Diyetlerden sıkıldınız mı? Porsiyon küçültün!

21 Şubat 2016

Eğer “Diyetlerden sıkıldım” diyenlerdenseniz seçeneklerden biri de porsiyon küçültmek. Tek öğünde bile küçük porsiyon tercih edebilirseniz faydası olacaktır. Gelin porsiyon küçültmek için neler yapabiliriz, sağlıklı bir vücuda nasıl kavuşabiliriz bakalım...PORSİYON KÜÇÜLTMEK İÇİN ADIMLAR:- Alışverişe çıkmadan önce sağlıklı yiyeceklerden oluşan bir liste hazırlayın.- Paket yiyeceklerin üzerindeki bilgileri okuyun; bir porsiyonu ne kadar, kaç kalori dikkat edin. - Atıştırmalık olarak daha çok sebze ve meyve alın. (Havuç, salatalık, kiraz domates, kereviz sapı gibi)- Sağlıklı olmayan, boş kalori alacağınız atıştırmalıkları satın almaktan vazgeçin.- İşlenmiş yiyecekler yerine tam tahıllardan yapılmış ürünleri tercih edin.- İhtiyacınız olandan fazlasını almaktan vazgeçin. Özellikle atıştırmalık, dondurma gibi ürünler fazla alındığında daha büyük porsiyonlarda ve daha çabuk tükettiğimiz belirlenmiş durumda.- İçeceklerin kalorilerine de dikkat edin.- Yemek pişirirken ölçü kullanın.- Az yağlı pişirme yöntemlerini öğrenin. (Buharda pişirme gibi)- Küçük tabaklar ve küçük bardaklar kullanmaya başlayın.- Daha küçük porsiyonlar yiyin.- Yavaş yemeye alışın.- Günde üç sağlıklı öğünü mutlaka yiyin.- Kahvaltıyı atlamayın.- Eğer bir büfeden seçme durumundaysanız önce büfeyi hızlıca, ama iyice gözde geçirin. Özellikle canınızın çektiği 1-2 çok kalorili yiyeceğin yanı sıra tabağınızı sağlıklı seçeneklerle doldurun.- Salatalarınıza bol peynir veya sos boca etmektene üzerini meyveler-sebzelerle süsleyin.- Restoranlarda başlangıç yemeğini paylaşın.- Ana yemeğe başlamadan hafif bir salata yemek açlığı bastırdığı için fazla yemenin önüne geçebiliyor. Önden ekmek,tereyağı atıştıracağınıza, salata isteyin.- Canınız atıştırmalık yemek istediğinde paketten yiyeceğinize küçük bir tabağa boşaltın. Oradan yiyin. Daha az tüketirsiniz. Pozitif olunYiyeceğin yasaklanmasının kimseye yararı olmuyor! O zaman daha da fazla yemek istiyoruz. Canınız çok istediğinde yüksek kalorili bir yiyecekten küçük bir porsiyonu keyifle, suçluluk duymadan yiyin. Veya sağlıklı bir seçenekle değiştirin. Örnek mi? Her öğün dondurma yerine, yoğurt üzerinde meyve yemek gibi…Kendinize hakim olamayıp kaçırdığınızda bunu bir son olarak görmeyin. İleriye bakın. Oldu, ne yapalım? Böylece insan vücudunun isteklerinin ruhsal durumuna göre değiştiğini bir kez daha gözlemlemiş oldunuz. Sosyalleşin. Arkadaşlarınızla yürüyüşe çıkın, müzeye veya konsere gidin...Kilo vermek için kaç kalori kesmeli?Vücut tipine göre değişiyor. Eğer küçük bir kişiyseniz günde 300-400 kalori kesmek başarılı sonuç veriyor. İri yapılı bir kişide bu 500-600 kalori arasında değişiyor.Bir atlet spor aktiviteleri sırasında binlerce kalori yakıyor. Oysa sedanter ( hareketli olmayan bir kişi) sadece hayati fonksiyonları için kalori harcıyor.Tartıya çıkmaktan korkmayınAraştırmalar kilosunu koruyan kişilerin kendilerini düzenli tarttıklarını ortaya koyuyor. Gün içinde 3-4 defa tartıya çıkmaktan bahsetmiyorum. Ama en azından haftada bir kendinizi tartarsanız geri dönemeyeceğiniz kilolara ulaşmamış olursunuz.Giysiler de göstergeGiysilerimizin içinde ne kadar rahat olduğumuz da bir gösterge, çok güvenilir olmasa da! Kemerler ve elastik olmayan kumaştan yapılmış giysiler iyi birer gösterge.Mezura edininBir mezuranız olsun. Eğer bel ölçünüz erkekte 102 cm, kadında 88 cm’den fazla ise sağlık riskiniz artıyor.

