Magazin tarihine geçen" bu olaylardan esinlenip milyonlarca kişiyi ekran karşısına çekmeyi hedefleyen yapımlar üretiyor.Özetle, ünlülerin olaylı ilişkileri gerçeği yetmiyor gibi bir de Film ya da dizi olup bir kez daha masaya yatırılıyor.İşte bunlara yeni bir halka daha eklendi. 2010'lu yıllara damga vuran ve gösteri dünyasını kelimenin tam anlamıyla sarsan bir ihanet ve aşk öyküsü TV dizisi olarak ekrana geliyor.PUSUYA YATAN PAPARAZZİ ORTAYA ÇIKARDISöz konusu dizide biri gösteri dünyasının, diğeri de spor aleminin en gözde iki ünlüsünün, pusuya yatan paparazzi tarafından ortaya çıkarılan aşk hikayesi anlatılıyor. Hem de dört duvar arasında yaşanan ayrıntıları da dahil!Zaten dizi bu özelliğiyle de bazı çevrelerin eleştiri oklarını üzerine çekti. Şimdi gelelim hangi iki ünlünün aşkının böyle bir diziye konu olduğuna.Söz konusu iki ünlüden biri, geçen yıl hayata veda eden bir dönemin ünlü kriket oyuncusu Shane Warne, diğeri de zengin ve yakışıklı kocasını onunla aldatan ünlü model ve oyuncu Elizabeth Hurley. Bu aldatma skandalının patlak verdiği 2010 yılında Hurley, Hint asıllı iş insanı Arun Nayar ile 3 yıllık evliydi. Ama Shane Warne'ye öylesine aşık oldu ki gözü neredeyse bir film yıldızı kadar yakışıklı olan kocasını bile görmedi.Hurley ile kriket oyuncusu Shane Warne, ilişkilerini gizlese de kendilerini adım adım takip eden paparazzilere dudak dudağa yakalandılar. O görüntü basına yansıyınca da Hurley'in evliliğinin sonu geldi. Nayar ile boşanması 2011 yılında tamamlandı.İşte Warne adlı mini dizide, Hurley ile Warne'nin , lüks bir otelin kral dairesinde yaptıkları 11 saatlik kaçamak da dahil yaşadıkları aşk masaya yatırılıyor. Hemen yeri gelmişken dizide Hurley'i Shanti Kali'nin, Warne'yi de Alex Williams'ın canlandırdığını hatırlatalım.UZAKDOĞU RESTORANININ ÖNÜNDE ATEŞLİ ÖPÜŞMEİsterseniz, 2010'lu yıllar boyunca çok konuşulanbu aşk ve aldatma hikayesinde neler olup bittiğini, kahramanlarına sonra neler olduğunu bir hatırlayalım.Elizabeth Hurley ile Shane Warne'un ilişkisi 2010 yılına damgasını vuran bir skandalla ortaya çıktı.Sonradan adının karıştığı yasa dışı dinleme skandalları sonucu yayın hayatına son veren İngiliz News of The World Gazetesi, o sırada Arun Nayar ile evli olan Elizabeth Hurley ile Shane Warne'u, Sake No Hana adlı Uzakdoğu restoranının dışında ateşli bir şekilde öpüşürken görüntüledi. Bu fotoğrafların basında yer alması büyük gürültü kopardı.KRAL DAİRESİNDE 11 SAAT GEÇİRDİLERDaha bu görüntülerin alevi sönmemişken Warne ile Hurley'in yemekten önce de Londra'daki ünlü bir otelin, geceliği iki bin sterline yakın bir otelin kral dairesinde 11 saat geçirdiği ortaya çıktı. Hurley'in otele girişi ve çıkışı da kamera görüntülerine yansıdı.