Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı 200 bin lira için mi ‘TAV’ladılar?

Haberin Devamı

İlginç bir Havaş-Havataş kavgası yaşanıyor. Dün itibarıyla, Havaş’ın Atatürk Havalimanı’ndan Taksim ve Kozyatağı gibi noktalara yaptığı otobüs seferlerinin durdurulması ile birlikte kavga değişik bir boyut kazandı. Peki bu kavganın perde arkasında ne var? Havataş’ı işleten Albayrak Grubu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı bile hedef gösterip karşısına alacak kadar ileriye neden gitti?... İşte size bir Pazar günü analizi...

Albayrak Grubu’na bağlı Yeni Şafak gazetesi geçen hafta seri bombardıman şeklinde TAV’a, İDO’ya, Havaş’a ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a yönelik ağır eleştirilerle dolu haberler yayınladı.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım için TAV Bakanı diye başlık atılırken özetle, “TAV’a 800 milyon dolara satılan İDO, özelleştirmeden 6 ay sonra belediyeden görmediği ilgiyi Ulaştırma Bakanı Yıldırım’a bağlı Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü’nden gördü. TAV’ın İDO’su ‘süper genelgeyle’ değerini üçe katlarken şehiriçi ve şehirlerarası yolcu taşıma ayrıcalığına sahip oldu” denildi.

Aynı haberde, genelgeyle 40 limanda 40 terminal işletme hakkına da kavuşan TAV’a tanınan imtiyazların İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de en az 1.5 milyar dolar kaybetmesine neden olduğu iddia edildi.

Havaş da boy hedefi oldu. HAVAŞ terörü başlığı ile verilen haberlerde Havaş’ın hukuk tanımadığı taşıma ihalesini kaybettiği halde hukuksuz biçimde Havalimanı’ndan şehiriçine yolcu taşıması yapmaya devam ettiği vurgulandı.

Ve dün Havaş’ın Atatürk Havalimanı’ndan, Sabiha Gökçen Hava Limanı’ndan şehrin farklı noktalarına yaptığı seferler saat 09.00 itibarıyla Büyükşehir Belediyesi, Valilik kanalıyla durduruldu. Kavga kızışınca tarafsız bir gözle bu kavgayı, arkasında yatan nedenleri mercek altına alma durumu icap etti. Albayrak Grubu, acaba Bakan Binali Yıldırım’ı bile hedef alacak şekilde bu haberlere neden ihtiyaç duydu?

Her ay 200 bn lira kira

Önce bir durum tespiti yapalım. Albayraklar’ın ortak olduğu Çimentur ve Günaydın Tur konsorsiyumu 2010 yılı Ekim ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan ihalede Atatürk Havalimanı’ndan şehirdeki farklı noktalara karşılıklı otobüs seferi yapma işini kazandı. Bu işi 10 yıllığına üstlenmek adına her ay Belediye’ye 200 bin TL kira ödenmesi de kabul edildi. Ekim’de ihale kazanılmasına rağmen 2011 yılı Temmuz ayına kadar sefer yapılamadı.

Çünkü ihalede hesap hatası yapılmıştı. Aslında Havalimanı’ndan şehre sefer yapmak sanıldığı kadar da cazip bir iş değildi. Hem 200 bin lira kira bedeli ödeyeceksin, üstüne bir de kar edeceksin... Hele hele Havaş gibi bir rakip varken pek mümkün görünmüyordu. Nitekim dün Havataş yetkilisi Emir Günaydın da 10 milyon liraya yakın bir zararlarının olduğunu ifade etti. Bu yüzden de 28 yıldır havalimanı ile şehiriçi arasında taşımacılık yapan, sadece İstanbul’da değil 18 havalimanında daha hizmet veren Havaş’ı devreden çıkartmanın hesapları yapıldı.

Ayıplı mal satıldı

Peki Havaş’ı devreden çıkartmak mümkün mü?

