51 milyar $’lık fatura tartışılıyor

Haberin Devamı

Ruslar ve Türk ortağı Ciner, ilk nükleer ihalesinde 21.16 cent’lik fiyat garantisi istemişti. Şimdi ise Ruslar aynı santrali 12.35 centlik alım garantisi fiyatı ile yapmaya razı oldu. Bu büyük fiyat farkı teklifin hâlâ yüksek olduğuna dair tereddütleri artırıyor



Akkuyu’da inşa edilecek nükleer santralde ortaya çıkan alım garantisi fiyatı ’Acaba hâlâ pahalı mı?’ tartışmasını beraberinde getirdi. Ruslar’ın ilk ihalede 21.16 dolar/cent fiyat verdiğini hatırlatan konunun uzmanlarının eleştirileri şu noktalarda birleşmiş vaziyette:

* Madem bu santral 12.35 cent’lik fiyatla da yapılabiliyordu, neden ilk ihalede Ruslar ve Türk ortağı Turgay Ciner, 21.16 cent’lik fiyat çekti? Fiyatlar arasındaki bu uçurum yüzünden inandırıcılık kayboldu, güven bunalımı oluştu. Teklif hâlâ 10 centlik beklentinin üzerinde.

* Ruslar bu yatırımın 20 milyar dolara çıkacağını belirtiyor. Ancak tanesi 1.200 MW’den toplam 4.800 MW gücündeki 4 reaktörün kurulum maliyetinin 20 milyar dolardan çok daha düşük olması gerekir. O rakam da inandırıcı değil. (Bu santralin yapım maliyetinin 10-12 milyar dolar, en kötü ihtimalle 15 milyar dolar olacağı vurgulanıyor.)

* Santralde 15 yılda toplam 415 milyar kilovatsaatlik enerji üretilecek ve Türkiye bunu 51 milyar dolar ödeyerek alacak. Kabul edelim ki santral 20 milyar dolara maloldu. Öyle olsa bile dolar bazında yüzde 10’dan fazla bir getiri söz konusu. Şayet yatırım 10-12 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirse kazanç yüzde 20’leri bulacak.

Neden kötünün iyisi

Uzmanlar anlaşmada Türkiye’ye 15 yılın sonunda, kârdan yüzde 20 pay verilecek olmasının ise kötünün iyisi, anlaşmanın tek olumlu yanı olduğunu belirtiyorlar. Hükümetlerarası yapılan anlaşmaya göre, Türkiye 15 yılın sonunda santralde üretilecek ve satılacak elektrikten elde edilen kârın yüzde 20’sine sahip olacak. Bu hak nükleer santral işletmede olduğu sürece devam edecek.

Ruslar kimle yapacak?

Kurulacak nükleer santralin şimdilik kaydıyla yüzde 100’ü Rusya’nın reaktör inşa eden şirketi Atomstroyexport’un. Ancak bu şirket isterse Türkiye’den kendine yüzde 49’a kadar oranda pay vererek bir veya birden fazla ortak alabilecek. Piyasa uzmanları bu ortağın Ruslar’ın ilk ihalede ortak hareket ettiği Ciner’e ait Park Teknik olmayabileceğine, sürpriz ortaklar çıkabileceğine dikkat çekiyor.



Temiz enerjiyi seçen Sunset aslında ne diyor


İstanbul’un ve hatta Türkiye’nin en gözde restoranlarından biri olan Ulus Sunset artık rüzgar santrallerinden elde edilen yeşil elektrik tüketecek. Sosyal sorumluluk örneği sergileyen Sunset, bir taraftan da ithal enerji kaynaklarının yerini alabilecek, hatta nükleere ihtiyaç bile bırakmayacak başta rüzgar olmak üzere yerli yenilenebilir kaynaklara burun kıvıran hükümete de önemli bir mesaj veriyor



Elektrİk faturalarının kabarıklığından şikayetci olan pek çok kişi ve firma eminim serbest tüketici hakkından habersiz yaşıyor. Oysa yıllık elektrik tüketiminiz 100 bin kilowatsaat’in üzerindeyse serbest tüketici olma ve elektriği istediğiniz üreticiden bizzat alma hakkınız var. 100 bin kilowatsaat tüketim kabaca yıllık 25 bin TL’lik bir fatura bedeline denk geliyor. Bunu bir ticarethane, bir sanayi kuruluşu, bir turizm tesisi ya da tek sayacı olan 35-40 daireli bir site pekala yapabilir.

