Kuzey Irak’taki özerk Kürt Bölgesel Yönetimi, Bağdat onayı olmaksızın kendi adına petrol ihracatına ilk kez cesaret etti. Petrolü ihraç eden şirketi Genel Energy, ihraç limanının Mersin olması Türkiye’yi bu gelişmenin bir parçası yapıyor. Ancak Türkiye’nin Kuzey Irak’taki yeni oyunda çok daha büyük bir rolü var. Bu rol öyle büyük ki aylık doğalgaz faturası 400 liraya çıktığı için isyan eden Ayşe Teyze’yi bile yakından ilgilendiriyor...
Önce sıcak gelişmeyi aktaralım. Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi (KRG) ilk kez kendi adına dünya pazarlarına Türkiye üzerinden ham petrol ihracatına başladığını duyurdu. Miktar küçük ama sembolik değeri büyük. Genel Energy tarafından işletilen Kuzey Irak’taki Taq Taq sahasından çıkan petrol, kamyonlarla Mersin Limanı’na taşındı ve oradan da dünya pazarlarına ihraç edildi. Kuzey Irak’taki yönetim bir süredir petrol ihracatına Bağdat yönetiminin izin vermemesinden ve yüzde 17’lik payının da ödenmemesinden şikayet ediyordu. Ticaret şimdilik takas gibi görünüyor. Kuzey’de ham petrol var ancak işlenmiş ürün yok. Ham petrol verip karşılığında benzin almış gibi bir yumuşak izahat var. Ancak ‘fiilen Bağdat ilk kez by-pass edildi’ diyebiliriz.
Haberin duyulması ile birlikte Bağdat yönetimi de beklenen tepkisini verdi. Bağdat’ta üst düzey bir petrol yetkilisi, “Eğer KRG yasal onay olmadan takasa bile giderse yanlış yola sapıyor demektir; bu, durumu daha da kötüye götürür ve bir anlaşmaya varılmasını daha da zorlaştırır” dedi.
Öyle görünüyor ki Kuzey Irak’ta Pandora’nın kutusu açıldı. Bağdat’ın tepkisi belli. Zaten yaklaşık 1 ay kadar önce Kerkük’te Kuzey Irak güçleri ile Bağdat yönetimine bağlı güçler karşı karşıya gelmişti. Gerginliğin ana sebebi Kuzey’deki zengin enerji kaynaklarının nasıl paylaşılacağı...
‘Türkiye oyunun tam da göbeğinde’ demek yanlış olmaz. Aslında Rusya da ABD de bu oyunun bir parçası. Ancak Türkiye için Birinci Dünya Savaşı’nda kaybedilen Ortadoğu’daki çıkarların yeniden elde edilebileceği bir fırsat var kapıda. Ve aslında bu oyunun Türkiye için en kritik parçası petrol değil doğalgaz...
Kuzey Irak’ın doğalgazı Türkiye için çok stratejik. Nedenlerini inceleyelim:
- Coğrafi olarak çok yakın. Yani taşıma maliyeti düşük. Dolayısıyla buradan alınabilecek gazın bin metreküpü 250 bilemediniz 300 dolara malolabilir. (Rusya’dan aldığımız gaza 400 doların, İran’dan aldığımız gaza ise 500 doların üzerinde bedel ödediğimiz düşünülürse bu çok ciddi bir ucuzluk anlamı taşıyor.)
- Türkiye, 2012’de 44 milyar metreküpün üzerinde doğalgaz ithal etti. Bu ithalatın bir bölümünün Kuzey Irak gazı kaynaklı olması paçal olarak maliyetleri aşağı çekecektir. Ayrıca Rusya’nın ve İran’ın yeni fiyat vermeye razı olması anlamına da gelecektir.
- Doğalgaz faturasının ucuzlaması neticede evinde doğalgaz kullanan Ayşe Teyze’nin sürekli şişen faturasına bir çözüm olur. Faturası şişmez hatta bir miktar düşebilir.
- Daha da önemlisi Türkiye’nin cari açığına yönelik endişeli havayı dağıtır. Türkiye’nin verdiği cari açığın yüzde 68’i enerji ithalatı kaynaklı. 2012’de 60 milyar doları bulan bir enerji ithalatı sözkonusu olacak. Bu rakamda yüzde 10’luk bir indirim dahi cari açıktan 6 milyar doları siler.
Yıldız neden inemedi?
Hatırlarsınız geçtiğimiz ay Taner Yıldız’ı taşıyan uçak, Bağdat yönetiminin talimatı ile Erbil’e indirilmemiş Türkiye’ye geri döndürülmüştü.
Bu olayın arkasında Kuzey Irak’taki bu büyük enerji oyununda Türkiye’nin elini güçlendirmeme çabasının etkisi vardı. Yıldız Erbil’de muhtemelen büyük bir doğalgaz anlaşmasının ilk adımını atacaktı. Belki de 2015’ten itibaren Kuzey Irak gazı Türkiye’ye akmaya başlayacak, Bağdat bunu istemiyor.
Dediğim gibi, Pandora’nın kutusu açılmış görünüyor. Engeller kalkarsa gaz Türkiye’ye ve Avrupa’ya gidecek. Konunun PKK varlığını eritecek stratejik gücü olduğunu da söylemek lazım.
Irak’ta bölünme istenmiyor ama...
Bağdat yönetimi ile Kürt yönetimi arasında tansiyon bir süredir hayli yüksek. Hatta geçtiğimiz ay iki taraf savaşın eşiğine kadar geldi. Kerkük’de gövde gösterisi yaptılar sonra baltaları toprağa gömdüler. Ancak bu bir daha topraktan çıkarılmayacağı anlamına da gelmiyor. Herkes Irak’ta toprak bütünlüğünden yana gibi ancak çıkarlar çatışıyor.
Türkiye tavrını Kuzey Irak yönetiminden yana koymuş gibi görünüyor zira çıkarları bunu emrediyor.
Erbil Yönetimi de Türkiye’yi dış dünyaya açılacağı kapıda stratejik ortak olarak görüyor.
Burada ABD’nin tavrı önemli. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan enteresan bir çıkış yapmış, “Türkiye ve Kuzey Irak’lı Kürtler’in anlaşmasından Bağdat ve Washington memnun değil. Ancak güçler Irak’taki kaynaklara sırtımızı döneceğimizi düşünüyorlarsa yanılıyorlar” demişti.
Başbakan Erdoğan’ın ABD’ye yapacağı ziyaretin en önemli parçası muhtemelen Kuzey Irak ve enerji olacak. Tabii bir de PKK konusu...
Sadece Miran’daki rezerv 150 milyar m3
Mehmet Emin Karamehmet ve Mehmet Sepil’in kurup büyüttüğü ve daha sonra yabancı ortak aldığı Genel Energy’nin Kuzey Irak’ta zengin petrol ve doğalgaz sahaları bulunuyor. Genel Energy’nin yüzde 51 hissesine sahip olduğu Miran sahasında tespit edilmiş 150 milyar metreküpün üzerinde gaz var. Sahada açılan kuyu adedi henüz sınırlı ve mevcut verilerin ışığında bu muhafazakâr tahminin çok ötesinde hacimlerin bulunduğu hesaplanıyor. Mevcuit rezerv bile Türkiye’nin 6-7 yıllık ihtiyacını karşılayacak seviyede.