Çiçeği burnunda evli, güzel oyuncu Bade İşçil saçlarını kısacık kestirmiş. O kadar kısaki kocasının kafasında daha fazla saç varmış gibi duruyor. 30 yaşındaki Bade’yi Amerikalı meslektaşı Sharon Stone’ a benzetmişler. Bade de bu konuda ‘’Yan sanayii Sharon Stone gibiyim’’ demiş. Saçlarını yazın rahat etmek ve eşinin beğenmesi için kestirmiş. O zaman söyleyecek bir söz yok. Çünkü ellilerindeki Sharon Stone gibi olması için daha önünde 20 yıl var!Diva - Süperstar kapışması Diva Bülent Esoy, nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca ‘Babla’ kendisine bir iftar davetinde selam vermeyen Süperstar Ajda Pekkan’a ateş pükürmüşKüstah, hödük, ucube gibi nahoş kelimelerle öfkesini dile getirmiş.Ajda’yı tanırım.Küstah hiç değildir.Aksine son derece nazik, iyi kalpli ve düşüncelidir.Görgüsüz ve kaba anlamına gelen hödük ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.Aksine her devre uyum sağlayan, modern düşünceli, çağdaş bir kadındır.Ucube kelimesini ise en son kullanacak kişi sinirlendiğinde ağzına geleni söyleyen biricik Babla’dır. ‘’Ajda Hanım, masamıza geldiğinde bir selamı esirgedi ama canı sağ olsun’’ deseydi çok daha anlamlı ve etkili olurdu.Diva Bablamız, serzenişinde haklı bile olsa süperstarımıza ayıp etmiş!Dövme yaparsan dövünürsün Sunucu Ebru Şallı, veliaht Harun Tan ile evlendiğinde karnına eşinin adının başharfini simgeleyen bir dövme yaptırmış.Boşandıktan sonra da dövmesinin üzerini kapatmak için şeklini değiştirmiş.Sevgilinin adını vücudunun görünen veya görünmeyen yerine kazıtmak kadar ilerisi düşünülmeden yapılmış bir şey olamaz.Nerende olursa olsun ilişki biterse sonra çok dövünürsün. Görünen yerdeyse herkese, görünmeyen yerdeyse en yakınına işin yoksa gel de anlat mazide kalan ve sahibini unutmak istediğin o dövmenin anlamını.‘Pretty Woman Julia’ ve ‘Rich Woman Oprah’ Dünyanın en ünlü, en varlıklı televizyoncusu Oprah Winfrey, İsviçre’de bir mağazada aşağılandığını iddia etmiş. Kendisini tanımayan satıcı pahalı bir çantanın ona göre olmadığını söylemiş. Afrika kökenli Amerikalı Oprah bunu bir ırkçılık rezaleti olarak değerlendirmiş.Bu olay bana yıllar önce Richard Gere ile Julia Roberts’in başrolünde oynadığı ‘Pretty Woman’ (Güzel Kadın) veya bizdeki çevirisiyle ‘Özel Bir Kadın’ filmindeki bir sahneyi hatırlattı. Bir hayat kadınını canlandıran Julia, Amerikanın en lüks bölgesi Beverly Hills’da en pahalı dükanların olduğu ünlü Rodeo Drive’da alışverişe çıkar. Üstü başı döküldüğü için satıcı ona hizmet etmek istemez ve kibarca kovar. Ertesi gün tamamen yenilenmiş zengin ve şık bir leydi havasındaki Julia, aynı mağazaya gittiğinde ise satıcı onu tanımaz ve yağlı bir müşteri gibi görür. Bu kez Julia satıcıya elindeki alışveriş torbalarını gösterip ‘’Sen sattığın parça başına komisyonla çalışıyordun değil mi? Büyük hata!’’ deyip intikamını alır.Beyaz tenli Julia Roberts, ‘Pretty Woman’ yani güzel kadındı.Siyahi Oprah Winfrey ise ‘Rich Woman’ yani zengin kadın.İki olayda da bence ırkçlık filan yok. Satış elemanının enayiliği var.