Devamını Oku

Kansere karşı koruyucu bitkiler

20 Şubat 2016

Biliminsanları gitgide yediklerimizin kanserle ilişkisi üzerinde daha büyük kanıtlar bulmaya başladılar. Sağlıklı bir beslenme biçimi, günde en az 30 dakika egzersiz ve sağlıklı bir kiloyu koruyarak tüm kanserlerin üçte birinin önlenebileceği düşünülüyor. Tüm dünyada katıldığım kongrelerde kanserden korunma denince hep aynı önlemlerden bahsediliyor: Kırmızı eti azaltmak, işlenmiş etlerden uzak durmak, bol bol sebze meyve yemek. Peki bitkilerde ne var da bizi bu kadar koruyor? Vitaminler, mineraller, lif ve fitokimyasallar...Fitokimyasal nedir?Yunancadan türemiş bir sözcük. Fito bitki demek. Bitki kimyasalı, kendiliğinden, doğal olarak oluşan bitki anlamlarına geliyor. Fitokimyasallar bir bitkiye rengini, aromasını, tadını veriyorlar. Ayrıca bitkiyi dış etkenlerden, hastalıktan koruyorlar. Bir bitkinin rengi, tadı, kokusu hep içerdiği fitokimyasallar konusunda ipucu veriyor.Fitokimyasallar sağlıklı kalmamız için birlikte Tek bitki veya fitokimyasal bizi kanserden koruyamıyor. Ancak çok çeşitli bir beslenme biçimine sahip olduğumuz zaman fitokimyasalların etkisinden daha iyi yararlanabiliyoruz. Çünkü fitokimyasallar sinerjik etkililer; yani birbirlerinin gücünü etkisini artırıyorlar. Bu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda; vitamin, mineral ve fitokimyasallar işbirliği içinde. Örneğin; sadece muz ve çilek seven ve bunları yiyen kişi doğru yapmıyor. Her renk meyveden farklı fitokimyasal alıyoruz. Meyveyi sebzeyi değiştirerek yemek en doğrusu.. Gökkuşağının tüm renkleriyle beslenmeliyiz.Fitokimyasallar kanserden ve diğer hastalıklardan bizi koruyorlar. Bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor, kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatıyor, kansere neden olan DNA bozulmasını önlüyorlar.Kanserden korunmak için üç adım1-Bitkisel ağırlıklı beslenin. Kırmızı eti azaltın, işlenmiş etten kaçının.2- Her gün en az 30 dakika veya daha fazla egzersiz yapın.3- Hayatınız boyunca sağlıklı bir kiloda kalmaya çalışın.Vitaminleri haplar yerine yiyeceklerden alın!Dünya Kanser Araştırma Enstitüsü ve Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü’nün ortak görüşü fitokimyasal almak için desteklerden medet ummamak. Bu konudaki uyarıları şöyle:- Araştırmalar bu bileşikler hap olarak alındığında bazılarının çok az emilebildiğini ortaya koyuyor.- Fitokimyasallar sinerjik çalışıyorlar, ortamda diğer vitamin ve minerallerin, bulunması gerekli.- Destek aldığınızda bir fitokimyasalı gereğinden fazla alma şansınız da yükseliyor.- Bazı araştırmalar bazı fitokimyasal desteklerinin zararlı olabileceğini, oysa bunları yiyecek olarak yediğimizde aksine yararlı olduklarını ortaya koydu.- Bir fitokimyasalı yiyecekten aldığınızda sadece o bitkisel besini almakla kalmıyorsunuz, yanı sıra pek çok yararlı bileşiği de alıyorsunuz.Fitokimyasalların çoğu aynı zamanda birer antioksidanAntioksidanlar hücrelerimizi oksidatif stresten koruyan bileşikler. Hücre yapısının bozulmasına yol açan oksidatif stres önlendiğinde kanserden ve diğer pek çok hastalıktan korunabiliyoruz. Vücudumuzn en güçlü koruyucuları ‘Savaş Beşlisi‘ adını verdiğimiz A, C, E vitaminleri, çinko ve selenyum mineralleri. Ancak çoğu antioksidan fitokimyasal. Örneğin; çok sık duyduğunuz likopen gibi...Antioksidanlar nasıl çalışıyor?Bunu anlamak için en iyi deney bir elmayı kesip bırakmak. Ne olur? Elma hızla sararmaya, kararmaya başlar, değil mi? Çünkü elmanın yüzeyi havayla, havadaki oksijenle temas ediyor, bu da onun