Yurt genelinde çocuklar için düzenlenen çok büyük bir organizasyondan bahsetmek istiyorum: Yaklaşık 5 milyon çocuğun katılımıyla gerçekleşecek, ülkenin en kalabalık yarışı en büyük koşusu olacak ve "Türkiye'nin en hızlısı" hatta farklı kategorilerde hızlıları, kazanacak. Atletizm Fedarasyonu, bir yandan geleceğin sporcularını, yıldızlarını keşfedecek, öte yandan sponsor marka Cheetos eğitim bursları verecek ve en keyiflisi, farklı kategorilerde kazanan 10 sporcu, İsveç'de yapılacak olan Avrupa Gençler Atletizm Şampiyonası'nı izlemeye gidecek. Çocuklardaki spor yeteneğinin farkedilmesi ve geleceğin Olimpiyat Şampiyonları'nın keşfedilmesi için büyük bir fırsat elbette bu yarışma. Ama en önemlisi, çocukları küçük yaşta spora teşvik eden bir organizasyon bu. Türkiye genelinde 9-14 yaş arasındaki tüm çocukların katılımına açık olan yarışlar 11 ilde gerçekleşecek. Kimi geleceğin sporcusu olmak için, kimi ise sadece spor yapıp eğlenmek için koşacak ve eminim o kadar çocuk bir araya gelince çok eğlenceli olacak.
İtiraf ediyorum; sporla hiçbir zaman düzenli bir ilişkim olmadı. "Ağaç yaşken eğilir" demiş ya atalarımız, işte insanın sporla ilişkisi de kesinlikle küçük yaşlarda başlamalı. Filmlerde insanlar sabah kalkar koşar ve sonra duş yapıp işe gider ya, bana uzaya gitmek bile daha yapılabilir gelmiştir hep. Dönem dönem çabalarım ve girişimlerim oldu elbette ama açıkçası spor salonlarının kapalı ortamlarında bir takım aletlerle mücadeleye girmenin de ruh yapımın kaldırabileceği şeyler olmadığını anlamam uzun sürmedi. Bisiklet binmeyi sevdim, ne yazık ki ülkemdeki yollar müsaade etmedi. Yazları yüzmeyi, kışları da yürümeyi severim. Çünkü çocukluktan beri hayatımın bir parçası olanlar bunlar. Hele günümüz şartlarında sokak oyunlarından uzak kalıp evlerine kapanan, enerjilerini atamadıkça gergin ve içe kapanık olmaya başlayan çocuklarımız için artık spor temel bir ihtiyaç. En kolay yapılabilir olanı ise hiçbir alete, mekâna ya da birine ihtiyaç duymaksızın, nereye gidersen git yanında götürebileceğin bir spor dalı olduğu için, tabii ki koşmak. Bu gibi spor etkinlikleri için çocukları teşvik etmek gerek. Hem yeteneklerini keşfetmek, hem de hayatları boyu sürdürebilecekleri sağlıklı bir alışkanlığı erken yaşta edindirmek için.
Çocuklarımızı spora yönlendirmeyi amaçlayan ve ülkemizin gelecekte sportif alanda büyük başarılar yakalamasına imkan sağlayan bu yarışı destekliyorum. Gaziantep, Antalya ve Edirne'deki yarışları da gidip yerinde izlemek istiyorum. Önümüzdeki yıl, engelli çocuklarımızın da bu yarışlara dahil edileceği haberini verdikten sonra, "küçük yaşta sporu çocuklarımızın hayatına sokalım ki bizim -benim- gibi spora söylenerek giden bir nesil olmasın" diyorum.
Peki yarışlara çocuklar nasıl katılacak: Çocuğun, okulunun beden eğitimi öğretmenine, "Cheetos Türkiye'nin en hızlısı" yarışmasına katılmak istediğini söylemesi yeterli. Seçilen herhangi bir etkinlik yerinde yarışmaya katılmak mümkün. İnternet üzerinden www.cheetosturkiyeninenhızlısı.com adresinden kayıt yaptırmak da bir başka seçenek. Hatta son anda karar verenler, yarışma günü, etkinlik alanındaki kayıt masalarında da kayıt yaptırabilir. İstanbul için 3 Nisan'da ön eleme yarışları başladı bile. Bölge finalleri, 4 Mayıs-4 Haziran arası...
Yarışma tüm yurda yayıldı
Aslında 10 yıldır yapılan bir yarışmanın bu yıl Türkiye çapında organize edilmiş ve en geniş katılımlı hâli. Enka Spor Kulübü'nün 2004 yılında başlattığı "İstanbul'un en hızlısı" yarışı, İstanbul Atletizm il temsilciğinin çabalarıyla büyüyüp önce İstanbul geneline ve ardından Cheetos markasının sponsorluğu ile daha da büyüyerek Türkiye geneline yayılmış. Atletizm Federasyonu'nun öncülüğündeki yarışlar, İstanbul'da 35 ilçede ve Türkiye genelinde 11 ilde yapılacak. Yarışmaların yapılacağı diğer iller şöyle: Edirne, Samsun, İzmit, İzmir, Konya, Ankara, Antalya, Erzurum, Gaziantep ve Bursa. Son olarak, İstanbul'da ise büyük final yapılacak.