Uzanlar önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptıkları başvuruda umduklarını bulamamıştı. Son olarak Libananco Davası’nda da Türkiye Hükümeti’ni köşeye sıkıştıracak hamleleri boşa çıkınca artık yolun sonuna geldiler.
Bakan Taner Yıldız’ın belirtiği gibi sülükmüydüler ona ben karar veremem ancak Türkiye’nin bir kamburdan kurtulduğu doğrudur.
12 Haziran 2003 tarihinde Çukurova ve Kepez Elektrik’e el konulduğunda şoka giren sadece Uzan Ailesi değildi.
Borsa’da bu iki şirketin hisse senedini almış binlerce yatırımcı da mağdur oldu. Şirketlerin imtiyaz sözleşmeleri feshedilince, barajlar başta olmak üzere tüm ekonomik varlıklarına el konulunca sadece bir tabela şirketine dönüşen ÇEAŞ ve Kepez hisse senetleri ile ortalıkta kala kaldılar.
O dönemde gerek Sermaye Piyasası Kurulu, gerekse ilgili bakan Abdüllatif Şener, küçük yatırımcılar açısından bir mağduriyet oluştuğunu kabul etti. Hatta küçük yatırımcıların mağduriyetinin giderilebilmesi için bir yasa teklifi bile hazırlandı. Ancak Ankara’nın sağı solu belli olmaz. O yasa tasarısı bir türlü Meclis’e gelmedi tozlu raflarda unutuldu gitti.
Bu yasa tasarısına karşı çıkan Hükümet yetkililerinin iki tezi vardı: Birincisi ‘Biz küçük yatırımcıyı korumak adına bu yasayı çıkarırız ancak ya Uzanlar da yasadan yararlanırsa ve onlara da ödeme yaparsak’ idi, diğeri de ‘Uzanlar bu düzenlemeyi koza çevirir uluslararası mahkemelerde aleyhimize delil olarak kullanır’ şeklindeydi.
Türkiye Uzan kamburundan kurtulduğuna göre artık küçük yatırımcının hakkını verme zamanı gelmiş demektir.
30 bine yakın ÇEAŞ ve Kepez mağduru var.
Takip etmişsinizdir ÇEAŞ ve Kepez’in imtiyazında olan dağıtım bölgeleri geçtiğimiz aylarda satıldı. Toros’tan 2 milyar 75 milyon dolar, Akdeniz’den 1 milyar 165 milyon dolar gelir taahhüt edildi. Barajlar duruyor onlar cabası.
Ankara’dakilere soruyorum.
Acaba bu özelleştirmesi yapılan dağıtım bölgelerinde, henüz özelleştirilmeyen başta Berke olmak üzere barajlarda, sayıları 30 bini geçen küçük yatırımcının hakkının olmadığını söyleyebilir misiniz?
Herşey elektronikleşti ancak yıllar öncesinin önemli gelişmelerine yönelik bir arşivi hâlâ saklarım. Yandaki iki ilana dikkatli bakın lütfen.
Birisinde ÇEAŞ ve Kepez’in özelleştirileceği duyuruluyor.
Diğerinde ise satış tamamlanmış küçük yatırımcıya teşekkür ediliyor.
O kapıdan girenler küskün. Sermayenin tabana yayılması için verilen uğraşlar heba olup gitti.
Bu mağdurlara ‘Burası Borsa, Uzanlar’a güvenmeseydin, hisse senedi almasaydın’ demek mümkün mü?
O yatırımcılar arasında belki de henüz şirketler Uzan’a satılmamışken hisse alanlar da var. Vatandaş Uzanlar’ın halka açtığı bir şirkete ortak olmayıp, devlet eliyle Uzanlar’a ortak edilmişti.
Libananco Davası’nın da bitmesi ile bu imtiyaz sözleşmesi feshi olayının devlet için tam bir hazine bulma olayı haline dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Çok büyük ekonomik değerler devlete geçmiş, ve bir bölümü bir kez daha satılmıştır. Barajlar ise yıllardır elektrik üretmeye para basmaya devam ediyor.
Borsa’da 2002 yılında 1 milyonun üstünde olan hisse senedi yatırımcı sayısı bugün 1 milyonun altına düşmüşse, altın depo hesapları çılgın bir şekilde artıyorsa sermaye piyasalarına güvensizlik en önemli sebeptir.
Çukurova-Kepez mağduriyeti de küçük yatırımcının Borsa’dan elini ayağını kesmesinin en önemli kilometre taşlarından biridir.
Başbakan bazen mitinglerinde Borsa’dan bahsediyor, endeksin katettiği yolu ekonomik başarılarının bir barometresi olarak gösteriyor. Merak ediyorum o miting alanında bu söylemi alkışlayanlardan acaba kaç tanesi hayatında bir lot dahi olsa hisse senedi aldı?
Almazlar çünkü Borsa’yı kumarhane olarak görürler.
Haksız da değiller.
Borsa’da bir kazanç varsa bunun kremasını 400’e yakın halka açık şirketin patronu ile yabancı yatırımcılar ve bir kaç spekülatör yedi.
Şeffaf ve adil bir piyasa oluşacaksa bu mağduriyet önlenmeli.
Azınlıkların mallarını iade etme kararı alan Hükümet, Borsa’daki bu haksızlığa da çare bulmalı.
30 bin küçük yatırımcı adına değil, bütün sermaye piyasası adına...
(ÇEAŞ ve Kepez üstteki ilanla satışa çıkmış daha sonra yatırımcıya Özelleştirme İdaresi’ne duyulan güven nedeniyle teşekkür edilmişti.)
10 milyar hayali kuruyordu, 30 milyon dolar ödeyecek
Uzanlar, Libananco Davası ile Türkiye Hükümeti’ni köşeye sıkıştırdıklarından çok eminlerdi. Açıkçası ben bile, sözkonusu davada karar sadece 3 hakimin iki dudağının arasında olduğu için ve Cem Uzan’ın özellikle satın almalarda! ne kadar becerikli olduğunu bildiğim için davanın akıbeti konusunda hep tereddüt içindeydim.
Coşar Hukuk Bürosu’nun dava dönemindeki bazı acemilikleri de beni kuşkulandırıyordu.
Libananco Davası ile Türkiye Hükümeti’nden 10 milyar doların biraz üzerinde tazminat almayı hayal eden Uzanlar sadece bu paradan olmadılar.
Dava döneminde ABD’li avukat timi başta olmak üzere uluslararası hukukçulara verdikleri paralar bir yana üstüne bir de 30 milyon dolara yakın para ödeyecekler. Bu para Uzanlar’dan mahkeme masrafı olarak istenecek ve büyük bölümü Coşar Hukuk Bürosu’nun olacak.
Coşar Hukuk Bürosu’nun ayrıca Enerji Bakanlığı ile nasıl bir sözleşme yaptığını, davanın kazanılması halinde ne kadar prim alacağını da bilmiyorum. Ancak esaslı bir prim alacakları kesin...
‘Uzanlar’a yararsa’ bahanesi de kalmadı mağduriyet giderilmeli
Haberin Devamı