biçim değiştirmesine yol açıyor. Ancak elmanın üzerine limon veya portakal suyu dökün, bu hızla kararmayacaktır. Çünkü bunların içindeki C vitamini elmayı korur. İşte vücuttaki antioksidanlar da aynen bu şekilde hareket ediyor. Oksidatif strese yol açan pek çok neden var; sigara, hava kirliliği, yaşlanma... Vücudumuzun tüm bunlarla savaşabilmek için düzenli antioksidanlara ihtiyacı var.Biliminsanları sürekli yeni fitokimyasalllar buluyorlar, araştırmaları sürüyor. Biz şimdi gelin en çok araştırılmış, tanımlanmış fitokimyasalları görelim, dosyamızı açalım:IndollerIndol-3 karbinolNerede bulunur?Brokoli, Brüksel lahanası, lahana, karnabahar, hardal otu, turp, kişniş, yaban turpu.Ne işe yarıyor?- Vücutta kansere yol açan bileşiklerden koruyan enzimlerin aktivitesini artırıyor.- Bozuk DNA’yı onarıyor (bozuk hücrelerin onarımı)- Bazı kanser türlerine yol açan hormonların aktivitelerini engelliyor.- Kanser hücrelerinin ölümüne yol açıyor.- Meme ve rahim gibi kanser türlerinde östrojen hormonunun teşvik edici etkisini azaltıyor.İnositolFitik asitNerede bulunuyor?Tam tahıllar, mısır kepeği, yulaf, pirinç, çavdar ve buğday.Kuruyemişler, baklagiller ve soya fasulyesi.Ne işe yarıyor?- Yüksek oranda antioksidanlar.- Tümörün büyümesini yavaşlatıyor.- Kanser hücerlerini öldürüyor.- Laboratuvar araştırmaları fitik asidin kolon, akciğer, prostat ve cilt kanserlerine karşı koruyucu olabileceğine işaret ediyor.İsoflavonlar - Daidzein- Genistein- GlyciteinNerede bulunuyorlar?Soya fasulyesi ve soya ürünleri. (edamame, tofu, soya sütü gibi)Ne işe yarıyor?- Antioksidanlar.- Bazı hormonların üretimini azaltıyor.- Tümör büyümesini engelliyor.İzotiosiyanatlarNerede bulunuyor?Borokoli, karnabahar, Brüksel lahanası, lahana, pazı, hardal otu, turp, kişniş.Ne işe yarıyor?- Antioksidanlar.- Tümörün büyümesini engelliyor.- Kanser hücrelerini intihara sürüklüyor.- Yangıyı önlüyor.- Kanser oluşturan bileşiklere karşı vücudu koruyan kimyasallar olan enzimleri aktive ediyor.- Birçok kanser türüne karşı koruyucu.Alyum bileşikleriNerede bulunur? Sarmısak, pırasa, soğan, yeşil soğan, frenk soğanı.Ne işe yarıyor?- Tümör büyümesini yavaşlatıyor ve önlüyor.- Mide kanserine karşı koruyucu olduğu düşünülüyor.-Sarmısağın kolorektal kansere karşı koruyucu olduğu düşünülüyor.- Laboratuvar araştırmaları alyum bileşiklerinin lösemi ve prostat, mesane, cilt, akciğer kanserine karşı da koruyucu olduğu konusunda umut verici.Karetonidler Bu grupta alfa-karoten, beta-karoten, lutein, zeaksanthin, beta-kriptoksantin, likopen gibi bileşikler yer alıyor.Nerede bulunur?Kırmızı, turuncu, sarı ve bazı koyu yeşil sebze ve meyvelerde bulunuyor.Ne işe yarıyor?- Ağız, yutak ve soluk borusu kanserlerinin önlenmesinde etkili.- Koyu yeşillerdeki karetonoidlerin cilt, akciğer, mide ve bazı meme kanseri türlerini öneleyebileceği düşünülüyor.- Domates ürünlerindeki likopenin prostat kanserine karşı koruyucu.FlavanoidlerAnthocyanidinler, flavan, kateşin, epikateşin, hesperidin, naringenin, apigenin, luteolin, kuersetin, kaempferol, myricetin gibi bileşikler.Nerede bulunur?Meyveler: Elma, böğürtklen, kiraz, narenciye grubu meyveler, üzüm, armut.Sebzeler: Pancar, dolmalık biber, marul, soğan, brokoli, kereviz, patlıcan, lahana, kırmızı lahana, turp, pazı.Baklagiller: Siyah fasulye, kırmızı fasulye, barbunya.Otlar: Maydanoz, kekik, biberiye.Günde ne kadar sebze meyve yemeliyiz? Meyve: 3-4 porsiyonSebze: 3-7 porsiyonTam tahıllar: En az 3 porsiyon (1 dilim ekmek, yarım tabak makarna gibi)Baklagiller: Haftada 2-5 porsiyon