Çifti otelde kaldıkları süre içinde gören bir tanık da Hurley ile Warne'un "balayında gibi" olduklarını ileri sürdü.ALDATMA İDDİALARINI REDDETTİHurley ise bu olayın ortaya çıkmasından sonra o sırada evli olduğu Arun Nayar'ı aldattığı iddialarını reddetti. Sosyal medyadan yaptığı paylaşımda Nayar ile birkaç ay önce ayrıldıklarını ve en iyi arkadaşlarının da bunu bildiğini savundu.Elizabeth Hurley ile Arun Nayar, 2007 yılında önce Hindistan'da ülkenin geleneklerine göre daha sonra da Londra'da bir dizi gösterişli düğünle evlenmişti. Çift, 2011 yılında resmen boşandı.ÖLÜMÜYLE HERKESİ ŞOKE ETTİDiziye konu olan bu skandal aşkın kahramanlarından Elizabeth Hurley, hem sinema ve TV hem de moda alanındaki çalışmalarını sürdürüyor. Warne ise geçen yıl tatile gittiği Tayland'da hayata veda etti. Bu beklenmedik olay gerçekleştiğinde Warne henüs 52 yaşındaydı.Ölümüyle sevenlerini yasa boğan Avustralyalı ünlü kriket oyuncusu Shane Warne ile 1995 ile 2005 arasında Simone Callahan ile evliydi. Çiftin bu evlilikten üç tane çocuğu bulunuyor.DOSTÇA AYRILDILARİlişkileri bir skandalla başlasa da Elizabeth Hurley ile Shane Warne dostane bir şekilde ayrıldılar.Hatta Warne, 2019 yılında katıldığı bir TV programında Hurley'i övmüştü.Warne, eski sevgilisi hakkında: "Birlikte harika vakit geçirdik. Onun oğlu Damian'a her zaman göz kulak olacağım. O da benim çocuklarımı her zaman umursuyor ve sürekli nasıl olduklarını soruyor" diye konuşmuştu. Warne, bir başka yerde de Elizabeth Hurley ile geçirdiği zamanın "hayatının en mutlu zamanı" olduğunu da söylemişti.DİLLERE DESTAN AŞK: Bu arada gösteri dünyasında Liz Hurley olarak da bilinen Elizabeth Hurley'in, en çok konuşulan aşkını İngiliz oyuncu Hugh Grant ile yaşadığını hatırlatalım. Çiftin romantik ilişkisi çoktan bitmiş olsa da dostlukları sürüyor.DAHA ÖNCEKİ SEVGİLİSİ İNTİHAR ETTİBu arada Shane Warne, Elizabeth Hurley'in ilişki yaşadığı ve daha sonra hayatını kaybeden tek eski sevgilisi değil. Hurley bu konuda ardı ardına dramatik gelişmeler yaşadı.Her ne kadar kısa süreli olsa da hatta sonradan çok da iyi olaylar yaşamasalar da Hurley'in oğlu Damian'ın babası iş insanı Steve Bing de 2020 yılında kendi canına kıymıştı. Los Angeles'taki evinde son nefesini veren Bing, 55 yaşındaydı.Hurley, Steve Bing ile yaşadığı ilişkiden oğlu Damian'a hamile kalmıştı. Fakat Bing, bebeğin kendisinden olduğunu uzun süre reddetti. Sonunda DNA testi, Damian'ın babasının Steve Bing olduğunu kanıtladı amaBing, ona soyadını vermedi.Geçen yıl Damian’ın dedesi ve Steve Bing’in babası, Damian ve üvey kardeşi Kira’nın mirasçılar arasında olmamasını istemiş fakat mahkeme Damian ve Steve Bing’in eski tenisçi Lisa Bonder’dan olan kızı Kira’nın mirasçılar arasında yer almasına karar vermişti.