Tescilli güzelimiz Azra Akın’ın annesiyle babası Bodrum’da farkında olmadan gazetecilerin yanındaki masada oturuyormuş."Azra ile Kıvanç’ın ayrılığına üzüldük ama iyi oldu. Çünkü çok kavga ediyorlardı. Azra çocukluk aşkıyla şimdi mutlu" diye aralarında konuşurken duyulmuşlar.Bana her ne kadar balon ve uyduruk bir haber olarak gelse de aklıma şu soruyu getiriyor.Azra ile Kıvanç gerçekten çok güzel insanlar.Güzel insanların kavgası da güzel olur mu? Yoksa kim ederse etsin kavga kavga mıdır?Süper Kupa süper mi? İki ezeli rakip Galatasaray ile Fenerbahçe bugün Süper Kupa finalini oynuyor. Süper Lig şampiyonu Galatasaray ve Türkiye Kupası sahibi Fenerbahçe. Maç Kayseri’de. Çünkü karşılaşmayı oynatacak başka ‘tarafsız’ bir yer bulamadılar. İki takımın taraftarları birbirlerine girecek diye kimse istemedi. Kayseri’de akla gelen her türlü önlemi aldılar. Sanırım taraftar kadar güvenlik gücü olacak. Galatasaray ve Fenerbahçe arasında ‘süper’ olan ezeli rekabet son yıllarda saha içinde ve dışında yaşanan tatsız olaylar nedeniyle ‘sıradan’ bir hale geldi. Taraftarlar, yöneticiler ve futbolcular arasında kin, nefret, intikam dolu eylemler ön plana çıkmaya başladı. Eski ‘dostluk’, ‘fairplay’ ve ‘centilmenlik’ tekrar kazanılana kadar bu iki güzide kulübümüz arasındaki maçların hiçbiri ‘süper’ sayılmaz!Bir dahaki sefere ne yapacak? Şımarıklığı dillere destan 19 yaşındaki Kanadalı pop fenomen Justin Bieber evinin balkonundan kendisini görmeye gelen hayranlarının üstüne tükürmüş. Onlar da seslerini çıkartmamışlar.Bir dahaki sefere işerse hiç şaşırmam.Nasılsa gökten yağmur yağıyor sanıyorlar!Russell Crowe da kim? Cengiz Semercioğlu, Hıncal Uluç ustasının yolunda yürümeye devam ediyor. İlgi çekmek için farklı, sivri, çarpıcı ve polemiğe açık yorumlarda bulunuyor.Bu konuda sevgili Hıncal Hoca’nın eline kimse su dökemez.Cengiz son olarak dünyaca ünlü Oscar ödüllü Avustralyalı aktör Russel Crowe için ‘’Russell da kim?’’ demiş."O ünlüyse bizim oyuncularımız da ünlü. Bir Hollywood ünlüsünün Türkiye’de film çekecek olması, onunla görüşmek bizim ünlüler için abartılacak bir durum değil’’ diye de ilave etmiş. Cengiz çok haklı.Ama kastettiği anlamda değil.. Önemli olmadığı için zaten sınırlarımızla Arap ülkeleri arasında kısıtlı kalıyorlar!Profesyonel yağcılar Ünlüler hakkında o kadar kötü şeyler yazılıyor ve dedikodu yapılıyor ki artık ne zaman bazılarıyla ilgili iyi birşeyler okusam şüpheleniyorum.Acaba yazan kişi o ünlünün maaşlı elemanı mı diye.Ya da yazı başına bir ücret alan profesyonel yağcısı!Acun, Cem Yılmaz, Beyaz, Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Gülben Ergen örneğin.Bir ünlünün her zaman da güzel haberleri mi çıkar?Aslında bu kendilerini kanıtlamış başarılı ünlülerin övülmeye ihtiyacı yok.Eminim para mara da vermiyorlardır. Ama yine de huylanıyor insan.Ne yapalım? Bizi böyle düşündürenler utansın!
