Motorine 23, benzine 25 kuruşluk zam geldi ancak alınan karar doğrultusunda söz konusu tutarlar ÖTV’den düşülerek pompa fiyatına yansıması önlendi. Peki bu sürdürülebilir mi?
Akaryakıt fiyatlarına getirilen önlemlerden sonra ilk uygulama önceki gece yarısından itibaren devreye girdi. Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşverenler Sendikası, önceki gün gece yarısından itibaren motorinin litre fiyatına 23, benzine 25 kuruş zam yapıldığını açıkladı. Otogaza da
9 kuruş zam geldi. Otogaza gelen zam da yine benzer şekilde ÖTV ayarı ile dengelendi. Maliye, alınan karar doğrultusunda bu tutarlar kadar ÖTV indirimi yaptığı için pompa fiyatlarında bir değişim olmadı. Yani bir anlamda Maliye vergi gelirinden feragat ederek bu zammın tüketiciye ve nihayetinde enflasyona etki etmesini önledi.
Ne kadar feragat?
Geçtiğimiz hafta yapılan bir düzenleme ile akaryakıt fiyatları yukarı yönlü ataklara karşı sabitlenmişti. Yani petrolün varil fiyatında
80 dolarların üzeri görülürse ya da kur yeni bir atak yaparsa maliyet artışı akaryakıt ürünlerine yansıtılmayacaktı. Nitekim petrolün varil fiyatı 80 dolar seviyesinde kalmasına karşılık, karar alındığında 4.38 olan dolar/TL kuru dün itibarıyla 4.65’e çıktı. Yani normal şartlarda petrol ürünlerine kur farkından dolayı zam gelmesi gerekiyordu, ÖTV ayarı ile bu önlendi.
Sürdürülebilir mi?
Peki asıl soru şu. Petrolün varil fiyatı 80 dolarlarda kalırsa ve Türk Lirası da dolar karşısındaki güçsüz seyrini sürdürürse bu denge formülü daha ne kadar sürdürülebilir?
2018 bütçe planlaması yapılırken akaryakıt ürünlerinden 80 milyar liralık ÖTV ve KDV toplanması hedeflenmişti. Bu demektir ki vergi gelirlerinde her 10 kuruşluk bir feragat, 3.5 milyar liraya yakın bir vergi gelirinden vazgeçmek anlamına gelecek. Şu an itibarıyla ilk etapta 25 kuruşluk feragat, vergi gelirlerinde
8 milyar liralık bir feragat anlamı taşıyor.
Ancak bunun yıllık bazda ortaya çıkan fatura olduğunu unutmayalım. Bu formülün 1.5 ay sürdürülmesi maksimum 1 milyar liralık bir vergi gelir açığı anlamı taşıyacak. Maliye’nin de bu gelir kaybını telafi edecek silahları mevcut.
Zaten kimse bu fedakarlığın uzun soluklu olmasını da beklemiyor. Yani muhtemelen 24 Haziran seçimlerine kadar geçecek sürede olası oynaklıkları bertaraf etmek için alınmış bir karar gibi duruyor. Zaten bu yüzden de piyasa bu kararı vergi gelirlerinden yeni bir vazgeçiş, mali disiplinden uzaklaşma olarak algılamadı.
Evet petrolde ABD-İran gerginliği ile başlayan bir yolculuk var. Ancak kimse de 80 dolarların daha üzerini beklemiyor. Kurda gelinen seviye de artık zirve olarak görülüyor. Bu yüzden şu an için hem petrolün varil fiyatında hem de kurda ekstra bir atak çok olası görünmüyor. Maliye yetkilileri mali disiplinden taviz vermemek adına, şayet hem hampetrol hem de kur fiyatlarındaki seviyelerin korunması durumunda yakın gelecekte, pompa fiyatlarının ister istemez revize edileceğini vurguluyorlar.
Denizbank’ın satışı
31 Ocak’ta bir yazı yazmışım. ‘Boğaz nasıl ucuzladı’ başlığıyla. Denizbank için Borsa’da oluşan 5 milyar dolarlık rakamın fazla olduğunu, satışta gerçekleşmesi muhtemel rakamın 3.5 milyar dolar seviyesi göründüğünü yazmışım. Tahminime yakın bir fiyat ortaya çıktı. Ancak 1.17 çarpan kesinlikle ucuz değil. Yapı Kredi’nin 0.55, Akbank’ın 0.84, Garanti Bankası’nın 0.90 defter değeri ile işlem gördüğü bir piyasada kesinlikle ucuz değil.