Fransa’da Wiko, Çin’de Oppo markalı yerli telefonlar, Apple ve Samsung’un aklını başından aldı. Biz ise son model ithal telefonlara her yıl 5 milyar dolar ödeyip sözde statü sahibi olmaya çalışıyoruz. Oysa ne Fransa’dan ne de Çin’den daha zengin değiliz, çok savurganız
Milliyetçilik, gerçek vatan aşkı ‘Canımı veririm, can alırım’ ile olmuyor. Lafa gelince herkes ülkesini çok seviyor. Sormak istiyorum. Acaba biz bir Fransız’dan bir Çinli’den daha mı zenginiz de ithal cep telefonlarına her yıl milyarlarca dolar veriyoruz. İstihdam için seferberlik başlatan siyasi liderler başta olmak üzere yerli telefon kullanarak yeni bir akım başlatabiliriz. Yerli telefonlarımızı göğsümüzü gere gere ortaya koyabiliriz. Fransızlar, Çinliler bunu başardı. Üstelik cari açık problemleri olmadığı halde başardı. Biz 100 milyon dolarlık yabancı sermaye gelecek diye kılıç kalkan ekibini Kapıkule’de hazır tutarken, teşvik üstüne teşvik verirken, enerji başta olmak üzere pek çok alanda dışa bağımlıyken neden bunu aklımıza getirmeyiz bilmiyorum.
Geçtiğimiz günlerde 2016 cep telefonu satış sonuçları açıklandı. 12.5 milyon adetin üzerinde akıllı telefona 18.7 milyar Türk Lirası para ödemişiz. Bunun büyük bir bölümü ithal telefonlar. Yani kendi ülkemizin istihdamına değil, başka ülkelerin istihdamına katkı yapmışız. 5 milyar dolara yakın parayı ithal cep telefonlarına gömmüşüz.
Dünyada neler oluyor?
Bu yazıyı okuyup lütfen “Türkiye’nin en büyük cep telefonu üreticisi Vestel’in reklamını yapıyor” diye düşünmeyin. Vestel ya da bir başkası... Üretici önemli değil. Önemli olan Türkiye’de diğer telefonların tamamının yapabildiklerini yapabilen yerli telefonlar üretiliyor olması. Bunu Vestel başardıysa sadece tebrik etmek düşer bize.
Peki bu yazı nereden çıktı?
Dünyada cep telefonu satış trendlerini ve markaların pazar paylarını takip ederseniz inanılmaz bir değişim görüyorsunuz. Bazı ülkelerde yaşananlar gerçekten hayret uyandırıcı.
İlk örnek Fransa. Fransa akıllı telefon pazarında yerli üretim olan Wiko ve Archos aldı başını gidiyor. Samsung ve Apple’ı fena korkutmuş vaziyetteler. Özellikle Fransız gençler arasında yerli telefon kullanımı çığ gibi büyüyor. Fransız genç bir Wiko ya da Archos kullanıyorsa ‘Cool’ görünmüş oluyor. Fransızlar’ın ne kadar milliyetçi olduğunu izah etmeye gerek bile yok. İngilizce bildikleri halde sizinle ısrarla kendi dillerinde konuşmaya çalışan ülkenin vatandaşlarından söz ediyorum. Gençler kendi ülkelerinde üretilen bu telefonları kullanarak vatanlarına olan aşklarını da ortaya koymuş oluyorlar.
Gelelim Çin pazarına...
Çin akıllı telefon pazarında Çinli markaların başarısı her geçen gün artıyor. 2016 yılı sonu itibarıyla Çin’de üretilen Oppo, Çin’in en çok satan akıllı telefonu oldu. Oppo’dan sonra ilk üçte yine Çinli markalar Huawei ve Vivo Oppo’yu takip etti. Çin’de üretilen markaların Çin telefon pazarındaki payları yüzde 88.9 gibi inanılmaz bir oranda gerçekleşti. Samsung ilk 5’e giremedi. Apple ilk beşte yer aldı ancak pazar payı 2016’da kan kaybetmeye devam etti ve yüzde 9.6’ya geriledi. Apple’ın pazar payı Çin’de 2015 yılında yüzde 13.6’ydı. Samsung yüzde 7’lik pazar payı ile ancak 8’inci olabildi. Sadece bu iki ülkedeki duruma bakınca bile insan üzülüyor.