ZİRVEDEYKEN EMEKLİ OLDUİşte rol aldığı filmlerde çizdiği kompozisyonlar ile hafızalara kazınan, hatta aynı ödüle üç kez değer görülen tek kişi olarak tarihe geçen ünlü oyuncu da bunlara bir örnek.Ama hemen aklınıza, ailesinin ünlü soyadı sayesinde kariyer yolculuğuna başlayan "nepo bebekleri" gelmesin. Çünkü birazdan anlatacağımız ünlü, ilk bakışta öyle görünse de onlardan biri değil. Doğuştan sahip olduğu yeteneğini, eğitimle bütünleştiren ve kamera karşısına geçtiğinde sadece bedeniyle değil ruhuyla oynayan bir oyuncuydu o. Kamera karşısında yarattığı karakterler de birkaç neslin hafızasında silinmez izler bıraktı.Geçmiş zaman kullandık çünkü o ünlü oyuncu, 2017 yılında kendi isteğiyle kameraların karşısından uzaklaştı ve emekli oldu. Başka bir deyişle söylersek mesleğini kelimenin tam anlamıyla "zirvede bıraktı." EN İYİ AKTÖR DALINDA ÜÇ KEZ OSCAR ÖDÜLÜ KAZANDISözünü ettiğimiz bu ünlü ve asla hafızalardan silinmeyecek oyuncu Daniel Day Lewis. 1990 yılında My Left Foot (Sol Ayağım), 2008'de There Will Be Blood (Kan Dökülecek) ve 2012 yılında da Lincoln adlı filmlerde gösterdiği performans nedeniyle en iyi erkek oyuncu dalında Oscar kazanan Day Lewis, 2017 yılında "artık emekli olacağını" açıklamıştı. Söylediğini de yaptı.Son olarak rol aldığı Phantom Thread adlı filmin ardından, oyunculuğa veda edeceğini açıklarken durumu tek bir cümleyle özetledi o dönemde Day Lewis: "Bu, yapmam gereken bir şeydi."DÖRT YIL SONRA İLK KEZ GÖRÜNTÜLENDİDaniel Day Lewis, kendi isteğiyle emekliye ayrıldıktan sonra da uzun süre ortalıkta görünmedi. Zaten en şöhretli olduğu zamanlarda bile fazla göz önünde olmayı sevmezdi. Emekliliğini ilan ettikten bir yıl sonra yani 2018'de New York'ta bir parkta kendi başına oturup Yemek yerken objektiflere takılan Daniel Day Lewis'e o günden bu yana hiçbir fotoğrafçı rastlamamıştı.İnzivaya çekilen Daniel Day Lewis tam dört yıl sonra ilk kez yine New York'ta görüntülendi.. 66 yaşındaki Day Lewis, günlük rahat kıyafetler içindeydi. Dış görünüşüyle ilgili olarak en çok dikkat çeken ayrıntı ise tamamen griye dönmüş saçlarını uzatmasıydı. Yanında ise karısı Rebecca Miller vardı.Daniel Day Lewis, görüntülendiğini fark etti etmesine ama herhangi bir tepki vermedi. Hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti.SON OLARAK PHANTOM THREAD ADLI FİLMDE OYNADIKelimenin tam anlamıyla spot ışıklarından uzakta bir yaşam süren Daniel Day Lewis, emeklilik kararını nasıl aldığını da bir röportajında anlatmıştı. Zaten ondan sonra da ne ortalarda göründü ne röportaj verdi.W dergisine verdiği röportajda en son rol aldığı Phantom Thread'ı kast ederek “Filmi yapmadan önce, oyunculuğu bırakacağımı hiç düşünmemiştim. Film çekimlerine başlamadan önce Paul Thomas Anderson ile çok güldüğümü hatırlıyorum. Ardından gülmeyi bıraktık çünkü ikimiz de aniden gelen bir üzüntüyle boğuşmaya başladık. Bu bizi şaşırttı. Ne yarattığımızın farkında değildik. Yaşaması zor bir şeydi. Ve hala da öyle hissettiriyor" sözleriyle bu kararı nasıl aldığını anlatmıştı.