İspanyol doğumlu Hollandalı oyuncu/model Yolanthe Cabau ile eşi futbolcu Wesley Sneijder’ın duşta çektikleri seksi bir fotoğraf Galatasaraylı taraftarları kızdırmış. Instagram sayfasında ‘Yenge’ diye etiketlediği görüntü bardağı taşıran son damla olmuş. Yolanthe Yenge geçenlerde yabancı bir dergiye verdiği röportajda kocasıyla yatak odalarında bazı yeniliklere açık olabileceğini söylemişti.Taraftarlar, ‘Ramazan’dayız yenge yeter artık!', 'Yenge bu nasıl motive etmek’, ‘Önümüzde Süper Kupa maçı var’ diyerek tepki göstermiş. Yengenin kendi reklamı uğruna yaptığı ne kadar saçmaysa taraftarın tepkisi de o kadar saçma.Ramazan olması, motive etmek, Süper Kupa maçı Yenge’nin umrunda mı?Tepki gösteren taraftar bunların hiçbiri olmasa sesini çıkartmayacak mıydı?Yenge, gündem yaratmasa, iki saniye göründüğü filmin başrolünde oynamış gibi davranmasa, kocasıyla birlikte buzlu çay reklamında oynayabilir miydi?Sizin anlayacağınız duştaki poz boşuna verilmedi!Duvarı delen adam Canım Türkiyem’de meğer ne kadar çok Pink Floyd’cu müziksever varmış.Yaşı ilerlemiş ünlü müzisyen ve grubun kurucusu Roger Waters 75 TIR ile geldiği İstanbul’da unutulmaz bir konser verdi.Işık oyunları, dev kuklaları, ilginç animasyonları ve lazer makineli tüfekleriyle İTÜ Arena’yı sallayan Roger Waters aynı zamanda muhteşem bir şov sundu.Waters, efsanevi ‘The Wall’ şarkısına binlerce hayranı hep bir ağızdan büyük bir coşkuyla eşlik etti.Bizim ülkede kusursuz bir organizasyonu başarabilmek hiç de kolay iş değildir.Organizasyon yapmayı bilmediğimiz ve beceremedi-ğimiz için her defasında bir aksiliğin çıkmasını normal karşılar hale gelmiştik.Roger Waters, hatasız sayılabilecek performansıyla o gece sahnede tarih yazdı.69 yaşındaki şarkıcı, bu açıdan ‘Duvarı Delen Adam’ ünvanını fazlasıyla hak etti.Konuşmamak en doğrusu Özlem Yıldız ile eşi Sinan Serter’in boşanma haberini duyunca üzülmüştüm.İkisini de ’Yok Öyle Dans’ yarışmasında tanımış ve sevmiştim.Özlem, biten evliiği hakkında konuşmama kararı almış.Bravo Özlem’e.Ne desen yanlış anlaşılır ve farklı yerlere çekilir.Özlem’in sessizliği ayrılan çiftlere örnek olsun.Biten ilişkilerin ardından konuşmamak en doğrusu.Teknene göre rağbet... Geçen hafta Göcek’teki koylardan birinde bir tekneden denize giriyorduk.Biraz ilerimizde gemi büyüklüğünde ihtişamlı bir başka tekne demirlemişti.Eşimle birlikte merak edip yakından görmek için yanına kadar yüzdük.İçini göremedik ama dışını yarım düzine personel temizliyordu.Dönüşte mütevazı yelkenlilerinin önünde yüzen yabancı bir çiftle karşılaştık.Bize İngilizce nereden olduğumuzu sordular.‘İstanbulluyuz’ deyince ne kadar şanslı olduğumuzu söylediler.Havası, doğası, denizi bu kadar güzel bir ülkede yaşadığımız için sandık.‘Teknenize hayran kaldık’ deyince o büyük tekneyi bizim sandıklarını anladık.Olmadığını öğrendikleri anda muhabbeti kesip yanımızdan uzaklaştılar.Gördüğün rağbetin teknenin büyüklüğüyle orantılı olduğu doğruymuş!
