Geçen hafta sonu, Bodrum'da sekizincisi düzenlenen "Vodafone Red Famous Cup" yelken yarışlarındaydım. Adından anlaşılacağı gibi, ünlü isimlerin katılımıyla renklenen bir yarış bu. Sekiz yıl önce, Marina Yatch Club'ın başarılı işletmecisi Şenkar Öztüzün'ün hayat geçirdiği ve bu yıl sponsorların desteğiyle iyice büyüyen bu yarışın sanırım dünyada başka bir örneği yok. İşin aslı şöyle; işinin ehli yelkenciler yarışıyor, her tekneye bir ünlü -denizcilik deyimi ile "safra" oluyor. Bu "safra" olmak durumu, "fasulyeden" olmak gibi bir şey bir anlamda. Ufak tefek işleri görüp daha çok denize düşmeden ayakta kalmaya çalışmak diyebiliriz. Tabii gerçek bir yelken yarışından söz ettiğimiz için ayakta kalmak da öyle basit bir iş değil. Tekne 70 derecelik bir açıyla suyu yararak hızla ilerliyor. Bir o yana bir bu yana yatan teknenin içinde, ağırlık oluşturmak için ha babam yer değiştirmek gerekiyor, ki bu da yabana atılır bir şey değil. 4-5 saatlik bir yarışın ardından karaya inince, yolda düz yürümek bile maharet istiyor. Benim bu yıl üçüncü yarışımdı. Nispeten tecrübe sahibi olmuş sayıyorum kendimi. En azından tekneyi ve ekibi güç durumda bırakacak bir yanlış yapmadım ki bu da başarı sayılabilir. Daha önceki yıllarda İzmir ekibi "Norm Civata" ve Selim Kaptan ile birlikte birinciliklerimiz vardı. Bu yıl "Exit" isimli tekne ve ekibi ile yarıştık. Gerçekten çok heyecanlı ve eğlenceliydi. Ama kaptanımızın, farklı bir yol denemek istemesi sonucu yaya kaldık. Fakat yarışı tamamladık. Adı,"Famous Cup" olmakla birlikte, misafirlikten fazlası elimizden gelmediğinden olsa gerek bu yıl katılan ünlülerin de aralarında bir yarışma düşünülmüş. Tekneye binerken, hepimize birer HTC One akıllı telefonun yeni modelinden dağıttılar ve yarış sırasında fotoğraf çekmemizi istediler. En iyi fotoğrafı çeken ünlü ve birlikte yarıştığı ekibe birer adet
telefon da ödül koydular.
Hepimiz çok eğlendik...
Yarış boyunca herkes deli gibi fotoğraf çekme derdine düştü tabii. Hava da oldukça sertti. Tekneler dalgalarla boğuşurken, bizim de fotoğraf çekmek için boğuşmamız gerçekten görülecek şeydi. Ben bir ara tek elle dayanamayacağımı anlayınca elimdeki telefonu cebime atıp, iki elle direklere yapıştım. Dalgalarla tekne arasındaki bu mücadelede ayakta kalmaya çalışırken, cebimde bir hafiflik hissettim. Bir baktım ki telefon yok! Çektiğim 170 fotoğrafa mı yoksa ödünç verilen telefonu kaybettigime mi yanayım derken, kaptan bir anda bana seslendi. Bir baktım telefon teknenin kıçında suya 5 santim kala duruyor. O tarafa ayakta gitmem mümkün olmadığı için attım kendimi sırt üstü yere. Kendimi yerde kaydırarak telefona ulaşıp , emaneti son anda kurtardım.