Devamını Oku

Çocuğunuzun geleceğine yatırım: Sağlam dişler, parlak gülüş

14 Şubat 2016

Sağlam dişler için çocukluktan itibaren bakım çok önemli. Çürük oluşmasını engellemek, oluşmuş bir çürüğü tedavi etmekten hem çok daha kolay, hem çok daha ekonomik. Çocuk Diş Hekimi Yrd. Doç. Dr. Pınar Karataban bakın neler öneriyor:İlk çıkan dişlerimiz azı dişlerimizmiş , öyle mi?Evet. Ağızda ilk çıkan ve ömür boyu kalacak olan daimi dişler 6 yaş büyük azı dişleri.Çoğumuz süt dişlerimizin değişmeye başlayıp daimi dişlerimizin gelmesini ön dişlerimizin sallanmaya başladığı zaman olarak hatırlarız. Çoğu anne baba da hâlâ böyle düşünüyor.Ancak çocuğumuz 6 yaşına geldiği zaman süt diş dizisinin en arkasından genellikle sessiz sedasız bir şekilde 6 yaş büyük azı dişlerinin sürmesi biz farkına bile varmadan gerçekleşir.Peki bu 6 yaş azı dişlerinin önemi nedir?6 yaş azı dişleri ağıza ilk çıkan kalıcı öğütücü dislerdir. Yapılan çalısmalar bu dişlerin ağıza çıktıkları ilk yıllarda hızlı bir şekilde çürüme eğiliminde olduğunu belirtmektedir.Neden çürümeye meyilliler?Bu dişlerin süt dişi zannedilmesi ve yeterince özen gösterilmemesi, ağız ortamında ilk çıktıkları bu donemde mineral yapılarının asidik ortama daha az dayanıklı olmaları başlıca sebepler. Kolayca mineral kaybedebilmeleri de bakterilerin daha kolayca yerlesebileceği bir yapıda olmalarından kaynaklanabiliyor.Peki önlenebilir mi?Bahsettiğim ilk iki neden iyi bir diş fırçalama ve düzenli fluorid uygulanması ile kontrol altına alınabilir. Ancak anatomik çürük yakınlığına daha başka bir çözüm gerekiyor. Bu çözüm koruyucu dolgular da dediğimiz fissür örtücüler.Fissür nedir?Küçük azı ve büyük azı dişlerin çiğneme yüzeyleri oluklu yapıda. Bu oluklara fissür adı veriliyor. İşte bu fissürler derinlik ve form olarak farklılıklar göstermekte. Bazı kişilerde fissürler yüzeyel ve temizliği çok kolay , bazı kisilerde ise fissürler oldukça derin ve temizliği neredeyse imkansız. Bir kez çürük oluşumu başladığı zaman da bu fissurlerin icinden gizli ve hızlı bir sekilde ilerliyor ve ömür boyu ağızda kalması beklenen bu kalıcı dişler ciddi zarar görüyor.Gizli çürük denilen bu mu?Evet. Gizli çürük dediğimiz bu çürüklerin biz hekimler tarafından da teşhisi oldukça güç olabiliyor. Bu nedenle müdahalenin ideali çürük başlamadan yapılan koruyucu amaçlı uygulamalar olacaktır. Yüzeysel, diş fırçası ile kolayca temizlenebilen fissürlerde çürük oluşmuyor ise, derin ve temizliği zor fissürlerin de yüzeysel ve temizlenebilir hale getirilmesi çürük oluşumuna bir çözüm olacaktır. İşte bu mantıkla derin fissürlerin daha çürümeden kapatılması işlemine biz ‘fissür örtülmesi’ bu amaçla uygulanan dolgulara da ‘fissür örtücüler’ diyoruz.Koruyucu bir dolgu bu , değil mi?Tabii. Olukların içerisine yüzde 100 nüfuz ettiginden herhangi bir mikroorganizmanın bu olukların içerisine yerleşmesi ve çürük oluşma ihtimali neredeyse imkansız hale gelir.Çocuklara bu işlem rahat uygulanabiliyor mu?Uygulama yaklaşık olarak her bir diş icin 5-7 dakika sürüyor. Fissur örtücü uygulamak için diş yüzeyinden herhangi bir aşındırma işlemi yapmaya gerek yoktur. Bu nedenle de diş doğal dokusuna son derece saygılı bir uygulamadır.Diş sağlığı için en yararlı 10 yiyecek- Süt ve süt ürünleri-özellikle de peynirYoğurt.- Protein yoğun yiyecekler; balık, beyaz et ve kırmızı et, yumurta gibi..- Taze meyve ve sebzeler- Çay- Badem ve yer fıstığı.- Yulaf, kahverengi pirinç gibi tam tahıllar.- Yabanmersini ve kuru üzüm.- Kakao- Şekersiz sakızlar

Devamını Oku

Bezelye deyip geçme!

