Haberin Devamı
Çok kâr etmekle suçlanan bankalar için zor günlerin başladığı rakamlardan anlaşılıyor. Sektörde özsermaye kârlılığı hızla tek haneye doğru gidiyor. Sermaye yeterlilik rasyolarında da düşüş var.
Bankacılık sektörü ve kazandığı paralar hükümetin hep gündeminde oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan mitinglerde bankacılara yüklenmeyi seviyor. Çünkü bankacılara yüklenmek, Boğaz’da yalıda oturan para babalarına yüklenmek kadar prim yapan bir durum. Tribünlere oynuyorsanız, fakir fukaraya sesleniyorsanız belli başlı cümlelerinizden bir tanesi de mutlaka finans kesiminin doymak bilmeyen kâr arsızlığı olmalı.
Bazen kredi kartı cephesinden yükleniliyor bazen de ücret ve komisyonlardan. ‘Kazandığınız paraları mezara koysanız çukura sığmaz’ deniyor. Bankacılık sektörüne ceza üstüne ceza yağdırılıyor.
Peki sektörün son durumu bize ne anlatıyor?
Sermaye yeterlilik rasyolarına da, özsermaye kârlılığına da bakınca durumun giderek kötüleştiği hemen kendini gösteriyor. Faizler düşerken bankacılık sektöründe işler iyi gitti. Ancak faiz belli bir seviyede dip yapıp ivme tekrar yukarı dönünce karlarda ciddi bir erime söz konusu. Aktiflerdeki artış yüzde 7.9 iken, özkaynaklardaki artış yüzde 2.2’de kaldı. Üstelik bu rakamlar hemen hemen tüm bankalar sermayelerini hissedarlarına temettü olarak dağıtmayıp, bilanço içinde tuttukları halde yaşandı.
Gerçek kârlılık düşük
Özsermaye kârlılığı son verilere göre yüzde 12.42’ye kadar gerilemiş vaziyette. Özsermaye kârlılığı 2006 ve 2007 yıllarında yüzde 20’lerin üzerindeydi. Yani bankaya konan her 100 liralık sermayeye karşılık 20 lira kâr elde edilebiliyordu.
O oran her geçen dönem azaldı ve 2012 sonunda yüzde 15.68’e kadar geriledi. 2013 Ekim sonu itibarıyla da yüzde 12.42’ye indi. Çok üst düzey bir bankanın genel müdürü dostum, yılın son 2 ayında bankacılık sektöründe özkaynak karlılığının tek haneye kadar düştüğünü söyledi.
2013 sonuna dair bilançolar çıktığında durumu daha net görebileceğiz.
Benzer bir rasyo bozulması sermaye yeterliliklerinde de dikkati çekiyor. Bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosu 2009’da yüzde yüzde 21’ler seviyesindeydi. Bugün geldiğimiz noktada yüzde 15’lere kadar çekilmiş vaziyette. Basel 2’ye göre taban sınır yüzde 8. Ancak BDDK’nın kabul ettiği alt sınır yüzde 12. Dolayısıyla BDDK’nın belirlediği pratikteki alt sınıra en çok yaklaşıldığı dönemdeyiz.
2014 daha iyi olmayacak
Bu verilerin henüz başında olduğumuz 2014’te iyileşme ihtimali kötüleşme ihtimaline göre çok ama çok düşük. Yani hem özsermaye karlılığında hem de sermaye yeterlilik rasyolarında bozulma devam edecek gibi duruyor. Zaten o yüzden uluslararası derecelendirme kuruluşları Türk bankacılık sektörünün tehdit altında olduğunu belirtiyor, bankacılar da ‘Yeter bizimle uğraştığınız, ümüğümüzü sıktığınız’ diyorlar. (Tabii tam böyle diyemiyorlar ancak tercümesi budur...)