Anayurdunu fiber ağlarla örenler 2020’de kazanacak

Haberin Devamı

10’uncu Yıl Marşı’nın sloganı ‘Demir ağlarla ördük anayurdu’ idi. 100’üncü yıl marşının ana sloganı ise ‘Fiber ağlarla ördük anayurdu’ olmalı. Neden mi?....

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) geçtiğimiz günlerde fiber erişim raporunu yayınladı. 1980’lerden bu yana hem telekomünikasyon hem de kablolu televizyon altyapılarının bel kemiğini oluşturan fiber teknolojiye yatırımların son dönemde çok ciddi bir artış kaydettiğine dikkat çeken rapor, ülkelerin yeni rekabet alanının fiber erişim olduğunu, bu teknolojide öne çıkan ülkelerin önümüzdeki 10 yılda tüm alanlarda da kazanan olacağını belirtiyor.

Fiber teknoloji neden önemli. Zira kullanıcılara yüksek hızlarda genişbant erişim hizmeti verilmesine imkan tanıyan fiber optik altyapılar, bilgi çağında en önemli silah olacak. Kim silahını hızlı çekebiliyorsa ayakta kalan da o olacak.

2010 yılında Avrupa Komisyonu’nun yayınladığı bir raporda, digitalleşmenin büyümeye ve kalkınmaya etkisine dikkat çekilmişti. Digital kanalları hızlı olanlar büyümede 0.3’lük ilave avantaj sağlıyor. Bu yüzden Avrupa Birliği 2020 yılında Avrupa hanehalklarının yüzde 50’den fazlasının internette 100 mbps ve daha yüksek hızlara ulaşabilmesini amaçladı.

OECD raporunda Türkiye’ye ne yazık ki bir bölüm ayrılmamış. Ayrılmamış çünkü Türkiye’de henüz fiber erişim, emekleme noktasında. Genişbant erişim için en yaygın şekilde kullanılan teknoloji DSL. 3G mobil genişbant da hızlı bir artış kaydetti ancak asıl merkez fiber optik erişim olarak gösteriliyor.

Belediyeler köstek oluyor

Belediyeler bu işin öneminin farkında olmadığı için, fiber erişim yatırımı yapmak isteyen özel sektörün önüne öyle inanılmaz engeller çıkarıyor ki fiber erişim yatırımını adeta yapmayın diyorlar. Fiber teknoloji yatırımı yapmak isteyen özel sektörden kazılacak alanlar için fahiş bedeller isteniyor, bu da yatırımcının hevesini kırıyor.

Hal böyle olunca da fiber erişim Türkiye’de gelişemiyor. Abone sayılarına bakınca da bu çarpıklık hemen dikkati çekiyor. Erişim yöntemlerine göre Türkiye’de internete ulaşanların yüzde 77.57’si halen DSL teknolojisini kullanıyor. Kablodan erişim oranı yüzde 3.15. Kablosuz erişim yüzde 16.95’lik pay alırken, fiber teknolojisini kullanan sayısı sadece 150 bin kişi ve genel içindeki oranı da yüzde 1.75 seviyesinde.

OECD raporunda dünyanın bazı ülkelerinin fiber erişim teknolojilerinde geldiği nokta örneklerle ortaya konmuş. Fiberin ulaştığı hanelerde aboneleşme oranı Kore’de yüzde 57’yi bulmuş vaziyette. Oran Japonya’da ise yüzde 37’lerde. Zaten Kore ve Japonya bu teknolojinin önemini ilk kavrayan ve yatırımlarda öne geçen iki ülke durumunda.

Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri biraz geç kalsalar da aradaki açığı kapatmaya çalışıyor. Avrupa genelinde fiber erişim ortalaması yüzde 17’lerde. ABR’de ise yüzde 29 seviyesinde.

OECD’den tavsiye var

Geleceğin teknolojisi olarak gösterilen Fiber Erişim için ülkelerdeki çalışmaların hızlandığına dikkat çeken OECD, raporunda yatırım maliyetlerinin düşürülmesi ve tüketicilerin daha fazla fayda sağlaması için bazı tavsiyelerde bulunuyor.

Öncelikle fiber erişimin yayılmasının ulusal planlar dahilinde yapılmalı gerektiğini vurguluyor.

Kamu-özel ortaklığı yani PPP (public-private partnership) modeli tavsiye ediliyor. Slovenya, Kore, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Finlandiya, Almanya, Yunanistan, İspanya ve İngiltere’nin bu modeli uyguladığına ve kamu finansmanının süreci hızlandırdığına işaret ediliyor.

Bir altyapının bir çok operatör tarafından paylaşılması, ağların kiralanması, yatırımların koordineli olması gibi noktalar da önemli.

