Yeni sosyo-ekonomik anket ve istatistik sonuçlarına göre en pahalı şehirler ve refahı en yukarıda olanlar listelerinde İstanbul da var. Duruma şöyle bir göz atalım.
Yaşam kalitesine göre dünya şehirleri
- 231 şehrin sıralandığı liste hava kirliliğinden trafiğe, ekonomik seviyeden park alanlarına pek çok kritere göre belirleniyor.
- Araştırmaya göre yaşam kalitesi en yüksek şehir Viyana. Listenin ilk 10’u şöyle;Zürih, Auckland, Münih, Vancouver, Düsseldorf, Frankfurt, Cenevre, Kopenhag, Basel.
- 231 şehrin arasına ülkemizden giren tek kent İstanbul 134’üncü sırada.
Kabul etmek gerekir ki 134’üncü sıra İstanbul’umuzda pek kaliteli yaşam olmadığının yani malumun ilanı. Açıkçası bana göre, 134’üncü sıradan da olsa listeye girebilmesi bile mucize. Bence şehrin güzelliği o kadar yüksek puan almıştır ki, yaşam alanlarındaki kalitesizlikten gelen düşük notların bile ortalamasını yükseltmiştir. İstanbul insana uzaktan hoş gelir, yerli ya da yabancı turistseniz tadına doyamazsınız. Ama yaşamaya kalkarsanız da gündelik hayatın zorluğuna dayanamazsınız.
Bir şehrin refahı parklarıyla ölçülür. Aklınızda bulunsun, yurt içi ya da yurt dışında gittiğiniz şehirlerin önce halka açık park alanlarına bakarak yaşam zenginliğini rahatlıkla ölçebilirsiniz. İstanbul’da doğru düzgün park yok, kalan tek tük alan da her gün yol-köprü gibi bir takım bahanelerle ortadan kaldırılıp ağaçların yerine beton dikiliyor. Hele Avrupa şehirlerindeki parklarla kıyaslarsak bir tane bile parkımız yok.
Trafik deseniz zaten sınıfta kalır. E büyük şehirde trafik olmasını da hadi normal sayalım ama bu defa da toplu taşımanın kolaylığına bakmamız gerekir ki durumu şöyle özetleyeyim; yurt dışından gelen turistlerin faydalandığı gezi rehber kitaplarında İstanbul’da rahatlıkla kullanılabilecek toplu taşıtın hemen hemen hiç olmadığı konusunda uyarı yer alır.
Velhasıl kelam, o 134’üncü sıra çok bile İstanbul’a, ah bu güzelliği olmasa, semtinden geçilmez aslında...
Paramız değer kaybettikçe geriliyoruz
En pahalı şehirler listesinde yine İstanbul var. 133 şehir baz alınarak ekmek, şarap, sigara ve benzin gibi 150 çeşit ürünün fiyatı karşılaştırılarak hazırlanan listede bakın İstanbul’un durumu ne?
- En pahalı şehir olma ünvanına Singapur 5 yıldır bırakmıyor. Bu sene ikinciliği alan Paris şaşırttı. Zürih, Hong Kong, Oslo ve liste böyle devam ediyor.
- İstanbul bu yıl 10 sıra birden gerileyerek 72’nci sırada yer aldı.
- İstanbul’un pahalılıkta gerilemesi biraz da şu anda paramızın son günlerde fena halde değer kaybetmesinden geliyor. Böyle giderse zamlar kapıda. Listedeki halimize şükretmeyelim 3 ay sonra!
- İstanbul’un pahalılık endeksindeki en büyük faktörün, konut fiyatları ve kiraların çok yüksek olması olarak gösteriliyor.
lEkmek fiyatları, bu listenin oluşmasındaki baş kriterlerden biri. Ama gelin görün ki burda yanılsama var. Birim olarak İstanbul’daki ekmek fiyatı kuşkusuz ki bir Avrupa şehrindeki ekmek fiyatıyla kıyaslanamayacak kadar ucuz. Ekmekler arasında kalite de kıyas kabul edecek durumda değil. Ne yazık ki ülkemizde ekmek yapımında kullanılan unlar Canan Karatay Hoca’nın yasakladığı kadar var. Avrupa’daki ekmek son derece sağlıklı içerikte iken bizdeki bildiğiniz zararlı kategorisinde bir yiyecek artık. Kaldı ki, bizim ülkemizde ekmek ağırlıklı beslenme mecburi çünkü alım gücü et ve balığa yetmiyor. Avrupalı haftada 1 ekmek alıyorsa kişi başı bizde en az günde kişi başı 1 ekmek tüketiliyor, cepten ekmek için çıkan total para da değişmiyor. Üstelik Avrupa standartı bir ekmek bizde de daha ucuza satılmıyor.
Vatandaşı üretim zenginleştirir
Gayri safi yurt içi hasıla artışı değil milli üretim artışı gerek. lHani bize açıklayıp duruyorlar ya “yıllık gayri safi yurt içi hasıla arttı, ekonomi büyüdü” filan diye! Kapitalizmin süslü ekonomik kandırmaca lügatı değil mi bu? Vatandaşın boğazından geçen yemeğin, eğitimin, havanın, suyun kalitesi değil ki ölçülen! İşin garibi yerli üretimle değil, ithal malların fazlasıyla sanki ekonomimiz büyümüş gibi yükseliyor GSYH denilen sayı. Yerli üretim bizim zenginliğimiz ama ekonomik tablodaki yeri anlam ifade etmiyor diye tarım ve hayvancılığımız bitiyor, hasıla artıyor görünürken fakirleşiyoruz.
Gerçek şu ki bugünkü ölçümlerde, Amerika’daki evsiz de Anadolu’da tarlasından yiyeceğini çıkaran kadın da ekonomik tabloda aynı yere konuyor. Bakın ekonomi ne gibi saçma durumlarda sanki büyümüş gibi görünüyor.
- Araba kazalarından doğan masraf.
- Ağaç kesildiğinde.
- Su doğal ortamdan değil pet şişeden içildiğinde.
- Yaşlılar bakım evine konduğunda.
- Kendi bahçemizden yediğimizde değil ithal bir ürünü aldığımızda.