Ünlü oyuncu, rol aldığı Phantom Thread'in oyunculuğu bırakma nedeni olarak görülmesini istemediğini belirtip "Ancak bu yapmam gereken bir şeydi" diye konuşmuştu. HİSSETTİĞİ BÜYÜK ÜZÜNTÜYE RAĞMEN BU KARARI ALDIKendi kuşağının en başarılı oyuncularından biri olarak nitelendirilen Daniel Day Lewis, 2017'de emekli olma kararı aldığını ve "içinde hissettiği büyük üzüntüye rağmen" bunu yaptığını söylemişti. Bu konuda anlattıkları şöyle: " Bırakma dürtüsü içimde kök saldı, bir zorlama haline geldi."O söyleşide gerçek duygularını ve kafasındaki soru işaretlerini de şöyle ifade etmişti Day Lewis: "Daha iyi hissediyor muyum? Henüz değil. Büyük bir üzüntü duyuyorum. Mesleğe başladığımda bu benim için bir kurtuluş meselesiydi. Şimdi dünyayı farklı bir şekilde keşfetmek istiyorum."ÜNLÜ YAZARIN KIZIYLA EVLİDaniel Day Lewis, aslına bakılırsa ünlüler dünyasının en uzun süreli evliliklerinden birinin de kahramanı. 1996 yılından bu yana yazar ve film yapımcısı Rebecca Miller ile evli. Çiftin bu evlilikten 24 yaşında Ronan ve 21 yaşında Cashel Blake adında iki tane erkek çocuğu bulunuyor.Bu arada 60 yaşındaki Rebecca Miller'ın ünlü Amerikalı yazar Arthur Miller'ın, Avusturyalı fotoğrafçı Inge Morath ile yaptığı evlilikten dünyaya geldiğini de not düşelim. Daniel Day Lewis, 1999 yılından bu yana eşi Rebecca Miller ve iki oğluyla birlikte uyumlu bir hayat sürdürüyor. Ama ondan önce yaşadığı ve özellikle ayrılma tarzıyla çok konuşulan başka bir ilişkisinden de bir oğlu daha bulunuyor.HAMİLE SEVGİLİSİNİ BİR MESAJ GÖNDEREREK TERK ETMİŞTİDaniel Day Lewis, 1989 ile 1995 yılları arasında bir dönem dünyanın en güzel kadınlarından biri olarak nitelendirilen Fransız yıldız Isabelle Adjani ile çok konuşulan bir aşk yaşadı. İkisi de gençliklerinin ve kariyerlerinin doruğunda olan oyuncuların aşkı dönemin Magazin sayfalarından hiç eksik olmadı.Fakat Adjani, oğulları Gabriel Kane'e hamileyken Day Lewis, ona bir faks mesajı göndererek ilişkiyi bitirdi. Sonra da Isabelle Adjani ile yaşadıklarını "Dünyanın en inişli çıkşlı ilişkisiydi" diyerek özetledi. ANNE TARAFINDAN DEDESİ SİNEMACIYDI29 Nisan 1957 yılında İngiltere'de dünyaya gelen Daniel Day Lewis, biraz önce de söylediğimiz gibi sanatın farklı dallarında etkinlik gösteren bir ailenin üyesiydi. Babası Cecil Day Lewis, İngiliz hükümeti tarafından devlet törenleri için şiir yazması amacıyla atanmıştı. Annesi Jill Balcon ise bir oyuncuydu.Anne tarafından dedesi Michael Balcon da İngiltere'de ülke sinemasının önde gelen isimlerinden biriydi. Tam adı Daniel Michael Blake Day-Lewis olan oyuncunun ablası Tamsin ise bir belgesel yapımcısıydı.Daniel Day Lewis'in çocukluk yılları, ailesinin Londra'dan taşındığı Greenwich'teki Crooms's Hill'de geçti. Daniel, 15 yaşına geldiğinde babasını kaybetti. O doğduğunda babası Cecil, 53 yaşındaydı. Sağlık sorunları nedeniyle oğluyla çok ilgilenemedi. Büyürken babasıyla derin bir ilişki kuramayan Daniel sonradan bu durumdan büyük bir üzüntü duyduğunu gizlemedi. EFSANE GİBİ ANLATILAN 'HAYALET': Bu arada Daniel Day Lewis ile ilgili "efsane gibi" anlatılan ilginç bir olay var. Buna göre 1989 yılında National Theatre'da Hamlet'te rol alıyordu Day Lewis. O sırada da sahnede babasının hayaletini gördü. Kendisi henüz 15 