Raporda ülkelerin fiber altyapı kurulum maliyetlerini düşürmek için, mevcut pasif altyapıları kullanmaları tavsiye ediliyor. Bunun yanı sıra, altyapı oluşturmak için gerekli izinlerin alınması, yatırımların koordineli olması için de önlemler almaları isteniyor. Bu sayede fiber pazara giriş bariyerlerinin düşürülebileceği vurgulanıyor. Raporda bazı ülkelerin fiber genişbant teknolojisine yaptığı yatırımlardan örnekler vardı. İngiltere bu işe 1 milyar 350 milyon dolar ayırmış vaziyette. Avustralya 4.3 milyar dolarlık yatırım planlamış. Yeni Zelanda’da yatırım miktarı 1 milyar 160 milyon doları buluyor. Krizdeki Yunanistan bile bu işin önemini farketmiş ve 983 milyon dolarlık projeyi gündemine almış. Ülkeyi demir ağlarla örmek önemliydi. Duble yollar da çok gerekliydi. Ancak asıl savaş bilgi teknolojileri alanında olacak ve bu savaşta bizim fiber yollara ihtiyacımız olacak.

Fiber kullanımda ilk 10 ülke

Ülke adı Abone sayısı*

Japonya 18.100.000

Güney Kore 10.396.764

ABD 6.700.000

Tayvan 1.890.000

Rusya 1.200.000

Çin 0.910.000

Hong Kong 0.860.000

İsveç 0.569.000

Fransa 0.371.312

İtalya 0.347.000

*İnternet hızı 100 mbps ile 1 Gbps arası olanlar

Fiber altyapı kullanan kişi sayısı Türkiye’de 150 bin Japonya’da 18.1 milyon

Yıllar DSL Kablo Fiber Kablosuz

abone abone abone abone (3G)

2007 4.700 0.04 0 0

2008 5.670 0.07 0 0

2009 6.220 0.15 0 0.4

2010 6.640 0.27 0.15 1.45

P.payı %77.57 %3.15 %1.75 %16.95

*Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu verileridir

Berberimize Pazar günü dokunmayın...

Hafta içi yoğun çalışanlar pek çok işini haftasonuna bırakır. Saç tıraşı da bunlardan biridir. Dün Mecidiyeköy’deki berberime gittiğimde kapalı olduğunu gördüm. Rıdvan’ı cepten aradım. “Abi karar aldılar. Artık Pazar günleri açamıyoruz. Şişli Belediyesi zabıtaları ceza yazıyor’ dedi.

Onca yol gelmişim. Tam ağzımı açtım, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e iyi dileklerimi yollayacakken, Rıdvan işin aslını anlatmaya başladı.

Meğer kapatma kararının Belediye ile ilgisi yokmuş. Belediye sadece kararı uygulayanmış. Şişli bölgesinde Berberler Odası’na kayıtlı 270’in üzerinde berber varken, 30-40 berber bir toplantı yapmış ve berber dükkanlarının Pazar günleri kapanmasına karar vermiş. Diğer berberlerin oylamadan haberi bile olmamış.

Böylesine önemli bir karar üçte iki çoğunluk bile aranmadan oldu bittiye getirilmiş.

Tıraş olamadan gazeteye döndüm ve araştırmaya başladım. Meğer bu kararı alan başka ilçe berber odaları da varmış. Ancak bazı ilçelerde ise böyle bir karar yok.

Haftasonu ve özellikle de Pazar günleri pek çok berberin en çok iş yaptığı gün. Ayrıca o gün nişan olur düğün olur. Yani damatların da berbere ihtiyacı var.

Peki ne yapacağız? Rıdvan “Profilo AVM’deki kuaföre gidebilirsin. Orası açık” demişti. Berberimi niye değiştireyim bir, AVM’deki kuaföre bir saç traşı için 100 lira niye vereyim iki...

Ayrıca bir yasak varsa herkese yasak olması gerekmez mi? Benim berberim açamayacak, ancak AVM’deki kuaför açacak. Üstelik bu yasak sadece erkek berberlerini kapsıyor. Hem kadın hem erkek kuaförü olanların sadece erkek bölümü kapalı diğer bölümü açık. Ne kadar saçma. Sokak arasında 4-5 metrekarede sadece kendisi çalışan berberler bu kararın alınmasını sağlamış. Şimdi pazar günleri açık kalmak isteyen berberler de imza toplayıp kararı iptal ettirmeye çalışıyor.

Pazar günleri çalışmayalım diyen berberlerin gerekçesi de “Ailemizle vakit geçirebileceğimiz sosyalleşebileceğimiz bir gün olsun” olmuş. Berber kardeş sen sosyalleşmek istiyorsan dükkanını açma. Ancak benim berberime de dokunma. Açmak isteyen bırakın açsın.

DİĞER YENİ YAZILAR