Çocuklar itinayla mutsuz edilir... Ülkenin kapısına tabela assak, üzerine böyle yazabiliriz pekala. Genç nüfusu en yüksek ülkelerden biriyken bunu avantaja çevirmeyip, onun yerine gençlerin hayatını kabusa çevirmek için her şeyi yapıyoruz. Daha hayatlarının baharında öyle bir yaralanıyorlar ki, ilerde değil memleketlerine, kendilerine hayırları kalmayacak hale geliyorlar. Gençlik, bizim kültürümüzde, yaşamın en tatlı, en rahat yılları değil, ömrün baraj sınavı olarak algılanıyor. Sadece mecazi anlamda değil, gerçek anlamda da sınav kabuslarıyla örülü yılların ağında geçiyor gençlik. Ve ne yazık ki asıl sorun, çok sınava girmek ve bunun için çok çalışmak filan değil, ne de olsa çalışmak iyidir. Adaletsiz bir sistemde, neye yarayacağını bilmedikleri bir mücadelenin ağırlığı altında eziliyorlar. İşte bu yüzden mutsuz bizim evlatlar.
Okula istekli gitmiyorlar
Çarşamba-Perşembe günleri yine liseye geçiş için yapılan TEOG sınavları vardı. Yine, karnı ağrıyan, nefesi daralan, çevresine boş boş bakan daha 13-14 yaşındaki çocukların ızdırabını izledik. Eğer tek bir hakları olan sınavda şansları yaver giderse, baş ağrısı mide bulantısı olmazsa, sınav soruları çalınmadıysa, sorular önceden birilerine el altından yollanmadıysa, belki bir zamanlar çok iyi olan ama bugün içi boşaltılıp sıradanlaştırılması için her şey yapılan okullardan birine girebilecekler. Sonra gelenekselleşmiş festivallerin bile, kafası geri viteste kalmış amcalar tarafından iptal edildiğine şahit olacaklar. Bir darbe de üniversiteye girmek için yiyecekler. NASA hayalleri filan kurarken, okumuş kesimden tüyleri diken diken olduğunu söyleyen büyüklerinin gösterdiği yolda, bari minik bir memuriyet kapayım diye yine torpilin kol gezdiği bir sınavla tekrar kafayı yiyecekler. En yüksek notları alsalar bile “dayı“ eksikliğinden atanamayacaklar. Memleketteki gençlerin durumu tam da böyleyken, biz uluslararası yapılan en büyük eğitim araştırmasına bakıp “aaaa en mutsuz öğrenciler bizim çocuklarmış“ diye şaşıracak mıyız? Ve hiç bir şey yapmadan, her yıl gittikçe en geriye düştüğümüz OECD verilerine öylece bakacak mıyız? Eğitim seviyemizin en gerilerde olduğunu bize gösteren, gençlerimiz geri kaldığı için gelecekte ülke ekonomimizin de geriye düşeceğinin sinyalini veren OECD PISA raporlarının 3’üncüsü, en mutsuz öğrencilerin de bizim çocuklarımız olduğunu gösterdi. 72 ülkede 15 yaş üzeri öğrencileri kapsayan OECD raporuna göre en mutsuz öğrencilerin bulunduğu Türkiye’de gençler ne yazık ki okula istekli gitmiyor. İşte ülkemizle ilgili çarpıcı veriler:
-En mutsuz öğrenciler Türkiye’de. Bir Avrupa ülkesinde hayatından hiç memnun olmayan öğrencililer yüzde 4 civarı iken, bizde oran yüzde 20.
-Yoksul ve göçmen öğrenciler daha mutsuz.
-Kız öğrenciler daha da mutsuz.
-Aileler eğitime destekte başarısız. Çocuklar için madden koştursalar da iletişim eksik ve aileler ilgisiz. Çocuklarıyla sohbet eden, akşam sofra başında buluşan ailelerin çocukları yüzde 60 daha mutlu.
-Öğrenciler, ne kadar çok çalışırlarsa çalışsınlar yine de kendilerine güvenemiyorlar. Çünkü, sürekli hatalı sorulan ya da çalınan sorularla yürütülen sağlıksız sınav sitemi ve güvensiz ortam, öğrencileri mutsuz ediyor.
-Tüm olumsuzluklara rağmen, öğrencilerin öğrenme motivasyonu hala yüksek. Yani eğer bir şeyleri düzeltirsek, bizim çocuklarda umut var.