Serdar Ortaç, İrlandalı nişanlısı Chloe ile Çeşme’de tatilin tadını çıkartıyormuş.Denizde bol bol sarılıp öpüşen çift suyun içinde çocuklar gibi şakalaşıyormuş. Serdar ile Chloe bir ara deve güreşi oynamışlar.Chloe deve olurken, Serdar onun omzuna binmiş.İkisinin boyunu, posunu ve cüssesini kıyaslayınca bence doğrusunu yapmışlar.Serdar deve olsa ve Chloe onun omzuna binseydi sorun çıkabilirdi.Düşünsenize...Chloe, denizin üstünde oturmuş, Serdar’ın kafası gözükmüyor, su fokurduyor...Yani problem olurdu!‘Evlen benimle’ para basıyor Canım Türkiyem’de evlenmeye meraklı her yaşta, çok gönüllü insan var.Başka türlü televizyondaki bir evlilik programına ayda 500 bin lira vermezler. Konunun ustası Esra Erol, izdivaç programıyla yeni bir kanala transfer olmuş.Gündem ne olursa olsun her zaman davul, zurna eşliğinde göbek atılan Flash TV’deki Dest-i İzdivaç adlı programından ayda 9 bin lira kazanarak ekrandaki kariyerine başlayan sunucu Esra Erol’un başına talih kuşu konmuş.Esra Hanım’ın transfer olduğu yeni kanalındaki aynı tür programı yayından kaldırmışlar.Demek evlilik programı yapmanın da kendine göre bir yolu, yöntemi var.Esra Erol, ekranın ‘çöpçatan gurusu’ olmayı bir şekilde başarmış durumda.Ona bu kadar yüksek bir maaş ödediklerine göre ‘Evlen Benimle’ para basıyor olmalı!,Ara vermek ne demek? Ünlü işletmeci Emre Ergani sağlığı için bir yıl alkolden uzak durmaya karar vermiş.İçki, sigara, kumar gibi kötü alışkanlıklara son vermek tamam da, belli bir süre için vazgeçmenin bir esprisi yok. Ramazan ayı boyunca alkol almayacağım dese anlarım. Ama bir yıl kadar bırakacak iradesi varsa neden tekrar başlar onu anlamam!Ara vermek ne demek?Cam kenarı mı, koridor mu? Uçak yolcuları arasında yapılan bir araştırmaya göre cam kenarı ve koridor tarafını tercih eden tipleri belirlemişler.Buna göre boyu kısa, bekar, sık uçmayan, biletini kendi parasıyla alan, tablet kullanan ve kabinde kitap okuyan genç kadınlar cam kenarında oturuyor. Orta boy ve üstü, evli, sık uçan, bileti şirketi tarafından ödenen, hep dizüstü bilgisayar taşıyan, gazete okuyan 35 yaş ve üzeri erkekler koridor tarafındaki koltuğu seviyor. Bazı havayolları istedikleri koltukta uçmak isteyen yolculardan ekstra para bile alıyor. Uçakta cam kenarı ve koridor mu sorusunun yanıtını bulmaları hiç önemli değil. Ben esas ortadaki koltukta oturmayı kabul eden zavallı yolcuyu merak ediyorum...
Boşanmalarına rağmen Ebru Şallı ve çocuklarıyla birlikte tatil yapmaya devam eden Harun Tan, haklarında çıkan dedikodulardan dolayı bir hayli gerginmiş.Ebru Şallı’nın gizli bir aşkı olduğu ve bu yüzden ayrıldıkları söylentilerine sinir oluyormuş. Ebru Hanım “Çıkan dedikoduya ‘Yuhh’ diyoruz” demiş.Harun Tan, ise “Çevremizde dövülecek çok kişi var” diye tepkisini göstermiş.Harun Bey bu sözlerini uygulayacakmış gibi kick-boks hocasıyla pozlar vermişÜnlü ve medyatik çiftler herhangi bir nedenden dolayı ayrıldıkları zaman türlü türlü dedikoduların çıkması son derece olağan ve normaldir.Ebru ile Harun’unun durumu ne ilk ne de sondur.Etrafta dövülecek çok kişi olduğu da doğrudur.Önemli olan o kişileri iş işten geçmeden önce teşhis edip pataklamaktır!Canım Türkiyem’in tatilci profiliYüksek sesle hatta bağırarak konuşuyor ve gevrek kahkahalar atıyorsa...Sahilde, havuz kenarında kulağına cep telefonunu yapıştırmış dolaşıyorsa...Küçük çocuğuna ‘anneciğim’ diye hitap edip büyük insanmış gibi konuşuyorsa...Açık büfe kuyruğuna istediği yerden giriyor ve kalabalıktan şikayet ediyorsa...Denizde deve güreşi yapmadığında yüzükoyun yatıp ölü taklidi yapıyorsa...Tekneye gürültülü müzik eşliğinde göbek atmak ve etrafa bakmak için biniyorsa...Denize girmektense şemsiye altında dedikodu yapmayı ve tavla oynamayı tercih ediyorsa...Makyajı, saçı bozulmasın diye cehennem sıcağında bile başını suya sokmuyorsa...Canım Türkiyem’in tatilci profili iş başında demektir!
