Önce Hürriyet’te Eyüp Can yazdı. Ardından dün de Şermin Topçu’nun benzer bir yazısını okuyunca dayanamadım ve konuya girme ihtiyacı hissettim.
Gazetelerde ve televizyonlarda mutlaka görmüşsünüzdür. Makina Tanıtım Grubu (MTG) yaklaşık 1.5 aydır ’Tıkır tıkır’ sloganı ile bir reklam kampanyası yapıyor. Bu kampanya ile İtalya’dan Almanya’ya, Hollanda’dan Brezilya’ya pek çok sanayicinin fabrikasında Türk makinalarını kullandığı ve halinden de memnun olduğu vurgulanıyor.
İşte bu reklamları ne yazık ki Türk’ün Türk’e propagandası olarak algılayanlar oldu.
Eyüp Can, Makina Tanıtım Grubu Eşbaşkanı Adnan Dalgakıran imdadına yetişmeden ve onu ikna etmeden önce ‘MTG, Türk kamuoyuna ‘Türkiye’nin makineleri dünyanın 200 ülkesinde TIKIR TIKIR işliyor’ mesajını neden versin? Madem ‘kalitesi, servis ve satış sonrası hizmetiyle Türkiye’nin makineleri sanayisi gelişmiş batı ülkelerinde tercih ediliyor’, ne demeye 10 milyon TL tanıtım bütçesi olan bu kampanya o ülkelerde değil de Türkiye’de yapılıyor?” diye sordu.
Benzer bir soru da Şermin Topçu’dan geldi. O da “Bir ihracatçı birliği ne amaçla iç tüketime yönelik reklam çalışmalarına para harcar? Para harcayacak yer mi aramaktadır, yoksa kalkındıracak ajans mı aramaktadır. Yoksa bu noktada yorum yapmamak mı gerekmektedir. Ben şahsen işin içinden çıkamadım” diyor.
Aslında işin içinden çıkmak hiç de zor değil.
Şu vereceğim rakamlara bakıldığında reklamların ne amaca yönelik olduğu gayet açık görülecek.
Türkiye’ye 2008 yılında tam tamına 24 milyar dolarlık makina ithalatı yapıldı.
Ve ne yazık ki o ithalatı yapılan makinaların yüzde 75’i Türkiye’de üretilebilen makinalardı.
Şayet ithalatı yapanlar Türkiye’de üretilen ve tıkır tıkır çalışan makinaları kullanmış olsalardı en az 18 milyar dolar Türkiye’nin cebinde kalacaktı. 18 milyar doların anlamını ve kriz ortamında Türkiye için ne anlam ifade edeceğini de vurgulamaya gerek yok sanırım.
Bu ilanları verenler, 18 milyar dolar değil belki ama hiç olmazsa 5 milyar dolarlık ithalatın önünü kesmeye çalışıyorlar.
Hedefleri Türk sanayicisine, Türkiye’de üretilen makinaların ithal edilen makinalardan hiçbir farkının olmadığını anlatmak.
Bir örnek vereyim. Türkiye’de canavar gibi ekskavatörler üretiliyor. Dışardan gelenlerden fazlası var eksiği yok. Ama biz ne yapıyoruz. Sadece ekskavatör ithalatına 4 milyar dolar ödüyoruz.
Tarım makinaları, kompresörler, pompalar, iklimlendirme makinaları, kazanlar ve asansörler için yurtdışına ödenen paranın da haddi hesabı yok.
Yabancı makina hayranlığı öyle ileri safhadaki bazen komik olaylar da oluyor.
Bu hayranlık yüzünden Türk üreticiler çareyi yurtdışında şirket kurmada ve marka yaratmada bulmuş. Ürün aynı ürün. Ancak satış merkezi Almanya ve satan firmanın adı da haliyle yabancı.
Türk alıcı gidip o makinayı alıyor.
O yüzden yaklaşık 9 bin üyesi olan Türk Makina Tanıtım Grubu’nun yaklaşımını çok doğru buluyorum.
Yerli makinaların da tıkır tıkır çalıştığını insanların bilmesi lazım.
Rakamlara hakim olmadan yapılan bu tip eleştiriler makina üreticilerinin şevkini kırmasın.
‘Acaba gerçekten parayı sokağa mı atıyoruz?’ diye hiç düşünmesinler.
Kampanyada Türk makinalarının gücünü meslek okullarına, ilkokullara kadar götürecek etaplara geçsinler.
Yabancıya 24 milyar $’ı ‘tıkır tıkır’ ödemişken...
Haberin Devamı