Burhan Doğançay’ın Mavi Senfoni adlı eseri 2.2 milyon TL, vergileri ile birlikte 2 milyon 777 milyon TL’ye satıldı, yer yerinden oynadı. Satan Oktay Duran ile alan Murat Ülker’in Duran Ambalaj’da iş ortağı olmalarında gizli şifre arayanlar oldu. Bazı gazetelerde de uzmanların “O eser o parayı etmez” görüşleri yer aldı.
Müzayedeyi gerçekleştiren Antik A.Ş’nin sahibi Turgay Artam, açık artırmanın yapıldığı o günü anlattı ve Burhan Doğançay’ın eserini almak için 8 kişinin yarıştığını belirtti. Murat Ülker’in verdiği 2.2 milyon TL’den önce artırılan son fiyatın 2.1 milyon TL olduğunu söyledi.
Artam, “8 kişi kıyasıya yarıştı. 1 milyon TL’den sonra rakamlar 50 bin TL’lik artırımlarla yükseldi. Bir ara bir yatırımcı 10 bin TL’lik bir artırım yaptı. Onu da kabul ettik. Son olarak eser 2.2 milyon TL’ye Murat Ülker’de kaldı” dedi.
Ben sanat uzmanı değilim. Bu eserin değerini tıpkı borsada hisse senedinde olduğu gibi alıcı ile satıcının buluştuğu rakam belirler. Ancak Turgay Artam’ın verdiği bazı bilgiler, ortaya çıkan rakamın çok da uçuk olmadığını ortaya koyuyor.
* Alanla satanın iş hayatında ortak olması, ortaya çıkan değeri hafifletir mi?
-Olur mu öyle şey. Biz pek çok müzayedede aynı aileden kişilerin de eserler için yarıştığını gördük. Zaten sanata yatırım yapan insanlar belli. Dar bir çevrede eserler alınıp satılıyor.
* Burhan Doğançay’ın bu eserini bu kadar değerli kılan ne oldu sizce?
* Burhan Doğançay’ın Sultan Ahmet Camii’nden esinlenerek yaptığı bu eser bir başyapıttır. Doğançay’ın başyapıt sayabileceğimiz 3 eseri vardır ve bu satılan da onlardan biridir. Sonuçta dünyanın farklı ülkelerinde 46 müzede eserleri olan bir sanatçıdan sözediyoruz. Bu rakam kesinlikle çok değil.
* Doğançay’ın başyapıt sayılmayan eserlerinde nasıl rakamlar oluşuyor?
Örneğin yine Doğançay’ın Bullish Breakthrough adlı kurdela bir eserini sattık. Başlangıç fiyatı 135 bin TL idi. 473 bin TL’ye satıldı. Küçük bir tablosu Abu Dabi’de geçtiğimiz günlerde 241 bin dolara alıcı buldu. Böyle baktığınızda da Mavi Senfoni’nin fiyatı kesinlikle pahalı değil.
* Son dönemde, bankalara olan güvensizlik, kriz ortamında sermaye piyasalarına yönelen yatırımlardan kaçış mı sanat eserlerine olan ilgiyi artırdı?
Kesinlikle öyle oldu. Bakın herkes Burhan Doğançay’ın eserine kilitlendi ancak Fahr El Nisa Zeid’in bir eserini de 1 milyon 325 bin liralık fiyata sattık. Artık insanlar, bilgisayar ekranlarında gördüğü rakamlardan ibaret sanal yatırımlar yerine, bakabildiği hissedebildiği duvarına asabildiği, dostları ile paylaşabildiği sanat eserlerini tercih ediyor. Bu da yatırımların önünü açtı. Benim analizlerime göre bir sanat eseri 3 yılın sonunda yüzde 400 ile 600 arasında prim yapıyor. Dünyada ne krizler oldu ancak hiç bir dönemde sanat eserleri bu krizden etkilenmedi tam tersi güçlenerek çıktı.
* Murat Ülker sanıyorum bu eser için ciddi bir de vergi verecek. Dünyada sanat eserlerinden bu tarz katma değer vergisi alınıyor mu?
Tablonun satış fiyatı 2.2 milyon TL. Biz bunun üzerinden yüzde 7 komisyon alırız. Yani yaklaşık 154 bin TL. Komisyonlu fiyat üzerinden de yüzde 18 KDV kesiliyor. Böyle olunca devlete gidecek 423 bin TL ile birlikte fiyat 2 milyon 777 bin TL’ye geldi. Dünyanın hiçbir ülkesinde böylesine yüksek vergiler yok. Bunun için çok uğraştık ancak katma değer vergisini bir türlü kaldırtamadık.
* 2.2 milyon TL’lik fiyat Türk sanat eserleri için sınıf atlatacak mı gerçekten?
Sadece şunu söylemek istiyorum. Osman Hamdi’nin Kaplumbağa Terbiyecisi’ni 5 milyon TL’ye satmıştık. Bugün o tablo yeniden satışa konulsun başlangıç fiyatını 20 milyon TL yaparım.
‘Kaplumbağa Terbiyecisi satılırsa başlangıç fiyatı 20 milyon TL olur’
Haberin Devamı