Bankacılık sektörü, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın kredi büyümesine yönelik bankalara yaptığı uyarılarla yatıp kalkıyor. Aslında Babacan’ın sözlerine uyarı demek hafif kalabilir. Zira Bakan bankaları resmen tehdit ediyor. Bir hafta kadar önce “Kredilerde uçup gitmek isteyenler var, onları vururuz” dedi. Önceki gün de “Bizi polisiye tedbirler almak zorunda bırakmasınlar” diyerek, kredi büyüme temposu yüzde 25’in üzerinde olan bankalara açık açık sopa gösterdi.
Önceki akşam bir grup gazeteci, Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın ile bir yemekte buluştuk.
Hisse başına kârlılıkta 2010’da Türk bankacılık sektörünün en iyi rakamlarını yakalayan Yapı Kredi Bankası’nın Genel Müdürü Faik Açıkalın, soru bombardımanına tutuldu. Rekabet Kurumu’nun başlattığı promosyon soruşturması, yemeğin ana gündem maddesi haline dönüşse de ben Açıkalın’ın özellikle kredi büyümesine yönelik sözlerini daha önemli buldum.
Faik Açıkalın, kredi büyümesine yönelik politikanın çok sağlıklı bir iletişimle yürütülmesi gerektiğini belirttikten sonra, “Ben şayet yüzde 25 büyüme angajmanına uyuyorsam, uymayanlar yüzünden cezalandırılmamalıyım. Uyanlarla uymayanlar aynı kefeye konmamalı. Kurala uyan ceza görmemeli” dedi.
Açıkalın kredilerde yüzde 25 büyüme temposunun önerilmesine rağmen sektörde yüzde 35’in üzerinde kredi büyümesi olduğuna dikkat çekerken, böyle giderse munzam karşılıklarda yeni bir artışın gelebileceğini söyledi ve ekledi:
“Ancak ben banka bazında önlem alınabileceğini düşünüyorum. Regülatör kurumun önünde bir sürü enstrüman var. Nasıl Hollanda Türk bankaları için farklı rasyolar istedi, bizde de benzer bir durum olabilir.”
Açıkalın, Yapı Kredi Bankası olarak yüzde 25 büyüme temposunun içinde olduklarını, rakamların sürekli kontrol edildiğini belirtti. Bu arada Açıkalın, munzam karşılıklarda, dolayısıyla paranın maliyetinde bir artış beklentisinin kredi kullanımını öne çektiğine de dikkat çekti.
Açıkalın, siyasi otoritenin böyle bir yaklaşım içinde olmasını destekleyip desteklemediğinin sorulması üzerine de şu yanıtı verdi:
“Sonuçta orta vadeli program BDDK’nın değil, Hükümet’in bir sorumluluğu. Eğer kredilerdeki artışın cari açık başta olmak üzere bazı alanlarda bir tehdit oluşturacağını düşünüyorlarsa bizim bunu desteklememiz, hatta teşekkür etmemiz lazım. Bazı arkadaşlarımız ‘Şimdi büyümeyeceksek ne zaman büyüyeceğiz’ diye düşünüyor olabilir. Ancak sürdürülebilirlik yıllık performanslardan daha önemlidir. Üstelik bu kararlar seçim senesinde alınıyorsa bir bildikleri bir gördükleri vardır diye düşünmemiz lazım.”
2010 muhteşemdi bu yılki kârlılık öngörüsü mütevazi
Yapı Kredi Bankası’nın konsolide net kârı 2010 yılında yüzde 45 artarak 2 milyar 255 milyon TL oldu. Bu Türk bankacılık sektöründeki en iyi performanslardan biri olarak dikkati çekti. Hisse başına kârlılıkta Yapı Kredi sektör ortalamasının epey önüne geçti.
Açıkalın bu başarının üstüste konan taşların bir eseri olduğunu söylerken “Her alanda biraz büyümek yerine ne istediğimizi doğru tanımladık. Çok doğru yerlere şube açtık. 2 yılda bir orta ölçekli banka büyüklüğünde 240 şube açtık. Sıkı gider yönetimi ve aktif kalitesindeki iyileşme kârı getirdi.” dedi.
