Seyahat insanı mütevazi yapar. Dünya'da ne kadar küçük bir yer işgal ettiğini görmeni sağlar demiş, Flaubert. Dikkat: Bu yazı, zararlı içerik barındırabilir. Gezgin bünyelerde sakıncalı olabilir. Kesinlikle insanı seyahate teşvik eden bir yazıdır. Ofis çalışanlarını tatile çıkmak için tahrik edecek baştan çıkarıcı saptamalar bulunabilir; kişilere, "Niye çalışıyorum ki böyle deli gibi, bunun için mi geldim dünyaya" diye sordurtabilir, iş yerinde dikkat dağınıklığına sebep olabilir, bir an evvel yola çıkmak için plan yapıp, bavul toplamaya teşvik edebilir. Mutlaka günü gününe yani hafta sonu okunması gerekir. Özellikle, pazartesi okunması yan etkilere sebep olabilir. Ödevleri bir kenara bıraktırıp, anne-babaların başının etini yedirtebileceği için, ergen çocukların erişemeyeceği bir yerde muhafaza edilmesi gerekir. Beklenmeyen bir etki gördüğünüzde, seyahat sitelerine danışınız.
"Özgürce gezip, dilediğinizi yapacak enerji ve güçte olacağınız, kaç yazımız var ki..." İşte benim 30’uncu yaş günümde bir anda dilimden dökülüveren, sonra da hayatımın rotası oluveren mottom. Çoğu arkadaşım, bu soruyu duyduktan sonra canlarının sıkıldığını, keyiflerinin kaçtığını söylediler. Oysa ben, tam tersine, bu fikre tutunduktan sonra hayatın keyfini çıkarmaya başladığımı hissettim. O yüzden 30 yaşımı milad saydım ve o hissi hiç unutmamak için omuzuma bir güneş dövmesi yaptırdım.
"Özgürce gezip, dilediğinizi yapacak enerji ve güçte olacağınız, kaç yazımız var ki..." Bu sorunun cevabını ararken iki türlü düşünce modeli mücadele ediyor değil mi? Biri, geçip giden yıllara hayıflanmak ve kendine acımak eğilimindedir ki, bu kesinlikle insanı depresif bir ruh haline iter. Diğeri ise, "sadece çalışmak, mücadele etmek, başarmak, yükselmek daha çok kazanmak, daha çok sahip olmak için mi geldim sahiden dünyaya" diye sorgulama başlatır. İşte o zaman, önümüzdeki yıllara, yazlara daha da önemlisi anlara tutunma arzusu artar. Önce, kendi kocaman şişkin dünyamızın, coğrafya haritasındaki noktasını bulmak için uzaktan bakmak isteriz. Bütünü keşfetmek için yola çıktıkça; yeni yerler, yeni insanlar, başka diyarlar, bambaşka duygularla karşılaştıkça, kabuklarımızdan sıyrılır, çıplaklaştıkça küçülür, küçüldükçe özgürleşiriz. O zaman gözümüzde çok önemli olan hedeflerin, isteklerin, amaçların, fikirlerin, bir bütün içinde eriyip, hiçleştiğini duyumsarız. İçimize yolculuk böylece başlar ve hiçbir seyahatten, gittiğimiz gibi dönmeyişimiz bundandır.
Bilim insanları daha çok satın almak yerine daha çok yaşamak gerektiğini söylüyor.
Az bütçeyle çok seyahat mümkün
Seyahat etmenin, gezip-eğlenerek tatil yapmaktan çok daha yaşamsal bir ifadesi olduğuna dair fikrilerimi hemen bilimsel olarak desteklemek isterim. Colarado ve Cornell Üniversite'lerinin ortak yürüttüğü bir araştırmaya göre, daha fazla sahip olmaktansa, daha fazla deneyim yaşamak insanları mutlu ediyormuş. Lafın özü, parayı ve zamanı yeni araba, yeni telefon ya da yeni koltuk takımı için harcamak yerine, yeni ufuklara, yeni keşiflere yelken açmak insanları çok daha fazla mutlu ediyormuş.
İktisat Profesörü Richard Easterlain'in teorisine göre, yüksek gelir mutlu yaşamla ilişkili olsa da, gelir artışı mutluluk artışına yol açmıyormuş. "Easterlin çelişkisi" denen bu durum, sahip olduklarının altında ezilme ve bir zaman sonra sahip olduklarının esiri olma paradoksuna işaret ediyor. Kısaca, bilim insanları daha çok satın almak yerine daha çok yaşamak gerektiğini söylüyor. Bu da, yaşamı daha çok deneyimlemek, dünyayı daha çok tanımak demek.
Şu anda 25-35 yaş aralığında olanların ki Y kuşağı deniliyor eğilimleri incelendiğinde, bilinçli ya da içgüdüsel olarak bilim adamlarının mutluluk artırıcı önerilerine uyduklarını gösteriyor. Az bütçeyle çok seyahat etme, hediye verirken konser, seminer ya da uçak bileti alanlar çoğunluktaymış. Gençler, daha pahalı olana daha çok sahip olmaya çalışmak yerine, görmeye, deneyimlemeye, hissetmeye odaklı yaşamı seçiyormuş artık.
Hiç kimse ve hiçbir şey için geç değildir ama herkes için de her an geç kalınmış olabilir. O yüzden bırakın alınacaklar, değiştirilecekler, yatırımlar listesini, yaz henüz omuzumuzdayken, dokuz günlük bayram tatili kapıdayken çıkın yola... Hem başka coğrafyalara, hem duygulara... Hem bulunduğunuz noktadan ötesi, hem yüreğinizden içeri... "Özgürce gezip, dilediğinizi yapacak enerji ve güçte olacağınız, kaç yazımız var ki..."