Bu hafta gündem yine yoğundu. Mecidiyeköy'de Torunlar İnşaat’a ait rezidans inşaatında 10 işçinin yaşamını yitirmesi, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki uyuz vakası... Bir de uyarı, pazartesi okullar açılıyor. Başta veliler olmak üzere herkese bol şans...
İlköğretim ve liselerin tamamı bu pazartesi açılıyor. Hepimize hayırlı uğurlu olsun. Özel okulların bir kısmı geçtiğimiz hafta açıldığı için başta İstanbul, tüm büyük şehirlerde zaten trafikte hatırı sayılır bir artış gözlenmişti.
Bu hafta itibariyle artık ömür tüketen “trafik sezonu” resmen açılıyor demektir. Özellikle bu pazartesi, mecbur kalmadıkça sokağa çıkmamanızı öneririm.
Hatta keşke tatil ilân edilse de hepimiz yılın bu en depresif pazartesisinden kurtulsak! Her ne kadar çoğu lise öğrencisinin yerleşmesi ay sonuna kadar tamamlanamayacak da olsa tüm öğrencilerimize güzel bir yıl geçirmelerini, velilere ise, hem çocuklarına hem Milli Eğitim Bakanlığı‘mızın muhtelif uygulamalarına karşı büyük sabır dilerim! Bakalım MEB bu yıl bizler ve sevgili öğrencileri için ne tür sürprizler hazırladı? Yeni sınavlar, iptal olan sorular ve yanlış hesaplanan puanlara hazırsanız, 2014-2015 eğitim öğretim yılı sizi bekliyor. Herkese bol şans!
Memlekette uyuz olmamak elde değil
Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşanan “uyuz” vakası bu haftanın en çok konuşulan haberlerinden biri oldu. Mevzuu o kadar büyüdü ki asansör faciasında kaybettiğimiz işçilerimizden çok “uyuz” konuşur olduk! Yapmayın, etmeyin! “Uyuz” dediğiniz olay bu kadar abartılacak bir şey değil. Ulusal kanalların haberlerini izlerken kendimi sanki İsveç vatandaşı gibi hissettim. Burası Türkiye! Uyuz, bit, pire bu ülke vatandaşı olmanın fıtratında var! Ya birileri gerçek faciaların üzerini örtmek için gündem saptırmaya çalışıyor ya da hastanenin yönetim birimleriyle ilgili ayak oyunları planlanıyor! Ayrıca, “Uyuz” dediğiniz deri altına yerleşen bir tür parazittir ve özellikle çok temiz hatta hijyenik bünyeleri sever. “Nerden biliyorsun canım” demeyin, daha önce ben de “uyuz” oldum ordan biliyorum. Uyuz olmuşsan, alıyorsun eczaneden bit ve uyuz için kullanılan solüsyonu ve tüm vücuduna uyguluyorsun. O yüzden, tıpkı ilkokula giden çocukların bitlenmesine benzer bu basit, ama sevimsiz konuyu kapatıyorum.
Yeni Türkiye
Başbakanımızın pardon Cumhurbaşkanımızın dilinden düşürmediği, ama bir türlü de tarifini vermediği “Yeni Türkiye” hayali nasıl bir şey henüz bilene rastlamadım. “Yeni Türkiye” kavramını ilk duyuşta benimseyenler genellikle eski bir dil kullandığı ve kılık-kıyafet, kadın-erkek, ayıp-çok çok ayıp gibi modern dünya için oldukça eski konuları gündeme getirdiklerinden, meselenin “yeni” kısmına dair pek ipucu bulmak mümkün olmuyor doğal olarak. “Yeni” diye sunulanlar, Türkiye olarak eskide bıraktıklarımız, ısıtılıp önümüze konulmuş gibi bayat bir tad bırakıyor ardında. Belki de önce “yeni”nin tarifini yapıp sonra “Yeni Türkiye” hayaline kafa yormak lâzım. Zaten yeteri kadar genç bir ülkeyiz. Bizim biraz olgunlaşmaya ve eskiyerek kimliğimizi oturtmaya ihtiyacımız varken, daha 100 yaşına gelmemiş Cumhuriyetimizin sahip olduğu değerleri hakkıyla yaşatamıyorken, yenilenmekten anladığımız yeni bina yapmaktan öteye geçemiyorken, eski ayları kırpıp yeni yıldızlar yapmak değil, “ay-yıldız”a sahip çıkmak olmalı amacımız.
Yeni Türkiye’nin Yeni şehitleri: İşçiler
“Yeni Türkiye” hayali ile ilgili kafalarda pek fazla fikir olmasa da bazı kavramların yeniden tarif edilmeye çalışıldığına sıkça tanık oluyoruz. Mesela; Türkiye’de vatan için ölenlere şehit denilirken, “Yeni Türkiye” hayali, özel işletmelerin ihmali uğruna can veren işçiler şehit sayılsın istiyor. İhmallerin üzeri örtülsün diye, ekmek parası için çalışanların üzerine kara toprak örtülürken, “işçiler şehit ise onları öldüren yeni düşman kim” diye soruyor insan!
Şimdi okullu olduk
Haberin Devamı