‘Döncem ben sana’

Haberin Devamı

IMF Başkan Yardımcısı Lipsky, yeni kabinede Ekonominin Çarı olan Babacan’ı tebrik etmek için aradı ve “Sizin gelişinizle birlikte anlaşmanın bir an önce yapılmasını ümit ediyoruz, sizden haber bekliyoruz” dedi. Babacan kendisine birkaç gün müsade etmesini istedi ve “I’ll call you back” dedi. Üç haftadan fazla süre geçti ama Babacan Lipsky’ye dönmedi.

1 Mayıs’ta Başbakan’ın açıkladığı yeni kabinede, süper yetkilerle donatılmış olarak Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olan Ali Babacan’ı tebrik edenler arasında IMF Başkan Yardımcısı John Lipsky de vardı.

Yeni kabinenin açıklanmasından birkaç gün sonra Babacan’ı telefonla arayan Lipsky “Halen süren ve bir türlü sonuca varamayan görüşmelerde, sizinle birlikte yeni dönemde daha rahat çalışacağımızı ve çabuk sonuca gideceğimizi düşünüyorum” diye konuştu.

Babacan “Bana bir kaç gün müsade edin. Henüz koltuğa yeni oturdum. Bir durumu analiz edeyim, size döneceğim” diyerek telefonu kapadı, net bir şey söylememeye özen gösterdi. Telefon konuşmasından bu yana 3 haftadan fazla bir süre geçti. Ancak Babacan hala Lipsky’ye geri dönmedi.

IMF’siz 1 yıl geçti

IMF ile son stand-by anlaşmasının vadesi 2008 yılı Mayıs ayında bitti. O tarihten sonra hükümet yeniden anlaşmak için niyet belirtse de işi hep ağırdan aldı. Eylül ayında Lehman Brothers’ın batması ile başlayan zor dönemde Türkiye’nin bir an önce IMF ile yeni bir anlaşma yapması gerektiği, bir IMF çıpasının çok gerekli olduğu hemen her kesimce vurgulandı. Ancak yaklaşan yerel seçimlerin hesabını yapan AKP Hükümeti, Ocak ayına kadar yine somut bir adım atmadı. Davos’ta Başbakan ve IMF Başkanı bir araya geldi ancak yine konuşulanlar temenniden öteye gitmedi.

Bu arada Türkiye’nin kamu maliyesi Ocak ve Şubat aylarında iyice kötüleşmeye başladı. Yerel seçimler sonrası bir anlaşma beklentisi içinde olan iş dünyası seçimlerin üzerinden 2 ay geçmesine rağmen hala bir gelişme olmamasından şikayetçi.

Hükümetin kumar oynadığı kesin. Hazine’nin borçlanmada son dönemde zorlanmaması, ihalelere düşünülen satış miktarının kat kat üzerinde talep gelmesi, ‘kriz bitiyor’ diyenlerin sayısının artması hükümeti cesaretlendiriyor. ‘Acaba IMF’siz götürebilir miyiz’ görüşü ağırlık kazanıyor. Kriz döneminde sıcak paradaki erimenin sınırlı kalması, Merkez Bankası döviz rezervlerinin sadece 78 milyar dolar seviyesinden 65 milyar dolar seviyesine çekilmesi, dolardaki artışın durması hükümeti bu kumarı oynamaya iten sebepler arasında.

Neden anlaşılamıyor?

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın IMF ile bir anlaşmanın hükümetin elini rahatlatacağını düşündüğü yakın çevresi tarafından telaffuz ediliyor. Ancak şu anki durum, IMF’ye karşı Babacan’ı da aşan bir set olduğunu ortaya koyuyor.

Bu setin çekilmesinin ana nedeni de IMF’nin özellikle istediği bir şart. O da Türkiye’den Gelir İdaresi’nde reform ve ‘Nereden buldun’ benzeri bir sorguya gidilmesinin istemesi. IMF, Türkiye’nin mevcut vergi modeli ile uzun süre kamu maliyesini dengede tutamayacağının farkında. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içinde yüzde 70’leri geçtiği bir sistem dünyada yok. Bir Türkiye bir de Meksika hâlâ dolaylı vergilerle kamu maliyesini dengelemeye çalışıyor.

Oy oranı da engel

IMF genel olarak bozulan mali disiplinin de yeniden sağlanmasını istiyor. Yerel seçimlerde oy oranı gerileyen AKP’nin henüz erken olsa da genel seçimleri düşünerek kemerleri sıkması pek mümkün görünmüyor. Muhtemelen hükümet, önümüzdeki dönemde mali disiplin konusunda daha az tutucu olacak ve muslukları gevşetecek.

‘Nereden buldun’ benzeri bir uygulamaya da hiç mi hiç sıcak bakılmıyor. Sonuçta bu uygulama en çok Anadolu’da bir anlamda AKP’nin tabanını oluşturan zenginleri rahatsız edecek. Kayseri’den, Gaziantep’ten, Denizli’den, Konya’dan böyle bir uygulamaya karşı çıkacak sesleri bir düşünsenize...

Sonuç olarak baktığımızda Babacan her ne kadar Lipsky’ye ‘I’ll call you back’ demiş olsa da ‘Hadi masaya oturalım şu işi bitirelim’ demek için aramayacak. O zaman tüm çevreler için yapılacak tek şey kalıyor. O da ‘Kriz yeniden hortlamasın, alevlenmesin’ diye dua etmek...

DİĞER YENİ YAZILAR