Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomiye dair istatistiki verileri bazen gerçekten ‘Şaka’ gibi oluyor. Kurban Bayramı esnasında İstanbul’a gelen tüm kurbanlıkların satıldığını söyleyip “Bakın bizde kriz yok” tespitinde bulunmuştu.
Son dönemde ise Başbakan’ın tuvalet tespiti dikkatimi çekiyor. İlk kez Kastamonu mitinginde telaffuz etti, bir yere not etmiştim. Daha sonra da bir kaç kez örnek olarak gösterince hela’ya dair ‘Bok’tan bir konu olmasına rağmen yazmaya karar verdim.
Önce Başbakan’ın tuvalet tespitini hatırlatmalıyım. Kastamonu’daki sözlerinden...
“Değerli kardeşlerim dedik ki biz bu sıfırları atacağız. Yapamazsınız dediler, enflasyon patlar çatlar dediler. Biz geldik bu 6 tane sıfırın tamamını da attık. Paramızı para yaptık. Düşünün eskiden delikli para ile tuvalete gidilirken öyle bir hale getirdiler ki Türkiye’yi tuvalete girmenin bedeli 1 milyon oldu. O hale getirdiler ama geldik sıfırları attık. Eskiden benim vatandaşım tuvalete 1 milyona giriyordu şimdi 1 liraya giriyor. İşte biz buyuz. Farkımız bu Türk lirasının değerini artırdık ona onurunu kazandırdık biz buyuz. Ak Parti bu...”
Gayet güzel, meydanı dolduran, şak şakı seven halkın hoşuna gidecek sözler...
Ancak ekonomik olarak değerlendirdiğimizde acaba övünülecek bir saptama mı?
Üşenmedim İstanbul Umum Tuvaletçiler Derneği’ni aradım. İmdat Bey diye biriyle görüştüm.
2002 yılında, yani AKP iktidara geldiğinde umumi tuvalete girmenin bedeli 250 bin liraymış.
Döndüm 2002 yılının asgari ücretine baktım.
2002 yılının ikinci yarısında asgari ücret 16 yaşından büyükler için brüt 250 milyon 875 bin lira, net olarak da 184 milyon 251 bin lira olarak belirlenmiş.
Hesap basit.
Bölün 250 bin lirayı net asgari ücrete...
Bir asgari ücretli işçi, 2002 yılında 737 kez tuvalete gidebiliyormuş.
O dönemde en düşük memur maaşı ise aile yardımı ödeneği de dahil olmak üzere 392 milyon lira.
En düşük ücretle çalışan devlet memuru da umumi tuvaleti, maaşı ile bin 568 kez ziyaret edebiliyormuş.
Bugün asgari ücretin brütü 664 lira 25 kuruş.
Neti ise 527 lira 13 kuruş.
Yani asgari ücretli bir işçi maaşı ile ancak 527 kez tuvalete gidebilir.
En düşük memur maaşı da aile ödeneği dahil 1.030 Türk Lirası. Memur da en fazla 1.030 kez tuvalete gidip ihtiyaç görebiliyor.
2002’de 737 kez tuvalete gidebilen asgari ücretli, şimdi ancak 527 kez gidebiliyor. Yani tuvalete gitme lüksünde, 2002’den 2009’a alım gücü açısından bakılınca yüzde 30’a yakın azalma olmuş.
Memur için de hesap hemen hemen aynı. Memurun da tuvalet hizmeti alma gücü yüzde 34’e yakın erimiş.
Parasal örnekler verilecekse hesap böyle yapılmalı.
Yoksa “Eskiden tuvalete 1 milyona gidiyordunuz şimdi 1 liraya gidiyorsunuz. İşte AKP farkı bu” demenin bir manası yok.
Ona bakarsanız eskiden otomobile 30 milyar lira veriyorduk, şimdi 30 bin lira veriyoruz.
Ancak maaşlarımız da milyonlar mertebesinden binler mertebesine geriledi.
Her neyse.
Son dönemde bir de Başbakan’ın enflasyon tespiti dikkatimi çekiyor. Krize rağmen enflasyonun yüzde 7.7’ye düşmesi ile gururlanıyor.
Oysa enflasyon dünyanın her yerinde düşüyor. Üstelik krize rağmen değil, kriz yüzünden krizle birlikte düşüyor. Çünkü talep yok. Artı tüm emtia fiyatları yerlerde sürünüyor.
AKP döneminde daha mı çok tuvalete gidiyoruz?
Haberin Devamı