yaşındayken kaybettiği babası sahnede oturup onu izliyordu. Bunun üzerine Day Lewis sahneyi terk etti ve bir daha oyuna dönmedi. Fakat Daniel Day Lewis yıllar sonra bu anlattığının gerçeklikten ziyade bir metafor olduğunu söylemişti.'CENNETTE OLMAK GİBİ BİR DUYGU'Aslına bakılırsa Daniel, büyüme çağındayken yaramaz bir çocuktu. Arkadaşlarıyla birlikte kabadayılığa özeniyordu, onlar gibi davranıp konuşuyordu. Hatta sonradan o dönemde marketlerden hırsızlık yaptığını da söylemişti.Ailesi onun bu asi ve yaramaz tavırlarıyla başa çıkamayınca bir yatılı okula gönderdi. Ama Daniel oradan nefret etti. O zorlu yıllarda iki alana tutkuyla bağlandı: Ağaç işçiliği ve oyunculuk! Henüz 14 yaşındayken de ilk sinema deneyimini yaşadı.John Schlesinger'ın imzasını taşıyan 1971 tarihli Sunday Bloody Sunday adlı filmde küçük bir rolle kamera karşısına geçti. Sonra da oyunculuğun nasıl kanına girdiğini şöyle anlattı: " Cennette olmak gibi bir duygu"ÇIRAKLIK BAŞVURUSU KABUL OLMAYINCA TİYATROYA DÖNDÜDaniel Day Lewis'in bazı şeylerden kolayca vazgeçebilme eğilimi daha gençlik yıllarında kendini göstermeye başladı. Petersfield'daki Bedales School'u bitirdikten sonra National Youth Theater'da çalışmaya başlayan Day Lewis, sahnede çok başarılı bulundu. Ama sahne arkasını sevmediği için doğramacılık yapmaya karar verdi.İşte o dönemde hayatını değiştiren, onu bugünlere getiren bir gelişme oldu. Ağaç doğramacılığı konusunda beş yıllık çıraklık için yaptığı başvuru reddedildi. O da bunun üzerine Bristol Old Vic Tyatro Okulu'na kayıt oldu. Üç yıllık eğitimin ardından kendisine sinemadaki ilk büyük kapıyı açan In The Name of the Father (Babam için) filminde karşılıklı oynadığı Pete Postlethwaite ile orada tanıştı. Day Lewis, Postlethwaite'ın yedek oyuncusuydu.UNUTULMAZ PERFORMANSLARO arada bazı yapımlarda ufak tefek rollerde oynadı. Sonra da seyircinin hafızasına kazınan My Beautiful Laundrette (Benim Güzel Çamaşırhanem), A Room with a View (Manzaralı Oda) geldi. Milan Kundera'nın aynı adlı eserinden uyarlanan The Unbearable Lightness of Being'de (Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği) filminde Juliette Binoche ile karşılıklı nefes kesen bir performans sergiledi.1989 yılında ise yönetmenliğini Jim Sheridan'ın üstlendiği My Let Foot (Sol Ayağım- yukarıda) onun hayatı ve kariyeri için bir sıçrama noktası oldu. Bu filmle en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandı.The Last of the Mohicans (Son Mohikan) The Age of Innocence (Masumiyet Çağı) In The Name of the Father (Babam İçin), Gangs of New York (New York Çeteleri) Lincoln, There Will Be Blood (Kan Dökülecek) Daniel Day Lewis'in zengin filmografisinde yer alan yapımlar. 2017 tarihli Phantom Thread'ın ardından emekli olan Day Lewis, bir dönem, filmlerinde kılıktan kılığa girmesi nedeniyle "İngiltere'nin Robert De Niro'su olarak nitelendiriliyordu. Ama Robert De Niro bu konuda "Şampiyon Daniel" demişti.