Hastalıkların kaynağı zihnimizde mi?

Haberin Devamı

Neren acıyorsa canın orada atar” derdi, rahmetli anneannem. Bir haftadır benim “canım” boynumda atar oldu. İşçi ve yönetici arasındaki bu köprünün ayaklarından biri çökünce, bedenin trafiği kilitleniyor. Kayan diskler, omurgaya basıyor, dayanılmaz ağrılar insanı canından bezdiriyor. Ne ara bu hale geldim anlamadım. Ortada ters hareket yok, kaza yok, darbe yok. Üstelik ağır kaldırmam ve bedenime iyi bakmaya çalışırım. Çoğu insan bana karşı çıkacak ama sporun genellikle bedene zararlı olduğunu da bilirim. Fizik tedavi merkezlerine bir uğramanız, spor salonlarının insanlara ne yaptığını görmek için yeterli. Türk doktorları henüz çıkıp basının önünde itiraf edemeseler de hastalarına sporu tavsiye etmekten vazgeçtiler. Amerika’da, yürüyüş bantları, spor salonlarından toplatıldı. Ortopedistler, sporun yol açtığı travmalarla ilgili halkı bilgilendirmeye başladı.
Neyse bu konuyu burada uzatmak istemiyorum, bu başka bir yazının konusu. Demem o ki, hayatımıza yapay bir şekilde sporu eklemek değil hareketi artırmak gerek. İnsanoğlunun ilacı, doğada yürüyüş. Doğayı bulamıyorsanız, o, insanı hiçbir yere götürmeyen saçma sapan yürüyüş bantları dışında nerede olursa olsun yürüyün. İmkan varsa yüzün.Teknolojinin bize sunduğu araçların kullanımını biraz azaltıp, manuel hayata geçebilsek, ileride, filinta gibi yaşlılar oluruz, tıpkı dedelerimiz gibi.
Hele o belediyelerin sokaklara koyduğu, dehşet saçan aletlere hiç yanaşmayın. Basket sevdası yüzünden, dizleri, kalçası, omuzları kırk yaşında harap olmuş, ameliyatları uç uca ekleyen bir adamın eşi olarak benden söylemesi.
Hayatın yükünü omuzlarında taşıdın
Gelelim benim boynuma. “O kadar dikkat ettim de n’oldu?“ diye sorarken yakaladı beni Esra.
Gerçi doktorlar bunun yapısal bir durum olduğunu ve bedenimi kötü kullansam çok daha büyük problemlerle karşılaşabileceğimi söyledi. Üstelik oyuncularda çok sık görüldüğünü de eklediler. Ama gene de “Neden?” diye sormaktan alamadım kendimi. Esra bir anda yapıştırdı cevabı.
“Tüm hayatın yükünü omuzlarında taşıdın arkadaşım kolay mı!“ Önce dalga geçiyor sandım. Ama Esra, kendinden emin ve her zamanki spiritüel edasıyla anlatmaya devam etti. Zihinsel problemlerin, fizyolojik rahatsızlıklara sebep olduğu ile ilgili bir sürü araştırma ve yayından bahsetti. Hemen kitapçılara koştum. Çoğunun basımını bulamadım ne yazık ki. Ama bu sefer de Melis, çekmecesinden çıkarıp bir kitap hediye etti bana. Meğer pek çok kişi bu konuyu biliyor ve araştırıyormuş.
Ben, benim gibi bilmeyenler olabileceğini düşünüp sizin için küçük bir derleme yaptım ama ileriki haftalarda da bu konunun yakasını bırakmaya niyetim yok. Yeni bilgileri bu sayfada sizinle paylaşamaya devam etmek niyetindeyim.
Piyasada şu anda bulabileceğiniz, okudukça “Ay evet, işte ben” diyerek beni anacağınız bir kitap öneriyorum: Düşünce Gücüyle Tedavi (Louise Hay). Bu kitapta hemen her hastalığın ya da rahatsızlığın, zihinsel ya da karakterinizde gizli sebeplerini bulacaksınız. Emin olun, hastalıkların kaynağında kendi kişilik yapınızın özelliklerini buldukça çok şaşıracaksınız. Sorunu tespit ettikten sonra, gidermek için, tekrar tekrar söyleyerek, kendimizi ikna etmemiz gereken, olumlama cümleleriyle de bu rahatsızlıklardan kurtulmak için çabalamamız gerekiyor. Parantezleri, bu cümlelere örnekler için kullandım. Bunları ilk okuduğunuzda inanmıyor olacaksınız. Ama sıkıntıdan kurtulmak istiyorsak, sonunda kendimizi ikna etmeyi başarmalıyız. Bence denemeye değer.

