Eczane sayısını mı tartışmak lazım?

Haberin Devamı

Hükümet sağlık harcamalarında kantarın topuzunu kaçırınca, SGK’ya bütçeden aktarılan transferler iyice şişince, bütçe açığı da 10 ayda 43 milyar TL’yi geçince mecbur kaldı ilaç fiyatlarını tırpanlamaya.

Sağlık harcamalarının artması ilaç üreticilerinin marifeti mi?

Kesinlikle değil. Yeşil kartlı vatandaş sayısı 9.1 milyona çıkmışsa, önüne gelene yeşil kart verilmişse bu son kaçınılmazdı.

Ancak ne yaparsınız işin ucunda oy var.

AKP’ye seçim kazandıran en önemli etkenlerin üçüncü sırasında sağlık alanındaki uygulamalar gelmektedir. Seçimler yaklaşırken sağlık harcamalarında olası tasarrufu vatandaşın sırtına yükleme cesareti gösterilebilir mi?

O zaman ne yapılacak?

En büyük, hatta tek müşteri olma gücü kullanılarak, ilaç sektörünün üzerine çullanılacak.

Devlet bu yıl ilaç alımlarına yaklaşık 15.6 milyar TL ödüyor. Eğer bu indirimi yapmasaydı, 2010’da ödenecek fatura 17.8 milyar TL’yi bulacaktı. Şimdi yapılan hesaplamalara göre 2010 yılı ilaç alımlarının devlete faturası 14.6 milyar TL’de kalacak. Yani 3.2 milyar TL’lik bir tasarruf söz konusu.

Bu para ilaç sektörünün zararı. Bunun 2-2.5 milyar TL’sini ilaç üreticileri üstlenecek. Ecza depolarının payına yaklaşık 200 milyon TL düşecek. Eczacıların kaybı ise 550 milyon TL olacak. KDV kaybı ise yaklaşık 230 milyon TL civarında

İlaç üreticileri, 3 yıllık bir pazar istikrarı güvencesi ile kârdan zararı kabullenmiş, sineye çekmiş vaziyetteler.

Referans ülke fiyatının yüzde 100’ünden yüzde 60’ına indirilen orijinal ilaç fiyat tavanı, yapılan pazarlıklarla yüzde 66’ya yükseltildi ve yeni getirilen yüzde 13 zorunlu ilave kamu indirimi oranı da 1 puan düşürüldü. İlaç üreticileri bu şartlara (mecburen) evet dedi.

Eczacı ise kârı düşüyor diye sokakta...

Türkiye’de yaklaşık 23 bin 500 eczane var. 550 milyon TL’lik zararın eczane başına düşen payı 23 bin 400 TL. Bu da aylık bin 950 TL civarı bir kayıp demek. Eczacının sokağa çıkmasının altında yatan ana neden bu kâr kaybıdır.

Eczacı ucuz ilaca karşı yürümüştür ve bu antipatik görüntü tepki çekmektedir.

Asıl sorgulanması gereken bence Türkiye’deki eczane sayısıdır. 70 milyon nüfusa göre 23 bin 500 eczane ile Türkiye açık ara Avrupa’nın en fazla eczaneye sahip ülkesidir. Türkiye’yi izleyen en yakın ülke Fransa’dır. 82 milyonluk ülkede 22 bin eczane bulunuyor.

Yani Türkiye’de 2 bin 978 kişiye bir eczane düşerken, Fransa’da 3 bin 727 kişiye bir eczane düşüyor. Bu oran Almanya’da 4 bin 673, İngiltere’de ise 5 bin 212 kişi. Böyle bakınca nüfusa göre Türkiye’de İngiltere’nin neredeyse iki katı kadar eczane bulunuyor.

Hollanda eczanelerin sayısı çok artınca 8 eczacılık fakültesinden 4’ünü kapattı.

Türkiye’de eczane enflasyonu olduğu söylenebilir. Hastane çevrelerine bakın mantar gibi her yer eczane. Kârlılık tabii ki düşük olur.

Zaten bu yüzden nüfusa göre eczane tahsis sınırlaması getirilmesi sektörde ciddi ciddi tartışılıyor.

10 milyar dolarlık pazarı bölüşmekte zorlanan eczacıların artık sisteme yeni girişlerle ilgili soruna kafa yormasının zamanı gelmiştir.

Ancak esas olan ise devletin sağlık harcamalarına artık bir çeki düzen vermesi, bu alanı bir oy deposu olarak görmekten vazgeçmesidir. Sektörün kârlılığından çalıp 1-2 yılı daha kurtarmak çözüm değil.

Zira yeşil kartta başıboşluk, kontrolsüzlük ve suistimal devam ettiği sürece deniz bir gün yine bitecek...

DİĞER YENİ YAZILAR