Sevilen insanlara karşı insanların gösterdiği hassasiyetle oynamayı seven bir grup medya, sağlık sorunu olan ünlülerle ilgili felâket tellâllığı yapmaya bayılır. Bunu bildiğim halde maalesef ben de tuzağa düştüm. "Kenan Işık Öldü" başlığını internette görünce soluğu hastanede aldım bu hafta. Çok şükür ki haber yalan çıktı. Kenan Abi'nin eşi Berrin Hanımla epey sohbet ettik. Haberler iyi. En önemlisi, sağlık durumu gayet iyiymiş. Bilinç açılmamakla birlikte yarı uyanık bir evreye geçmiş. Gözünü açıp kapıyor, refleks tepkileri veriyormuş. Berrin Hanım, Almanya'da bir rehabilitasyon hastanesi ile görüşüyor. Ordan olumlu cevap beklediğini ve doktorlarıyla birlikte karar verdiklerini, Almanya'daki hastanede rehabilite edilmesinin süreci olumlu olarak hızlandıracağına inandıklarını söyledi. Bu arada, Kenan Abi'nin başından geçen olay basında sıkça yer aldığı gibi sauna sonrası olmamış. Spor yaptıktan sonra gittiği dinlenme salonunda aniden başı dönmüş ve düşme anında başını vurduğu için beyne aldığı darbe sonucu, içinde bulunduğu durum gerçekleşmiş. Ve yine farklı bir bilgi olarak, hiç bir zaman tam olarak koma halinde kalmadığını öğrendim. Şu anda da ne tam uyanık ne de uyur halde. Bu zor süreçteki sevindirici olan şey ise yavaş dahi olsa durumunun hep daha iyiye gidiyor olması. Bu arada Berrin Hanım'ın metanetine hayran kaldım. "Sizin için de çok zor tabii" dediğimde, bu sözle çok sık karşılaştığını, hayatlarının alt üst olduğunu kabul ettiğini, ama eşiyle birlikte girdiği bu mücadelede zorlanmadığını söyledi. Başlarına geleni tevekkülle karşılamış belli ki. Tüm konsantrasyonunu eşinin iyileşmesi için doğru adımı atmaya yoğunlaştırmış. Kenan Abi'nin başına bir talihsizlik geldi, ama hayat arkadaşından yana öyle şanslı ki... Özetle, Kenan Abi emin ellerde dostlar. İnanıyorum ki rehabilitasyon sonrası güzel sesiyle yine karşımızda olacak.
Fikri hür vicdanı hür gençlik nasıl yetişir?
Bu sorunun cevabını uzmanlara bırakıyorum. Ama, fikri hür vicdanı hür gençlik nasıl yetiştirilmez, örneklerini her gün ülkemde görüyorum. Şehrine ve parkına sahip çıkan gençlere biber gazı atılarak yetiştirilmez mesela! Başka nasıl "hür gençlik yetişmez" sayalım: 14-15 yaşındaki çocuklar polis tarafından sokakta vurulduğunda, boynuna kırmızı fular takıp özgürlüğüne sahip çıkan kızlar 98 yılla yargılandığında (ki sonunda koğuşta tanışık arkadaşlık ettiği PKK'lılarla dağa kaçtı bu yuzden Ayşe), her itirazından sonra gençlerin üzerine tazyikli su ile püskürtüldüğünde ve öğrencilerin sadece ülkesinde ölen gençleri andı diye okul birinciliği elinden gittiğinde. Bu liste uzar gider elbette! Ama, bu hafta İzmit Gazi Anadolu Lisesi'ni birincilikle bitiren Işıtan Önder'in, mezuniyet töreninde Berkin ve Ali İsmail'i unutmayan konuşması sonrası aldığı ceza son noktayı koydu. Konuşmayı dinledim: Hakaret yok, provokasyon yok... Tam da ülkesine karşı sorumlu ve duyarlı bir gencin yapması gereken türden bir konuşma. Fikirlerini söylediği için okul birinciliği elinden alındı Işıtan'ın. Üniversite sınavında, birinciliğin avantajlarını da kaybetti. Çalışkanlığı ve zekasıyla elde ettiği birinciliği, vicdanının sesini dinleyip hür fikirle dile getirdiği için kaybetti. Yani bırakın fikri hür vicdanı hür nesil yetiştirmeyi, başarılı gençler tam da bu yüzden cezalandırılıyor artık! Kararı veren eğitimcilere Atatürk'ün sözünü hatırlatmak isterim: “Muallimler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, nesiller ister." Bunun ne yazık ki farkında olmayanları gördükçe yine Atamızın bir sözü noktayı koyuyor zihnimde: "Her kafanın anlamaktan aciz olduğu yüksek bir varlıktır gençlik." NOKTA!
Kenan Işık emin ellerde
Haberin Devamı