Önce bedenimizi tanıyalım...


Sırt sorunları-üst bölge: Duygusal destek yoksunluğu. Sevilmediğini hissetme. Sevgiyi göstermeme.

(Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Yaşam beni destekliyor.)

Sırt sorunları-orta bölge: Suçluluk. Sırtına binen yükün altında ezilmek.

(Geçmişimi bırakıyor ve ileriye doğru yol almayı seçiyorum.)

Sırt sorunları-alt bölge: Parasızlık korkusu, ekonomik destekten yoksunluk.

(Hayatın kendisine güveniyorum. İhtiyacım olan şey daima karşılanıyor.)

Disk kayması: (İşte ben) Hayatta hiçbir desteğin olmadığı duygusu.

(Hayat tüm düşüncelerimi destekliyor kendimi seviyor ve onaylıyorum.)

Boyun ağrıları: Soruna bir başka açıdan bakmayı reddetmek. İnatçılık, esnek olmamak.

(Bir şeyi yapmanın pek çok yolu var. Esneklikle, konuyu her açıdan görebiliyorum.)

Kas sorunları: Aşırı korku. Her şeyi ve herkesi çılgınca kontrol altına alma arzusu. Güven ihtiyacı.

(Hayatta olmak ve kendim olmak güzel.)

Kalça sorunları: Büyük kararlar almadan duyulan korku. Gidilecek bir yönün olmaması.

(Hayatım denge içinde. Her yaşta kolaylıkla ve zevkle ilerleme gösteriyorum.)

Kemik sorunları: Otoriteye karşı çıkmak.

(Düşüncelerim yalnızca bana ait. Kendimin efendisiyim.)

Fıtık: Zedelenmiş ilişkiler. Gerginlik. Yanlış ifade etme.

(Kendim olmakta özgürüm.)

Kemikler: Evrenin temel yapısını temsil ediyor.

Kollar: Hayat deneyimlerini kucaklama kapasitesi ve yeteneği.

Bacak sorunları: Çocukluk travmalarının etkisinden kurtulamamak. Gelecek korkusu.

Diz sorunları: İnatçı ego ve gurur. Uzlaşmama. Taviz verememe.

(Anlıyorum ve şefkat duyuyorum.)

Ayaklar: Kendimizi, hayatı, başkalarını anlama kapasitemiz.

(Kendimi değiştiriyor ve değişen dünyaya ayak uyduruyorum.)

Ayak bileği: Hareket ve yol belirleme.

Parmaklar ve sembolleri: (Baş p.) Hayatın detayları, (işaret p.) ego ve korku, (orta p.) kızgınlık ve cinsellik, (yüzük p.) birliktelik ve üzüntü, (küçük p.) aile ve sahte bir görünüm verme çabası.

Dirsek: Yön değişimleri ve değişimleri kabullenmek.

Bazı rahatsızlıklar ve hastalıkların sebepleri


Ağrılar, sızılar: Sevgiye hasret çekmek.

Anemi (kansızlık): Yaşam korkusu, yeterli olmama duygusu.

(Hayatı seviyorum.)

Astım: Nefes almaya hak duymamak. Bastırılmış gözyaşı.

(Hayatımın sorumluğunu alma güvenini duyuyor, özgür olmayı seçiyorum.)

Yüksek tansiyon: Uzun zamandır çözülemeyen duygusal sorun. (Geçmişi huzurla bırakıyorum.)

Düşük tansiyon: Çocukta sevgi yoksunluğu. Yenilgi. “Nasılsa değişmeyecek” demek. (Yaşamım bir sevinç kaynağı ve ben şu anda yaşamayı seçiyorum.)

Kanser: Derin acı. Uzun süre taşınan kırgınlık, sır, hüzün bedeni kemiriyor. Nefreti içine gömmek.

(Geçmişimle ilgili her şeyi sevgiyle affediyorum. Yaşamımı mutlulukla doldurmayı seçiyorum. Kendimi seviyorum.)

Lösemi: İlham ve yaratıcılığın hunharca yok edilmesi.

(Geçmişin sınırlarını aşıp şu anda yaşıyorum.)

Kolesterol: Haz alma korkusu. Haz kanallarının tıkanması.

(Hayatı sevmeyi seçiyorum.)

Karın ağrısı: Sabırsızlık. Çevreden duyulan rahatsızlık.

(Her şey barış dolu.)

Lenf bezi sorunları: Aile çatışmaları. İstenmediğini hisseden çocuk. (İsteniyorum.)

