Yazın rehaveti çocukların üzerine iyice çöktü. MEB’in verdiği takvime göre ilk ve orta okullar 14 Eylül’de açılıyor. Şu ânda eminim pek çok evde, ebeveynler arasında “hadi çocuğum biraz da ders çalış“ ile “saçmalama yahu bırak çocuk tatilde” tartışması yapılıyor. Gözlemim o ki; toplumumuzun genel fikri, çocukların rahat bırakılmaları, tatil boyunca canları ne istiyorsa onu yapmaları yönünde. Hatta, çocuk sahibi kadın köşe yazarlarının “çocukların tembelliğine övgü“ yağdırdıkları yazıları da sıklıkla okuyoruz. Yani demem o ki okumuşu okumamışı, memleketçe öğrenimden pek haz etmiyoruz.
Yaz ayları öğrenim kaybı ve bu durumu engellemek için yapılan araştırmalar Time’a kapak olacak kadar dünya gündeminde. Amerika’da Duke Üniversitesi öğretim görevlisi olarak araştırmalar yapan Prof. Harris Cooper; devlet okulları için danışmanlık yaparken federal hükümet yaz aylarında okullara yapılan ödeneğin kısıtlanmasını önerince; Cooper bunun üzerine araştırmaya başlıyor. Yaz aylarında öğrencilerin gelişiminin tamamen durduğunu hatta matematik ve okuma becerisinde ciddi gerileme tespit ediyor. Bu durumun uzun vadede hem bireysel hem toplumsal bir kayıp olduğunu, ailelerin çocuklara kitap okutmalarının dışında mutlaka matematik tekrarı yaptırması gerektiğini belirtiyor. Tekrar olmadan yetenek, bilgi ve becerilerin geliştirilemeyeceğinin altını çiziyor. Ülkemin Milli Eğitimi’nden umudunu keseli beri, hem kendi çocuğum hem de ulaşabildiğim tüm çocuklar için faydalı olabilmek adına kendi söküğümü kendim dikmeye başladım. Bu yıl liseye geçiş (TEOG) sınavına girecek olan kızım için yaz tatilinde çalışma düzeni olmalı diye düşünürken, New York Üniversitesi öğretim görevlilerinden Doç. Dr. Selçuk Şirin’in tatilde öğrenme kaybına dikkat çeken twitti üzerine, kendisinden bilgi ve konuyla ilgili fikirlerini istedim. Başta sınav sistemi, daha çözülememiş onlarca temel eğitim probleminin arasına bir yenisini kattığım için üzgünüm ama bunun da diğerleri kadar önemli olduğunu düşünüyorum.
Öğrenme kaybı çocuklara sene kaybettiriyor
Araştırmalara göre bir yaz tatili boyunca öğrenciler, ortalama olarak matematik ve okuma yazma gibi temel derslerde öğrendiklerinin yaklaşık 10’da birini, yani ortalama 1 aylık bir müfredatı kaybediyor. Bu da tüm eğitim hayatı boyunca 1 yıl kaybetmek ya da 1 yıl geri kalmak anlamına geliyor. Bu duruma bilimsel literatürde “tatil öğrenme kaybı“ deniyor.
Yazın da öğrenmeye devam edin
Elbetteki boğucu ve hiçbir işe yaramayan öğrenciye ezber hamallığı yaptıran kötü hazırlanmış ödevler değil önerilen. Selçuk Şirin; iyi eğitim veren okulların, yaz tatili ödevlerini de sıkıcı olmadan geliştirici olacak setler şeklinde hazırladıklarına dikkat çekiyor ve “yaz tatilnin, kitapların rafa kaldırıldığı, her tür örgün öğrenme etkinliğinin sonbahara ertelendiği, çocukların ekran başında tüm zamanlarını heba ettiği bir dönem olmaktan çıkarılmalı“ diyor. Yaz tatilinde, öğrenmenin de tatile girmemesinin gerektiğini özellikle vurguluyor.
Üç aylık blok tatil unutmayı hızlandırıyor
Ülkemizde yaz tatili uygulaması çok uzun bir süre. Örneğin; Güney Afrika’da tatiller 15’er günlük periyoda bölünmüş durumda. İngiltere’de öğretim yılı 3 döneme bölünüyor. Öğrenciler yıl içinde toplam 14 hafta tatil yapıyor ama bu süre en uzunu 5 hafta olacak şekilde pay ediliyor. Bu uzun süre göz önüne alındığında, öğrenme kaybı riski de artıyor. Doç. Dr. Selçuk Şirin aileleri uyarıyor: “Aileler tatilini öğrenmenin de tatil edildiği bir dönem olarak görmekten kaçınmalı.”
Tatil setleri dağıtılmalı
- Uzmanlar; öğrencilerin yaşlarına uygun tatil setlerinden yardım alması gerektiğini söylüyor. Bu setlerin; bir önceki senenin kazanımlarını tekrar eden ödevler, deneyler, projeler ve tatil kitaplarından oluşması gerekiyor. Ayrıca ben, Milli Eğitim Bakanlığı‘nın tüm öğrencilere bu tip tatil setlerini ücretsiz dağıtması gerektiğini düşünüyorum.
- Sportif etkinlikler: Yaz aylarının olmazsa olmazı. Hem çocuklara zaman kullanmayı hem de takım çalışması yapmayı öğretmesi açısından ayrıca önem taşıyor.
- Sanatsal etkinlikler: Bir müzik aletine yönlendirmek, resim yapmaya teşvik etmek, hatta imkân varsa çocukları bu becerileri geliştirecek kurslara göndermek gerekiyor.
- Ailece gezmek: Çok okuyan mı bilir çok gezen mi bilir “ sorusuna, “gezerken okuyan bilir” diye cevap veriyorum.