Bu yıl malum otomobil satışlarında Cumhuriyet tarihi rekoru kırılıyor. Kesin rakamlar 10 gün sonra gelecek ama bu yılki otomobil ve ticari araç satış rakamının 750 bini geçeceği belli oldu. Bu 750 bin kişi, yaptığım hesaba göre Türkiye’nin toplam vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 10’unu karşılayacak. Dünyanın hiç bir ülkesinde, ayağı yerden kesilen kişiler toplam vergi gelirinin yüzde 10’unu ödemez. Dolayısıyla ‘ekonomide yılın lalesi’ ödülü yeni araç sahibi olan 750 bin kişinindir, hepsini ayrı ayrı kutluyorum
Maliye eski Bakanı Kemal Unakıtan’ın otomobil sektörüne yönelik olarak sarfettiği ‘Araç alanları ve sektörü çok seviyorum, yediveren gülü gibisiniz’ sözlerini unutamıyorum. Dalga geçmenin en şık, en naif hallerinden biriydi o sözler.
Ben o kadar naif olmayacağım ve eğer bir çiçeğe benzetmek gerekirse otomobil alanları güle değil laleye benzeteceğim.
Leman Dergisi’nin başlattığı bir gelenek vardı. Belli kategorilerde ‘yılın lalesi’ seçilirdi. Ekonomide yılın lalesi ödülü bu kategoriler içinde yoktu. Ancak olsaydı ben bu yıl ekonomide yılın lalesi ödülünün otomobil alanlara verilmesini önerirdim. Neden mi?
Yaptığım çok kaba bir hesaba göre Türk Maliyesi’nin 2011’de toplamayı öngördüğü 230 milyar TL’Lik vergi gelirinin neredeyse yüzde 10’unu, 2010 yılında sıfır otomobil alan 750 bin kişi ödeyecek de ondan.
Hesabı koyuyorum ortaya...
Türkiye’de en ucuz otomobil yaklaşık 17 bin TL’ye satılır. Ancak çok fazla talep görmez.
Talep gören otomobillerin ortalama anahtar teslim fiyatı 40 bin TL civarındadır. Bunun çok çok üzerinde fiyata satılan otomobiller de vardır.
Ancak bu yıl satılan 750 bin aracın ortalama fiyatını bulmak istiyorsak alacağımız baz fiyat 45 bin TL’dir.
Bu rakam, sektörün önde gelen temsilcilerinin de üzerinde birleştiği uzlaştığı bir rakamdır. Dolayısıyla ‘2010 yılında 750 bin çarpı 45 bin TL eşittir 33.7 milyar liralık araç satıldı’ diyebiliriz.
Aşağıda bir tabloda farklı segmentlerdeki araçlar üzerindeki vergi yükünü koydum. Malum motor hacmine göre vergi oranı da değişiyor.
Ortalama araç satış fiyatı 45 bin TL alınınca üzerindeki vergi yükünün de yine ortalama 19 bin TL alınması normaldir.
Yani 45 bin TL’ye satılan her bir aracın 26 bin TL’si aracı üretene, 19 bin TL’si de Maliye’ye gitmektedir.
Bunu 750 bin araca genelleyince 33.7 milyar liralık toplam satıştan üreticilerin 19.5 milyar TL, Maliye’nin ise 14.2 milyar TL kazandığı ortaya çıkıyor.
750 bin kişi 14.2 milyar TL’yi Maliye’nin cebine koydu.
Şimdi yine kaba bir hesaba göre bu araçların her birinin yılda ortalama 20 bin kilometre yol katedeceğini düşünelim. Sakın itiraz etmeyin hep ortalamadan gidiyoruz. Elbette az yol yapanı da vardır, çok yol yapanı da...
20 bin kilometre yol yapabilmek için en az 6 bin 500 TL’lik yakıt gerekir. Bu meredin de yüzde 65’i vergi.
Yani alınan 6 bin 500 liralık yakıtın 4 bin 225 TL’si Maliye’ye.
750 bin araçta ne yaptı: Yuvarlama 3.2 milyar TL
750 bin kişi Maliye’nin cebine 3.2 milyar TL daha koydu, etti 17.4 milyar TL.
Bu araçların bir de pulu var malum. Pul da motor hacmine göre değişiyor. 436 TL’den başlıyor 15 bin 820 TL’ye kadar çıkıyor. Araçların çoğu 1.6 motor hacimli olduğundan ortalamayı 1.6 motorlu araçlardan alınan MTV’ye yani 697 TL’ye yakın tutmakta fayda var. Yıllık motorlu taşıtlar vergisi ortalaması olarak 750 TL’yi almak yanlış olmaz.
Yine 750 bin araç için 562 milyon liralık bir ekstra vergi daha.
Kasko yaptırırken ödenen vergi, otoyol ya da köprüden geçiş ücretini bu yeküne eklemeyelim.
Yine de ortaya çıkan rakam 750 bin araç için 18 milyar lirayı buluyor.
2010’da Kasım ayı sonu itibarıyla vergi gelirleri 170 milyar TL’nin biraz üzerinde oldu. Muhtemelen 2010 yılı 195 milyar TL gibi bir vergi geliri ile kapanacak. Yani 750 bin kişi toplam verginin yüzde 9.23’ünü ödeyecek.
Daha önce araç sahibi olan ve benzin tüketerek, MTV vererek, Maliye’nin kasasını doldurmaya devam edenleri hesaba katmıyorum bile...
Ekonomide ‘Yılın Lalesi’ ödülü kimlerin olmalı?
Haberin Devamı