Manken ve oyuncu Cansu Dere bir kozmetik firmasının yüzü olmuş.Her yerde kocaman afişleri var. Sokağa çıktığınızda görmemeniz imkansız.Cansu’nun yüzü eminim bazılarının sinirini bozuyordur.Örneğin, eski aşklarının şimdiki eşlerinin ve sevgililerinin.Birlikte oldukları adamların bir zamanlar Cansu’yla aşk yaşamış olması onları rahatsız ediyordur.Çünkü sadece onlar değil durumu herkes biliyor.Cansu’nun eski sevgililerinin hepsi medyatik.İlişkilerinin hepsi medyada yaşandı. Arşivlerde duruyor, yani kaçarı yok.Can sıkıcı Cansu n’olacak!Parayı sokağa atmakEbru Gündeş’in eşi Reza Zarrab, vergiler dahil 4 milyon 150 bin liraya Rolls Royce markasının en lüks modeli olan Ghost’u alıyormuş.İstanbul sokaklarında o arabayla nerede gezecek, nereye park edecek?Arabanın yıllık kaskosu bile lüks bir veya birkaç araç fiyatınadır.Ebru Gündeş’i gerçekten kutlamak gerek. Kocası parayı göz göre göre sokağa atıyor. O sahneye çıkıp kendi parasını kazanmaya devam ediyor.Yürümek ayakları büyütür mü? İstanbul’dan Ankara’ya yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi için yürüyen Aylin Kotil, ‘’37 ile başladım 39 numara ayakkabı giyiyorum’’ demiş.Bunu ilk kez duydum.Yürümek insanın ayaklarını mı büyütüyor?İstanbul’dan Ankara’ya yürüyen birinin ayağı 2 numara büyüyorsa, Antalya’ya kadar gitse 4 numara mı büyür?Aylin Kotil’in yürüme eylemi misyonu açısından bir sonuç verir mi bilemem...Ama ayaklarının büyümesini istemeyen kadınların artık yürüyüş mesafelerine dikkat edecekleri kesin!Tombul veliaht kral olamazDük William ile Düşes Kate’in 3.8 kiloyla dünyaya gelen oğulları 100 yıldan bu yana dünyaya gelen en tombul veliahtmış.Önümüzdeki aylarda İngiltere ekonomisine 780 milyon dolarlık katkı yapacakmış. İyi güzel de tombul veliahtın yaşamında krallık tahtını göreceğinden şüpheliyim. Babaannesi kraliçeliği henüz bırakmış değil.Kaç yıl daha kalacağını bir kendi bir Allah bilir. Sırada 60 küsür yaşındaki dedesi var. Sonra da 31 yaşındaki babası.Tombul bebek seksen yıl sonra tahta otursa ne yazar?Dalyan’dan sevgiler...Muğla’nın Dalyan Kasabası’ndayım.Antik Kaounos Kenti ve Likya Kral Mezarları manzarasıyla büyüleyici bir güzelliği olan Dalyan’da İztuzu Plajı’ndan denize giriyorum.El değmemiş doğası, Caretta Caretta’ları ve mavi yengeçleriyle Dalyan’ı mutlaka ziyaret edin.Siz de benim yaptığım gibi bölgenin en iyi butik oteli Dalyan Resort’da kalın!
