Haberin Devamı
Merkez önceki güne kadar müdahalelerde 9 yılda 5.5 milyar $ cephane harcarken 24 saatte 4 milyar dolar saçtı. Bu saatten sonra TL’nin kaderi artık Başçı’da değil Başbakan Erdoğan’da.
Çok tuhaf ama 2006’ya kadar geçen süre zarfında döviz TL karşısında öylesine güç kaybetmişti ki ‘1 dolar 1 TL olur mu’ diye tartışıyorduk. Nereden nereye...
Dolar hiç 1 TL olmadı ancak 1.1490’a kadar gerilemişti. Psikolojik olarak insanın gururunu okşasa da aslında 1 TL’ye inen bir dolar da ekonomik açıdan istenen bir durum değildi.
Nitekim dalgalı döviz rejimine geçildikten sonraki Merkez Bankası müdahalelerine bakınca 2002 ile 2006 yılları arasında müdahalenin döviz satarak değil döviz alarak olduğu görülüyor. Yani Merkez, TL karşısında güç kaybeden dolara destek olmaya çalışmış. Sadece 11 Temmuz 2002’de
3 milyon dolar, 24 Aralık 2002’de 9 milyon dolar, 11 Mayıs 2004’te de 9 milyon dolarlık bir satış yapma ihtiyacı doğmuş Ancak toplamda 25 milyar doların üzerinde bir alım yapmış.
13 Haziran 2006’dan sonra ise işler terse dönüyor. Bu sefer doların ateşi çıkıyor, Merkez Bankası döviz satarak müdahalede bulunuyor. Yanda detaylı grafiği var. Bakınca 13 Haziran 2006’dan 4 Ocak 2012’ye kadar yapılan doğrudan müdahalelerde yapılan satış miktarının 5.5 milyar dolar olduğu görülüyor. Oysa çok özel bir gün olan 23 Ocak 2014’te yani 2 gün önce 4 milyar dolar satıldı.
Doları Erdoğan çözer
Daha önceki satışlarda bir şekilde dövizin belini kıran Merkez Bankası önceki gün gerçekleştirdiği ve tarihinin tek seferdeki en büyük doğrudan satışına rağmen başarılı olamadı. Hatta bırakın doların belini kırmayı, dolar güne başladığı TL değerin 3 kuruş üzerine çıkarak günü kapattı.
Peki niye böyle oldu?
Bugüne kadar gerçekleştirilen doğrudan müdahalelerde eş zamanlı olarak TL faizini artıran yani TL maliyetini de sert biçimde artıran Merkez Bankası istediği sonucu bir şekilde alıyordu. Mesela 2006’daki müdahalelerde gecelik borç alma ve borç verme faizleri sırasıyla 4 ve 6 puan birden artırılmıştı. İki yıl önce yapılan son müdahalede de TL faizler 5 puan artırılmış yüzde 12 seviyesine kadar yükseltilmişti.
Bugün ise durum farklı. Başbakan Erdoğan, faizin artırılmasını istemiyor. Faizi sabit tutan Merkez Bankası’nı Brüksel’den tebrik ediyor. Tek kolu bağlı Merkez Bankası da tarihin tek seferdeki en büyük satışını yapmasına rağmen netice alamıyor.
Merkez hâlâ TL’deki negatif ayrışma sürecine son verme potansiyeline sahip. Ancak bu seçeneğin yaklaşan seçimler öncesi artan politik baskılar nedeniyle kullanılıp kullanılmayacağı belirsiz.
“Dolar yılsonu 1.92 TL olacak” diyen Merkez Bankası Başkanı’nın artık piyasada kredibilitesi yok. Ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Faiz artışı gerekirse yapılır” dese bile dövizde bir geri çekilme olabilir. Erdoğan’ın tavizsiz tutumu malum. Ancak dolardaki ateşin sönmesi için fiiliyatta yapılmayacak olsa bile Erdoğan’dan bu sinyalin alınması, piyasanın bunu görmesi gerekiyor...