7 Şubat 2016

Bezelye deyince bilimde akla ‘Mendel Kanunları’ gelir. Modern genetiğin kurucusu olan Avusturyalı rahip Mendel, deneyleri için kaç bezelye yetiştirmiş biliyor musunuz? Tam 28 bin! Haydi bu minik, lezzetli ve sağlıklı meyveyi ( evet meyve!) tanıyalım.Botanik olarak meyve. Ancak sebze olarak anıyoruz. Dünyada bezelyenin tarihine baktığımızda ilk tüketilen yerlerin Anadolu toprakları, Yunanistan ve Suriye olduğunu görüyoruz. Liften zengin; 100 gramında 5.1 gram lif var. Kabızlığı önlemeye yardımcı yiyeceklerden biri. İçinde A vitaminin öncüsü beta-karoten bulunuyor. Beta karoten cildimizin sağlam kalmasına yardımcı. Aynı zamanda iyi bir antioksidan.Göz sağlığı için önemli lutein ve zeaksanthin adlı bileşikler de var. C vitamininden zengin bir yiyecek. Kışa birebir. İçinde cilt güzelliği için önemli E vitamini ile kanımızın pıhtılaşmasına yardımcı K vitaminleri de var. Ancak çok yüksek düzeyde değil. Kalsiyum, magnezyum gibi kemik-diş ve kas sağlığımız için gerekli mineralleri de içeriyor. İçerdiği fosfor, kemik ve dişlerimizin sağlam kalmasına yardımcı . Potasyum vücudumuzun kimyasal dengesi için önemli.-En önemli kansere karşı koruyuculardan biri çinko minerali ;fazla olmasa bile var. Vücudumuzda biyokimyasal reaksiyonların gerçekleşmesinde görevli enzimlerin yapısında bulunan manganez mineralini de bulunduruyor. 100 gramı 81 kalori.BEZELYELİ KIŞ MAKARNASI- 1 kırmızı soğan- 2-3 diş sarmısak- 1 kutu küp kesilmiş domates- 2 avuç bezelye- Kırmızı toz veya pul biber- 2 yemek kaşığı zeytinyağı- 2 avuç makarnaKırmızı soğanı iri, sarımsağı minik doğrayın.Soğan sarmısak ve domatesi 3 bardak su ve kutu domatesi de koyarak biraz pişirin.İçine bezelyeleri de atın (Kışın donmuş bezelye kullanıyorum)En son makarnayı da ekleyin, makarna dişe gelir tarza gelinceye kadar pişirin.Hepsi piştikten sonra zeytinyağı ekleyip karıştırın ve servis yapın.Bezelye püresi- 200 gram bezelye- 2 yemek kaşığı zeytinyağı- TuzBezelyeyi iyice haşlayın, süzün. İçine zeytinyağı ve tuzu da ekleyip karıştırıcıdan geçirin.Etin, tavuğun, balığın yanında servis edin.Not: Dondurabilir, daha sonra da kullanabilirsiniz.Quinoa: En güçlü bitkisel proteinQuinoa ( kinoa diye okunuyor) bir tahıl. En güçlü bitkisel protein olarak anılıyor. Protein gücü etinkine eşit. Ayrıca vücutta sütten daha iyi kullanabilen kalsiyum içeriyor. Günümüzde hâlâ Orta ve Güney Amerika’da halkın önemli bir yiyeceği. Bir zamanlar İnkaların da en önemli yiyeceğiymiş. İnkalar quinoa’yı ‘ana tahıl’ olarak adlandırmışlar.Quinoa nasıl pişirilir?Quinoa küçük, bulgur sarısı, yassı halkalar şeklinde bir tahıl. Aynı pirinç, bulgur gibi pişirebiliyorsunuz. Ama onlara göre çok daha hızlı pişiyor, piştiğinde çok da büyüyor. Tadı Türk damak tadına uygun, bulguru, kuskusu andırıyor.Kalsiyumdan zengin Lifi bol; kabızlığa iyi geliyor. erdiği bitkisl kimyasalların meme kanserine karşı koruyucu olduğu düşünülüyor.100 gramında 372 kalori var.Quinoa pilavıMalzemeler:- 1 su bardağı quinoa- 1 küçük avuç kuş üzümü- 3-4 kuru kayısı (küçük parçalar halinde kesin)- Yarım demet maydanoz veya dereotu (ince kıyılmış)- 1 yemek kaşığı zeytinyağı- 1 limonun suyuTüm malzemeyi üzerini bir parmak geçecek suyla aynen pilav pişirir gibi pişirin.

Devamını Oku

Dünya bu tatlı bitkiyi konuşuyor: Stevia

6 Şubat 2016

New York’ta katıldığım konferansta yıldız Stevia idi. Bu bitkinin tatlandırıcı özelliği şekere göre 10 kat fazla; sıvı halde bu oran 350 kata kadar çıkıyor.New York’ta katıldığım içeceklerin masaya yatırıldığı konferansta yıldız Stevia idi. Toplantıda her masaya saksı içinde bir stevia bitkisi konmuştu. Yıllardır bu bitkiyi tatlılarımda kullanıyorum, ancak kendisini canlı-kanlı olarak ilk kez gördüm. Stevia, Stevia rebaudiana bitkisinin yapraklarından elde edilen bir tatlandırıcı. Şekerden çok daha tatlı. Kongrede Stevianın geleceğini ilk gören kişilerden biri olan PureCircle’ın kurucusu Magomet Malsagov'la konuştum.Stevia nedir?Anavatanı Güney Amerika olan bir bitki. Günümüzde en çok Paraguay, Kenya, Çin ve ABD'de yetiştiriliyor.Stevia yapay bir tatlandırıcı mı?Hayır, değil. Bitki özü. Doğal bir tatlandırıcı.Ne kadar tatlı?Şekerden yaklaşık 350 kat daha tatlı. Yaprağa şekerli tadı veren kısımlarınaa steviol glikozidleri deniyor. Bu kısımlar şekerden 200-350 kata daha tatlı olabiliyor.Yaprak olduğu gibi mi öğütülüyor?Hayır. Tadı tam çıkartabilmek için steviol glikozidleri ekstrasyon (çıkarma), filtre ve kurutma işleminden geçiriliyor. Aynı şeker kamışından şeker elde etmek veya vanilya çekirdeklerinden vanilya özü elde etmek gibi.Stevianın kalorisi var mı?Hayır. O kalori.Kalorisi sıfır ve doğal bir tatlandırıcıStevia'nın farkı ne?Stevia eşsiz. Kalorisi yok, doğal bir tatlandırıcı. Yaprakta 30’dan fazla molekül var, her biri değişik konsantrasyonlarda… Bunları tek tek veya bileşimler halinde kullanabiliyorsunuz yiyecek ve içeceklerde. Tüketicinin arzusuna yanıt veriyor.Peki Stevia yetiştirmek zor mu?Stevia krizantem ailesinden bir bitki. Binlerce yıldır Paraguay’da doğada kendiliğinden yetişiyor. Tohumdan toplanmaya 3-4 ay sürüyor. Gerekli olanlar; 12 saat güneş, fazla su istemiyor, fazla bakım istemiyor, biraz yükseklik gerekiyor. Stevia yılda hektar başına 3 bin ile 5 bin dolar getirebiliyor.

