Kadınların altın günü vurguna mı dönüşüyor?

Haberin Devamı

Yastık altındaki altının ekonomiye kazandırılmasına kimsenin itirazı yok. Ancak kadınların bilezikleri, ziynet eşyaları toplanırken ‘has’sas tartım yapılıyor mu, orada ciddi şüpheler var,

Türk insanı altına sevdalı. Bir rivayete göre yastık altında 300 milyar dolarlık altın var ama kimseye bir hayrı yok. Bu altınların ekonomiye kazandırması gerektiğine vurgu yapıldı ve finans kuruluşları peş peşe altın günleri düzenlemeye başladı.

Bankaların altın alımı ile ilgili bir uzmanlığı yok. Dolayısıyla altın günü düzenlenen şubeye ya altın rafinerisinden ya da anlaşmalı bir büyük mücevherci kuruluştan eksperler geliyor. Çatı, bankanın ya da katılım bankasının çatısı.

Yani insana güven veriyor. Ancak hanımların getirdiği altının has miktarını tespit edenler başka kurumlara ait kişiler...

Zaten sorun da sanıyorum burada başlıyor. Altınların değerinin tespitinde bazı sıkıntılar oluyor.

Önce has miktarı nedir bunu açalım. Örneğin çeyrek altın...

22 ayar bir çeyrek altının ağırlığı 1 gram 75 santimdir. Haslık oranı ise 916 milyemdir. Dolayısıyla has miktarının 1.603 gram çıkması gerekir.

Şimdi elimde bir banka tarafından düzenlenmiş değer tespit belgesi var. Burada bu çeyrek altının has miktarı 1.56 gram olarak tespit edilmiş. Altın gününe katılan bir hanım 16 adet çeyrek altın getirmiş. Has net toplamı 25.05 gram görünüyor.

2 adet yarım, 14 adet tam lira 11 adet de Ata’sı varmış bu hanımın. Toplamda 43 adet ziynet için belirlenen has miktarı 191.21 gram.

Bunun bir matematik hesabı var. 22 ayar altını 916’lık milyem miktarı ile çarpıyor ve has miktarını belirliyorsunuz. Konunun uzmanlarına bu kadına ait 43 adet ziynet ürününün olması gereken has miktarını hesaplattım. 194.20 gram çıktı. Yani toplamda 3 gramlık bir eksik var. Aşağı yukarı 300 Türk Lirası’na denk geliyor. Bu 43 ziynet eşyasının toplamı 19 bin lira civarı bir para etmiş. Yani aslında 19 bin 300 lira olması gerekiyor. Yüzde 1.6’lık bir değer kaybı.

Sadece bu hanım için totalde eksik hesaplanan kısım 300 TL...

Göze çok önemli bir miktar olarak görünmeyebilir.

Ancak hesaba bir de şöyle bakarsak durumun vehameti daha net ortaya çıkacaktır sanırım.

Peki ne yapmak lazım?

Bu altın günleri başladığından bu yana yaklaşık 25 ton altının finans kuruluşlarına getirildiği tahmin ediliyor. Yani 25 milyon gram yapar. Eğer yukarıda örneğini verdiğim formül tüm alımlarda uygulandıysa kaba bir hesapla 75-80 milyon liralık bir fark çıkar ortaya ki ciddiye almak gerekir.

Sakın yanlış anlaşılmasın. Tüm altın günü düzenleyen kuruluşlar bu hesaplamada altını olan kişi aleyhine bir durum yaratıyor demek istemiyorum. Sadece ‘Uyanık olmak lazım’ diyorum. Madem böyle bir hesaplama hatası var, altın gününe katılmak isteyen kadınlar ya da beyler ne yapacak? Bir finans kuruluşunun kapısından içeri girmeden önce üç dört tane kuyumcu dolaşarak TL’ye çevirmek istedikleri altının değerini tespit ettirmelerini tavsiye ederim.

Değer tespit tutanaklarına bakıyorum, alınan altının gramını bile yazmaya gerek görmemişler. Çocuğa nüfus kağıdı çıkarıp soyadını yazmamak gibi birşey bu.

Bu tutanakların bir standartının olması gerekmez mi? Bir de bazı bankaların uyguladığı işlem masrafı olayı var. Bir vakayı anlatacağım...