Yanlış anlaşılmasın, konuyu bilmeyen biri, ’Nasıl yani ben bir elektrik üretim şirketi ile anlaşsam, tıpkı telefonda ya da internette olduğu gibi bana o üretim merkezinden direkt enerji nakil hattı mı çekilecek?’ diye sorabilir. Hayır, elektrik öyle satın alınmıyor. Siz bir enerji şirketi ile anlaşıyorsunuz. Elektriği yine ulusal dağıtım hattından çekiyorsunuz. Ancak ay sonunda faturanızı size TEDAŞ değil, anlaşma yaptığınız elektrik üreticisi yolluyor.

Hem çevreci hem ucuz

Üstelik maliyetleriniz de bir hayli düşüyor. Örnek vermek gerekirse şu an üreticiler TEDAŞ’a elektriğin kilowatsaatini ortalama 10.5 kuruşa veriyorlar. Nihai tüketiciye bunun satış bedeli ise 21.5 kuruş civarında. Polat Enerji ile Sunset’in yaptığı anlaşmaya göre Sunset rüzgardan elde edilen çevreci elektriği yaklaşık 15 kuruşa satın alacak. Sunset’in sahibi Barış Tansever, “Kömürden ya da doğalgazdan elde edilen elektriği yüzde 30 ucuza da alabilirdim. Doğalgazdan ya da kömürden elektrik üreten firmalardan da teklif geldi. Ancak buradaki amacım sadece maliyetlerimi düşürmek değil, Türkiye’nin kendi yenilenebilir kaynaklarına karşı farkındalık yaratmak. Nükleer santral anlaşması yaptığımız bir dönemde buna çok ihtiyaç var” dedi.

İrlanda’nın toplam enerji ihtiyacının yüzde 20’sini, İspanya’nın ise yüzde 12’sini rüzgardan elde ettiğine dikkat çeken Barış Tansever, “Biz ise inatla dövizle satın aldığımız ithal ürünlere yöneliyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımlarını destekleyecek kanun tasarısını geri çekiyoruz. Elektrik üretiminde rüzgarın payı yüzde 1’i bile bulmuyor. Yenilenebilir enerji bilinci oluşmalı ve desteklenmeli” diye konuştu. Sunset’in elektriğinin rüzgardan elde edildiği menülerde, restaurant girişinde de müşterilere duyurulacak.



Rüzgar bir de radara takıldı


Rüzgardan elde edilen elektriğe 8 euro/cent alım garantisi vermesi beklenen devletin bu garantiyi sağlayacak yasa tasarısını geri çekmesi, bekleyen tüm yatırımların fizibilite çalışmalarını çöpe atmış vaziyette. 5.5 euro/cent’lere göre yapılan hesaplama haliyle farklı sonuçlar çıkarıyor ve hiçbir yatırımcı da rüzgar yatırımı yapmaya cesaret edemiyor. Etse de bankalardan finansman bulamıyor. Oysa yabancı yatırımcıya bağımlılık yaratacak, aynı zamanda çevreci kaygılar taşıyan nükleer enerji için 12.3 centlik fiyata pekala razı olunabiliyor. Fiyat açısından rekabet etme zorluğu yetmezmiş gibi bu tip yeşil yatırımların karşısına çok ilginç zorluklar da çıkıyor.

Rüzgar yatırımı yapmak için göçmen kuşların göç yollarına etkisinden, temel- toprak onayına kadar 16 farklı izin alınırken buna son dönemde bir de Genelkurmay izni eklendi. Rüzgar tribünlerinin kıyılardaki radarlara etkisi olup olmadığının bilirkişi raporu ile belirlenmesi istendi. Daha önce bu tip bir onay istenmiyor zaten rüzgar yatırımı yapılan bölgelerde de radarlar olmasına rağmen böyle bir sorun çıkmıyordu. Şimdi yatırımcılar kara kara böyle bir raporu kimin verebileceğini, Genelkurmay’ı nasıl ikna edebileceklerini düşünüyorlar.

DİĞER YENİ YAZILAR