Devamını Oku

Menopozu rahat atlatmak mümkün

31 Ocak 2016

Kaç yaşında menopoza girmek normal?Türk kadınları ortalama 48-52 yaş arasında menopoza girmektedirler.Menopozda bizi neler bekliyor?Uyku düzeninin bozulması, ateş basması ve gece terlemesi, vaginal kuruluk cinsel istekte azalma ,cildin kuruması, incelmesi, idrar yollarındaki sorunlar gibi yaşamın konforunu bozan problemler ortaya çıkıyor. Uzun vadede ise kilo artışı , kalp damar hastalığı riskinde artma gibi hayatı tehdit eden sorunlar da karşımıza çıkıyor. Ayrıca uyku düzeni bozuluyor, depresyon ve ajitasyon gelişebiliyor. Çiftler arasında cinsel sorunların da başlayabildiği bir dönem ayrıca , değil mi?Vajinal kuruluk ve cinsel istekte azalma eşler arasında sorunlara yol açabiliyor.Peki menopoz döneminde hormon tedavisine ne diyorsunuz?Menopozda hormon tedavisi bu saydığımız bulguların tamamına yakınını geriletmekte, özellikle ilk üç yıl içerisinde verildiğinde kemik ve kalp damar sistemini de olumlu etkilemektedir. Hormon tedavisinde rahmi olan hastalarda östrojen yanı sıra rahim içini korumak için progesteron denilen hormon tedaviye eklenmektedir.Ne kadar süreyle hormon tedavisi görülebilir?Uzun vadede meme riskini artırabileceği nedeniyle rahimi olan hastalarda beş yıl süreyle, rahimi olmayanlar da ise sadece östrojen kullanılarak yedi yıl boyunca hormon tedavisine rahatlıkla devam edilebileceği bilinmekte.Peki genel hormon tedavisi almak istemeyenler için bir yöntem var mı?Sistemik tedavi almak istemeyen vaginal kuruluk ve idrar yolu problemleri ön planda olan hastalarda vajinal yoldan uygulanan lokal östrojen tedavisi de sıklıkla uygulanıyor.Menopoza girdiğimizde kalp krizi riskimiz erkeklerle eşitleniyor , değil mi?Menopozdaki kadınlarda kalp damar sistemi koruyucusu olan östrojen hormonu azaldığı için kalp damar hastalığı riski yüzde 60 artıyor.Menopoza giren bir kadın düzenli olarak hangi kontrolleri tahlilleri yaptırmalı?Menopozda 6-12 ayda bir jinekolojik muayene ultasonografi ile yumurtalıklar tetkik edilmeli ve özellikle hormon kullanan kadınlarda rahimiçi kalınlığı ölçülmeli. Smear testi yapılmalı, kan yağ düzeyleri , karaciğer enzimleri, D vitamini düzeyleri ölçülmelidir. Yıllık mamografi ve meme ultrasonu yapılmalıdır.Peki ya bitkisel destekler? Bunları kullanalım mı?Menopozda düzenli hormon kullanımı ülkemizde oldukça düşüktür. (yüzde 1) Bunun yerine şikayetleri için başka alternatif arayan hastalara bitkisel ilaçlar önerilebilir. Bunlar zayıf östrojenik etki gösteren bitkiler olmakla birlikte yan etkileri ile ilgili henüz yeterli veri yoktur.Ayrıca bazı antidepresanların özellikle menopoz dönemindeki ateş basmalarına da iyi geldiğini biliyoruz.Menopozun ana belirtileri- Sıcak basmaları ve gece terlemeleri- Vajinal kuruluk- Yorgunluk.- Uyku bozukluğu.- Duygusal dalgalanmalar.- Unutkanlık ve konsantrasyon eksikliği.- Cinsel isteksizlikMenopozda şu yiyecekleri baş tacı edin- Balık yağı- Somon- Semizotu - Ceviz- Koyu yeşil yapraklar- Zeytinyağı- Su- Tam tahıllar- Baklagiller- Yoğurt- Beyaz et

Devamını Oku

Grip salgınından nasıl korunacağız?