Bir kadın altınlarını getiriyor bankaya. Ancak 10 gün sonra fikir değiştiriyor ve altınlarını geri istiyor. ‘TL olarak ödeyelim’ diyorlar. Kadın altınlarını geri istiyor. 59 gram altını kadına geri veriliyor ancak 90 liralık masraf bedeli karşılığında. Dekontu inceliyorum. 85.71 lira masraf almışlar, 4.29 lira da Banka Sigorta Muamele Vergisi kesintisi. Yani verip geri almada da hesapta olmayan sürpriz masraflar var. Buna da dikkat etmek lazım.

Altının ortaya çıkması için bankalar gerekli

Kuyumculuk sektörünün çalışma biçimine bakınca altının ekonomiye kazandırılması için finans kuruluşlarına mutlaka ihtiyaç olduğunu da gözardı etmemek lazım.

Yani hakikaten yastık altında atıl duran altının ekonomiye kazandırılması isteniyorsa katılım bankaları ve bankalara ihtiyaç var.

Çünkü bu görevi kuyumcuların yerine getirmesi imkansız. Çalışma prensiplerinden dolayı yapamazlar.

Kuyumcular şöyle çalışır:

Onların sermayesi altındır. O gün altın satıp kasaya para koyduğu zaman açığı olduğunu düşünür. Bu açığı tekrar altın alarak kapatmak ister. Bu altın açığını da ya vatandaştan gelen hurda altınla, yetmediği takdirde de rafineriden külçe altınla karşılar.

Dolayısıyla bu mantık çerçevesinde altının ekonomiye kazandırılması mümkün olmaz. Bir kuyumcunun 100 kilo altını varsa onu hep muhafaza eder. Alım satım arasındaki fark onun kazancıdır.

İşte bu yüzden bankalara ihtiyaç var, ancak oyunun kuralları doğru kurgulanmalı. Şüpheye mahal verilmemeli...

Anlaşmalı kuyumcu modeli tutabilir

İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Alaattin Kameroğlu ile konuştum. Durumu ona da sordum. Şikayetleri dikkate alarak bir kampanya başlatmışlar. Şöyle bir sloganı tüm kuyumcuların dışarıdan görünür bir yerine asmışlar:

“Sayın müşterimiz bankanıza altın hesabı açtırmadan önce takılarınızı kuyumcunuza getirip doğru değer tespiti yaptırmanızı tavsiye ederiz.”

Fena fikir değil. Daha çok altının ekonomiye kazandırılmasına yardımcı olacak bankalar için yapılacak şey bana göre şubenin bulunduğu bölgede güvenilir 3-4 kuyumcu ile anlaşmaları olacaktır. Bankalara altının vermek isteyenler bu kuyumcular sayesinde iki hatta üç kere check edilmiş bir değer bulabilirler.

Yastık altında ne kadar altın var?

Bunu bilebilmek çok zor. Ancak bugüne kadar tahminler hep 4-5 bin ton altın varlığı üzerinden yapıldı. Kuyumcular Odası Başkanı Alaattin Kameroğlu ise vatandaşın elindeki altın miktarının 800 ton ile bin ton arasında olacağını iddia ediyor. “Bin ton da kuyumcuda vardır. Dolayısıyla toplam altın miktarı 2 bin tonu geçmez” diyor. Bunun nedenini de şöyle izah ediyor:

“Hesap yıllar içindeki altın ithalatından yola çıkılarak yapılıyor. Ancak atlanan bazı detaylar var. Biz turiste altın satıyoruz. Doğu Bloku ülkelerinden gelip buradan ciddi miktarda altın alıp gidiliyor. Ayrıca Avrupa’da 2 binin üzerinde Türk kuyumcu var. Bunlar altının yüzde 80’ini Türkiye’den çantacılık yöntemiyle kayıtsız kuyutsuz çıkarır. Zira Avrupa’da vergiler yüksektir. Ayrıca sınır ticareti de vardır. Bu saydığım yollarla yurtdışına çıkan altını düşerseniz 5 bin ton yerine 2 bin ton hesabını yapmak ve bunu doğru kabul etmek daha mantıklı olacaktır.’

DİĞER YENİ YAZILAR