Sosyal medya ve hızlı iletişimin getirisi “kestirme mesajlaşma”, kendi “tekno-dil”ini yarattı. Ben tercih etmiyorsam da artık halimi hatrımı sormak için atılan “Nbr Brn” gibi mesajlar karşısında affaladığım dönemleri geride bıraktım. Naparsınız, insan benimsemese de yeni jenerasyonlarla arasındaki iletişimi koparmamak için bazı sevimsiz yeniliklere en azından ayak uydurmak zorunda kalıyor. Genellikle İngilizce klavye ve telefon mönüsü kullanan ve hatta bunu marifet sanan, işi daha da ileri götürüp “aaaaa sen Türkçe klavye mi kullanıyorsun, ya ben hiç anlamıyorum bundan” diyecek kadar işi ileri götüren arkadaşlar hafiften sinir katsayımda artışa sebep olsa da, yine de anlayışı elden bırakmamaya gayret ediyorum. İngilizce klavyede ısrar edenler, “canını sıktıysam...” diye başlayan özür cümleleri kurmasınlar yeter, çünkü “i” harfiyle yazıldığında pek hoş olmuyor! Ha tabii bir de “oldu-öldü“ krizi var! Her defasında cümlenin gelişinden durumu çıkarmaya çalışarak, sevineyim mi üzüleyim mi diye beni yürek çarpıntılarına savuranlara aşkolsun! Neyse, yazımdaki bu tekno-harf devrimini geçtim de konuşurken İngilizce klavye kullanma meselesini aklıma ve kulağıma izah edemiyorum. Şimdi diyeceksiniz ki “Nasıl oluyor, İngilizce klavye ile Türkçe konuşmak?” Şöyle efendim, etrafınızdaki yeni yetmelere bir kulak kabartın! Büyük ihtimalle, yavaş yavaş alışmaya başladığınız için dikkatinizi çekmiyor olabilir ama, özellikle yarım yamalak İngilizce bildiğinin havasını atmaya çalışan yeni nesilde “ş“ harfi tamamen yok olmuş vaziyette. “Kaşınma” diyecek meselâ, “kasınmaaa”, “aşkım” yerine “askııım” diyenlerden bahsediyorum. Gayet net bir şekilde “S” harfi “Ş“yi devirip krallığını ilân etmiş durumda. Ayrıca “ü“ler gittikçe “u” harfine dönüşürken, “i”ler de noktasını başından atmış durumda. “E” harfinin “a”laşma eğilimini ise henüz açıklayabilecek bir teori geliştiremedim ama sanırım o da İngilizce kelimelerdeki harflerin yan yana geldiğinde değişen okunuşuyla ilgili bir durum olsa gerek. “Istamıyoruuum annaaaaa” (istemiyorum anne) diyen kızların sesi, yavaş yavaş kulaklarınızda belirmeye başladı mı? Onlar her yerde! Alışveriş merkezleri, kafeler, sokaklar “kardasııııııım“ (kardeşim) yada “dı mııııııı“ (değil mi yerine kullandığımız di mi) diye konuşanlarla kaynıyor.
Eğer halâ canlandıramadıysanız, açın televizyonu “işte benim stilim” programındaki yarışmacıların konuşmalarını bir dinleyin! Ah teknoloji az daha gelişse de tâklidini yapıp satır aralarında paylaşabilsem sizinle. Ez cümle, İngilizce klavye kullana kullana, konuşma da Türkçe klavyeden çıktı sonunda.
Yazılı her zulüme dayanıyorum da duyduğum konuşmalar ve sesler, bende tahtaya sürten tırnak hissi uyandırıyor.
Şapkaları atmak fikrini kaldıramıyorken, noktaları kaybediyoruz ya, işte buna tahammül edemiyorum.