Anadolu Ajansı kaynaklı sonuçlara göre (Saat 23.00 itibariyle) seçimin galibi Ak Parti Genel Başkanı R.Tayyip Erdoğan, en yakın rakibi ise yaklaşık %31 oy oranıyla CHP adayı Muharrem İnce oldu. İyi Parti adayı Meral Akşener yaklaşık %7.5 ve HDP Adayı Selahattin Demirtaş’ta %8 oy oranıyla partilerinin aldığı oyların oldukça gerisinde kaldılar.
Yeni sistemin bir gereği olarak seçmenin Milletvekili seçiminde farklı oy kullanabileceği öngörüsü belirli ölçülerde gerçekleşmiş oldu. Zira Cumhur ittifakının adayı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan %52.5 dolayında bir oya ulaşırken partisinin oyu %42 bandında kaldı. İttifakın diğer partisi MHP ise %11 gibi bir oyla pek çok anket şirketinin yanılmasına sebep oldu.
Seçimden bir gün önceki yazımızda “anket şirketleri dönüm noktasında” demiştik. Gerçekten bu seçimde gerek ikinci tura kalma iddiası gerekse MHP’nin oyu üzerinden yapılan değerlendirmeler çerçevesinde kimi araştırma şirketlerinin doğru tespitler yapamadığı görülüyor. Bu noktada Optimar’ın verdiği rakamlarının çıkan sonuçlara oldukça yakın olduğu anlaşılıyor. Elbette yeni dönemde kamuoyu araştırmalarının güvenilirliği ve sürdürülebilirliği bu kapsamda irdelenmeye devam edecektir.
Parlamentodaki dağılıma bakıldığında Ak Parti uzun süre sonra çoğunluğu kaybetmiş durumda. Bununla birlikte Cumhur İttifakı çatısı altında 342 milletvekilinin mecliste konuşlandığı söylenebilir. Dolayısıyla Ak Parti’nin orta vadede Yürütme-Yasama dengesini kurabilmesi için mevcut ittifakın devamı yönünde bir eğilim sergilenmesi en rasyonel çözüm olarak duruyor. AKP-MHP tabanının seçimdeki oy verme davranışı da bu ittifakın devamına yönelik bir irade ortaya koyuyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “güçlü bir MHP ile iktidarın denetlenebileceği” şeklindeki kanaati Cumhur İttifakının önemli bir bölümünde kabul görmüş görünüyor. Bir anlamda TBMM’deki denge-kontrol mekanizmasının en güçlü kısmı, MHP’ye verilen oylarla vücut buldu. Daha sınırlı da olsa seçmenin bir bölümünün bu eğilimi İyi Parti’de konumlandırdığı ileri sürülebilir. İyi Parti’nin beklentilerin çok gerisinde bir oy alarak 44 milletvekili ile mecliste temsil edilecek olması yürütme-yasama dengesinde ikincil/tali bir denklemin şekillenmesini sağlayabilir. Bu ihtimal çoğunlukla cumhur ittifakının yönelimi ile kendisini gösterecek bir ihtimaldir.
Her şey bir tarafa bu seçimin kilit partisi MHP olmuştur. Gerek hükümet sisteminin inşası, gerekse erken seçimin ilanı ile siyasal süreçler üzerinde doğrudan etkili konumdadır. Nihai olarak seçimde ulaşılan oy oranı ile MHP’nin özgül ağırlığının tespit edilmesi güç alanlar meydana getirdiği de bir kez daha kanıtlanmıştır.
Şimdi en çok merak edilen, yeni hükümette MHP’nin doğrudan ya da dolaylı biçimde yer alıp almayacağı sorusudur. Her ne kadar Sayın Bahçeli en baştan beri bunu açıkça reddetse de ittifakın sürdürülebilirliği ve yerel seçimler öncesinde “güven” algısı açısından seçmenin bir bölümünde bu yönde bir beklenti olduğu ifade edilebilir. Belki de meclisteki işbirliği seçenekleri böyle bir kararla şekillenebilir.