“Aman FED faiz artırırsa, bilanço küçültürse benim Türk Liram daha da değersizleşir mi, Türk Hazinesi daha yüksek faiz ödemek zorunda kalır mı, ülke insanı enflasyon üzerinden biraz daha fakirleşir mi?” diye topluca dertlenip duruyorken, 5 milyar dolar gibi muazzam bir parayı yurtdışına gönderecek lüksümüz var mı bilemiyorum...
Türkiye’de durum ne?
Gazetede çay servisi yapan Ahmet yanıma geldi. ‘Abi’ dedi; ‘Telefonum suya düştü. Sizin tanıdıklar vardır. Şunu tamir ettirebilir miyiz?’ diye ağlıyor. Baktım son model bir ithal cep telefonu. ‘Kaç lira ödedin buna’ diye sordum. 4 bin 400 lira vermiş. Maaşının neredeyse 4 katı. İnanılır gibi değil. O telefonu cebine koyunca sınıf atladığını, statü sahibi olduğunu sanıyor. ‘Köyde hasta anam var’ diyor ancak maaşının yarısına yakınını telefon taksidine yatırmaya da razı. Oysa biz o kadar zengin değiliz. Sadece Ahmet değil, hiçbirimiz o kadar zengin değiliz. Bakın yanda bir tablo var. Ülkelerde satılan akıllı telefonların ortalama fiyatı, o ülkenin milli geliri ve ortalama akıllı telefon fiyatının milli gelire oranını gösteriyor. Türk insanı yıllık ortalama kazancının yüzde 6.8’ini bir cep telefonuna ödemek için yanıp tutuşuyor. Üstelik ithal bir ürüne. Bu oran batıda yüzde 1’ler civarında. Çin’de yüzde 3.1. Ancak yukarıda da sözünü ettiğim gibi en azından Çinliler kendi ülkelerinde üretilen telefonu satın alıyorlar. Apple ve Samsung’un toplam pazar payının bu denli yüksek olduğu Türkiye gibi bir başka ülke yok. Bu iki markanın toplam pazar payı yüzde 50’nin üzerinde.
Casper CEO’su Charlotte Lamprecht’ın tespitleri bizdeki durumu net olarak ortaya koyuyor:
“Dünyada 1.000 TL’nin altındaki telefonlar tercih edilirken sadece Türkiye’de 1.000 TL üzeri ürünlerin payı artıyor. 1.000-1.500 TL’lik ürünlerin payı yüzde 30 bile değil. Başka pazarlarda yüksek fiyatlı ürünlerde artış yok. Türkiye benzersiz. Türkiye’de cepte fiyata odaklanırsanız kendinizi kandırırsınız. 1.000 lira altında satış rakamıyla kendi sonunuzu hazırlarsınız.”
Acı acı gülümseten ifadeler değil mi? Ayranımız yok içmeye ama işte biz bu kadar zengin bir ülkeyiz.
10 bin kişiye iş imkanı
Türkiye’de yerli telefon var. Hem de gayet iyiler. Vestel bu işe en ciddi yatırımı yapan şirket. Manisa’daki fabrikasında 1.000’e yakın işçi çalışıyor. General Mobile, Casper, Başarı Elektronik’in markası Kaan da üretime soyunan diğer cesur yerliler. İstihdam seferberliği başlatılan bugünlerde yerli telefon kullanımı, hem dövizin içeride kalmasına hem de istihdama büyük katkı sağlayacak. Yerli telefon satışının 500 binlere çıkması halinde istihdam
3 katına çıkıyor. Milyon adetler yakalandığında istihdam da 10 bini buluyor. Üstelik yerli sanayi güçleniyor palazlanıyor.
Bakın yine Fransa’dan örnek vereceğim. Wiko, sadece Fransa’da değil, Avrupa’da da başarılı oldu. Avrupa’nın en hızlı büyüyen markası haline geldi. İspanya, Portekiz, İtalya, Almanya, İsviçre, Belçika, İngiltere gibi ülkelerde satılıyor. Sadece Avrupa’da da değil Cezayir, Fas, Nijerya, Endonezya gibi ülkelerde açtığı ofislerle buralarda da pazarın lideri olma iddiasını ortaya koydu. Yani yerli ürün kullanarak bir taşla en az 3 kuş vurmuş oluyoruz. Öncelikle döviz cebimizde kalıyor, istihdama katkı sağlanıyor. Ve Türkiye’den çıkacak bir marka diğer pazarlara da hakim olma gücüne kavuşuyor. Türkiye’den dünya çapında bir marka çıkmamasında biz tüketicilerin de büyük payı var aslında.