İÇİNDE HEP 'ÇEKİP GİTME' DUYGUSU VARMIŞGeçmişe bakıldığında Daniel Day Lewis'in 2017'deki emeklilik kararından çok önce zaman zaman "bırakıp gitme" duygusuna kapıldığı görülüyor. Bunun örneklerinden birini de 1997 yılında The Boxer adlı filmin çekimleri tamamlandıktan sonra sergilemişti.Film bitinceoyunculuktan sonraki tutkusu olan ağaç oymacılığıyla ilgilenmek için İtalya'nın Floransa kentine taşındı. Daha o dönemde oyunculuğa dönmek istemediğini söylemişti. Hatta Day Lewis, o yıllarda ayakkabı tamirciliğine bile yöneldi. Onu kamera karşısına dönmeye ikna eden de yönetmen Martin Scorsese oldu. 2002 yılında Gangs of New York (New York Çeteleri) filminde rol teklif etti. Daniel Day Lewis'in ise tek şartı vardı: Filmin İtalya'da çekilmesi. Scorsese bunu kabul etti. Day Lewis de o filmdekiBill "The Butcher" Cutting rolünde etkileyici bir performans sergiledi. New York Çeteleri döneminde 10 dalda Oscar adayı oldu.Tabii ki film İtalya'da, Roma'daki ünlü Cinecitta Stüdyoları'nda çekildi!
ÖNCE KARISI SONRA ÜLKENİN KRALİÇESİ OLDUAma köprülerin altından çok sular aktı ve Camilla, önce Charles'ın karısı oldu, onun tahta çıkmasının ardından da "kraliçe".Aslında normal koşullarda "konsort kraliçe" olarak anılması gerekirken, önce kraliçenin sonra da kocasının ona büyük bir jest yapması sonucu düpedüz kraliçe oldu.TARİHE 'KRALİÇE CAMILLA' OLARAK ÇOKTAN GEÇTİ75 yaşındaki Camilla, kocası Charles ile birlikte 6 Mayıs'taki törende tacını da giydi.Özetlemek gerekirse bir dönem "ikinci kadın", "Diana'nın yuvasını yıkan kadın" ya da "metres" olarak anılan Camilla tarih sayfalarına "Kraliçe Camilla" olarak çoktan geçti bile.Elbette kendisi de biliyordur ama bu durum kocası Charles hayatta olduğu sürece geçerli. Yani eğer kendisinden önce kocasıCharles hayata veda ederse onun için durum değişecek.Doğal olarak eşini yitiren her kadının hayatı değişir ama insan kraliyet ailesi üyesi olunca bu değişim biraz daha merak uyandırıyor.YA CHARLES KENDİSİNDEN ÖNCE ÖLÜRSE?Peki eğer Charles kendisinden önce hayata veda ederse Kraliçe Camilla'nın durumu ne olacak? Babasının ardından tahta geçecek olan William "kral", karısı Kate Middleton da konsort kraliçe ya da belki kraliçe olacak. Böyle bir durumda Camilla'ya ne olacak? Nasıl bir unvan taşıyacak?Sanmayın ki Charles, hayatı boyunca gerçekten sevdiği, hatta evlenmek için annesine bile 'kafa tuttuğu' kadının kendisinden sonraki geleceğini hiç düşünmüyor.Zaten bu durum İngiliz Kraliyet Ailesi içinde de uzun süredir tartışma konusu. Bir başka deyişle düzenlemeler önceden yapılıyor.AİLE İÇİNDE UZUN SÜREDİR TARTIŞILAN BİR KONUBu sırada da William'ın kral olarak tahta geçmesinin ardından Camilla'nın durumu ve unvanının ne olacağı da uzun uzun ele alındı.Sonunda, kocası Charles'ın kendisinden önce ölmesi durumunda Camilla'nın Kral'ın dul eşi olarak "Kraliçe Dowager" unvanı taşıması kararlaştırıldı.Yeri gelmişken hemen belirtelim, bu unvan ilk olarak 1830 yılında