Suzan Sabancı Dinçer önerdi, Gül ‘açık ara’ seçildi

Haberin Devamı

Chatham House tarafından ‘Yılın Devlet Adamı’ seçilen Abdullah Gül’ün adaylar arasına girmesinde mütevelli heyetindeki Suzan Sabancı Dinçer’in önerisi etkili oldu. Dinçer, süreci şöyle açıkladı: “Brezilya Cumhurbaşkanı bu ödülü alıyorsa, Cumhurbaşkanımız da rahatlıkla alabilir diye düşündüm. Bu yılki ödül için adaylar belirlenirken Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ü önerdim”

Dünyanın önde gelen düşünce kuruluşlarından İngiltere Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Chatham House) üyeleri tarafından yıl içinde uluslararası ilişkilerin gelişmesine en önemli katkıyı yapan devlet adamı seçilen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ödülünü dün Londra’da düzenlenen bir törenle Chatham House hamisi İngiltere Kraliçesi’nden aldı. Bu ödülün Cumhurbaşkanı Gül’e verilmesinde, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in Gül’ü önererek adaylar arasına alınmasını sağlaması önemli bir rol oynadı.



Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesindeki Türk-İngiliz İş Konseyi Başkanlığı koltuğuna 3 hafta önce seçilen Suzan Sabancı Dinçer, Chatham House’un 16 kişilik Mütevelli Heyeti’ne 2 yıl önce girdi. Suzan Sabancı Dinçer, bu yılki ödül için adaylar belirlenirken devreye girerek, “Cumhurbaşkanımız Gül’ü öneriyorum” dedi ve Gül’ün aday gösterilmesini sağladı.

Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, bu konuda şunları söyledi: “Chatham House’un geçen yılki ödül töreni sırasında şunu düşündüm. Brezilya Cumhurbaşkanı Lula da Silva bu ödülü alıyorsa, Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül de bu ödülü rahatlıkla alabilir. Chatham House’un bu yılki ödül için adaylar belirlenirken hemen devreye girerek, Cumhurbaşkanımız Gül’ü önerdim.”

3 kişilik liste

Chatham House’un 150 üyesi adayları tek tek araştırdı. Sonunda 3 kişilik kısa liste oluştu:

* Abdullah Gül: Türkiye Cumhurbaşkanı.
* Christine Lagarde: Fransa Ekonomi Bakanı.
* Boris Tadiç: Hırvatistan Cumhurbaşkanı.

Suzan Sabancı Dinçer’in de içinde bulunduğu 16 kişilik mütevelli heyeti 3 isim üzerinde titizlikle durdu. Yapılan oylama sonucunda Chatham House 2010 Ödülü’nün Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e verilmesine karar verildi. Türk-İngiliz İş Konseyi Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, Başkan Yardımcıları Şerif Egeli, Remzi Gür, Serpil Timuray ve Finans Komitesi Üyesi Çağlan Yazıcı Mursaloğlu ile Londra’da Mandarin Oriental Hyde Park Oteli’nde biraraya geldik.

90’ıncı kuruluş yılı

“Chatham House bu yıl 90’ıncı kuruluş yılını kutluyor” diye söze başlayan Suzan Sabancı Dinçer, duygularını şöyle dile getirdi:

“Böyle bir yıldönümünde ödülü Kraliçe Elizabeth’in vermesi rica edildi. Böylesine önemli bir döneme denk gelen ödülü Sayın Gül’ün alması bana gurur verdi. Sayın Cumhurbaşkanımızı ben aday göstermiştim. Daha aday gösterirken ödülün bu yıl Sayın Gül’e verilmesinin koşullarının oluştuğunu düşünmüştüm. Nitekim bu sonuç çıktı. Ödül, ülkemiz için de gurur verici. Chatham House Ödülü’nü Cumhurbaşkanımız Gül’ün alması gurur verici. Çünkü, bu ödülün dünyada da büyük ağırlığı var.”