24 Ocak 2016

Yeni grip salgını nedeniyle son günlerde boğaz ağrısı, öksürük, yüksek ateş şikâyetiyle acil servisleri arayanlar artmış durumda. Medline Acil Sağlık Genel Direktörü Dr. Barış Mutluer alınması gereken önlemler hakkında bakın neler söylüyor:“Basit bir gribal enfeksiyondan farklı olan bu virüs, çok kolay yayılıyor ve bilinçli bir tedavi uygulanmaması halinde iyileşme süresi uzun süreli oluyor. Geçen yıl görülen H3N2 virüsünün sebep olduğu grip salgınından daha ağır seyreden yeni grip salgını sebebiyle son günlerde boğaz ağrısı, öksürük, yüksek ateş şikâyetiyle bizi arayanların sayısında ciddi bir artış yaşıyoruz.”Grip virüsü bulaştığında; genizde yanma, boğaz ağrısı, vücutta halsizlik/kırgınlık, burunda tıkanıklık ya da akıntı, hapşırık ve gözlerde sulanma gibi belirtiler veriyor. Yapılması gerekenler şöyle;Hastalığın erken döneminde C vitamini alınmaya başlanmalı, C vitamini içeren yiyeceklerin çok daha fazla tüketilmesi ve doktorunuzun önereceği doğru ilacın kullanılması hastalığın ağırlaşmadan kısa sürede iyileşmesine neden olur.H1N1 ya da H3N2 virüsü olduğu saptanırsa mutlaka istirahat edilmeli,Sıvı alımı arttırılmalı, ıhlamur, zencefil, adaçayı, karabiber gibi virüsle savaşan bitkilerden de faydalanmalı.Çok kısa sürede ateş ve öksürük belirtilerini gösteren virüs; burun ve ağız bölgesinden tüm vücuda yayılır.Şikâyetlere halsizlik ve kas eklem ağrısı gibi semptomlar eklenebilir. Fakat grip geçirilirken yaygın vücut ağrısı, hastayı yere yapıştıracakmış şekilde ağır tablolar, nefes darlığı, göğüs ağrısı, bilinç bulanıklığı ve yüksek ateş gibi belirtilerin artması durumunda mutlaka hekime başvurulmalıdır.H1N1 ve H3N2 virüsüne kar şı antibiyotiğin etkili olmadığı akıldan çıkarılmamalı.Uygulamanız gerekenler:- Ellerinizi sık sık yıkayın.- Ellerinizi ağız ve burun çevresine götürmemeye özen gösterin.- İş, okul, otobüs gibi kalabalık mekânlarda mümkünse kapı kolu gibi ortak kullanım araçlarına dokunmayın, dokunmak zorunda kaldığınızda bol sabunlu su ile yıkayın.- Grip ya da soğuk algınlığı olan kişilerden uzak durun, mümkün olduğunca kalabalık ortamlarda bulunmayın.- Havaya göre giyinin. Çok ince ya da terleyecek kadar kalın giyinmeyin. Atkı ve bere ile mutlaka ağız ve başınızı koruyun.- Portakal, mandalina, yeşil sebzeler gibi C vitamini içeren gıdaları çok daha fazla tüketin.- Bol bol su için.- İstirahat edin.- Uyku düzeninize dikkat edin.Hastalıklara karşı birebir besinler- Portakal, mandalina, greyfurt- Sarmısak- Bol su- ZencefilZerdeçal- Propolis- C vitamini desteği- Yumurta- Kırmızı et- Süt-yoğurt

Devamını Oku

Akdeniz mi kahvaltı gevreği mi?

