DüŞünebİlİyor musunuz Türk ekonomisinin lokomotifi olan gayrimenkulün, referans alınabilecek bir endeksi yok. Konut ya da ofis fiyatları artıyor mu, artıyorsa yüzde kaç artıyor bilen yok. Köşe başındaki bir masa bir kasa emlakçıdan edinilen izlenimle milyon dolarlık yatırımlar yapılıyor, evler alınıyor, evler satılıyor.
Oysa gelişmiş ülkelerde konut fiyatlarındaki değişimleri veren istatistiki veriler, tüm piyasalar tarafından merakla beklenir, borsalar düşer ya da çıkar. Örneğin ABD’de yeni ev satışlarının, mevcut ev satışlarının ayrı ayrı endeksleri var. Ayrıca konut fiyatları endeksleri var. Ticari gayrimenkul fiyatları, ofis binaları fiyatları, sanayi lojistik binaları fiyatları, perakende binaları fiyatları, ticari gayrimenkul fiyatları tek tek endeksleniyor ve açıklanıyor. Tüm oyuncular da gayrimenkul fiyatları düşüyor mu yoksa çıkıyor mu biliyor.
Bu eksikliği Garanti Mortgage ile uluslararası bir gayrimenkul derecelendirme şirketi olan Reidin bir ölçüde gideriyorlardı. Bu çabayı kesinlikle kutlamak lazım. Ancak daha kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç olduğu da gerçekti.
1999 yılında kurulan GYODER yani Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları Derneği bu büyük boşluğu doldurmak için harekete geçti. GYODER’in 300’e yakın üyesi var. Bunlar Türkiye’nin en tanınmış taahhüt firmaları. Her biri metrekaresi 1000 TL’ye de satılabilen ya da 10-12 bin dolarlara ulaşan evler ofisler inşa edip satıyor.
GYODER Başkanı Turgay Tanes, bir konut ve hemen ardından da bir ofis endeksi oluşturmak üzere harekete geçtiklerini, ilk verileri sonbaharda açıklayacaklarını söyledi. Bu çalışmayı Reidin ile birlikte yapacaklarını kaydeden Tanes, “Türkiye için 16’ncı büyük ekonomi diyeceksiniz. İnşaat bu dev ekonominin can damarı olacak ancak sağlıklı datanız olmayacak. Böyle bir şey kabul edilemez. Bunu dikkate alarak yola çıktık ve Türkiye’nin referans alınabilecek bir gayrimenkul endeksinin olması için harekete geçtik” dedi. Gayrimenkul sektörünün şu an için başı boş olduğunu ifade eden Tanes, “Bir emlakçının izlenimleri ile konut fiyatlarının arttığına ya da düştüğüne karar veriliyor. Bunu engelleyeceğiz. Bizim üyelerimiz arasında taahhüt firmaları, AVM yatırımcıları, AVM işletmecileri, denetim değerleme, gayrimenkul yönetim şirketleri var. Bu alanda nabzı tutabilecek doğru adres GYODER’dir. İngiliz kökenli Reidin ile birlikte çalışmalara başladık. Sonbaharda ilk verileri açıklayacağız ve daha sonra her ay bu verileri yenileyerek duyuracağız” diye konuştu. Tanes ikinci aşamada da ofis fiyatları ile ilgili bir endeks hazırlayacaklarını belirtti. Ofis binaları konusunda da büyük bir karmaşa yaşandığını hatırlatan Tanes, “Bir ofis sırf çok değerli bir AVM’nin karşısında ve dış cephesi cam kaplı diye A sınıfı tarif edilemez. Bütün bu sınıfların dünya standartlarında oluşturulması gerekir. Bu anlamda da Türkiye’de büyük bir başıboşluk var.” dedi.
Meğer Türkiye’nin bir ‘slow city’si varmış: İzmir Seferihisar
GYODER, 2000 yılından bu yana Türkiye’nin tek gayrimenkul zirvesini de her yıl başarı ile düzenliyor. Türkiye’de gayrimenkul sektörünün tüm yönleriyle tartışıldığı geleneksel bir platform haline dönüşen zirve bu yıl 15 Haziran’da yapılacak. 15-17 Haziran tarihleri arasında ise İstanbul REstate 2010 fuarı var. Türkiye’nin ilk uluslararası katılımlı bölgesel gayrimenkul fuarını sektöre kazandıran GYODER ayrıca gelişen kentlerin yatırım fırsatlarını sektör temsilcileri ile buluşturmak ve bu kentlerin sesini ulusal ve uluslararası alanlarda duyurmak, gelişmeye açık, vizyon sahibi ve önemli potansiyel barındıran kentlere yatırım yapılmasına ön ayak olmak amacıyla da “Gelişen Kentler Zirvesi” düzenliyor. Bunun ilki bu yılın başında Bursa’da yapılmıştı.
Bu yılki zirvede geleceği şekillendirecek eko-kentler ve ‘slow city’ (yavaş şehir) akımı masaya yatırılacak. “Geleceğin Kentleri” oturumunda Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde kurulmakta olan iki eko-kent mercek altına alınacak. Ayrıca son dönemde İtalya’dan çıkıp dünyada trend haline dönüşen slow city uygulamaları da incelenecek. Slow city’nin Türkiye’deki tek örneği İzmir Seferihisar’mış. Seferihisar kendini slow city olarak konumlama ve yatırımcılar nezdinde fark yaratma kararı almış.
Slow city olmak için yeşil alanların belli bir seviyenin üzerinde olması, bisiklet ve yay yollarının arttırılması, gürültü kirliliğinin önlenmesi gibi olmazsa olmaz şartlar var. Henüz tam olarak dünyada slow city olmanın şartları düzenlenmemiş olsa da örneğin nüfusu 50 binin üzerindeki bir şehire bu ünvan verilmiyor. Slow city’ler yerel üretim yapan çiftçileri ve bu organik ürünleri satan dükkan ve restaurantları da destekliyor. “Slow city” akımı ilk olarak İtalya’da ortaya çıkmış ve zamanla bütün dünyaya yayılmış. Bir şehrin “slow city” olarak adlandırılması ve bunu gösteren salyangoz logosunu kullanabilmesi için önce kontrol edilmesi, daha sonra da dedektifler tarafından düzenli olarak denetlenmesi gerekiyor.
Zirvede ‘Geleceğin Kentleri’ oturumunun konuşmacıları arasında yer alan Türkiye’nin ilk slow city sertifikalı ilçesi Seferihisar’ın Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sunumu enteresan olabilir.
Zirvede ayrıca Massachusetts Institute of Technology (MIT) Gayrimenkul Bölüm Başkanı ve Direktörü Dr. Brian Anthony Ciochetti, şehir planlama ve kentsel tasarım alanında 30 yıllık deneyimi bulunan ve yenilenebilir enerji alanının bir numaralı ismi olarak kabul edilen Prof. Dr. Peter Droege, gayrimenkul ve inşaat sektörüne danışmanlık veren Langan International’ın Yönetim Kurulu Başkanı George E. Leventis ve 11 Eylül’de yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nden boşalan ‘Ground Zero’yu yeniden inşa eden THINK Grubu’nun kurucusu, dünyaca ünlü Amerikalı mimar Frederic Schwartz da yer alacak.