Silahlanma Yasası Türkiye’yi Teksas’a mı dönüştürür, yoksa ruhsatlı silahla kontrolü artırır mı?

Haberin Devamı

TBMM’de alt komisyonda görüşülen yeni silah yasası kamuoyunda büyük tepki çekince seçimler öncesi haliyle rafa kalktı. Tasarı teknik olarak enine boyuna irdelenmeden “İsteyen 5 silah taşıyabilecek. İnternetten silah reklamı yapılabilecek” sığ boyutunda tartışılabildi ve haliyle tam içeriği anlaşılamadı.

Oğlu silahla öldürülen daha sonra Umut Vakfı’nı kurarak silahsızlanmaya destek veren Nazire Dedeman da TV kanallarında bu hararetli tartışmaların odak noktasına yerleştirilince, kamuoyu doğal olarak yasaya karşı büyük tepki verdi.

Aslında bu hassas konuya girerek büyük bir risk aldığımın farkındayım. Hele hele dinlediklerimden sonra, “Yasa tasarısı Türkiye’yi Teksas yapmıyor tam tersine Teksas olmaktan çıkarmayı amaçlıyor” dersem büyük ihtimalle küfür yiyeceğimi, silah sanayiinin avukatlığına soyunmakla itham edileceğimi de biliyorum.



Sarsılmaz Silah Sanayi Yönetim Kurulu ve aynı zamanda Türkiye Atıcılık Avcılık Federasyonu Başkanı olan Latif Aral Aliş ile bu tasarı üzerine konuştum. Önyargısız olarak dediklerine kulak verdim ve yasa tasarısının Türkiye’de yanlış boyutta tartışıldığını, yasayı hazırlayanlara haksızlık edildiğini düşündüm.

Yasa çıkarsa herkesin 5 silah alabileceği, silah ruhsatı alma koşullarının kolaylaştırıldığı dolayısıyla Türkiye’nin Teksas’a döneceği vurgulandı?

Şu an biliyor musunuz ki silah alma sayısında belirlenmiş bir sınır yok. Mesela benim 75 silahım var. Tasarı silah sayısını artırmıyor, tam tersine sınırlandırıyordu. Daha önemlisi mevcut yasada ruhsatsız silah taşımanın cezası neredeyse yok gibiydi, tasarı bunu ağırlaştırıyordu. Mevcut duruma göre diyelim ki ruhsatsız silahla yakalandınız. Hakim karşısına çıkıyorsunuz 1 yıl ceza alıyorsunuz, o da paraya çevriliyor. Oysa yeni yasa ruhsatsız silahla yakalanmanın cezasını 3 yıla çıkarıyor, paraya çevrilmesini engelliyor. Daha caydırıcıydı.

Yasa, ruhsatlı silah alımını teşvik edeceği için çok eleştirildi.

Ruhsatlı silahtan değil, ruhsatsız silahtan korkmak lazım. Silah merakı olan birine ruhsatlı silah vermek onu aslında kontrol altına almaktır. Yasal silah, kontrollü silahtır. Asıl ruhsatsız silah sahibi insanın suç işleme potansiyeli yüksektir. Çünkü zaten o insan yasa dışı silah edinirken ilk suçunu işlemiştir. İstatistiklere bakın. Türkiye’de kriminal olayların sadece yüzde 23’ünde ateşli silah kullanılır. Bu silahların ise yüzde 99’u ruhsatsızdır. Ruhsatlı silah sahibi insan kontrollü davranır. Yasa eleştiriliyor ama çıkmadığı için söylenenlerin tam aksine yabancı silah üreticilerine ve yasa dışı silah ticareti yapanların ekmeğine yağ sürülmüş oluyor.

Mevcut yasa ile ruhsatsız kaçak silaha davetiye çıkarıldığını mı düşünüyorsunuz?

Türkiye’de ruhsatlı silah satışı yıllık 15 bin civarındadır. Ancak 3 tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin coğrafi konumu ortada. Güvenlik sorunları olan komşuları fazla. Dolayısıyla Türkiye’ye yasa dışı silah sokmak çok kolay. Yılda en az 150 bin ruhsatsız silah girer Türkiye’ye. Ruhsatlı yasal silah edinme şartları zorlaştırıldıkça yasa dışı silahlarla mücadele etmek imkansızlaşıyor.

Peki bir insan niye ruhsatlı da olsa silah almak ister. Bu en başından itibaren sevimsiz bir durum değil mi?

