Yılların kavgası nihayet tatlıya bağlandı. Artık hızlı internet için gerekli fiber optik kablo döşemede ortak hareket edilecek. Mevcut altyapı da ortak kullanıma açılacak.
Türk Telekom kendince haklı sayılabilecek sebeplerden ötürü, inat ediyor, bu birleşmeye ayak diriyordu.
Turkcell ve Vodafone yöneticileri “Stockholm modeline geçelim. Mevcut fiber altyapıyı bir şirket çatısı altında toplayalım. Yeni yatırımları da bu şirket üzerinden yapalım. Memleket kazansın” derken Türk Telekom’un argümanı daha farklıydı.
O konuda en güzel yorumu bir önceki CEO Rami Aslan, şu sözlerle yapmıştı: “Gelip 5 odalı evime kurulmaya çalışıyorlar. Birinin 1 göz odası var. (Turkcell Superonline’ı kastediyor) Diğerinin evi bile yok, evsiz. (Vodafone’u kastediyor.) Yatırım yapmadan hazıra konmak istiyorlar. Biz buna ‘Evet’ demeyiz. Kârlılığın düşük olduğu kırsalda, otoyollarda, tünellerde iş birliğine varız. Ancak daha fazlasını kimse bizden beklemesin.”
Türk Telekom’un şu anki CEO’su Paul Doany de hemen hemen benzer görüşü ortaya koyuyordu.
Hatta, diğer operatörler TELKODER’i de yanlarına alıp ortak şirket için ilk imzaları attıklarında “Bu ortak fiber işi 25 yıl daha çözümlenemez” diye bir kehanette bulunmuştu.
Şüphesiz bu yaklaşımı eleştiremeyiz. Çünkü rakamlar ortada.
2017 yılsonu BTK verilerine göre, Türkiye’de 330 bin kilometre civarı döşenmiş fiber altyapı var ve bunun yüzde 80’den biraz fazlası tek başına Türk Telekom’a ait.
5 odalı evden kasıt bu.
Ancak zaten kıt kaynakları olan Türkiye’de operatörlerin aynı yolu
3 kez katetmeleri, hem zaman hem para kaybı olması itibarıyla da hiç mantıklı değildi.
Bir ailenin aynı okula giden 3 çocuğunu 3 farklı araç kiralayarak göndermesi gibi bir durum vardı.
Düşünün 50 kilometre mesafesi olan A noktasından B noktasına fiber optik kablo döşenecek. Aynı yolu Turkcell de Türk Telekom da Vodafone da ayrı ayrı kazarak döşedikleri fiberle geçmek zorundaydı. Belediyeler zaten bu işi bir gelir kapısına dönüştürüp operatörlerden fahiş rakamlar isterken ve kazı izni vermezken, fiber altyapıyı genişletme işi adeta durmuştu.
Artık günümüzde 4.5G’yi de geçtik, 5G’yi konuşuyoruz. Nesnelerin iletişimini, sürücüsüz araçları konuşuyoruz. Bunun için kusursuz kesintisiz bir altyapı lazım. Türkiye’nin teknolojide geri kalmaması lazım.
Hızlı internetin, gayri safi milli hasıla üzerindeki etkisi bilimsel olarak ispatlanmışken, Türkiye’nin bu hovardalığa ve yatırımların gecikmesine tahammülü yoktu.
Keşke operatörler daha önce de benzer bir ittifakı, baz istasyonlarında kurabilseydi. Nasıl bankalar bir süre sonra ortak ATM konusunda uzlaştılar ama o uzlaşıya kadar milyonlarca dolarlarını uluslararası makine üreticilerine kaptırdılar; operatörler de baz istasyonu üreticilerini ayrı ayrı zengin ettiler.
Bu tarihi anlaşma operatörler için maliyetlerin düşmesi anlamına geliyor. Vatandaş için de daha ucuza internet demek oluyor.
Bu fiber savaşa el atan ve uzlaşıyı sağlayan Başbakan Binali Yıldırım’a da ayrı bir bölüm açıp tüketiciler adına teşekkür etmek gerekiyor. Umarım maliyetlerdeki düşüşü operatörler de fiyatlara yansıtırlar.