Muhteşem Yüzyıl dizisinin ‘Valide Sultan’ı oyuncu Nebahat Çehre, arkadaşlarıyla gittiği bir öğlen yemeğinde hoş bir sürprizle karşılaşmış.Eski Kuveyt Emiri’nin gelini olan bir hayranı kolundaki pırlanta saati çıkarıp Nebahat Hanım’a takmış.Nebahat Hanım, hediyeyi kabul etmek istemeyince de "Böyle bir şey yaparsanız çok kırılırım" cevabını almış. Sonuçta Nebahat Çehre yemeğe gitmiş ve bir pırlanta saat sahibi olmuş.Ben yemeğe gittiğimde tam tersi oluyor.Mekan sahibi beni tanırsa, "Bunda nasılsa para boldur" diye hesabı şişiriyor.Valide Sultan olmak varmış!Son pişmanlık fayda etmez ‘Gezi Parkı’ eylemine katılan oyuncu Şafak Sezer, AK Parti’nin bir iftar yemeğinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanına gidip pişman olduğunu söylemiş ve özür dilemiş.Başbakan’ın oturduğu masanın yanında diz çöken Şafak Sezer’in Erdoğan’ın elini öpmeye kalktığı görülmüş.Sosyal medyada bu davranışını eleştirenlere "Bir insanı sevmek döneklikse ben Başbakan'ımı seviyorum" diye attığı bir tweetle cevap vermiş.Şafak Sezer’e gelinceye kadar Başbakan'ımızın önünde sevgisinden, saygısından kimler iki büklüm vaziyette kalmadı ki?Şafak tam zamanında davranmış!Sonra son pişmanlık fayda etmez!Anahtar kelimeler Cümlelerde anlamı değiştiren bazı anahtar kelimeler vardır. Örneğin Sibel Can çocuklarıyla Fransa’ya tatile gitmiş. Ama bir geceliğine 150 bin liralık ekstra iş için tatilini yarıda kesip Kıbrıs’a uçmuş.Anahtar kelimeler bundan sonraki cümlede geliyor."Konserden sonra St. Tropez’ye dönen Sibel Can’ın 5 kilo verdiği ve eskisine göre bir nebze forma girdiği gözlendi."İşte size peşpeşe iki anahtar kelime birden."Eskisine göre" ve "Bir nebze"Yani zayıflamış ama hala kilolu diyorlar.Şimdi anladınız mı ne demek istediğimi?I love you Bozcaada Geçen hafta İstanbul'dan arabayla Çanakkale üstünden Bozcaada'ya gittik.Deneme sürüşü için verdikleri Volvo XC 60 uzun yolda kullanımı son derece güvenli, seri, konforlu ve yakıt cimrisi çıktı. Bozcaada aşırı sempatik bir yer. Son derece ilginç butik otelleri, taş evleri, masmavi, tertemiz serin denizi, doğal plajları, damak tadınızı okşayan restoranları, üzüm bağları, başarılı şarapevleri, şirin dükkanlarla süslü çarşısı ile Bozcaada’yı acayip sevdim. İkişer günden iki ayrı otelde kaldık. İlki Akvaryum Koyu’ndaki Akvaryum Otel'di.Sahibi Deniz Bey’in babası tarafından açılan ve adanın ilk oteli olan Akvaryum’u çok beğendik. Sakin, huzur verici konumu, keyifli ortamı ve kahvaltısı unutulmazdı. Sonra adanın son açılan oteli Bertiz’e geçtik. Amerikalı Türk işadamı Kemal Özkarahan, Habbele Koyu’na müthiş bir yatırım yapmış. Bertiz Otel, Bodrum’dan Mikonos’a benim diyen en lüks otellerle boy ölçüşür. Odaları ve manzarası süper.Denizin tam karşısında harika bir yüzme havuzu, özel bir sahili ve iskelesi var. Kemal Bey otelin her şeyi ve konuklarla bizzat ilgileniyor.Bozcaada’ya aşık oldum. Onun için "I love you Bozcaada" diyorum!