Dünyada silaha meraklı olmayan millet yok. Türkler silah meraklısı olarak bilinir ama mesela İtalyanlar silaha daha çok meraklıdır. Koleksiyoncular, avcılar, spor amaçlı atıcılar ya da kişisel güvenliğini sağlamak amacıyla insanlar silah edinir. Söyleyeceklerime çok kişi itiraz edecektir ama tamamen bilimsel konuşacağım. Kanada ve Norveç gibi refah seviyesinin yüksek, yolsuzlukların az olduğu ülkeler, silahlanma oranının en yüksek olduğu ülkeler. Dünyada bireysel silah sahibi olmanın yasak olduğu ülkeler diktatörlükle yönetilen ülkelerdir. Yeter koşullar sağlandığında nasıl insanlar ehliyet ve ardından araba alabiliyorsa, gerekli şartları yerine getirip silah da alabilir. Nihayetinde kişi alkollü araç kullanmak gibi zaafiyetler gösterdiğinde de can güvenliğini tehlikeye atan davranış göstermiş olur.

Ruhsatlı silahlanmanın daha detaylı olarak düzenlenmesi suç oranını azaltır mı?

Şunun altını çizmem gerekir ki suçu işleyen insandır, silah değil. Herşeyden önce suçu önleme açısından yapılması gerekenlere odaklanmak gerekir. Silah edinimi ve kullanımı ne kadar kontrol altına alınabilirse, delillerin toplanması, balistik inceleme ve suçluların yakalanması o oranda artar ve kolaylaşır. Ruhsatlı silahın parmak izi vardır. Kovanlarının kaydı vardır. Kimse kolay kolay 1-2 ay ruhsatını almak için uğraşıp üstelik 2 bin 500 TL harç ödeyeceği bir seçeneği suç işlemek için kullanmaz. Bakın düğünlerde kullanılan maganda silahları hep ruhsatsızdır. Ruhsatlı silahla kimse kolay kolay sağa sola ateş açmaz buna cesaret edemez. Maalesef Türkiye’de 10 dakika içinde üstelik 500 lira ödeyerek ruhsatsız bir silah edinebilirsiniz. Beni biri inandırsa ki ‘Ruhsatlı silah kullanımını düzenleyen yasa çıkmayınca ruhsatsız silah edinimi azalacak’ bir dakika bile bu tasarıyı savunmam. Ancak doğru sorular sorulmadan bilgi kirliliği içinde demagoji yaparak bu sorun çözülemez.

Yasa çıkarsa Sarsılmaz daha çok silah satar mı?

Şeytanın avukatlığını yapıyoruz malum. Düşündüğümü Latif Aliş’e soruyorum. ‘Yasa çıkarsa Sarsılmaz daha mı çok satış yapacak. Bu yüzden yasayı destekliyor olmayasınız?

-Düzce’deki fabrikamızda yılda 250 bin adet tabanca ve tüfek üretiriz. Hedefimiz ihracattır. 66 ülkenin ordusuna satış yaparız. Ayrıca Türk ordusu ve polisi de ağır silahlar hariç ihtiyacını bizden karşılar. Çünkü biz Avrupa’nın en iyi ilk 2, dünyanın da ilk 10 üreticisinden biriyizdir. Bizim Türkiye’de kişilere yaptığımız satış toplam kapasitemizin yüzde 3’ünü bile bulmaz. Bu yasanın çıkmasından menfaatim olup olmadığına bu rakamlara göre siz karar verin.

Kalp atışını yavaşlatıp göz bebeğini büyütmüş

Latif Aral Aliş, aynı zamanda Avcılık Atıcılık Federasyonu Başkanı. Şili’de yapılacak Dünya Atıcılık Şampiyonası’na hazırlanıyorlarmış. “Atıcılık dopinge rastlanmayan nadir sporlardan biri galiba?” diyecek oldum meğer bu spor dalında bile centilmenlik dışı hareketler oluyormuş. Aliş, “Geçmiş yarışlarda bir Rus sporcu vardı. Adam ölüm riskini göze alıp ilaçla kalp atışını dakikada 35’e düşürmüş. Buz gibi hiç titreme yok. Avantaj tabii. Bir de Amerikalı vardı. Adamın gözünün beyazı görünmüyordu. O da bir ilaçla göz bebeğini 20 kat büyütmüştü” dedi.
Bu arada atıcılık sporunda ilk kez barajı geçtiğimizi, bir Türk sporcunun olimpiyatlara doğrudan katılacağını belirtti.

DİĞER YENİ YAZILAR