Fransa bu çıkışı neden yapıyor?

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Perşembe günü aralarında PYD Eşbaşkanı Asiya Abdellah’ın da yer aldığı terör örgütü temsilcilerini Elysee sarayında kabul etti. Aynı şekilde 2015 yılında dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Hollande tarafından da ağırlanmışlardı. Üstelik üzerlerinde terör kamuflajı vardı.Hollande görev süresi bitmeden önce PYD’li Salih Müslim’i kabul etmiş ve terör örgütü flamasının basılı olduğu plaket almıştı. Yani Fransa’nın PYD taleplerine kulak kesilmesi yeni bir durum değil.

Gelinen aşamada Macron’un “Menbiç’e asker göndereceğiz” şeklinde bir taahhütte bulunup bulunmadığını doğrulamak için henüz erken. Elysee sarayından bir yetkilinin bunu yalanladığı belirtilse de Fransa’nın askeri koalisyonla ve Menbiç’teki askeri eğitim süreciyle ilgilendiği biliniyor.

Burada belirleyici olan “uzlaşmak üzereyiz” denilen Türkiye-ABD arasındaki Menbiç müzakeresidir. Zira Fransa’da kimi uzmanlar bu kararın ABD ile ortaklaşa alınabileceğini ifade ediyor. Le Parisien gazetesinde Henri Vernet imzalı haberde Fransa’nın sadece Menbiç’te asker konuşlandırmakla kalmayıp Afrin’de oluşacak yeni sürece müdahale etmek isteyebileceği ve bunun için AB’deki bazı ülkelerle temasa geçtiği bile iddia ediliyor.

Haberin Devamı

Fransa’nın bu muhtemel yöneliminin iki temel saikle ilişkilendirilmesi mümkün.

Birincisi tarihsel dinamikler ve Fransa’nın bununla uyumlu biçimde geliştirmeye çalıştığı yeni diplomasi içeriğidir. Zira Osmanlı topraklarının paylaşımında Fransa’nın payı Güneydoğu illerimiz dışında Suriye’yi de içeriyordu. 1946’ya kadar da Suriye’de Fransa mandası vardı. En önemlisi de bugün ki Hatay kapsam içindeydi. Fransızlar Ulusal bir kimlik oluşmasını engellediler. Binlerce insanın ölümüne sebep oldular.

Elbette bugün ne o günün koşulları var ne de Fransa o dönemin tahakküm eden devleti. Ama belki de sorun burada başlıyor.

Yeniden sömürgecilik mi? Yeniden tarihin tozlu sayfalarını çevirmek mi?

Bir diğer husus ülkenin ulusal güvenliği ve yakın gelecek planlaması ile ilgili…Fransa’da bazı uzmanlar ülkelerinin güvenlik alanı için DEAŞ ve YPG’ye katılım konusunda farklı düşünülmemesi gerektiğini seslendiriyorlar. Her iki yapıya girenlerin benzer bir motivasyonla yüklendiklerini ve ülkeye dönüşlerinin endişeyle karşılanması gerekliliğini de ekliyorlar. Özellikle Fransa solunda belirli bir kesim “Rojava”, “devrim” gibi bir takım söylemlerle YPG’ye olan desteğini artırıyor. Bu YPG’ye yabancı terörist katılımının dışında ülke içerisinde de zihinsel bir alt yapı meydana getiriyor. 10 Şubat’ta YPG saflarında ölen Fransız Olivier Le Clainche gibi terör örgütü içerisinde bulunanların sayısı artıyor. Hatta Türkiye’nin Afrin operasyonuyla birlikte batılı ülkelerden örgüte katılanların sayısının 400’e ulaştığı yönünde yorumlarda bulunuyor.

Haberin Devamı

Fransa Basınında PYD-YPG Etkisi

Fransa basınında konuyla ilgili haber ve makalelere göz atıldığında 3 temel çarpıtma/ön kabul dikkat çekiyor. (1)YPG’nin bir terör örgütü olarak görülmemesi ve DEAŞ’a karşı mücadelede önemli başarılar elde etmiş bir örgüt olarak sunulması. (2)Zeytin Dalı Harekatı sonrasında YPG’nin çekilmesini “ağır silahlara ve gerekli mühimmata sahip olmamaları” iddiasıyla açıklanması. (3)Buradan sivillerin göçe zorlandığı ve Afrin’in kontrolünün tamamen ÖSO’da olduğu yalanı...

Haberin Devamı

“Rojava” ve “Kürdistan” kavramlarının iç içe kullanıldığı haber ve makaleler terör örgütünün zihinsel beklentisinin kamuoyu oluşumunda nasıl bir etkiye sahip olduğunu da ortaya koyuyor. Buna karşı çıkanlar da var. Örneğin Lemonde’de yazan Jean-Pierre Filiu bu noktaya gelinmesinde Suriye’deki Kürtler ile süreçten kendine çıkar sağlamak isteyen YPG’nin ayrıştırılmamasının yattığını belirtiyor.

Devam edeceğiz...

DİĞER YENİ YAZILAR