Gerçek bir Çalıkuşu hikayesi

Haberin Devamı

Bugün "Öğretmenler Günü"müz. Tüm öğretmenlerimizi kutlarım. Gönül isterdi ki verilen sözlerin tam ve eksiksiz tutulduğu, atanamayan öğretmenin kalmadığı bir Türkiye'de bugünü kutlayalım. Öğretmen maaşlarının, bir evi geçindirmeye yetebildiği günlerde kutlayalım... Öğretmen intiharlarının yaşanmadığı günlerde kutlayalım... Her türlü olumsuzluğa rağmen, biz yine de Öğretmenler Günümüzü kutlayalım. Öğretmenlerimize sevgimizden, saygımızdan kutlayalım. Öğretmenlerimiz için daha güzel günler görebilmenin umudu için kutlayalım.

Öğretmenler Günümüz diyorum, çünkü Dünya Öğretmenler Günü 5 Ekim tarihinde kutlanır. UNESCO, 1994 yılından itibaren 5 Ekim tarihini "Dünya Öğretmenler Günü" ilân etmiştir. Biz ise sadece bize ait olan bir tarihle, 24 Kasım'da kutlarız bugünü. Bu konuyla ilgili de çok dedikodu vardır. Oysa, mevzuu oldukça basittir. Biz, Avrupa ülkelerinden daha eski tarihten beri kutlarız çünkü, Öğretmenler Günü’nü. Atatürk'ün 100’üncü doğum yılı olan 1981'den beri, ülkemizde 24 Kasım tarihi, "Öğretmenler Günü" olarak kutlanır. Darbe yönetimi dönemine denk geldiği için, kimi zaman eleştiri alır bugün. Oysa bana göre, hangi dönem konulmuş olura olsun, öğretmenlere en yakışan gündür 24 Kasım.

Mustafa Kemal'in, Atatürk soyadını aldığı ve Başöğretmen" ilan edildiği gündür çünkü. Ve ben bir kadın olarak, iyi eğitim almış olmamı ve bu sayede meslek sahibi olarak kendi ayaklarım üzerinde durmayı Atatürk'e borçlu olduğumu bilir, öğretmenlerimize de bu günü tüm kalbimle yakıştırırım. Atatürk'ün, 5 Ağustos 1924, Muallimler Birliği Kongresi sırasında, öğretmenlere verdiği nasihatı da bu vesileyle paylaşmak isterim: "Öğretmenler! Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı suretle bütün tahsil derecelerindeki talim ve terbiyelerinin pratik olması mühimdir. Memleket evlâdı, her öğrenim aşamasında ekonomik hayatta verimli, etkili ve başarılı olacak surette donatılmalıdır.… Cumhuriyet sizden 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' nesiller ister."

42 yılda ülkeyi köy köy dolaşıp öğrenci yetiştirdi

Cumhuriyet kuşağında, kadın öğretmenler çok etkili olmuştur. Atatürk'ün, kadınları öğretmen olup en ücra köylerdeki eğitim düzeyini yükseltmesi için desteklemesi sayesindedir bu. Elbette, kadınların öğretmen olma heves ve hayallerinde, Reşat Nuri'nin "Çalıkuşu" romanının da büyük etkisi olmuştur.

İşte ben, tam da bu dönem öğretmen olmuş, hayatında hem Atatürk'ü hem Reşat Nuri'yi tanımış, 42 yıl kesintisiz sürdürdüğü Edebiyat öğretmenliği ile tüm ülkeyi köy köy dolaşmış, romandaki "Çalıkuşu Feride"nin ete kemiğe bürünmüş hâlini tanıdım. Adı, Cemile idi. İzmir işgalini yaşamış, okuluna yabancı bayrak asılmış, işgâl günü aile fertlerinin çoğunu kaybetmiş ve bir 9 Eylül sabahı, Atatürk'üİzmir-Kordon'da görerek, bayrağımızın göndere çekilmesine tanık olmuş, sonunda öğretmen olarak kendini ülkesine adamış bir kadın.

