Turkcell’de olağan genel kurul toplantısı önceki gün yapıldı ve TeliaSonera-Altimo cephesi istediğini bir kez daha alamayıp evine eli boş döndü.
Yönetimdeki bağımsız üyeyi değiştirerek Turkcell’de kontrolü ele geçirme planları tutmadı. Çukurova Grubu, Turkcell’deki kontrolünü kaybetmemiş oldu. ‘Turkcell Türk kalmalı’ diyenler ve ‘Turkcell Türkiye’nin amiral gemisidir’ diyerek devletin en üst kademesinden bu teze destek verenlerin gönlünden geçen oldu bir anlamda...
Genel kurul sonrası Rus Alfa’nın bünyesinde bulunan Altimo’nun Başkan Yardımcısı Evgeny Damalkin, azınlık hissedarlarının haklarının çiğnendiğini haksızlık yapıldığını söyledi. Genel kuruldan birkaç gün önce de TeliaSonera’nın CEO’su Lars Nyberg, Çankaya’ya kadar çıkarak kuşkuları yatıştırmaya çalışmış, azınlık hissedarlarının mağduriyetinden sözetmişti. Hatta Nyberg, klasik olarak başı sıkışan her yabancı yatırımcının taktiğini uygulayıp ‘Türkiye yabancı sermaye çekmek istiyorsa bu tür uygulamalara dikkat etmeli. Yoksa yabancı sermaye gelmez’ ucuz söylemine de başvurmuştu.
Peki bu mağduriyet edebiyatı yapan ortaklar genel kurulda ne yaptı?
Bilanço kâr-zarar hesabını onaylamadı. Yönetim kurulunu ve denetçileri ibra etmedi. Yeni dönem için denetçi seçimi yapılmasını engelledi. Hepsinden önemlisi yönetim kurulunun 2010 yılı kârından yüzde 75 oranında kâr dağıtım teklifi varken bunu onaylamadı.
Bir anlamda öç aldılar. ‘Bizim istediğimiz olmuyorsa biz de bu şirketin önünü elimizden geldiği kadar tıkarız’ dediler.
Beyler hatırlatırım Turkcell’in yüzde 34.5’i halka açık. Küçük yatırımcı bir hisseye gelecek gördüğü için yatırım yapar temettüsünden yararlanmak ister.
‘Azınlık hissedarlarının savunucusu olun, bize destek verin. Mağdur oluyoruz’ diye kapı kapı dolaşırken, küçük hissedarların temettü hakkını elinden almak birbiri ile çelişmiyor mu?
Bu hareket TeliaSonera ve Alfa’nın samimiyeti konusunda bende ciddi şüpheler doğurdu. Kendi çıkarlarını herşeyin üzerinde tuttuklarını küçük yatırımcıyı zerre düşünmediklerini ortaya koydu. Giriştikleri savaş için belki gerekli bir hamleydi ancak hiç sempatik olmadı.
Büyük pay sahibi hissedarların tepişmesi beni ilgilendirmez. Ancak üzerinde tepinilen şirket halka açık bir şirket ise, binlerce küçük yatırımcının gözü kulağı bu şirketteyse o zaman biz gazetecileri ilgilendirir.
Zaten bu yüzdendir ki halka açık şirketlerin genel kurulları basının takibine açıktır. Halka açık olmayan bir şirketin genel kuruluna çat kapı giremeyiz ancak halka açık şirketin genel kurulunu SPK titizliğinde takip ederiz.
Bu nasıl taktik?
Şimdi temettü dağıtımı yapılabilmesi için yeni bir genel kurul kararı alınması gerekiyor. Yönetim ve mali tablolar ibra olmalı ki temettü dağıtılabilsin.
Yeni genel kurul ise, mevcut düellonun devam edeceği, yeni bir raunda çıkılacağı anlamına gelir. TeliaSonera-Alfa ikilisi, Colin Williams’ı değiştirecek maddeyi bir kez daha gündeme alma pahasına küçük yatırımcıları harcamayı tercih etti. Şirketi de bir anlamda kilitledi.
Turkcell profesyonel yönetimi sağduyulu davranarak, küçük yatırımcılar bu kilitlenmeden mağdur olmasın diye dün bir talepte bulundu ve İMKB’de Turkcell hisselerinin işleme kapatılmasını istedi. Bu karar alınmasa belki Turkcell hisseleri iki seansta da taban olacak, temettü alamayan küçük yatırımcı bir de değer kaybı şoku yaşayacaktı. Gerçi o risk halen devam ediyor. Bugün olmadı ancak Pazartesi günü düşmeyeceğinin garantisi yok.
Turkcell CEO’su Süreyya Ciliv’in yakın çevresine moral vermeye çalıştığı dikkati çekiyor. Söyledikleri ilginç:
“Kimse merak etmesin biz işimizin başındayız. Tüm bu karışıklığı aşarak yatırımcılarımıza en iyi sonuçları sunacağız. Bu blokajın operasyon üzerinde olumsuz bir etki yaratmasına izin vermeyeceğiz. Operasyon aynen devam ediyor. Kimse tedirgin olmasın. Turkcell’in Türk şirketi olarak kalmasından memnunuz. Şirketini seven, gönlü Turkcell ve Türkiye için atan insanların çalıştığı bir şirketi yönetmekten gurur duyuyorum.”
Turkcell’in iki yabancısı samimiyet testinde çaktı
Haberin Devamı