Yapay Zeka (YZ) kavramı bir çoğumuzda merak uyandırıyor. Türk kamuoyunda yeni konuşulmaya, tartışılmaya başlansa da yaklaşık yüzyıllık bir maziye sahip. Daha öncesinde sadece adını bildiğim bu muazzam mecra ile 2010 yılında tanıştım. O tarihte yönetim ve strateji alanında çalışan bir akademisyen olarak YZ uygulamalarını kendi alanıma entegre eden ilk çalışmaları yapanlar arasındayım. 2012’de dünyaca ünlü Bilgi Yönetimi kongresinde YZ’nin Yönetim bilimi lisansüstü eğitiminde nasıl ders olarak verilebileceğini anlatan bir bildiri sunmuştum. Sonra birkaç farklı ülkeden mailler geldi. Bu projeyi o üniversitelerde anlatmam istendi. Doğrusu Türkiye’de hala bu konuda bir direnç olduğunu söylemeliyim. Biyoloji, tıp, mühendislik, matematik vb bilimlerde çalışmalar yapılıyor, Türkiye’de bu disiplinlerde değerli bilim insanlarımız var. Ancak sosyal bilimlerdeki uygulamalara şüpheyle yaklaşan ciddi akademik çevrelerin olduğunu söylemeliyim.
Nedir bu yapay zeka?
YZ’nin yapay sinir ağları, genetik algoritmalar, bulanık mantık, karar ağaçları gibi alt yöntemleri bulunuyor. Peki bunlar ne işe yarıyor? En kısa anlatımıyla insan beyninin işlevlerini bilgisayar ortamına aktararak bunları yine insanlığın hizmetine sunuyor. Bir gün bizim yerimize alışverişe çıkan ya da temizlik yapan robotların hayatımızın bir parçası olmazı kaçınılmaz. Örneğin yüz tanıma sistemleri yakın geçmişte büyük bir atılım gerçekleştirdi. Facebook’ta görmüşsünüzdür bir kişinin alakasız bir yerdeki fotosunu tanıyarak bunun siz olduğunuzu hatırlatıyor. Birkaç yıl önce DEAŞ üyelerinin medya söylemlerini ve paylaşımlarını YZ ile analiz eden ve terör yapılanmasına ulaşan program yazılmıştı. Çin ise 1.4 milyar nüfusu ile ülke güvenliği için inanılmaz bir uygulamaya imza attı. 60 bin kişilik bir stadyumun içindeki suçluyu saniyeler içinde tespit edip gösteren bir yazılım ürettiler. Şimdi de ülkedeki tüm nüfusu YZ ile kayıt altına alıyorlar. Yani sokakta gezen her vatandaşın bir vatandaşlık puanı olacak ve anında suç potansiyeli görülebilecek. Bu sebeple öyle geniş bir alan YZ’nin çekim alanına giriyor ki endüstri, sağlık, eğitim, güvenlik ve pek çok sahada kolaylıklar sunuyor. YZ bu yönüyle yeni bir çağın açılışını simgeliyor dersek çok da abartmış olmayız. ABD ve Çin öncü ülkeler konumunda.
Yeni rekabet burada
Geçtiğimiz yıl alınan karar uyarınca Çin’in 12 yıl içerisinde Yapay Zeka konusunda dünyanın en öncü ülkesi olma hedefi bulunuyor. Dünyada pek çok ülke YZ alanında ilerlemek için yenilikleri takip etse de Çin’in yenilik üretme kapasitesi karşısında göreli bir bağımlılık yaşıyorlar. Çin’in en parlak iş serüvenine sahip CEO’larından Kai-Fu Lee “artık keşif çağında değiliz; uygulama ve veri üretme çağındayız.” diyor. Dolayısıyla henüz YZ ile entegre iş süreçleri meydana getirememiş ülkeler keşfi yapan ülkelerin yeni bir ihracat alanı haline gelecek. Lee, ABD-Çin rekabetinin YZ ile başka bir boyuta taşındığını ve ABD hala önde gözükse de veri üstünlüğünün Çin’de olduğunu ifade ediyor. Düşünün ki irili ufaklı firmalar veya devlet kuruluşları maliyetleri azaltmak ve daha konforlu hizmet sunabilmek için YZ ile çalışmak zorunda kalacak ve bunun gerçekleşmesi için gerekli unsurlar bu iki ülkenin kontrolünde olacak.
Çok açık ki YZ alanında çok gerideyiz ve kaybettiğimiz zamanı telafi etmek zorundayız.