23 Ocak 2016

Bilim dünyasında Akdeniz tipi kahvaltının sağlıklı olduğu kabul edilse de hergün müsli ile beslenen Avrupalılar bizden 10 yıl fazla yaşıyor. İki kahvaltıyı karşılaştırdım.Akdeniz tarzı beslenme bilim dünyasında en doğru beslenme biçimi olarak araştırmalarla kanıtlanmış, kabul edilmiş durumda. Nedir Akdeniz beslenme biçimi? Bol sebze, meyve, baklagiller, tam ekmek, balık, beyaz et, zeytinyağı ve ölçülü süt ürünleri... Akdeniz biçimi beslenmenin ası zeytinyağı ama yağlı balıklar, yağlı tohum ve kuruyemişlerdeki diğer sağlıklı yağlar da öne çıkıyor.Geleneksel Akdeniz tipi beslenme diyabet, yüksek tansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi kalp hastalığına yol açan rahatsızlıklara iyi geliyor. Araştırmalar ayrıca Akdeniz tipi beslenenlerin kilolarını daha rahat koruduklarını ve daha uzun yaşadıklarını da ortaya koyuyor.Akdeniz tipi kahvaltının üstünlüğüAkdeniz tipi kahvaltıda yer alanlar; peynir, zeytin, zeytinyağı, domates, salatalık, yeşillikler, yumurta, ekmek, bal, tereyağı…Şimdi tek tek bu yiyeceklerden neler alıyoruz, görelim:Peynir: Kalsiyum, protein, fosfor kaynağı. Kalsiyum kemikleri güçlendiriyor. Protein vücudumuzun yapıtaşı; hem kemik hem kas sağlığı için önemli. Çocuklarda boyun uzmasına yardımcı. Fosforun kemik ve diş sağlığında rolü var.Zeytin ve zeytinyağı: Sağlıklı olmamıza yardımcı olan fenolik bileşikler içeriyor. Aynı zamanda çok iyi bir E vitamini kaynağı. E vitamini gençlik vitamini! Cildin diri ve genç kalmasını sağlıyor.Domates: En güçlü antioksidanlardan olan likopen kaynağı. Aynı zamanda bol C vitamini ve beta-karoten (A vitamini) içeriyor. Her ikisi de biz yaşlanmaya, hastalıklara ve kansere karşı koruyan vitaminler.Salatalık: Yüzde 95’i su! Aldığımız tek önemli şey kanın pıhtılaşmasına yardımcı olan K vitamini, o da çok düşük oranda.Yeşillikler: Folik asit kaynağı. Hücrelerimizn sağlıklı kalmasında rolü büyük. Ayrıca hamilelerde bebeğin sağlılı doması için şart.Yumurta: Müthiş bir protein kaynağı. Üstelik ucuz. A vitamin, B grubu vitaminler, fosfor, ve snir hücreleri arasında iletşisi sağlayan kolin var. Aynı zamanda D vitamin içeren ender yiyeceklerden biri.Tam ekmek: Protein, lif ve B grubu vitaminler bulunuyor. Lif hem bizi daha tok tutuyor, hem tuvalete çıkışımızı kolaylaştırıyor.Bal: İnsanoğlunun binlerce yıldır kullandığı doğal bir şifa yiyeceği. Sağlıklı bir tat kaynağı. Enerji sağlıyor.Tereyağı: Bol A vitamini var; hastalıklara karşı korur, iyi görmemizi sağlar. Aynı zamanda kemik erimesini önleyen D vitamini bulunuyor. Cildi genç tutan E vitamini de var.Avrupalı müsli ve gevrekle kahvaltı ediyorKahvaltılık gevreklere karşı değilim. Ben de zaman zaman kahvaltılık gevrek, taze meyve ve kuruyemiş karışımı yiyorum. Avrupa’da bizim Türk adeti yumurta, peynir, zeytin, zeytinyağı, çayla kahvaltı yapan pek yok.Herkes müsli veya gevrekle süt yoğurtla kahvaltı yapıyor. Sabah kahvaltısında Akdeniz tarzı kahvaltı Avrupalı‘nın alıştığı, beklediği bir şey değil. Sağlık açısından bakarsak; beslenme şekillerini çok sağlıklı bulmasam da ortalama yaşam süreleri bizden 10 yıl daha uzun. Demek ki beslenmenin dışında başka şeyler de var.Havaları çok temiz, bunun en önemli etkenlerden olduğu kanısındayım.Ülkemizde henüz kahvaltıda müsli ve gevrek yeme yaygın değil, ama gittikçe tüketim artıyor. Öngörüm; önümüzdeki yıllarda pratikliği nedeniyle birçok ailenin sofrasında ana tercih olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta var: Eğer yanlış seçim yaparsanız çocuğunuza çok şekerli, yağlı veya tuzlu, vitamin mineral değeri düşük aşırı işlemden geçmiş bir ürün yedirmeniz işten değil! Yoğurt ve süt eklemek besin değerini artırıyorSüt ve yoğurttan kalsiyum, protein alıyoruz. Gevrek veya müsli yerken bu besinlerle tüketmek avantaj. Meyve ve kuru yemiş de katılınca kahvaltı besin değeri yüksek bir öğün oluyor. Sağlıklı bir kiloda kalmak için ölçü 400-600-600 kuralı. Bir günde bir kadının alacağı 2000 kalorinin dağılımı bu. Kahvaltıya düşen pay 400 kalori. Bir kase gevrek, yoğurt veya süt, meyve karışımı ortalama 350 kaloriye denk geliyor. Kahvaltılık gevreğin sağlıklısı hangisi?- Tam tahıldan yapılmış gevrekleri tercih edin. Tam tahıllardan yapılmış müsli ve gevreklerde B grubu vitamin ve lif oranı çok daha yüksek.- İçindeki şeker oranına dikkat edin. Çocuklar tatsız gevreği sevmiyor. Ancak çok şekerliye alışınca da bırakmak istemiyorlar.- Lif oranı yüksek olmalı. Tuvalete çıkmanızı kolaylaştıracak, tokluk hissinizi artıracaktır.- Yulaf ezmesi her zaman doğru bir tercih.- Kutuların üzerini çok dikkatli okuyarak seçiminizi yapın. Değişik gevrekleri karşılaştırın, öyle karar verin.- Müsliler çok sağlıklı görünse de bazen aşırı şekerli olabiliyorlar. Sağlıklı yiyecek yediğinizi düşünürken gereksiz kalori alıp şişmanlayabilirsiniz. Bu tür gevrek ve müsliler hem kilo aldırır, hem diş çürümesini hızlandırır, hem de aşırı şekerli tatlara eğilimi artırır.- Bu ürünler tuz da içeriyor. Tuz oranlarının düşük olmasına özen gösterin.Sağlıklı seçim kadar kahvaltı da çok önemli!Müsli ve gevreklerde şeker- yağ- tuz oranları ne kadar olmalı?Kaçının- Şekerli: 100 gramında 22.5 gramdan fazla şeker varsa.- Yağlı: 100 gramında 17.5 gramdan fazla yağ varsa.- Tuzlu: 100 gramında 1,5 gramdan fazla tuz varsa.Tercih edin- Az şekerli: 100 gramında 5 gram veya daha az şeker varsa.- Az yağlı: 100 gramında 3 gram veya daha az yağ varsa.- Az tuzlu: 100 gramında 0.3gram veya daha az tuz varsa.Sonuç: Akdeniz tipi kahvaltı çok daha sağlıklı bir seçim olarak öne çıkıyor. Ancak hızın çok önem kazandığı çağımızda kahvaltı gevrekleri ve müslileri pratikliği nedeniyle Türk sofralarında da aynen Avrupa’da ve ABD’de olduğu gibi önümüzdeki yıllarda çok daha fazla göreceğiz. Önerim geneksel Akdeniz tipi kahvaltı ve müsli- gevrekle kahvaltının dönüşümlü olarak sofralarda yer alması... Sağlıklı kahvaltı için kendi evimde de uyguladığım yöntem bu.

Devamını Oku