Suzan Sabancı Dinçer, “Cumhurbaşkanı Gül’ün ödülü almasında sizin Chatham House Mütevelli Heyeti’nde bulunmanız rol oynadı mı?” sorusuna ise “Benim yaptığım şey Sayın Cumhurbaşkanımızı önermek oldu. Elbette son 3 kişilik liste önümüze geldiğinde kendi tezimi savundum. Ama kararda benim tek başıma etkili olmam mümkün değil” yanıtını verdi. Şerif Egeli ise “Suzan Hanım’ın mütevelli heyetinde bulunması, Sayın Gül’ü aday göstermesi bizce önemli” diyerek aday gösterilmesinin önemine dikkat çekti.

IRAK’TAKİ FIRSATLARI DEĞERLENDİREBİLİRİZ

TÜRK-İngiliz İş Konseyi Başkan Yardımcısı Serpil Timuray, İngiltere’yle ilişkilerde fırsatlara dikkat çekerek, şunları söyledi: “Önümüzde büyük fırsatlar var. Enerji, bilişim, gayrımenkul ve sağlıkta adımlar atılabilir.” Şerif Egeli’den Serpil Timuray’ı destekleyen şu sözler geldi: “İngiliz mimarlık, müteahhitlik şirketleriyle Ortadoğu’ya dönük işbirliklerimiz olmuştu. Şimdi müteahhitlik alanında Türkiye daha etkili konuma geldi. Yine İngiliz şirketlerle işbirliği içinde Irak’taki fırsatları değerlendirebiliriz.”

İNGİLTERE İLE ‘ALTIN DÖNEM’

TÜRK-İngiliz İş Konseyi (TİİK) Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, Türkiye ile İngiltere arasındaki ilişkilerin ‘altın’ dönemini yaşadığının altını çizdi. “Türkiye’deki İngiliz yatırımları da önemli noktalara geldi. İngiltere merkezli Vodafone, bunun en önemli örneklerinden biri” diyen Suzan Sabancı Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz Konsey olarak, İngiltere’yle ekonomik ilişkilerimizin daha da gelişmesi, İngiltere’den Türkiye’ye daha çok yatırım gelmesi için çalışmalar yapacağız. Bu çalışmalar arasında Vodafone Türkiye CEO’su ve Başkan Yardımcısı Serpil Timuray’ın koordine edeceği bir de ‘Road Show’ olacak. 2011 yılının Mart ayında İngiliz yatırımcılara, Türkiye’deki yatırım ortamını anlatacağız.”

İstanbul ‘niş’ bir finans merkezi olabilir

LONDRA’NIN dünyanın iki önemli finans merkezinden biri olduğuna işaret eden Suzan Sabancı Dinçer, İstanbul’un finans merkezine dönüşmesi için gündemde olan çalışmalara Londra’nın bu yönüyle katkı sağlayabileceğini belirtti ve ekledi: “İngiltere’de kaynak, Türkiye’de girişimci ruh var.” “İngilizler bize neden yardım etsin?” sorusuna yanıt ise Şerif Egeli’den geldi: “Dünyadaki iki büyük finans merkezi Londra ve New York’tur. Dubai, Hong-Kong ve Singapur daha küçük ama özellikli piyasalardır. İstanbul da onlar gibi ‘niş’ bir merkez olabilir.”

Türkiye artık bölgenin ‘atlama taşı’ değil

RAMSEY markasını İngiltere’de yaratıp Türkiye’ye dönen Gürmen Giyim’in patronu Remzi Gür, ‘İslamfobi’ye ilk karşı çıkanın İngiltere olduğunun altını çizerek, İngiltere’nin İslam ülkelerine bakışına dikkat çekti. Gür, konuya ilişkin şu yorumu yaptı: “İngiltere, Arap ülkelerinden para çekebilmek için İslam bankacılığına kapılarını açtı. Arap sermayesi İsviçre gibi ‘donuk merkez’de bulunmak istemiyor. Türkiye artık bölgede ‘atlama taşı’ değil. Türkiye artık ‘Olmazsa olmazlardan biri’ konumunda. Türkiye, cazibe merkezine dönüştü. Türkiye, artık dünyada ‘yön veren’ ülkelerden biri.”

DİĞER YENİ YAZILAR