Kraliçe Adelaide tarafından kullanılmıştı.Queen Dowager yani Kraliçe Dowager konusuna biraz daha yakından bakmak gerekirse... Sözlük anlamı olarak "Dowager" zengin dul kadın anlamına geliyor. Camilla'nın kullanacağı Kraliçe Dowager ise tam olarak artık hayatta olmayan kralın dul eşi demek oluyor. Yani hem zengin hem de unvan sahibi dul kadın.CAMILLA'NIN GELECEKTEKİ UNVANINA İLHAM VEREN ALMAN PRENSESİKraliçe Dowager unvanını taşıyan ilk kişi olan Kraliçe Adelaide'i de biraz tanıyalım. Adeliade, Almanya doğumlu. Babası Georg, Birinci Saxe Meiningen Dükü'ydü. Bir başka deyişle Adelaide ya da tam adıyla Adelaide Amelia Louise Theresa Caroline; soylu bir aileye mensuptu. Zaten bu nedenle de Saxe Meiningen Prensesi unvanını taşıyordu.Adelaide, İngiltere Kralı 4. William ile evlendi ve konsort kraliçe oldu. Kocasının 1937 yılında ölümünün ardından da Camilla için ilham kaynağı olan Kraliçe Dowager unvanını kullandı.Adelaide kendisi de 1849 yılında 57 yaşındayken hayata veda etti. İngiltere'de son yolculuğuna uğurlandı.ANA KRALİÇE OLARAK ANILIYORDUİngiliz kraliyet ailesinde eşinden daha uzun süre hayatta kalan en yakın örnek ise Kraliçe 2. Elizabeth'in, aynı zamanda adaşı da olan annesi. Eşi Kral 6. George öldükten sonra uzun yıllar yaşayan 1. Elizabeth Ana Kraliçe (Queen Mother) unvanını taşıdı.Elbette Ana Kraliçe Elizabeth ile Camilla, kral eşi olmaları dışında herhangi bir ortak noktaya sahip değiller. Camilla, kraliyet ailesinin gelini ama geçmişten gelen herhangi bir kan bağı yok.Charles ile Diana 1992 yılında resmen yollarını ayırdıklarını duyuruncaya kadar da "Prens'in metresi"ydi.O DEĞERLİ UNVANI HİÇ KULLANAMADICamilla 2005 yılında Charles ile evlendiğinde otomatik olarak Galler Prensesi oldu. Çünkü Charles, veliahtların taşıdığı Galler Prensi unvanını taşıyordu.Ama bu unvan Diana ile özdeşleştiği için bu Camilla toplum içinde hiçbir zaman Galler Prensesi olarak anılmadı. Bu çok değerli görülen unvanı hiç kullanamadı. Onun yerine Cornwall Düşesi olarak anıldı.BU YOLU KRALİÇE 2. ELİZABETH AÇTIAslında normal koşullarda Camilla'nın, Kraliçe 2. Elizabeth hayata veda ettikten sonra Kral 3. Charles'ın karısı olduğu için Konsort Prenses unvanı taşıyacaktı. Ama Platin Jübile sırasında Kraliçe 2. Elizabeth yayınladığı açıklamada Çamilla'nın Konsort Kraliçe olarak anılacağını duyurdu.Aslında bu açıklamasıyla Camilla'nın bugünkü gibi "konsort" kelimesi olmadan Kraliçe unvanı almasının yolunu da açtı.CHARLES'TAN KARISINA BÜYÜK ONUR6 Mayıs'taki taç giyme töreni için hazırlanan davetiyede de Kral 3. Charles, hayatı boyunca geçekten sevdiği tek kadın olan Camilla'yı onurlandıran satırlara yer verdi ve bir durumu da açıkça gözler önüne serdi.Davetiyede Majesteleri "Kral III Charles ve Kraliçe Camilla'nın taç giyme töreni” satırları yer aldı.Böylece Camilla'nın, Charles'ın hükümdarlığı sırasında "konsort kraliçe" değil sadece "kraliçe" olarak anılacağı da açıkça ortaya çıktı.