Kredi derece kuruluşları her not indirdiğinde artık klasikleşen bir ruh haline bürünüyoruz.
Aslında bu ruh hali yeni de değil. Yıllar önce Eurovision şarkı yarışmalarında da böyleydi, uluslararası ilişkilerde de böyleydi, sporda da böyle...
Hep hakkımızı yiyorlar, üzerimize oynuyorlar, Türkiye’yi kıskanıyor ve köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar.
Niyesiyle ilgili liste uzundur ama Türkiye uluslararası arenada çoğu ülkeye antipatik gelir, bu doğru. Taraflı, haksız kararlarla da karşılaşır. Bu da doğru...
Ancak başımızı kuma gömen, eleştirileri hiç ciddiye almayan bizler de masum değiliz.
Son olarak Moody’s Türkiye’nin notunu bir kez daha düşürünce tartışma tekrar alevlendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da sert çıkarak “Kredi derecelendirme kuruluşlarını ciddiye almıyorum. Siyasetin, ali cengiz oyunlarının parçası oldular. Bizim notumuzu halk verir” diyerek noktayı koydu.
Tamam notu halk verir de parayı Hans veriyor.
Yani konuyu böyle ‘Adam sen de’ basitliğine indirerek kapatmak ve üzerinde hiç kafa yormamak daha sonra bizi yorar.
Notçulara double check
Kredi derecelendirme kuruluşlarının taraflı olduğunu varsayalım.
Gerçekten öyleler mi bunu ‘check’ edecek başka mekanizmalar var.
Bunların başında da CDS’ler geliyor.
CDS, Credit Default Swap deyiminin kısa halidir. Ülkelerin kredi risk primi olarak basit bir dille açıklanabilir. Ülke tahvilleri, ödenmeme riskine karşı belli bir sigorta primi ile değerlendirilir. CDC, alacağın ödenmemesi riskini belirli bir bedel karşılığında üstlenmeyi kabul etme maliyetinin karşılığıdır. Türkiye’nin borçlanma tahvilini alan bir kurum, bu tahvilin bedelinin geri ödeneceğinden endişe duyarsa, aldığı tahvili CDS işlemi yapan kuruluşa götürür. Bu kuruluşa belirli bir bedel ödeyerek, alacağını garanti altına alır.
CDS primi arz ve talebe göre belirlendiği için, piyasanın anlık reaksiyonunu yansıtır.
Türkiye’nin CDS’lerine bakınca, bu çok kızdığımız kredi derecelendirme kuruluşlarının dışında gerçek kişi ve kurumların da Türkiye’yi bir hayli yüksek bir seviyede riskli gördüğünü anlıyoruz.
Rusya bizden daha iyi
Bakın son kapanışlara göre Türk CDS’leri 167’ler seviyesinde.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk CDS’leri önce 236’lara sonra 306’lara kadar çıkmıştı. Evet geldiğimiz nokta bu seviyelere göre daha iyi ama rakiplerimizden hala gerideyiz.
Brezilya’nın CDS’i bile 146’lar seviyesinde. Ambargolarla ekonomisi hırpalanan Rusya’nın CDS’lerinin durumu çok daha iyi. Son rakam 103’lerde. Hair cat yani saç traşı yapan ve tahvil alacaklılarını bir hayli peşinden koşturan Yunanistan’ın risk primi ise hâlâ√√∑∑√ çok yüksek. 317’lerde.
Bir de en iyilerden bir örnek vereyim. Mesela Almanya’nın CDS primi son olarak 9.89 seviyesinde.
Bu veriler CDS rakamlarının daha hakkaniyetli ve makul olduğu anlamına da geliyor. Yani rating firmalarının notlarını sabaha kadar tartışırız ama CDS’lerde tartışma alanı daha dar.
Rakamlar gösteriyor ki sadece kredi derecelendirme kuruluşları değil, yatırımcılar da Türkiye’yi farklı bir kefeye koyuyorlar.
Herkesin dilinde. FED faiz artıracak, bol para dönemi kapanacak.
Eğer böyle bir durum olacaksa ki olacak görünüyor, başımızı kumdan çıkartmamız lazım.