Bir film önermek istiyorum size... "Trumbo". Hollywood'un iki Oscar ödülü sahibi, efsane senaristi Dalton Trumbo'nun hayatını anlatan filmi, şu anda sinema aşkım kabardığı için değil, ülkece kenarında durduğumuz uçurumu bize anlattığı için seçtim. Başrol oyuncusu Bryan Cranston'a, geçtiğimiz yıl Oscar adaylığı getiren filmin yönetmeni Jay Roach. Komünist Parti sempatizanlarını temizlemek için başta Hollywood olmak üzere büyük bir cadı avına imza atan ünlü senatör McCarthy, Amerikan tarihine simsiyah bir damga vurmuştur. McCarthy, önce komünizm korkusu yaratmış, sonra ülkeyi korumak adına, özellikle ünlü isimleri hedef almış, korkakları ispiyonculuğa sevk etmiş, çok değerli sanatçılara ambargo uygulayıp, işsiz bırakmış. “Trumbo”, işte bu dönemi tüm çıplaklığıyla ortaya koyan harika bir film. Yıllarca birlikte çalışan oyuncu, yapımcı ya da senaristlerin bir anda nasıl ayrıştıklarını, sırf iktidarın kanatlarında konforlu yaşamlarını sürdürmek için "vatanperverlik" adı altında arkadaşlarını gammazlayanları, sadece omurgalı durmayı seçip iktidara alkış tutmadığı için iftiraya, uğratılarak suçlanan, işsiz bırakılarak burnu sürtülmeye çalışılan büyük yetenekleri, kısaca iktidar korkusuna kurban edilenleri anlatıyor bu film. Hollywood'un o unutulmaz "Kara Liste" dönemini..
İfşa olmamak için ödülünü almadı...
Filme adını veren Dalton Trumbo'yu, ismen belki hemen hatırlamadınız. 10 sene boyunca iktidarın "kara liste"sinde olduğu için, senaryolarını takma adlarla yazmış. Oyunculara göre senaristler daha şanslıymış ekmek parasını kazanmakta. Trumbo da takma adlarla yazdığı senaryolarıyla onlarca ödül, iki de Oscar kazanmış. Tabii o dönem, kendini ifşa etmemek için gidip ödülünü alamamış. Akademi yıllar sonra özel törenle, alamadığı heykelcikleri vermiş ona...
Abide filmleri hafızalarda
Tarih, gammazcılığıyla iş kapan ünlüleri Hollywood günlüklerinde çıkmamış bir leke gibi taşırken, Trumbo'nun filmleri bir abide misali ayakta... Ah, çok özür dilerim, hala şu ambargoya uğradığı dönemde, ailesini geçindirmek için takma adla yazdığı filmleri hatırlatmadım değil mi size... “Roma Tatili” desem mesela, hani Audrey Hepburn'ü sinemaseverlerle tanıştıran ve Gregory Peck ile buluşturup, efsane filmler arasında yerini alan; ya da “Spartaküs” desem, hani Kirk Dougles'ı kahramanımız yapan, hani efsane yönetmen Kubrick'in başyapıtlarından olan, hani sinema tarihinin klasikleri arasında en yukarlarda ismi sayılan... O kadar çok ki hangi birini saysam...
Halka polisçilik oynatmayın
Şu yaşadığımız bıçak sırtı günlerde, Trumboyu hatırlayarak, “Ben bu filmi daha önce de görmüştüm" dememek için çok ama çok dikkat etmek gerek. Muhalif olmakla darbeciliği çok iyi ayırmak gerek. Muhalif oyunculara karşı ambargo açıklamalarına çok dikkat etmek gerek. "Hazır elimiz değmişken sırf suçluları değil, bizden olmayanları ayıklayıverelim" zihniyetiyle mücadele etmek gerek. İşsizlikten bunalmışların eline "ispiyonculuk" silahını verip, halka polisçilik oynatmamak gerek. Beraberlik için ortak hafızada adımlar atıldığı şu günleri, leke leke yazmamak gerek.
Dalton Trumbo’yu canlandıran Bryan Cranston, “En İyi Erkek Oyuncu” dalında Oscar adayı olmuştu.