Bilmem farkında mısınız ancak Kuzey Marmara Otoyol ve Köprü projesi kadar büyük, belki ondan da büyük bir proje olan FATİH, sessiz sedasız şekilleniyor. İlk pilot ihale yapıldı. Ancak belli ki kafalar karışık. 15 milyon öğrencinin kullanacağı tabletler sadece Wi-Fi uyumlu, 3G’siz olabilir. 3G’siz tablet, 2012 yılında siyah-beyaz televizyona mahkum olmak gibi bir şey. 3 milyar euronun üzerinde büyüklüğe sahip projenin ‘çöp’e gitme riski var.
Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi yani FATİH... Kısaltması FATİH’le uyumlu olsun diye hareketin adı belli ki biraz zorlanmış. Ancak büyük bir proje. Hatırlarsanız Başbakan Erdoğan 3 Haziran 2011 seçimlerinden hemen önce Kanal İstanbul Projesi ile birlikte en büyük kozlarından biri olarak ortaya koymuştu tableti.
40 bin okul ve 570 bin sınıfta 700 bin öğretmene hizmet verecek FATİH projesi ile her öğrencinin bir tablet bilgisayarı olması öngörülüyor.
Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, geçtiğimiz günlerde pilot sayılabilecek bir ihaleye çıktı ve iki partide 4 bin 500 tablet bilgisayar almak istedi. 15 milyona ulaşacak tablet alımının ilk denemesi olması bakımından çok ama çok önemliydi.
Devlet Malzeme Ofisi tarafından ilan edilen teknik şartnameye bakınca ortada ciddi bir tehlikenin varlığı hemen dikkati çekti.
İhale şartnamesinin iletişim ile ilgili bölümünde “Dahili 802.11 b/g/n wireless adaptör olmalıdır. Wi-Fi adaptör tercihen en az 21 kanal üzerinden seçimli olarak sağlayabilmelidir” diyor.
Bu bir pilot alım ancak bundan sonraki alımlar için de ciddiye alınması gereken bir sinyal.
3G ile ilgili şart aranmaması, ‘3G’siz de olur’ denmesi önemli.
Tabletin tanesinin en az 200 euro civarında bir fiyatı olacak. 15 milyon tablet demek en az 3 milyar euroluk bir alım demek...
Ancak 3G’siz haliyle, sakat doğma ihtimali var. Bu pilot ihale bize bunun sinyalini verdi.
FATİH projesi ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı’ndan tutun, Ulaştırma Bakanlığı’na kadar 6-7 bakanlık ilgili. Bu kadar ilgilisinin olması biraz da tehdit. Zira projenin gerçek sahibi belli değil.
Koordinasyon Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’da ama bana göre bu projenin asıl sahibi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan’ın ‘3G’siz de olur. Wi-Fi özelliği bize yeter’ dediğini, diyebileceğini sanmıyorum.
Bu işin kamuoyunda tartışılması lazım. Eğer bu tabletler 3G özelliksiz olursa, başlıkta da dediğim gibi siyah- beyaz televizyondan farkı kalmayacak.
Maliyet çok artar mı?
Elbette Wi-Fi uyumlu bir tabletle üzerine ilave olarak 3G uyumu da olan bir tablet aynı maliyette değil. Ancak bu maliyet farkı öyle üzerinden kalkılamayacak bir fark da değil. Hani güzel bir söz vardır: ‘Ucuz alacak kadar zengin değilim’ diye... Projeye böyle bakmak lazım.
Konunun ilgililerine sordum. Eğer Wi-Fi özellikli tablet ortalama 200 euroya maloluyorsa, üzerinde ilave olarak 3G özelliği de olan bir tableti bunun sadece 20 euro üzerinde bir fiyatla yani yüzde 10 fiyat farkıyla almak mümkün. 3 milyar euroluk projede 300 milyon euroluk ilave maliyet demek. Ancak 3 milyar euroyu çöpe atmaktansa 3G’lisini yapmak daha doğru.
Neden 3G’li olmalı?
Öğrencilerin bilgiye sadece okulda değil, evde hatta servis aracında, durakta beklerken, haftasonu bir AVM’ye gittiğinde de ulaşması gerekir.
Wi-Fi özellikli bir tablet öğrenciye bu imkanı veremez. Mevcut teknoloji ile kapsamlı bir mobil geniş bant erişimi ancak 3G teknolojisi ile mümkün olur. Zira dış mekanlarda 3G kapsaması şu an için Türkiye’nin yüzde 85’ine yaklaşmış vaziyette. Dış mekanda Wi-Fi kapsama oranı sadece yüzde 1. Evlerin de ancak yüzde 23’ünde sabit internet var. Bu demektir ki tabletler 3G’siz olursa her 4 öğrenciden sadece 1’i evinden internete bağlanabilecek.
3G özellikli tablet ile çocukların konum bilgisine ulaşmak, okulu kırmışlarsa nerede olduklarını öğrenmek mümkün. Ayrıca panik butonu ile öğrenciler acil durumlarda ailesine ya da polise bilgi gönderebilirler. Baz istasyonları sayesinde çocuğun yerini belirlemek mümkün olur.
Bu tabletler sadece FATİH projesinde kullanılmayacak. Bölge ülkelerine de ihracı düşünülüyor. Oysa dünyada ADSL kullanımına göre mobil geniş bant kullanımı daha yüksek. 3G özelliksiz bir proje bölgesel model olma şansını da yitirebilir.
Güvenlik açısından da 3G avantajlı. 3G bağlantılarının sağladığı güvenliği aşabilecek cihaz satışı sınırlandırılmış vaziyette. Oysa Wi-Fi cihazların sağladığı güvenliği aşabilecek cihazlar piyasada kol geziyor. 100 dolarlık bir Çin malı çözücü ile gerçek Wi-Fi erişim noktasını kapatıp yerine sahte bir erişim noktası koymak mümkün.
3G’de güvenlik algoritmaları gizliyken, Wi-Fi’de güvenlik zafiyeti olduğunu herkes biliyor. Bu algoritmalar kırılarak öğrenciler ve öğretmenler saldırıya maruz kalabilir, güvensiz ağlara bağlanmaya zorlanabilir. Yani Wi-Fi’nin SIM bazlı 3G güvenliğiyle boy ölçüşmesi mümkün değil.
Nitekim Türkiye Bilişim Vakfı da benzer görüşleri ortaya koyuyor. 3G’yi de kapsayan karma erişim modeli ile hizmet kalitesinin artacağını, çeşitliliğin sağlanacağını ve herşeyden önemlisi şeffaf bir rekabet ortamı sağlanmış olacağını vurguluyor.
Fatih’in fedaisi Bizans’a kök söktürmüştü. FATİH’in tabletinin de cahilliğe kök söktürmesi, eğitim düzeyini artırabilmesi için 3G özellikli olması gerekiyor. 3G’siz FATİH’in tabletinin, kılıç yerine kama ile düşmanlarına saldıran cesur ama cahil fedaiden farkı kalmaz, ölür gider...
FATİH’in tableti siyah-beyaz televizyon gibi mi olacak?
Haberin Devamı