Başbakan Erdoğan, 23 Ekim’de Ankara’da yapılan sanayi envanteri bilgilendirme sunumu sırasında bir soru üzerine mevduata tam güvenceye sıcak bakmadıklarını belirtse de, Hükümet mevduata 2 yıl boyunca tam güvence getirecek adımı dün attı. İki AKP’li milletvekili TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmeleri süren ’Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Tasarısı’na bir madde daha eklenmesi için önerge verdi. Kabul edilen önerge ile mevduatta güvence sınırını belirlemede Bakanlar Kurulu tek yetkili oluyor. Hemen belirtelim ki Hükümet sözkonusu yetkiyi yasa çıktıktan ve Köşk tarafından da onaylandıktan sonra hemen uygulayacak. Yani 2 yıl boyunca mevduata tam güvence getirilecek. Mevduatta halen güvence sınırı 50 bin YTL. Mevduatların dağılımına bakıldığında bankalardaki paranın yüzde 55’lik kısmının 50 bin YTL’den az olduğu yani sigorta kapsamında olduğu görülüyor. Ancak Hükümet, yurtdışından blok halinde 50 bin YTL’nin çok çok üzerinde miktarların gelmesini hedeflediği için, bu güvenceyi vermenin şart olduğunu, yabancı ülkelerin haksız rekabeti ile karşı karşıya olduğunu gördü.
Üçüncü yol neden seçildi?
Şimdi biraz işin teknik kısmına bakalım. 5411 sayılı Bankalar Kanunu’nun 63’üncü maddesi, güvence tutarı ve kapsamını TMSF’nin belirleyeceğini söylüyor. Ancak madde incelendiğinde TMSF’nin bu kararı tek başına alamayacağı, kararda Kurul yani BDDK, Merkez Bankası ve Hazine Müsteşarlığı’nın olumlu görüşünün de aranacağı belirtiliyor.
Mevduata güvence limitlerinin artırılmasına olanak verecek, yine aynı Kanun’da bu kez 72’inci maddede bir başka düzenleme daha var. Sözkonusu madde ’sistemik bir risk oluşması halinde’ çalıştırılacak şekilde düzenlenmiş. Bu maddeye göre, finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek ölçüde bir olumsuz gelişmenin ortaya çıkması halinde BDDK devreye giriyor. BDDK’nın koordinasyonunda TMSF, Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası tarafından müşterek tespitlerle olağanüstü tedbirler belirleniyor. Alınması istenen bu olağanüstü tedbirleri uygulamak için de Kanun, Bakanlar Kurulu’nu yetkilendiriyor.
Yani aslında Bakanlar Kurulu’nun mevduata güvence yetkisini kullanmak için elinde bir yol vardı. Ancak bu yol dolaylı bir yoldu. Önce TMSF gibi BDDK gibi özerk kurumların devreye girmesi, durum tespiti yapması sonra konunun Bakanlar Kurulu’nun önüne gelmesi gerekiyordu. İş uzayabilirdi.
Bakanlar Kurulu üçüncü bir yolu devreye sokmayı tercih etti. Bankalar Kanunu’nun mevcut durumu dikkate alındığında bile, Bakanlar Kurulu’nun bu yetkiyi bir an önce uygulayacağı, zaten kendini belli ediyor.
Almanya’nın dahi mevduata tam güvence verdiği bir ortamda, Türkiye’nin yurtdışındaki parayı çekmek için bu güvenceyi vermesinin zorunlu olduğu zaten tartışılıyordu. Başbakan’ın adaletsiz anlayış dediği uygulama yakın gelecekte devreye girecek.
Mevduata tam güvence için ilk adımı dün attılar
Türkler’e ait yurtdışındaki paranın ekonomiye kazandırılması isteniyorsa, haksız rekabeti önlemek için mevduata tam güvence getirilmesinin şart olduğu görüşünü Hükümet de benimsedi. 5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda 63’üncü madde ile TMSF’ye, 72’inci madde ile de BDDK’ya verilen “Güvence sınırını belirleme” yetkisi 2 yıl boyunca sadece Bakanlar Kurulu’nda olacak. Köşk yasayı onayladıktan sonra da sözkonusu yetki kullanılacak
Haberin Devamı