Havaş, kamu kuruluşuyken özelleştirilen bir şirket. Ana işi uçaklara yer hizmeti vermek. Bunun dışında otopark işletiyordu ve otobüs seferleri düzenliyordu. Yani Havaş özelleştirilirken, satın alan kurum, değer biçerken yani fizibilite yaparken otobüs seferlerini de hesaba katmıştı. Bu işi büyütmesi halinde kazanacağı ekstra kazancı da önerdiği fiyatın içine koymuştu. Çünkü özelleştirilirken Havaş sadece Şişhane-Atatürk Havalimanı arasında sefer düzenliyordu. Ancak Sivil Havacılık’tan aldığı yetki ve A belgesi ile başka noktalara da ulaşım sağlayabilirdi. Nitekim iş büyütüldü. Sadece otobüs taşımacılığı değil. Mesela Havaş özelliğinde 3 alanda yer hizmeti veriyordu, şimdi 22 alanda veriyor. Şimdi o alanları da mı Havaş’ın elinden alacaklar?

Sivil Havacılık ve bağlı bulunduğu Ulaştırma Bakanlığı doğal olarak bu kavgada Havaş’ın arkasında yer aldı. Özelleştirilirken kazanılan muktesap bir hakkın gaspı sözkonusu olmamalıydı. TAV Bakanı ünvanını da Binali Yıldırım, Havaş’ın bu hakkını teslim ettiği için aldı.

Dün saat 09 itibarıyla Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi aracılığıyla Havaş’ın seferleri tamamen durduruldu.

Yani devlet şu an bir anlamda ayıplı mal özelleştirmesi yapmış oluyor. Düşünsenize ihaleyle bir büfenin işletmesini alıyorsunuz. O büfede çay-tost satılıyor. Ancak sonra bir gün diyorlar ki ‘sen sadece çay satacaksın, tost satamazsın’

Neden?

Çünkü yan tarafa başka bir tostçu açıldı. O’nun para kazanması lazım...

Havaş-Havataş arasındaki kavganın özü budur.

*****


‘Özelleştirme hakkı gasp ediliyor’

TAV Havalimanları Holding İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, Havaş’ta özelleştirmeden kazanılmış operasyonel yetkilerinin gaspedildiğini belirterek “Gerekli hukuki mücadelemizi yapacağız. Bu durumu kabullenmemiz mümkün değil?” dedi. 32 milyon euro EBITDA kârı olan Havaş’ta sadece 2 milyon euro’luk kısmın otobüsle yolcu taşımacılığından geldiğini ifade eden Şener “Bu işte de rekabet olsun. Yolcu kazansın. Biz hiçbir zaman sadece biz olalım demedik. A tipi yer hizmeti lisansı olan Çelebi de bu işe soyunabilir. Havaş ile de sorunumuz yok. Ancak onlar para kazanamağı için tek firma kalmak istiyorlar. Böyle olursa kalite düşecek, yolcu şikayetleri de artacak.” diye konuştu.

Şener, İstanbul dışında 17 havalimanında daha kamu hizmeti niteliğinde bu işi yaptıklarını vurgulayarak “Biz İstanbul’da kazanıp, Kayseri’de, Malatya’da zarar etmemize rağmen bu işi sürdürüyoruz. Havaş olarak ilgili tüm hukuki ve ticari kurallara uygun şekilde ve ilgili özelleştirme işlemlerinden doğan haklar çerçevesinde yürütmekte olduğumuzu hakkımızı geri almak üzere her türlü yasal ve hukuki yola başvuracağımızı belirtiyoruz” dedi.

Gelsin İDO’yu verelim

Sani Şener’e “İDO’ya kara ulaştırma yetkisi verilerek Ulaştırma Bakanlığı tarafından değerinin 3’e katlandığı iddia ediliyor, buna ne diyorsunuz?” diye sordum. Öncelikle İDO ile TAV’ın organik bir bağı olmadığının altını çizdikten sonra cevabı kısa ve net oldu:

“İDO’yu özelleştirmeden aldığımız fiyata, fiyatının 3’e katlandığını iddia edenlere hemen bugün devretmeye hazırız.”

DİĞER YENİ YAZILAR