Sonuçta , ünlüler arası fotoğraf yarışmasını kim kazandı bilin? Tabii ki ben. Eh bu kadar gayrete hak etmiştim doğrusu. Meselâ Ozan Güven, benim kadar şanslı değilmiş ve telefonu sulara gömülmüş. Sevgili arkadaşım Bekir Aksoy ise emanet diye verilen telefona sahip çıkayım derken kendi telefonundan oldu. Sonuçta hepimiz çok eğlendik ama açıkçası ekibime birer telefon kazandırmış olduğum için olsa gerek bizim takım biraz daha keyifliydi sanırım. Eh benim fotoğrafçılıkla uğraşıyor olmamın payı da vardır muhakkak ama şunu da eklemeliyim gerçekten HTC'nin kamerası çok başarılı fotoğraf çekiyor.
En sempatik Pascal Nouma’ydı Hande Subaşı sesiyle büyüledi
Gelelim organizasyona... Açıkçası, ödül törenlerinde bile bu kadar tanınmış ismi bir arada göremezsiniz. Katılım gerçekten çok yoğundu çünkü sekizincisi düzenlenen "Famous Cup" organizasyonu her yıl bir önceki yıldan daha başarılı yapılıyor. Milta Marina ve Bayk'ın katkılarıyla düzenlenen yarışın bu yıl sponsor bağlantıları da çok etkiliydi. Vodafone zaten yarışa adını verdi. Ayrıca HTC de destekçilerdendi. Herkes için birer Volvo XC60 tahsis edilmiş. Eski Movenpick (şimdi ki adıyla Dorya) Otel’de konaklama ayarlanmış ki bence Bodrum'un en güzel otellerinden biri burası. Yazın Bodrum'da severek gittiğim ve adamakıllı canlı müzik dinlediğim nâdir yerlerden olan Marina Yatch Club ev sahibi olduğu için, her gece Fatih Erkoç, Garo Mafyan ve Fuat Güner'in sahne aldığı şahane davetlerle ağırlandık. Şimdi içinizden "ahhhh be ne şanslıymışsınız" dediğinizi duyar gibiyim! Sahiden öyleydik. Peki" biz" kimlerdik? Saymakla bitmez ama şimdi hafızamda kalan isimleri sizinle paylaşıyorum: Belma-Gani Müjde, Mehmet Aslantuğ, Ozan Güven, Pascal Nouma, Sarp Akkaya, Kaya Akkaya, Billur Kalkavan, Buğra Bahadırlı, Zeyno Günenç, Bekir Aksoy, Yonca Evcimik, FatihErkoç, Ümit Erdim, Hande Subaşı, Serbest Dalgıç Şahika Encümen, Ersin Korkut, Ece Vahapoğlu, İvana Sert, Güneri Civaoğlu, Tayanç Ayaydın, Burak Hakkı, Kenan Vural, Alp Kırşan, Berke Üzrek, İvana Sert, Ece Erken, Burcu Esmersoy... Heyecanlı yarış, biraz deniz, gece müzik... Kısa ama müthiş keyifli geçen 2-3 günlük bu organizayon sonunda ödül almak da ayrıca mutluluk vericiydi. Ben, "en iyi fotoğraf hikâyesi" ödülünü aldım. Hande Subaşı, Bekir Aksoy, Ece Vahapoğlu, İvana Sert, Burak Hakkı, Yonca Evcimik ve Kenan Vural da yarıştıkları ekiplerle birlikte madalyalarını aldılar. Ama bence hafızaya kazınan isim, ödül gecesi Fatih Erkoç'un daveti üzerine sahneye çıkan Hande Subaşı oldu. Bir an önce solistlik için çalışmalara başlamalı Hande. Söylediği şarkılarla sadece seyircilerden değil, Fatih Erkoç'tan da tam not aldı. Ayrıca güzelliği ve zarafeti ile de sahneye çok yakıştığını belirtmeliyim.
Veeee bu yelken yarışının en eğlenceli, en komik ünlüsü kimdi derseniz, cevabımı tereddütsüz veririm: Pascal Nouma. Bu kadar canayakın insan az bulunur doğrusu. Türkçe konuşurken ki şirin aksanıyla en sempatik ünlü ödülü olsa kesinlikle Pascal alırdı.
Ünlülerle yelken yarışı
Haberin Devamı