2011 yılı ile ilgili olarak ise şöyle konuştu:
Sıkılaşan regülasyon ve artan rekabet ile 2011 yılı kârlılıkta doğru bankacılık yapanla yapmayanın ayrışmaya başlayacağı bir dönem olacak. Hazine bonosunun uyuşturucu getirisi vardı, herkes gerçek bankacılık yapmıyordu. Şimdi o kağıt oyunu bitti. Artık batırdığınız para midenize taş gibi oturacak. Biz Yapı Kredi olarak bu yıl da kârlılıkta belli bir artışı öngörüyoruz”
İtibarla ilgili tepkiler abartılı
Yapı Kredi Genel Müdürü Faik Açıkalın, Rekabet Kurulu’nun maaş promosyonları ile ilgili olarak bankalara yönelik soruşturmasına ilişkin de, “Ben itibarla ilgili tepkilerin biraz abartıldığını düşünüyorum. Bizim itibarımız o kadar kolay sarsılmaz. Biz o itibarı kolay kazanmadık” dedi.
Sözlü savunmada bazı bankaların genel müdürleri konunun Türk bankalarının uluslararası arenadaki itibarlarını zedeleyeceğini belirtmişti.
Kararın 10 Mart’ta verileceğini hatırlatan Açıkalın, şöyle devam etti:
Konunun içeriğine, yaklaşımına, hesaplanması öngörülen cezaya katılmıyoruz. Ancak ne karar çıkarsa çıksın saygı duyacağız. Biz oraya diğer banka müdürleri ile anlaşıp gitmedik. Ben oraya saygımı göstermek için gittim. Bir de Genel Müdür olarak, eğer varsa bile hiçbir bu tip işin içinde bilinçli olarak olmadığımızı anlatmak için... Ankara’da konuşmamı şöyle bitirdim; ’Biz her ne karar çıkarsa çıksın saygı duyacağız.’ Tabii saygı duymam, itiraz etmemi engellemez. Şunu da ifade ettim ’Bu kararın sadece hukuksal değil, vicdani ve adil olması gerektiğini düşünüyorum.’ Çünkü hukuk ile adalet bir arada olması gereken şeyler. Ben Rekabet Kurulu’nun sağduyuyla düşüneceğine ve karar alacağına inanıyorum.”
Açıkalın, soruşturmanın bir katkısına da değindi:
“Soruşturmaya tabii olmak bile amaca ulaşmıştır. En azından çok ciddi bir farkındalık sağladı. Rekabet Kanunu, herkesin çok ciddi şekilde radarına girdi.”
Faiz 100 baz puandan fazla artacak mı?
Yemekte faizler konusu da gündeme geldi. Faik Açıkalın, faiz artışı bekleyip beklemediğini masadakilere sorarken Fortune Dergisi Genel Yanıt Yönetmeni ve VATAN yazarı Ali Ağaoğlu faizin şu an bulunduğu seviyeden 100 baz puandan daha fazla artışla yılı kapatacağını iddia etti. Faik Açıkalın, 100 baz puandan fazla bir artış beklemediğini söyledi. Ortaya bir iddia çıktı. Ben de en fazla 100 baz puan hatta 75 baz puanlık bir artışı öngördüğümü belirterek iddiaya katıldım. Sonuçta Faik Açıkalın ve ben bir tarafta, Ali Ağaoğlu diğer tarafta olmak üzere iddialaştık. Yıl sonuna kadar 101 baz puanlık bir artış olursa yani Merkez’in faizi 7.26 bile olsa Ağaoğlu’na yemek ısmarlayacağız. 7.25 ve daha altında kalırsa o bizi yemeğe çıkaracak. Kayıtlara girsin diye yazıyorum. Sonra yan çizme olmasın.
Kuzey Afrika’da orta vadede çok iyi fırsatlar çıkacak
Faik Açıkalın’ın Libya başta olmak üzere Kuzey Afrika ve Ortadoğu ile ilgili tespiti de dikkatimi çekti. Önemli bulduğum için aynen aktarıyorum: “Olaya kısa vadeli değil orta vadeli bakarsak bölgedeki ülkelerde iktidara kim gelirse gelsin ciddi bir refah transferi olacağını öngörmemiz lazım. Bakın, Suudi Kralı 35 milyar dolarlık bir kaynağı halka aktaracağını söylüyor. Bunun devamı gelecek. Kaynak transferi altyapı yatırımları ile olur. O coğrafyada yatırımlar artacak. Türk müteahhitlerine çok büyük fırsatlar çıkacak.”
Faik Açıkalın: Kurala uymayanla ben aynı kefeye konmamalıyım
Haberin Devamı