Tükenmişlik sendromuyla Muhteşem Yüzyıl dizisini sezon bitiminden önce yüzüstü bırakıp Almanya’ya giden oyuncu Meryem Uzerli, dönmeye karar vermiş.Hayranlarının “Come back Meryem” (Meryem Geri Dön) pankartıyla fotoğraf çektirip yaptığı çağrıyı karşılıksız bırakmamış.“En yakın zamanda tekrar tamamen sizinle olacağım. Çok sevgi gönderiyorum. Sizin Meryem’inizim!” diye cevap göndermiş.Tamam bizim Meryem’imizsin anladık da bizim Hürrem’imize ne olacak ?Ben bizim Meryem’i değil Hürrem’i geri istiyorum.Meryem’in zaten başka gidecek yeri yok.Canım Türkiyem’deki şöhreti, kazandığı parayı başka hiçbir yerde bulamaz.Onun için bizim Meryem’in tıpış tıpış geri dönmesi çok normal. Olan bizim Hürrem’e oldu desenize!Meryem’in tükenmesi bitti ama o bildiğimiz, sevdiğimiz eski Hürrem gitti!Vergi yoksa benzin var Biz Türkler oldum olası devlete vergi ödemeyi sevmemişizdir.Alnımızın teriyle kazandığımız parayı kimseyle paylaşmak hoşumuza gitmez.Hele nereye gittiği belli olup da onunla ne yapıldığı belli olmayan yerlere para vermek bize ters gelir.Bu yüzden en zengininden en fakirine her normal Türk vatandaşı en az vergiyi öder.Rekortmenler listesine baktığınızda ülkenin en varlıklı isimlerini göremezsiniz.Çoğu da isminin açıklanmasını istemez.Malı, mülkü ortaya çıkacak diye değil.Ödediği vergiden utandığı için.Bu nedenden dolayı bizde bütçe açığını kapatmak için hep benzine zam yapılır.Dünyada en pahalı benzinin canım Türkiyem’de olmasının nedeni bence budur.Devlete 5 kuruş fazla vergi vermekten şikayetçi olanların pompalarda litresine 5 lira ödedikleri benzinin pahalılığı konusunda o yüzden gıkı çıkmaz!Seferi olmak için İbiza’ya kaçış İspanya’nın çılgın eğlencesiyle ünlü İbiza adası Türk doluymuş.Sosyetenin ünlü isimleri bu yaz İbiza’ya akın ediyormuş.Bazı kulüp ve restoranların mönüleri artık Türkçe’ymiş.Türkçe konuşan garsonlar bile varmış.Ramazan’da ‘seferi’ olmak buna denir işte.Bodrum’a, Çeşme’ye gidip boy göstermeyeceksin.Mümkün olduğu kadar uzağa kaçıp göze görünmeyeceksin.“Biz oruç tutarken o denize girip keyif yapıyor” dedirtmeyeceksin.Yoksa bizimkilerin İbiza’da ne işi var? Denizi deniz değil.Fransa’nın güney sahilindeki Cote D’Azur kalitesinden de eser yok. Eğlencesi desen abartılmış ve artık modası geçti biraz zorlama kaçıyor.İçip içip dağıtmak ve bunu yaparken herkesden saklanmaktan başka ne işe yarar İbiza?Sakız ve oruç Konya İl Müftülüğü resmi internet sitesinde oruçla ilgili bilgi vermiş.“Sakız çiğnemek oruç bozar mı?” sorusuna verdiği yanıtta daha önce çiğnenmiş olup içindeki katkı maddesi kalmayan sakız ile katkı maddesi barındırmayan kenger sakızı çiğnemenin orucu bozmadığını belirtmiş.Kullanılmış sakız denildiğinde bir başkasının çiğneyip bıraktığı olmayacağına göre sahurda iyice çiğnenen bir sakızı saklayıp gün içinde tekrar çiğnemek ve oruçlu kalmak mümkün.Bitkisel kenger sakızının nasıl olduğunu bilmiyorum.Ama kimsenin onu çiğnemek istediğini sanmıyorum.Ayrıca ağzında şap şap sakız çiğneyen biri nasıl olur da oruçlu geçinebilir?Bu oruç için örnek bir davranış mıdır?Geçenlerde İran’da bir din adamı “Su içmek orucu bozmaz” demişti.Yakında oruçlu olmamak orucu bozar mı diye sorarlarsa hiç şaşmam!