Baş dönmesi: Dağınık düşünceler ve görmeyi reddetmek. (Hayatla uyum içindeyim.)

Kulaklar: İşitme kapasitesi. Sorunlar ise duymak istememe. Sağırlık ise inatçı reddediş.

(Sevgiyle dinliyorum.)

Alkolizm: Yarasızlık, suçluluk, yetersizlik duygusu.

(Özdeğerimi görmeyi seçiyorum.)

Bağımlılıklar: Kendini sevmeyi bilmeme.

(Kendimi sevmeyi seçiyorum.)

Alerji: Kime alerji duyuyorsunuz? Kendi gücünü reddetmek. (Dünya güvenli ve dostça. Barış içindeyim.)

Hemoroid: Geçmişe takılı kalma. Pişmanlık. Suçluluk hissi. Geçmişin sorumluluğu altında ezilme.

(Geçmiş geçmişte kaldı.)

Bağırsak sorunları: Eski ve ihtiyaç duyulmayan şeyi atmaktan korkmak.

(Bırak gitsin. Her şeyi yapmak için zamanım var.)

Beyin: Yanlış programlanmış inançlar. İnatçılık.

(Hayat değişimler sürecidir.)

Baş ağrısı: Değersizlik duygusu. Kendini eleştirme.

(Yaptığım şeyleri, sevgiyle yapıyorum.)

Diş sorunları: Uzun süre kararsızlık. Düşünceleri analiz edememe.

Göz sorunları: Gördüğü şeylerden hoşlanmamak. Çocuklarda, ailede olan biteni görmek istememek.

(Görmekten hoşlanacağım bir hayatı yaratıyorum.)

Kalp damar daralması: Zihinsel katılık. Katı yüreklilik. Çelik gibi irade. (Sevecen, mutlu bir dünya yaratıyorum.)

Kalp sorunları: Kalp, sevgi ve güven merkezi. Uzun süreli duygusal sorunlar. Kalbin katılaşması, stres.

Kalp krizi: Haz duygusunu, para, pozisyon için feda etmek. (Önce sevgi gelir.)

Karaciğer sorunları: Sürekli şikayet etmek. Kendini kandırmak. Haklı çıkmak için sürekli başkalarında hata bulmak.

(Kalbim açık olarak yaşamayı seçiyorum.)

Akciğer sorunları: Hayatı kabul etmemek. Depresyon. Dolu dolu yaşama kendini layık görmeme. (Hayatı dolu dolu yaşamaya hakkım ve kapasitem var.)

Bronşit: Bağırılıp, çağırılan aile ortamı.

Aybaşı (regl) ve kadınsal sorunlar: Kadın olmaktan duyulan suçluluk duygusu. Cinsel organların ayıp, günah, pis olduğu duygusu. (Kadın olarak bedenimin normal işlevlerini kabul ediyorum.)

Düşük: Gelecek korkusu. Yanlış zamanlama.

(Hayat bana daima uygun çözümleri getiriyor.)

Kısırlık: Hayat direncine duyulan korku ya da anne baba olmaya ihtiyaç duymamak.

Mide bulantısı: Korku. Bir fikri ya da deneyimi kabul edememe. (Hamilelerde sık rastlanan durum.) (Güvendeyim.)

Ülser: Yeterli olmama ve başkalarını memnun etme kaygısı. (Kendimi seviyorum ve kendimle barışığım.)

Prostat: Zihinsel korkuların erkekliği zayıflatması. Yaşlanma korkusu. Cinsel baskı ve suçluluk.

(Gücümü kabul ediyorum. Ruhum genç.)

Bitkinlik-halsizlik: Yaptığı işi sevmemek. Can sıkıntısı.

Şişmanlık ve aşırı iştah: Korunma isteği. Aşırı duyarlılık. (Kutsal sevgiyle korunuyorum.)

Hipoglisemi: Hayatın yükü altında ezilmek. (Hayatımı kolaylaştırmayı seçiyorum.)

Tiroid: Aşağılanmak. İstediğim hiçbir şeyi yapamıyorum. “Bana sıra ne zaman gelecek?”

Hipertiroid: İstediğini yapamamaktan oluşan düş kırıklığı. Hep başkalarını düşünerek yaşamak. (Gücüme sahip çıkıyor ve kararlarımı kendim veriyorum.)

Uykusuzluk: Korku. Hayat sürecine güvenmemek. (Günü ardımda bırakıyorum. Huzurlu bir uykuya dalıyorum. Yarın, yeni bir gün ve çözümleriyle geliyor.)

DİĞER YENİ YAZILAR