Atatürk'ün huzurunda

Gerçekten çok şanslıyım. Şimdi artık aramızda olmayan Cemile öğretmenimiz, ben tanıdığımda 95 yaşındaydı. Hâla kitap okuyup makaleler yazmaktaydı. Torun çocuklarını görmüştü. 95'inci yaş günü için torunları bir kutlama yapmıştı. Ülkenin önde gelen pek çok ismi de gazeteciler de bu davetteydi. Hayatını anlatan bir kitap bile yazılmıştı. Ülke idealleri için ömrünü vermişti. Elbette bir hazineydi ve mücevher gibi davranılmayı hak ediyordu. Ne şanslıydı ki öyle de olmuştu. Kendi doğum gününde, eline mikrofonu alıp, bir zamanlar Atatürk'ün huzurunda söylediği kıtalar boyu şiirini, ezberden ve coşkuyla okuduğunu hatırladıkça, bugün yine içim ürperir. Hayatını anlatan kitabından kendi sözlerini, burada paylaşmak isterim. İşte, Cumhuriyet'in ilk kadın öğretmenlerinden Cemile Aytaç ve kendi cümleleriyle Atatürk'le karşılaşması:

"1937’de Atatürk’ün Elazığ’a geldiği gece, Halkevi'nde verilen yemeğe eşim kültür müşaviri, ben de öğretmen olarak davetliydik. ...Fazıl Ahmet, İsmail Müştak şiirler okudular. Atatürk, Abdullah Alpdoğan Paşa’ya; “Hep benim misafirlerim okudular, ev sahiplerinden de bir şeyler bekliyoruz” deyince, Abdullah Paşa ayağa kalktı ve “Cemile Hanım” dedi. Çok şaşırdım, çok heyecanlandım. Ellerim, ayaklarım titremeye başladı. Kalktım, Atatürk’ün huzuruna doğru yürümeye başladım. Bu yaşamımın en mutlu davetiydi. Aklıma, hiçbir şey gelmiyor, işgal yılları bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor, dünya adeta ayaklarımın altından kayıyordu. Atatürk ilkelerini canla başla benimseyen bir öğretmen olarak, 1934 yılında Ankara Kız Lisesi’nde öğretmenken Halkevi'nde yaptığımız bir müsamerede okunmak üzere Atatürk için ‘Yürüyoruz’ adlı bir parça yazmıştım. Ezberimde olduğu için, etrafımdakileri görmeden, bütün gücümle ‘Yürüyoruz’u okudum. Bitirdiğim zaman, Şükrü Kaya Bey, beni Atatürk’ün yanına götürdü. Atatürk bana, ‘Cemile Hanım, en büyük gururum sizlersiniz, böyle kadınları olan bir millet ebediyen yaşayacaktır. Vatan sizlere emanettir’ dedi. Gözyaşlarımla mukabele ettiğimi hatırlıyorum.”

Reşat Nuri'nin Acımak ile ilgili itirafı

Ve yıllar sonra, çalıştığı okula müfettiş olarak Reşat Nuri gelir. İşte o anları da Cemile öğretmen şöyle anlatıyor:

“Kendisini görmek beni çok heyecanlandırdı. Bir süre derse başlayamadım. Zil çalınca beni tebrik etti. ‘Türkçe’yi bu kadar güzel kullanan öğretmenlerimiz, biz yazarların işini daha da güçleştirmektedir’ diyerek iltifatta bulundu. ‘Bir dersinize daha girmek isterim’ dedi. 9-A sınıfına birlikte girdik. Bu sınıfa daha önce ‘Acımak’ romanını okumuştum. Sınıf defterinde görmüş, ders bitince bu romanını neden seçtiğimi sordu. Tercih nedenlerim, karakterler ile ilgili görüşlerim onu çok duygulandırdı. ‘Cemile Hanım, bende eserlerim arasında özel bir yeri olan bu roman, uzak bir akrabamın gerçek hayatıdır… İlk defa size söylüyorum…’ dedi.”

Oğluna nasihat

Cemile Aytaç'ın, ülkenin en ünlü kalp cerrahlarından olan oğlu Prof. Dr. Aydın Aytaç'ın defterine yazdığı nasihat ise hepimizin başucuna asması gereken cinstendir.

“Canım Oğlum, Senden istediğim, herkese, en basite, en zavallıya kadar parçalanan bir kalp, en büyüğe, en kudretliye karşı, hakkı, adaleti savunacak cesaret ve bütün menfaatleri bu uğurda küçümseyecek bir ahlaktır.”

Bugün bu sayfamda, ülkemizin ilk öğretmenlerinden Cemile Aytaç ile sizi tanıştırmak istedim. Onun anısının ve bu ülkenin eğitim seviyesini arttırabilmek için gayret göstermiş, kız-erkek demeden, her öğrencisini ülkesine faydalı birer vatandaş olarak yetiştirmeye çalışmış tüm öğretmenlerimizin önünde saygıyla eğilirim. Öğretmenler günümüz kutlu olsun...

DİĞER YENİ YAZILAR