Mekânım Datça olsun...

Dünya'nın oksijen değeri en yüksek ikinci bölgesi olan Datça, insana can veren havasının yanı sıra; gökkuşağı gibi bir deniz ve el değmemiş koylara sahip. Muhteşem bir Antik Yunan Kenti de eklenince benzersiz bir güzellik çıkıyor ortaya...

Mekânım Datça olsun...Dünya'nın ilk coğrafyacısı olarak kabul edilen Yunanlı tarihçi Strabon, "Tanrı yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse, Datça Yarımadası'na bırakır" demiş. Dünya'nın oksijen değeri en yüksek ikinci bölgesi olan Datça, insana can veren havasının yanı sıra; gökkuşağı gibi bir deniz ve el değmemiş koylara sahip. Muhteşem bir Antik Yunan Kenti de eklenince eşsiz ve benzersiz bir güzellik çıkıyor ortaya... Eğer Ekim ayında güneşin göz kırptığı son vakitlerde, yazı saçlarından yakalamak isterseniz, iki günlük bir kaçamak yapın Datça'ya... Datça'da yılın 300 gününün güneşli olduğunu unutmayın. El ayak çekilmişken, yarımadanın rüzgârı dinlenmeye çekilmişken... Datça hali hazırda saklı kalmış cennetlerden biri. Ne yazık ki, pek çok SİT alanı olan bölgesinin imara açılacağı haberleri sıkça gündeme geliyor. Yatırımcılar şimdiden parsel parsel arazi almış durumda. Dilerim bir mucize olur ve Datça'nın en azından koyları şimdiki gibi kalır. Çünkü Datça merkez çoktan kaybedilmiş. Hatta mümkünse Datça'ya gittiğinizde, merkeze hiç uğramayın. Belki bu vakitler, sessizlik biraz ayıbını örtmüştür bu estetikten uzak yerleşimin.

Haberin Devamı

Mekânım Datça olsun...Issız bükler

Palamut Bükü: En ünlü koyu... Herkes anlata anlata bitiremedi ama açıkçası benim en beğendiğim "bük" burası olmadı. Her şeyden önce, yeşil yok. Denizin kenarında, sıra sıra kafelerin şemsiyesinin altında oturmak pek bana göre değil. Datça'da onca bük varken gelip de burdan denize girmem.

Akvaryum Koyu: Asıl burası gerçek bir bük. Palamutbükü'nden Hayıtbükü'ne doğru ilk koy. Tabii tesis filan yok. İşte, dünya sıralamasına girecek deniz güzelliğine sahip bir koy burası. Tarifsiz güzellikte...

Mesudiye'nin incileri; Ova, Hayıt ve Kızıl Bük: İşte ben Mesudiye Köyü'ne aşık oldum. Hayıt ve Kızıl bük zaten aynı koyun girintileri, Ovabükü ise koyun diğer tarafı gibi düşünülebilir. Birinden diğerine yürüyerek geçmek mümkün. Doğa muhteşem ve bu doğal güzelliğe uyumlu tesisler var. Ucuz ve lezzetli lokantalar... Ben Kızılbük Koyu'ndaki Gabaklar Pansiyon'da kaldım. Denize sıfır 30 dönüm bahçe içinde bungalovlar ve kendine ait plajı var. Rüya gibiydi.

Haberin Devamı

Knidos: Muhteşem! İşin ilginç yanı Datça'ya gelen yerli turistin en az geldiği yer Knidos. Oysa sırf burası için bile Datça'ya gelinir. Yabancı turistlerin gözdesi. Hayatımda gördüğüm en etkili Antik Kent coğrafyası. Datça'yı gelecekte çok daha önemli bir arzu beldesi yapacak yer burası. Kentin her iki yanı da deniz. Biri 20 bin diğeri 5 bin kişi kapasiteli iki tiyatrosu, iki limanı da gören Afrodit Tapınağı, en tepedeki Apollon Tapınağı, kiliselerin renkli mozaikleri ve daha saymakla bitmeyecek çok sayıda eseri insanda hayranlık uyandırıyor. Yüzmek için de Datça'nın en güzel denizlerinden biri. Ayrıca tam kıyıda nefis bir balıkçı var, yatıyla seyahat eden yabancı turistler arasında çok meşhur. Mezeler inanılmaz, barbun çıtır çıtır, patates kızartması anneannelerinki gibi. Hem tarih, hem kezzet, hem doğa hem de rüya gibi bir suda yüzmek...

Haberin Devamı

Mekânım Datça olsun...

DİĞER YENİ YAZILAR